22 Mart 2023 Çarşamba

ASTROLOJİ ÜZERİNE DÜŞÜNDÜKLERİM

 

Uzunca bir süre yazmadım / yazamadım, zira öğrendiklerimi özümseyip sentezleyip paylaşmak güzel ama öğrenmeye devam etmek ayrı güzel, bu yazımın konusu astroloji üzerine.  

Astroloji ile tanışmam yaklaşık 1974-1975 yıllarına rastlar, Linda Goodman isimli bir yazarın ASTROLOJİ VE BURÇLAR ismindeki, cep tarzı kitabını ödemeli olarak İstanbuldan Mersine getirttim, okumaya başladım ve etrafımdaki insanlara burçlarını sorarak yazılanlara ne kadar uyduğunu incelemeye başladım.

Lise çağındaki bir çocuğun bu aktivitesi hoş olmakla beraber, çocuğa olumsuz farklı paradigmalar veriyordu, şöyleki;

Birbiriyle uyumlu (dost ) olan, uyumsuz (düşman ) olan veya dostlukla düşmanlık arasındaki çizgide belli oranları içeren dostluk yada düşmanlık öngörüsü veriyordu, tam düşman, % 0 uyum, ....% 100 uyum tam dost gibi tasnif ediliyordu, zira okuduğum bu kitapta astrolojinin temeli olan yükselen burçtan, elementlerden(ateş, toprak, hava ve su ), niteliklerden (öncü, sabit ve değişken ) bahsetmiyor, salt burç özelliklerini anlatıyordu. Bu aynı “yarım imam dinden, yarım doktor candan eder” misali bir durumdu, yani yetersiz oranda astroloji bilip çevrenizdeki insanları yetersiz astroloji bilgisiyle yanlış tasnif edip yanlış tutumlara giriyordunuz yani yarım astrolog yada astroloji bilgisi yanlış yönlenmelere / yönlendirmelere neden oluyordu.

Neticede bu durum erken anne ve baba kaybı, erken hayata atılma, zor şartlarda yüksek eğitimi tamamlama (inşaat mühendisliği ), şehir bölge gözetmeden devam eden iş bazındaki göçlerle devam eden hayatım,  astrolojiye olan merakımı dizginlediği gibi bir noktada beni astrolojiden uzak tuttu, zira insanları sadece doğduğu tarihe göre şu yada bu burçtasın diyerek guruplamak çok yanlış yaklaşımlara neden oluyordu, yani siz ateş gurubu bir burçtansanız, hava gurubundan bir burçla iyi anlaşırdınız ama su gurubundan bir burçla çok zor neredeyse imkansız anlaşamazdınız, benim bu o zamanki bu kanım oldukça yanlış ve peşin hükümlüydü.

Dört senelik üniversite eğitimi ve arkasından yaklaşık kırk senelik meslek hayatı tecrübesi ve üstüne üstlük yurt içi ve dışı bir çok yerde iş icabı mecburi yada dolaylı bulunmak, farklı coğrafyalar ve insanlar tanımak, bilim ve teknolojideki gelişmeleri yaşamak ve takip etmek, dolayısı ile sosyal ve mental gelişmeleri yaşamak ve izlemek, insanın hayat ile ilgili öngörüsünde ister istemez  değişiklikler yapmaktadır. Her insan bu gelişmelerden aklı ve algısı oranında istifade etmekte, yaşadığı / taşıdığı hayatı ona göre değerlendirmektedir.

Tabiki her şeyin en iyi ve doğrusunu bizleri yaradan Allah bilir, ancak bizlerde doğuştan bizde olan yaradılış mizacımız, sahip olduğumuz akılla öğrendiğimiz bilgiyi sentezleyerek gerçekleri ve doğruyu öğrenebiliriz. Rabbim bizlere bu hayat gerçeklerini doğru öğrenme ve öğretme konusunda yar ve yardımcımız olsun.

Bazı televizyon proğram yapımcılarının söyleşi proğramlarına çıkardığı bilgili astrologların yaptığı öngörülerin isabetli olması nedeniyle, son zamanlarda astrolojinin revaçta olduğu görülmekte ve astroloji bilim mi ? bilim değil mi ? tartışmaları olmakta, bazı insanlar astrolojiyi fal (geleceği görme )  gibi algılamakta ve anlatmakta iken, bazı insanlar öngörü (olabilirlik ) anlamakta ve anlatmaktadır.

Ben bu kısır tartışmaya girmeyeceğim, sadece astrolojiye neden inandığımı yada astrolojinin bana göre gerçekliğinin ne olduğunu anlatmaya ve nasıl algıladığımı söylemeye çalışacağım.

“Bilenler bilmeyenlere anlatsın” diyen Nasrettin hoca gibi demeden, bilenlere/anlayanlara lafım yok, bilmeyenlere araştırın diyerek kendim de anladığımı ve bu konudaki özümseme ve sentezlerimi anlatmaya/paylaşmaya başlıyorum.

Fizik ilmi, evrenimizdeki çekim (gravitasyon ) yasasını tarif ederken şöyle der “ evrende kütlesi olan her cisim diğerini kendine çeker”, yani galaksimizde en büyük kütleye sahip güneş etrafında farklı kütle ve uydulara sahip gezegenleri (planetleri) gücü oranında kendine çekmekte, çektiği gezegenlerse güçleri oranında buna karşı koymakta, bir merkezkaç durumunda çeken kütle kendi etrafında dönerek dengede, çekilen de hem çekenden belli bir mesafe uzakta hemde kendi etrafında dönerek karşılıklı dengede durmaktadırlar. Aynı durum büyük kütle güneş etrafında dönen gezegenlerle uyduları arasında meydana gelmektedir.

Yine bilim, dünyamızın uydusu ay için, yeryüzünde/ denizlerde med-cezir  (deniz sularında taşma-çekilme )olaylarını meydana getirdiğini, bunun ölçümlerinde okyanuslarda 10-12 mt’ yi bulan oynamaların olduğunu söylemektedir,

Batı tıbbı vucudumuzun belli noktalarında hormon üretme merkezleri olduğunu, bu hormonların olması gereken sınır değerlerin ne olduğunu ve bu sınırların altında kalan yada sınırları geçen değerlerde insanın çeşitli hastalıklarla haşır neşir olduğunu belirtmektedir. Bu hormon merkezlerini sınır değerlerde tutmak adına çeşitli ilaçlar ve tedaviler geliştirmişlerdir.

Doğu, özellikle uzak doğu tıbbı bu işi daha komplike olarak, hormon üretme merkezlerini çakra (tekerlek ) olarak anmakta, yaşam tarzı nedeniyle bu çakra merkezlerinin kirlenebileceğini, bu merkezlerin sürekli belli frekanslar altında tutularak temizlenebileceğini, bunun içinde her hormon merkezine has belli frekanstaki seslerin dinlenmesi gerektiğini bildirmektedir.

Fizik bilimi frekanslarla yaratılan rezonans olayından bahsetmektedir, yani aynı genlık değerlerine sahip iki cisimden birine frekans uygulayarak titreşim yarattığınız vakit diğer cisim kendiliğinden titreşmeye başlamaktadır, bu, cismin kendi doğal frekansını yakalayıncaya kadar devam etmekte daha sonra cisim yapısına göre frekans neticesinde parçalanmaktadır. Bazı filmlerde ses vererek gösterilen cam yada bardak parçalanması, 1940 larda Amerikada, tamamiyle tesadüf, rüzgarın oluşturduğu frekansla 1-2 saat içinde kendiliğinden parçalanan Takoma köprüsü buna örnektir.

 Günümüzde bilim her maddenin bir frekansı olduğunu söylemektedir, hatta quantum felsefesi düşüncelerimizin bile bir frekansı olduğunu, başımıza gelen şeylerin düşünce yapımızla ilintili olduğunu iddia etmektedir,

 Bir kaç sene önce eğitimini aldığım Biorezonans kursu sonunda bizlere iki gün süren seminer verdiler, seminerin özeti, öğrendiğimiz bilgilerin tekrarı ve bu işte kullanılan cihazın nasıl çalıştığı ve neler yapabileceği idi, tabi birçok görsel resim ve video da izledik. Teorik olarak öğrendiğimiz olay, herşeyin frekansının olduğu ve vucut organlarımızın yaşam tarzımızdan ve yanlış beslenmelerden dolayı frekanslarında sapma olduğu vakit hastalık ve rahatsızlıkların başladığı, frekansında sapma olan organı tekrar iyi işler hale getirmek için bu aletle frekans yüklemesi yapıldığı ve organın sahip olması gereken gerçek frekansa eriştirildiği idi. Bu seminerde beni en çok etkileyen şey bir mikro organizmaya (virüs vb.)  frekans uygulayarak parçalanmasını izlemek oldu.

 Yine bir başka, beni etkileyen olay, kalp hastası bir yakınıma tedavi için gittiği hastahanede çok küçük olduğu söylensede (5 mgr yerine 10 mgr ) verilen yanlış dozaj neticesinde hasta bir anda bilincini yitirip istem dışı hareket etmeye başlaması oldu.

Aynı şekilde, zaman zaman sağlık durumlarını çek ettirenler bilir, sizden kan, üre vb. lerini alarak, çeşitli vucut verilerini (hormonlarınızı ) kontrol ederler, bu kontrollerde, size ait olan değerlerin yanına gerçekte olması gereken maksimum ve minumum değerler yazılır, izah ederler yada anlamanız istenir. Burada yazılan değerler yüzde yada binde olarak ifade edilir yani çok küçük değerlerdir, ancak sınır altı ve sınır üstü oldukları vakit bu değerler metabolizmanızda istenmeyen  işlevsizlik/hastalık / arıza  meydana getirirler.

 Duymayanın kalmadığına inanıyorum meşhur Japon bilim insanı Masaru Emoto, su kristalleri üzerine yıllar önce bir deney yapmış. Bu deneyde mikroskobik ortamda ve çok soğuk bir odada su kristallerini incelemiş. Tabi öncesinde bir kısım suya iyi ve güzel sözler söylerken bir kısmına da çok çirkin sözler sarf etmiş bunun yanı sıra değişik türden müziklerlerle değişik duyguları suya yansıtmış. Sonuç güzel sözler sarf edilen su kristalleri tıpkı kar taneleri gibi düzenli ve muazzam bir şekil oluştururken kötü sözler söylenen kristaller oldukça dağınık ve birbirinden kopuk bir şekilde oldukları gözlemlenmiş. Buradan çıkan sonuç aslında sözlerin sadece durağan su değil insan üzerinde de etkili olduğunu açığa çıkarıyor çünkü bildiğiniz üzere insan vücudunun dörtte üçü sudan oluşur. Sıradan bir su birikimine bile sözler tesir ederken insanlara ve gün içinde kendimiz için kullandığımız sözler nasıl tesir eder, bir düşünelim.

 Gözümüzle görmediğimiz elektro manyetik dalgaların ki bunların da çeşitli  (Radyo dalgaları, mikro dalgalar, infrared radyasyonu, rontgen ışınları , ultraviyole dalgaları, gamma ışınları vb. gibi )  türleri var, yer yüzü gezegenimizde kutupları gösteren manyetik alanımız var ki bu bahse konu dalgaların hepsi bizleri etkiler,

 Schuman rezonansını bilmeyen yoktur sanırım,  yani yeryüzünün doğal titreşim peryodunu, bu peryot son zamanlarda artmasına rağmen (7,83 herz den 35-40 hrz e yükseldiği söyleniyor )  bizler için faydalı bir rezonanstır. Sentetik malzemeler içinde boğulmuş, üzerinde dengesiz artı veya eksi elektrik yükleri bulunan, farkına varamadığı için bunun stresini yaşayanlara, uzmanların “ günde belli bir süre çıplak ayakla tabiatta (kum, çakıl, toprak çimen kastedilmiştir ) dolaşın “ demelerinin en büyük nedeni bu faydalı frekanstan istifade etmeleri içindir.

Samanyolu galaksimizde tespit edilmiş, astrolojiye temel teşkil eden yaklaşık on planet / gezegen (Güneş, ay, merkür, venüs, mars, satürn, jüpiter, üranüs, neptün, pluton ), 70-80 astroid ve 770 cıvarı sabit yıldız var,  bunlar aslında farklı kütle büyüklüklerine ve etkilere sahip enerji kaynaklarıdır.

Bunların birbirlerine göre farklı yörüngede ve mesafede konumlanmaları, döngülerinin farklı (ay zodyaktaki (sanal burç/astroloji kuşağı )  turunu 28,5 günde yaparken, pluton kendi yörüngesindeki turunu 144 ila 288 yıl arasında tamamlamaktadır )  olmaları  bireysel etkilerinden daha farklı etkiler oluşturmakta, müspet bilim, ışık yılı/yılları  mesafesindeki bu durumların nasıl olduğunu anlayamayıp ispat istesede , istatiksel bilim bunların etkisini yaşattıkları veya yarattıkları olay ve durumlara göre kabul etmektedir.

 Her gezegen, astroid ve yıldızın,  zodyakta (uzayda, gezegen, yıldız ve astroidlerin konum ve yörüngelerini açıklayan sanal kuşak )  ,  diğerleri ile oluşturdukları  etki ve olaylar vardır.

 Tarihi, milat öncesinden beri gelen, gezegen ilişkilerini, yerine göre mitoloji ile açıklayan, müspet bilim olmayıp istatiksel bilim olan astroloji, farklı enerjilerin frekanslarınınn  farklı yörüngelerindeki konuma göre yarattıkları etki ve oluşturdukları olayları inceleyen bir istatistiki bilimdir.

 Yaşadığımız galakside müspet bilimin halen açıklayamadığı (telepati, duru görü yada duru işiti medyumluğu, levitasyon vb. ) araştırmaya devam ettiği şeyler vardır,

 Merhur Nasanın uzaya gönderdiği, Habl teleskobu 20-30 sene önce uzay yolculuğuna çıkmadan önce, insanlık, sadece kendi samanyolu galaksisi ile yakınımızdaki takım yıldızlarda  konumlanmış birkaç galaksiyi biliyor/tahmin ediyordu; bugün ise habl teleskobunun dünyaya ilettiği görsel veriler sayesinde, içinde yaşadığımız samanyolu galaksisinin,  galaksi kuşağında ancak bir toplu iğne başı kadar yer kapladığını idrak etmiş vazyettedir.

 Bu günki dünya nufusu sekiz milyarı bugünlerde aşmış vaziyettedir, biz (yaradana inananlar için söylüyorum,)  içinde bulunduğumuz coğrafya da yaradana, Allah vb. sıfatlarla hitap ederek evrensel yaratıcı ile irtibat kurmaya çalışıyoruz, bizim dışımızda var olan farklı kültür ve din mensuplarıda kendi algı ve bilinç seviyelerine göre hitap (yehova, manitu, tao, buda vb...) etmektedirler.

 Sekiz milyar üstü insanı ve insandan daha çok hayvanat ve bitki yaratan varlık, ben kendisine evrensel zeka diyorum, yarattıkları ile herbirinin algı seviyesinde konuşuyor ve iletişim halinde, şöyleki ; konuştuğumuz ana lisanımız haricinde sahip olduğumuz bilgi ve  o bilgiler aracılığı ile konuşma demek lazım, yani siz rakamları öğrendiğiniz vakit cebir, cebiri öğrendiğiniz vakit geometri, geometriyi de öğrendiğiniz vakit fizik aracılığı ile konuşmaya başlıyorsunuz ve bu öğrenmeniz devam ettikçe artan bir iletişim ortaya çıkıyor.

 İşte astroloji de evrensel zekanın konuştuğu en ileri lisanlardan biridir, hatta sadece lisan değil, aynı zamanda evrensel bir eğitim proğramıdır.

 Kimse bu eğitim proğramından kaçamaz, isteyerek yada farkında olmadan eğitimini alır. Hiçbir şeyin tesadüf olmadığı bu evrende, parmak uçlarımıza kadar farklı yaradılmışlar olarak, herbirimiz bu eğitim proğramının ayrılmaz müdavimleriyiz.

 Bize verdiği farkındalık için evrensel zekaya daima şükrederim ve temennim bu eğitim proğramındaki tüm ruhların hidayete ermesidir...

23 Haziran 2021 Çarşamba

PARAMAHANSA YOGANANDA

 

Paramahansa Yogananda 1893-1952  yılları arasında yaşamış Hintli bir Hindudur,öğretileri milyonlarca insan tarafından bilinmekte ve uygulanmaktadır, öğretilerinin özünde  meditasyon,  Kriya Yoga olmakla beraber  Kendini Gerçekleştirme birliği adında kurduğu vakıfla bugün dünyanın bir çok yerinde öğretileri yayılmaya devam etmektedir,  



Yoga öğretilerini Batı'ya yaymak, Doğu ve Batı dinleri arasındaki birliği kanıtlamak ve Batı'nın maddi gelişimi ile Hint maneviyatı arasında bir denge oluşturmak en büyük hedefi olmuştur. Amerikan yoga hareketinde ve özellikle Los Angeles'ın yoga kültüründe uzun süredir devam eden etkisi, yoga uzmanları tarafından "Batı'da Yoga'nın Babası" olarak görülmesine neden olmuştur.

Öğretilerinin özeti aşağıdaki  gibidir,

·        Tanrı'nın doğrudan kişisel deneyimini elde etmek için belirli bilimsel tekniklerin bilgisini uluslar arasında yaymak.

·        Yaşamın amacının, insanın sınırlı fani bilincinin öz-çaba yoluyla Tanrı Bilincine evrimi olduğunu öğretmek; ve bu amaçla, dünya çapında Tanrı-birleşmesi için Kendini Gerçekleştirme Kardeşliği tapınakları kurmak ve insanların evlerinde ve kalplerinde Tanrı'nın bireysel tapınaklarının kurulmasını teşvik etmek.

·        İsa Mesih'in öğrettiği orijinal Hıristiyanlığın ve Bhagavan Krishna'nın öğrettiği orijinal Yoga'nın tam uyumunu ve temel birliğini ortaya çıkarmak; ve bu hakikat ilkelerinin tüm hak dinlerin ortak bilimsel temeli olduğunu göstermek.

·        Gerçek dini inançların tüm yollarının eninde sonunda varacağı tek ilahi yola dikkat çekmek için: Tanrı üzerine günlük, bilimsel, adanmış meditasyonun anayolu.

·        İnsanı üç yönlü ıstırabından kurtarmak için: fiziksel hastalık, zihinsel uyumsuzluklar ve ruhsal cehalet.

·        “Sade yaşamayı ve yüksek düşünmeyi” teşvik etmek; ve birliklerinin ebedi temelini öğreterek tüm halklar arasında kardeşlik ruhunu yaymak: Tanrı ile akrabalık.

·        Aklın bedene, ruhun zihne üstünlüğünü göstermek.

·        Kötülüğü iyilikle, üzüntüyü sevinçle, zulmü nezaketle, cehaleti bilgelikle yenmek.

·        Bilim ve dini, temel ilkelerinin birliğini gerçekleştirerek birleştirmek.

·        Doğu ve Batı arasındaki kültürel ve manevi anlayışı ve en iyi ayırt edici özelliklerinin değişimini savunmak.

·        İnsanlığa kişinin daha büyük Benliği olarak hizmet etmek.

 

Aşağıda da bu güzel insanın (başlıklara göre ) konuşmalarından alıntılarını bulacaksınız,  umarım hoşunuza gider ve faydalanırsınız.
 
Bilgelik Nasıl Yaşanır  / Paramahansa Yogananda /   https://yogananda.org

 

Günlük hayatınızı bir Kendini gerçekleştirme yolculuğuna dönüştürün.

“Herkese sevgi vermek, Tanrı'nın sevgisini hissetmek, herkeste O'nun varlığını görmek ve tek bir arzuya sahip olmak - O'nun bilincinizin tapınağında sürekli mevcudiyeti için - bu dünyada yaşamanın yolu budur.” / Paramahansa Yogananda

Aşağıdaki konuların her biri size Paramahansa Yogananda ve yakın öğrencilerinin konuşmalarından ve yazılarından kısa ama güçlü ilham verici düşünceler getirecektir. Manevi yaşam hakkında en sık sorulan genel soruların çoğu bu bölümde ele alınmaktadır.

Her konuyla ilgili pratik tavsiyenin yanı sıra, aşağıdakilerden de yararlandığınızdan emin olun. onaylamalar her bölümde verilmektedir. Mutluluk, şifa, huzur ve her bölümde tartışılan diğer ruhsal faydaları deneyimlemeye yönelik kişisel yolculuğunuza başlamak için bunları hemen şimdi uygulayabilirsiniz.

Buna ek olarak, her konu daha derinlemesine araştırma için kaynaklara bağlantılar ve Self-Realization Fellowship tarafından yayınlanan birçok kitap, kayıt ve diğer öğelerde bu konuyla ilgili daha fazla bilgiyi nerede bulabileceğinize dair yararlı öneriler içerir.

Hayatın Amacı

Hayatınızın gerçek amacını ve anlamını keşfedin

Paramahansa Yogananda'nın yazılarından alıntılar

İnsanoğlu, kendisine mutluluk, eksiksiz ve sonsuzluk getireceğini umduğu “başka bir şey” için sonsuz bir arayış içindedir. Tanrı'yı ​​arayan ve bulan bireysel ruhlar için arayış sona ermiştir: O, Başka Bir Şeydir.

Birçok insan Tanrı'yı ​​bulmanın yaşamın amacı olduğundan şüphe duyabilir; ama hayatın amacının mutluluğu bulmak olduğu fikrini herkes kabul edebilir. Allah Mutluluktur diyorum. O aşktır. O, ruhunuzdan asla gitmeyecek Neşe'dir. Öyleyse neden bu Mutluluğu elde etmeye çalışmamalısınız? Onu senden başkası veremez. Onu sürekli olarak kendiniz geliştirmelisiniz.

Hayat sana bir zamanlar istediğin her şeyi vermiş olsa bile - zenginlik, güç, arkadaşlar - bir süre sonra yine tatmin olmazsın ve daha fazlasına ihtiyacın olur. Ama senin için asla bayatlamayan bir şey var - neşenin kendisi. Zevkle değişen mutluluk, özü değişmez olsa da, herkesin aradığı içsel deneyimdir. Kalıcı, her zaman yeni sevinç Tanrı'dır. Bu Sevinci içinizde bularak, onu dışınızdaki her şeyde bulacaksınız. Tanrı'da kalıcı, bitmeyen mutluluğun Rezervuarına dokunacaksınız.

Diyelim ki, umutsuzca dinlenmeye ihtiyaç duyduğunuzda uyumanıza izin verilmeyerek cezalandırılacaksınız ve aniden birisi “Tamam, şimdi uyuyabilirsiniz” desin. Uyumadan hemen önce hissedeceğiniz sevinci düşünün. Bunu bir milyon kez çarpın! Yine de Tanrı ile birlikte olmanın verdiği sevinci tarif edemezdi.

Tanrı'nın sevinci sınırsızdır, süreklidir, her zaman yenidir. Beden, zihin, hiçbir şey sizi o bilinçteyken rahatsız edemez - Rab'bin lütfu ve ihtişamı budur. Ve anlamadığınız her şeyi size açıklayacaktır; bilmek istediğin her şey.

Derin meditasyonun sessizliğinde oturduğunuzda, hiçbir dış uyaran tarafından uyandırılmayan neşe içinizden köpürür. Meditasyonun neşesi ezicidir. Gerçek meditasyonun sessizliğine girmemiş olanlar, gerçek neşenin ne olduğunu bilmiyorlar.

Zihin ve duygu içe yöneldikçe, Tanrı'nın sevincini hissetmeye başlarsınız. Duyuların zevkleri kalıcı değildir; ama Tanrı'nın sevinci sonsuzdur. Bu kıyaslanamaz!

Çok azımız, onu doğru, akıllıca ve ekonomik kullanırsak hayata ne kadar katabileceğimizi biliyoruz. Zamanımızı tasarruflu kullanalım - biz uyanmadan önce yaşamlar çekiliyor ve bu yüzden Tanrı'nın bize verdiği ölümsüz zamanın değerini anlamıyoruz.

 

Zamanınızı boş geçirmeyin. Pek çok insan kendini önemsiz faaliyetlerle meşgul eder. Onlara ne yaptıklarını sorun ve genellikle “Ah, her dakika meşguldüm!” derler. Ama neyle meşgul olduklarını zar zor hatırlıyorlar!

Bir anda bu dünyayı terk etmeniz gerekebilir; tüm nişanlarınızı iptal etmeniz gerekecek. Öyleyse neden Tanrı'ya ayıracak vaktiniz kalmadığı sonucunu doğuracak şekilde başka herhangi bir faaliyete öncelik veriyorsunuz? Bu sağduyu değil. Üzerimize atılan kozmik aldanma ağı olan maya yüzünden kendimizi dünyevi çıkarlara bulaştırır ve Rab'bi unuturuz.

Eğer Tanrı'ya uyumlanırsak, algımız sınırsızdır, İlahi Varlığın okyanus akışında her yeri kaplar. Ruh bilindiğinde ve biz kendimizi Ruh olarak bildiğimizde, ne kara ne deniz, ne yer ne de gök vardır - her şey O'dur. Ruhtaki her şeyin erimesi, kimsenin tarif edemeyeceği bir durumdur. Büyük bir mutluluk hissedilir - sonsuz neşe, bilgi ve sevgi doluluğu.

Tanrı'nın sevgisi, Ruh'un sevgisi, her şeyi tüketen bir sevgidir. Bunu bir kez deneyimledikten sonra, sizi sonsuz alemlerde sürekli olarak yönlendirecektir. O sevgi asla kalbinden silinmez. Orada yanacak ve ateşinde, başkalarını kendinize çeken ve gerçekten ihtiyacınız olan veya arzu ettiğiniz her şeyi çeken Ruh'un büyük manyetizmasını bulacaksınız.

Size doğrusunu söyleyeyim, bütün sorularım insan aracılığıyla değil, Tanrı aracılığıyla yanıtlandı. O öyle.  Benim aracılığımla sizinle konuşan O'nun ruhudur. Bahsettiğim O'nun sevgisidir. Heyecan üstüne heyecan! Nazik zefirler gibi Sevgisi ruhun üzerine gelir. Gece gündüz, haftadan haftaya, yıldan yıla artmaya devam ediyor - sonun nerede olduğunu bilmiyorsunuz. Ve her birinizin aradığı şey bu. İnsan sevgisini ve refahını istediğinizi düşünüyorsunuz, ancak bunların arkasında sizi arayan Babanızdır. O'nun tüm armağanlarından daha büyük olduğunu anlarsanız, O'nu bulacaksınız.

İnsan dünyaya yalnızca Tanrı'yı ​​tanımayı öğrenmek için gelmiştir; o burada başka bir sebep yok. Bu, Rabbin gerçek mesajıdır. O'nu arayan ve seven herkese, acının, yaşlılığın, savaşın, ölümün olmadığı, yalnızca sonsuz güvencenin olmadığı o büyük Yaşamı anlatır. O Yaşamda hiçbir şey yok edilmez. Sadece asla eskimeyecek olan tarifsiz mutluluk vardır - her zaman yeni bir mutluluk.

Bu yüzden Tanrı'yı ​​​​aramaya değer. O'nu içtenlikle arayanlar mutlaka O'nu bulacaktır. Rab'bi sevmek ve O'nun krallığına girmek isteyenler ve yüreklerinde O'nu tanımayı içtenlikle isteyenler O'nu bulacaklardır. Gece gündüz O'na karşı sürekli artan bir arzunuz olmalı. Ebediyet boyunca size vaadini yerine getirerek sevginizi kabul edecek ve sonsuz sevinci ve mutluluğu bileceksiniz. Her şey ışık, her şey neşe, her şey barış, her şey sevgi. O her şeydir.

Kalıcı Mutluluğun Sırları

İçinizden olumlu bir zihinsel tutum geliştirin

Mutlu olma umudunu yitirdiysen, neşelen. Asla umudunu kaybetme. Daima neşeli Ruh'un bir yansıması olan ruhunuz, özünde mutluluğun kendisidir.

Mutluluk bir dereceye kadar dış koşullara bağlıdır, ancak esas olarak zihinsel tutumlara bağlıdır.

Esasen koşullar ne iyi ne de kötüdür; her zaman tarafsızdırlar, kendileriyle ilgilenen bireyin zihninin hüzünlü veya parlak tutumu nedeniyle ya moral bozucu ya da cesaret verici görünüyorlar.

Koşullarınızı değiştirmek istiyorsanız düşüncelerinizi değiştirin. Düşüncelerinizden yalnızca siz sorumlu olduğunuz için, onları ancak siz değiştirebilirsiniz. Her düşüncenin kendi doğasına göre yarattığını anladığınızda onları değiştirmek isteyeceksiniz. Yasanın her zaman işlediğini ve her zaman alıştığınız düşünce türlerine göre hareket ettiğinizi unutmayın. Bu nedenle, şimdi sadece size sağlık ve mutluluk getirecek düşünceleri düşünmeye başlayın.

Tüm canlı hücrelerin beyni, hissi ve algısı olan zihin, insan vücudunu tetikte veya depresyonda tutabilir. Akıl kraldır ve tüm hücresel özneleri tam olarak kraliyet efendilerinin ruh haline göre davranır. Günlük yemek menülerimizin besleyici değeriyle nasıl ilgileniyoruz, aynı şekilde günlük olarak zihne hizmet ettiğimiz psikolojik menülerin besleyici gücünü de dikkate almalıyız.

Sürekli olarak kederi onaylarsınız, bu nedenle vardır. Bunu zihninizde inkar edin, o artık var olmayacaktır. Benliğin bu iddiası, insandaki kahraman dediğim şeydir. Bu onun ilahi veya temel doğasıdır. Üzüntüden özgürleşmek için insan, tüm günlük faaliyetlerinde kahraman benliğini ortaya koymalıdır.

Sen mutlu olmayı seçmezsen kimse seni mutlu edemez. Bunun için Tanrı'yı ​​suçlamayın! Ve sen mutlu olmayı seçersen kimse seni mutsuz edemez. Bize kendi irademizi kullanma özgürlüğü vermemiş olsaydı, mutsuz olduğumuzda O'nu suçlayabilirdik, ama bize bu özgürlüğü verdi. Hayatı olduğu gibi yapan biziz.

 

Güçlü karakterli insanlar genellikle en mutlu olanlardır. Genellikle kendi eylemlerinden ve anlayış eksikliğinden kaynaklanabilecek sorunlar için başkalarını suçlamazlar. Kendileri, başkalarının olumsuz düşüncelerinin ve kötü davranışlarının kendilerini etkilemesine izin verecek kadar zayıf olmadıkça, hiç kimsenin mutluluklarına bir şey katma veya onu eksiltme gücünün olmadığını bilirler.

 

En yüksek mutluluğunuz, öğrenmeye ve düzgün davranmaya her zaman hazır olmanızda yatar. Kendinizi ne kadar geliştirirseniz çevrenizdekileri de o kadar yükseltirsiniz. Kendini geliştiren adam, giderek daha mutlu olan adamdır. Siz ne kadar mutlu olursanız çevrenizdeki insanlar da o kadar mutlu olur.

Hayata olumsuz yaklaşmaktan kaçının. Etrafımızda güzellik varken neden lağımlara bakıyoruz? Sanatın, müziğin ve edebiyatın en büyük başyapıtlarında bile bazı kusurlar bulunabilir. Ama onların çekiciliğinin ve ihtişamının tadını çıkarmak daha iyi değil mi?

Neredeyse herkes, "Kötülük görme, kötülük duyma, kötü konuşma" özdeyişini betimleyen bu üç küçük maymun figürüne aşinadır. Olumlu yaklaşımı vurguluyorum: “İyi olanı gör, iyi olanı işit, iyi olanı söyle.”

Olumsuz Ruh Halinden Kurtulmak

Ruhta var olan Tanrı'nın her zaman yeni sevinci yok edilemez. Aynı şekilde, kişi ona nasıl tutunacağını bilirse ve kasten fikrini değiştirmez ve ruh hallerini besleyerek kederlenmezse, zihindeki ifadesi asla yok edilemez.

Sen Tanrı'nın bir görüntüsüsün; tanrı gibi davranmalısın. Ama ne olur? Sabah ilk iş, sinirlenir ve “Kahvem soğuk!” diye şikayet edersin. Ne önemi var? Neden böyle şeylerden rahatsız oluyorsun? Tüm öfkelerden arınmış, tamamen sakin olduğunuz bir zihin dengesine sahip olun. Senin istediğin şey bu. Hiç kimsenin veya hiçbir şeyin “keçinizi almasına” izin vermeyin. Sizin “keçiniz” sizin huzurunuzdur. Hiçbir şeyin onu senden almasına izin verme.

Hayatın küçüklüğünden, seni rahatsız eden küçük şeylerden kendini dirilt.

Kimse mutsuzluğu sevmez. Bir dahaki sefere ruh halindeyken neden kendini analiz etmiyorsun? Nasıl isteyerek, kendinizi perişan ettiğinizi göreceksiniz. Ve bunu yaparken çevrenizdekiler de ruh halinizin tatsızlığını hissederler.

 

Ne kadar korkunç görünürse görünsün ruh halinizi fethedebilirsiniz. Artık karamsar olmayacağınıza karar verin; ve kararlılığınıza rağmen bir ruh hali ortaya çıkarsa, onu ortaya çıkaran nedeni analiz edin ve bu konuda yapıcı bir şeyler yapın.

Mutsuz olduğunuzda bunun genellikle hayatta kesinlikle başarmak istediğiniz harika şeyleri yeterince güçlü bir şekilde görselleştirmemenizden ve hayalleriniz gerçekleşene kadar irade gücünüzü, yaratıcı yeteneğinizi ve sabrınızı yeterince kararlı bir şekilde kullanmamanızdan kaynaklandığını unutmayın. .

Kendi kendini geliştirmek ve başkalarının yararına yapıcı şeyler yapmakla meşgul ol, çünkü Tanrı'nın krallığına kim girecekse, her gün başkaları için de iyilik yapmaya çalışmalıdır. Bu modeli takip ederseniz, zihinsel, fiziksel ve ruhsal olarak ilerlediğinizi bilmenin ruh halinizi dağıtan sevincini hissedeceksiniz.

Başkalarına Hizmet

Mutluluk, başkalarını mutlu etmekte, başkalarına neşe getirmek için kişisel çıkarlardan vazgeçmekte yatar.

Başkalarına mutluluk vermek, kendi mutluluğumuz için son derece önemlidir ve en tatmin edici bir deneyimdir. Bazı insanlar sadece kendi ailelerini düşünür: “Dördümüz ve artık yokuz.” Diğerleri sadece kendini düşünür: “Nasıl mutlu olacağım?” Ama bunlar mutlu olamayan kişilerdir!

Kendin için yaşamak tüm mutsuzlukların kaynağıdır.

Başkalarına manevi, zihinsel ve maddi hizmet olarak, kendi ihtiyaçlarınızın karşılandığını göreceksiniz. Başkalarına hizmet ederken benliği unuttukça, onu aramadan kendi mutluluğunuzun dolu olacağını göreceksiniz.

Bu dünyaya geldiğinde ağladın ve herkes gülümsedi. Hayatını öyle yaşa ki, gittiğinde herkes ağlasın ama sen güleceksin.

Mutluluğun İç Koşulları

Ne kadar derin meditasyon yaparsanız ve ne kadar isteyerek hizmet ederseniz, o kadar mutlu olursunuz.

Meditasyon yaparak ve bilincinizi daima var olan, daima bilinçli, daima yeni Neşe olan Tanrı'ya ayarlayarak mutluluğun tüm koşullarını içinizde taşımayı öğrenin. Mutluluğunuz asla herhangi bir dış etkiye maruz kalmamalıdır. Çevreniz ne olursa olsun, iç huzurunuza dokunmasına izin vermeyin.

Gerçek mutluluk, tüm dış deneyimlerin meydan okumasına dayanabilir. Başkalarının size karşı yaptığı yanlışların çarmıha gerilmesine katlanabildiğiniz ve yine de sevgi ve bağışlamayla karşılık verdiğiniz zaman; ve dış koşulların tüm acılı baskılarına rağmen o ilahi iç huzuru bozulmadan koruyabildiğinizde, o zaman bu mutluluğu bileceksiniz.

Her gece en az yarım saat, tercihen daha uzun süre, emekli olmadan önce ve sabahları günlük aktiviteye başlamadan önce [meditasyonda] sessiz ve sakin olun. Bu, günlük yaşam savaşının tüm zorlu durumlarını karşılayabilmenizi sağlayacak, yılmaz, kırılmaz bir iç mutluluk alışkanlığı üretecektir. İçinizdeki bu değişmez mutlulukla, günlük ihtiyaçlarınızın taleplerini karşılamaya başlayın.

Mutluluk için kendi dışınızdaki koşullara ne kadar çok güvenirseniz, o kadar az mutluluk yaşarsınız.

Allah'ı unutarak mutlu yaşayabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz, çünkü Allah'ın evrendeki tek realitede olduğunu anlayana kadar tekrar tekrar yalnızlık içinde haykıracaksınız. Sen O'nun suretinde yaratıldın. Hiçbir şeyde kalıcı mutluluğu asla bulamazsın çünkü Tanrı'dan başka hiçbir şey tam değildir.

Rab ile bir arada bulduğum katışıksız mutluluğu hiçbir kelime tarif edemez. Gece gündüz sevinç içindeyim. O sevinç Allah'tır. O'nu tanımak, tüm üzüntüleriniz için cenaze törenlerini gerçekleştirmektir. O, sabırlı ve suratsız olmanızı gerektirmez. Bu, doğru Tanrı kavramı veya O'nu hoşnut etmenin yolu değildir. Mutlu olmadan O'nu bulamayacaksınız bile... Ne kadar mutlu olursanız, O'na uyumunuz o kadar büyük olacaktır. O'nu tanıyanlar her zaman mutludur, çünkü Tanrı sevincin kendisidir.

Olumlamalar

Şafaktan başlayarak, bugün tanıştığım herkese neşemi yayacağım. Bu gün yoluma çıkan herkesin zihinsel güneş ışığı olacağım.

 

Her yerde iyiyi görerek ve her şeyi Tanrı'nın mükemmel fikrinin tezahür ettiği gibi görerek yeni düşünme alışkanlıkları oluşturuyorum.

Bugün bulunduğum yerde, şu anda kendi içimde mutlu olmaya karar vereceğim.

Gerçek Başarı ve Refahı Elde Etmek

Düşünce gücüyle umutlarınızı ve hayallerinizi tezahür ettirin.

Başarı basit bir mesele değildir; sadece sahip olduğunuz para ve maddi mal miktarı ile belirlenemez. Başarının anlamı çok daha derinlere iner. Sadece iç huzurunuzun ve zihinsel kontrolünüzün her koşulda mutlu olmanızı sağladığı ölçüde ölçülebilir. Gerçek başarı budur.

Başarının ve mutluluğun sırrı içinizdedir. Başarıyı ve refahı dışarıda bulduysanız ama içeride bulamadıysanız, gerçekten başarılı değilsiniz. Mutlu olmayan bir milyoner başarılı değildir. Bir milyon dolarınız varsa başarılı olamazsınız demek istemiyorum. İster zengin ister fakir olun, hayattan mutluluk alıyorsanız gerçek bir başarısınız.

Dinamik İrade Gücünü Kullanmak

Sen öyle olduğunu düşünmedikçe hiçbir şey imkansız değildir.

Ölümlü bir varlık olarak sınırlısınız, ancak Tanrı'nın çocuğu olarak sınırsızsınız... Dikkatinizi Tanrı'ya odaklayın ve istediğiniz yönde kullanmak için istediğiniz tüm güce sahip olacaksınız.

İrade, içinizdeki Tanrı imgesinin aracıdır. İradede O'nun sınırsız gücü yatar, doğanın tüm güçlerini kontrol eden güç. O'nun suretinde yaratıldığınıza göre, istediğiniz her şeyi gerçekleştirme gücü size aittir.

İyi şeyler yapmaya karar verdiğinizde, onları takip etmek için dinamik irade gücünü kullanırsanız başaracaksınız. Koşullar ne olursa olsun, denemeye devam ederseniz, Tanrı, iradenizin uygun ödülünü bulacağı araçları yaratacaktır. İsa'nın şu sözleriyle değindiği gerçek budur: "İmanınız varsa ve şüpheniz yoksa,... bu dağa, Uzaklaşın ve denize atılırsanız, bu gerçekleşecektir." İrade gücünüzü sürekli kullanırsanız, terslikler ne olursa olsun başarı ve sağlık ve insanlara yardım etme gücü üretecek ve hepsinden önemlisi Allah ile birlik oluşturacaktır.

Ölümlü adamın beyni "yapamazsın"larla doludur. Belirli özelliklere ve alışkanlıklara sahip bir ailede dünyaya geldiği için bunlardan etkilenerek bazı şeyleri yapamayacağını düşünür; fazla yürüyemiyor, bunu yiyemiyor, buna dayanamıyor. Bu "yapamazlar" dağılmalıdır. İçinizde istediğiniz her şeyi başaracak güce sahipsiniz; bu güç iradededir.

Dinamik irade gücüyle belirli bir düşünceye yapışırsanız, sonunda somut bir dış biçim alır.

 

Dinamik irade gücüyle bir düşünceyi taşımak, o düşünce kalıbı dinamik güç geliştirene kadar ona tutunmak anlamına gelir. Bir düşünce irade gücüyle dinamik hale getirildiğinde, yarattığınız zihinsel plana göre tezahür edebilir.

İradeyi nasıl geliştirebilirsin? Başaramayacağınızı düşündüğünüz bir hedef seçin ve ardından tüm gücünüzle bu tek şeyi yapmaya çalışın. Başarıya ulaştığınızda, daha büyük bir şeye geçin ve iradenizi bu şekilde kullanmaya devam edin. Eğer zorluğun büyükse, derinden dua et: "Rab, bana tüm zorlukların üstesinden gelme gücü ver." Ne olursan ol, kim olursan ol, irade gücünü kullanmalısın. Kararını vermelisin. Bunu hem iş hayatında hem de meditasyonda kullan.

Başarı veya başarısızlık kendi zihninizde belirlenir. Toplumun geri kalanının olumsuz görüşüne rağmen, her şeye kadir Allah'ın verdiği irade ile zorluklara katlanamayacağınız inancını ortaya çıkarırsanız, üzerinize gizli bir ilahi gücün geldiğini hissedeceksiniz; ve bu inancın ve gücün çekiciliğinin size yeni yollar açtığını göreceksiniz.

Başarısızlıkla Yapıcı Bir Şekilde Başa Çıkmak

Başarısızlık mevsimi, başarı tohumlarını ekmek için en iyi zamandır. Koşulların hırçınlığı canınızı yakabilir ama başınızı dik tutun. Kaç kez başarısız olursan ol, her zaman bir kez daha dene. Artık savaşamayacağınızı düşündüğünüzde veya elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı düşündüğünüzde veya çabalarınız başarıyla taçlanana kadar savaşın.

Zafer psikolojisini nasıl kullanacağınızı öğrenin. Bazı insanlar, "Başarısızlık hakkında hiç konuşma" tavsiyesinde bulunurlar. Ama bu tek başına yardımcı olmaz. İlk önce başarısızlığınızı ve nedenlerini analiz edin, deneyimden yararlanın ve ardından tüm düşüncelerinizi atın. Birçok kez başarısız olmasına rağmen, mücadeleye devam eden, içinde yenilmez olan adam, gerçekten muzaffer bir kişidir.

Hayat karanlık olabilir, zorluklar gelebilir, fırsatlar kaçırılabilir ama asla içinizden "Ben bittim. Tanrı beni terk etti" demeyin. Kim böyle bir insan için bir şey yapabilir? Aileniz sizi terk edebilir; iyi şans görünüşte sizi terk edebilir; insanın ve doğanın tüm güçleri size karşı dizilmiş olabilir; ama içinizdeki ilahi inisiyatifin niteliğiyle, geçmişteki yanlış eylemlerinizin yarattığı her kader istilasını yenebilir ve zaferle cennete yürüyebilirsiniz.

Ne kadar başarısız olursan ol, denemeye devam et. Ne olursa olsun, "Dünya yıkılmış olabilir, ama elimden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğim" diye değişmez bir şekilde karar verdiyseniz, dinamik iradeyi kullanıyorsunuz ve başaracaksınız. Bu dinamik irade, bir adamı zengin, diğerini güçlü ve başka bir adamı aziz yapan şeydir.

Konsantrasyon — Başarının Anahtarı

Hayattaki birçok başarısızlığın temel nedeni konsantrasyon eksikliğidir. Dikkat bir projektör gibidir; ışını geniş bir alana yayıldığında, belirli bir nesneye odaklanma gücü zayıflar, ancak her seferinde bir şeye odaklandığında güçlü hale gelir. Büyük adamlar konsantrasyon adamlarıdır. Bütün akıllarını bir seferde tek bir şeye verirler.

Kişi, bilimsel konsantrasyon yöntemini bilmelidir.Kendini Gerçekleştirme Bursu Dersleri dikkatini dağıtan nesnelerden ayırabilir ve her seferinde bir şeye odaklayabilir. Konsantrasyon gücüyle insan, arzuladığı şeyi gerçekleştirmek için zihnin tarifsiz gücünü kullanabilir ve başarısızlığın girebileceği tüm kapıları koruyabilir.

En yakın sorunumuza veya görevimize konsantre bir enerji ile yaklaşmalı ve onu mükemmel bir şekilde yerine getirmeliyiz. Hayat felsefemiz bu olmalıdır.

Çoğu insan her şeyi gönülsüzce yapar. Dikkatlerinin sadece onda birini kullanırlar. Bu yüzden başarılı olma gücüne sahip değiller....[Her şeyi] dikkatin gücüyle yapın. Bu gücün tam gücüne meditasyon yoluyla ulaşılabilir. Tanrı'nın bu odaklanma gücünü kullandığınızda, onu her şeye yerleştirebilir ve başarılı olabilirsiniz.

Yaratıcılık

Kendinizi Ruhun yaratıcı gücüyle ayarlayın. Size rehberlik edebilecek ve tüm sorunları çözebilecek Sonsuz Zeka ile iletişim halinde olacaksınız. Varlığınızın dinamik Kaynağından gelen güç kesintisiz olarak akacak ve böylece herhangi bir faaliyet alanında yaratıcı bir şekilde performans gösterebileceksiniz.

Kendinize şu soruyu sorun: "Hiç kimsenin yapmadığı bir şeyi yapmaya çalıştım mı?" İnisiyatif uygulamasındaki başlangıç ​​noktası budur. O kadar uzağa düşünmediysen, kendilerinden farklı davranma güçleri olmadığını yanlış bir şekilde sanan yüzlerce insan gibisin. Onlar uyurgezer gibidirler; bilinçaltından gelen telkinler onlara tek beygir gücündeki insanların bilincini vermiştir.

Hayatınızı bu uyurgezer durumda yaşıyorsanız, kendinizi şu sözleri söyleyerek uyandırmalısınız: "İnsanın en büyük niteliğine sahibim - inisiyatif. Her insan, daha önce yaratılmamış bir şeyi yaratabileceği bir güç kıvılcımına sahiptir. Yine de. Çevre tarafından hipnotize edilmeme izin verirsem, dünyayı kaplayan ölümlü sınırlama bilinciyle ne kadar kolay aldatılabileceğimi görüyorum!

inisiyatif nedir? O, içinizdeki yaratıcı bir yetenektir, Sonsuz Yaratıcının bir kıvılcımıdır. Size daha önce hiç kimsenin yaratmadığı bir şeyi yaratma gücü verebilir. Sizi bir şeyleri yeni yollarla yapmaya teşvik eder. İnisiyatif sahibi bir kişinin başarıları, kayan bir yıldız kadar muhteşem olabilir. Görünüşe göre yoktan bir şey yaratarak, kişinin Ruh'un büyük yaratıcı gücünü kullanmasıyla imkansız görünenin mümkün olabileceğini gösterir.

Yaratan bir fırsatı beklemez, koşulları, kaderleri ve tanrıları suçlamaz. Fırsatları yakalar veya iradesinin sihirli değneğiyle, çabasıyla, ayrım gözetmeyle yaratır.

Önemli girişimlere başlamadan önce sessizce oturun, duygularınızı ve düşüncelerinizi sakinleştirin ve derin meditasyon yapın. O zaman Ruh'un büyük yaratıcı gücü tarafından yönlendirileceksiniz.

Bir şey üretmek istediğinizde dış kaynağa bağımlı olmayın; derinlere inin ve Sonsuz Kaynağı arayın. Tüm ticari başarı yöntemleri, tüm icatlar, müziğin tüm titreşimleri ve tüm ilham verici düşünceler ve yazılar Tanrı'nın yıllıklarında kayıtlıdır.

Çok Yönlü Başarı Yaratmak

Allah'ı arayan en akıllıdır. O, Tanrı'yı ​​bulan en başarılı kişidir.

Büyük öğretmenler size asla ihmalkar olmanızı tavsiye etmezler; size dengeli olmayı öğretecekler. Hiç şüphesiz, bedeni beslemek ve giydirmek için çalışmak zorundasınız. Ancak bir görevin diğeriyle çelişmesine izin verirseniz, bu gerçek bir görev değildir. Binlerce işadamı servet toplamakla o kadar meşgul ki, birçok kalp hastalığına da yol açtıklarını unutuyorlar! Refah vazifesi, sağlık vazifesini unutturuyorsa, vazife değildir. Kişi uyumlu bir şekilde gelişmelidir. Fıstık beyni barındırıyorsa, harika bir vücut geliştirmeye özel önem vermenin bir anlamı yoktur. Akıl da geliştirilmelidir. Ve eğer mükemmel bir sağlığa, refaha ve zekaya sahipseniz, ancak mutlu değilseniz, o zaman hala hayatınızda bir başarı elde etmediniz. Dürüstçe "Mutluyum ve kimse mutluluğumu benden alamaz" diyebildiğinde,

Başarının bir başka niteliği de, kendimize uyumlu ve faydalı sonuçlar getirmemiz ve bu faydaları başkalarıyla paylaşmamızdır.

Hayat esas olarak hizmet olmalıdır. Bu ideal olmadan, Tanrı'nın size verdiği zeka amacına ulaşamaz. Hizmetteyken küçük benliği unutursan, Ruhun büyük Benliğini hissedeceksin. Nasıl ki güneş ışınları herkesi besliyorsa, sen de yoksulların ve terkedilmişlerin yüreklerine umut ışığı yayılsın, umutsuzların yüreklerine cesaret tutuştursun ve kendilerini iyi zannedenlerin yüreklerine yeni bir güç tutuştursun. başarısızlıklar Hayatın keyifli bir görev savaşı ve aynı zamanda geçici bir rüya olduğunu anladığınızda ve başkalarına iyilik ve huzur vererek onları mutlu etmenin sevinciyle dolduğunuzda, Tanrı'nın gözünde hayatınız bir başarıdır.

Bolluk ve Refah

Sadece kendileri için refah arayanlar, sonunda fakir olmaya ya da zihinsel uyumsuzluktan muzdarip olmaya mahkûmdur; ama tüm dünyayı evleri olarak görenler ve gerçekten grup ya da dünya refahı için çalışan ve ilgilenenler... meşru olarak kendilerine ait olan bireysel refahı bulurlar. Bu kesin ve gizli bir kanundur.

Her gün, küçük bir kuruş bile olsa, başkalarına yardım etmek için biraz iyilik yapın. Eğer Tanrı'yı ​​sevmek istiyorsanız, insanları sevmelisiniz. Onlar O'nun çocuklarıdır. İhtiyaç sahiplerine vererek maddi yardımda bulunabilirsiniz; ve zihinsel olarak kederlilere rahatlık, korkaklara cesaret, zayıflara ilahi dostluk ve manevi destek vererek. Başkalarını Tanrı'ya ilgi duyduğunuzda ve onlarda Tanrı'ya daha fazla sevgi, O'na daha derin bir inanç geliştirdiğinizde de iyilik tohumları ekersiniz. Bu dünyayı terk ettiğinizde geride maddi zenginlikler kalacak; ama yaptığın her iyilik seninle gelecek. Cimrilik içinde yaşayan zenginler ve başkalarına asla yardım etmeyen bencil insanlar sonraki yaşamlarında zenginliği çekmezler. Ama az da olsa çok da olsa verenler ve paylaşanlar refaha kavuşacaklardır. Allah'ın kanunu budur.

İlahi Bolluğu güçlü, ferahlatıcı bir yağmur olarak düşünün; elinizdeki kap ne olursa olsun onu alacaktır. Teneke bir bardak tutarsanız, yalnızca o miktarı alırsınız. Bir kase tutarsanız, o doldurulacaktır. İlahi Bolluk için ne tür bir kap tutuyorsunuz? Belki de geminiz kusurludur; eğer öyleyse korku, kin, şüphe ve hasetlerden arındırılarak onarılmalı, sonra da barış, sükûnet, bağlılık ve sevginin arıtıcı sularıyla temizlenmelidir. İlahi Bolluk hizmet ve cömertlik yasasını takip eder. Ver ve sonra al. Dünyaya elinizdekinin en iyisini verin ve en iyisi size geri dönecektir.

Başarı için Olumlamalar

İhtiyacım olan şeyi, ihtiyacım olan zamanda bana getirmek için Her Şeye Kadir, Her Şeyi Bilen Tanrının gücüne tam bir inançla gideceğim.

İçimde Sonsuz Yaratıcı Güç var. Bazı başarılar olmadan mezara gitmeyeceğim. Ben bir Tanrı insanıyım, mantıklı bir yaratığım. Ben Ruhun gücüyüm, ruhumun dinamik Kaynağıyım. İş dünyasında, düşünce dünyasında, bilgelik dünyasında ifşalar yaratacağım. 

İlahi Bolluk için Olumlamalar

Rabbim, dünyevi kaynaklardan değil, her şeye gücü yeten, her şeye kadir ellerinden bolluk, sağlık ve ölçüsüz bilgelik istiyorum.

Sınırlı ölümlü refah, sağlık ve bilgi isteyen bir dilenci olmayacağım. Ben senin kulunum ve bu sıfatla, sınırsız zenginliğinden ilahi bir kulun payını sınırsız olarak talep ediyorum.

Tanrım, bu benim duam: Kalıcı olarak neye sahip olduğum umrumda değil, ama bana her gün ihtiyacım olan her şeyi istediğimde elde etme gücü veriyorum.

Sağlık ve Şifa

İlahi şifa ve esenlik tekniklerini keşfedin.

Hastalık Nedir?

Üç tür hastalık vardır: fiziksel, zihinsel ve ruhsal.

Fiziksel hastalık, farklı toksik koşullar, bulaşıcı hastalıklar ve kazalardan kaynaklanır.

Akıl hastalığına korku, endişe, öfke ve diğer duygusal uyumsuzluklar neden olur.

Ruh hastalığı, insanın Tanrı ile olan gerçek ilişkisini bilmemesinden kaynaklanır.

Cahillik en büyük hastalıktır. Kişi cehaleti ortadan kaldırdığında, aynı zamanda tüm fiziksel, zihinsel ve ruhsal hastalıkların nedenlerini de ortadan kaldırmış olur. Gurum Sri Yukteswarji sık sık, "Bilgelik en büyük temizleyicidir" derdi.

Maddi tedavi yöntemlerinin sınırlı gücüyle çeşitli acıların üstesinden gelmeye çalışmak genellikle hayal kırıklığı yaratır. İnsan bedenin, zihnin ve ruhun “rahatsızlığına” kalıcı bir tedaviyi ancak ruhsal yöntemlerin sınırsız gücünde bulabilir. Bu sınırsız şifa gücü Tanrı'da aranmalıdır. Sevdiklerinizin kaybından dolayı zihinsel olarak acı çektiyseniz, onları tekrar Tanrı'da bulabilirsiniz. Her şey O'nun yardımıyla mümkündür. Kişi Tanrı'yı ​​gerçekten tanımadıkça, yalnızca aklın var olduğunu ve kişinin sağlık yasalarına uyması veya şifa için herhangi bir fiziksel yardım kullanması gerekmediğini söylemekte haklı değildir. Gerçek idrak elde edilinceye kadar, kişi yaptığı her şeyde sağduyusunu kullanmalıdır. Aynı zamanda kişi Tanrı'dan asla şüphe duymamalı, Tanrı'nın her yerde hazır ve nazır ilahi gücüne olan inancını sürekli olarak teyit etmelidir.

Doktorlar hastalığın nedenlerini öğrenmeye ve hastalıkların tekrarlamaması için bu nedenleri ortadan kaldırmaya çalışırlar. Pek çok özel maddi tedavi yöntemini kullanmada doktorlar genellikle çok beceriklidir. Ancak, her hastalık ilaç ve cerrahiye yanıt vermez ve bu yöntemlerin temel sınırlaması burada yatmaktadır.

Kimyasallar ve ilaçlar, vücut hücrelerinin yalnızca dış fiziksel bileşimini etkiler ve hücrelerin iç atom yapısını veya yaşam ilkesini değiştirmez. Çoğu durumda, Tanrı'nın iyileştirici gücü, vücuttaki "yaşam otu" veya akıllı yaşam enerjisinin dengesizliğini içeriden düzeltmedikçe, hastalığın tedavisi mümkün değildir.

Hastalıklara Karşı Doğal Direncinizi Artırın

Oruç, doğal bir şifa yöntemidir. Hayvanlar veya vahşiler hasta olduklarında oruç tutarlar. Bedensel mekanizma böylece kendini temizleme ve çok ihtiyaç duyduğu dinlenmeyi elde etme fırsatına sahiptir. Çoğu hastalık makul oruç ile tedavi edilebilir. Kalbi zayıf olmadıkça, yogiler tarafından mükemmel bir sağlık önlemi olarak düzenli kısa oruçlar önerilmiştir. Fiziksel iyileşmenin bir başka iyi yöntemi de uygun otlar veya bitki özleridir.

İlaçları kullanırken, çoğu zaman, bunların bir iyileşmeyi sağlayacak kadar güçlü olmadıkları veya vücut dokularını iyileştirmek yerine onları tahriş edecek kadar güçlü oldukları görülür. Benzer şekilde, belirli türdeki “iyileştirici ışınlara” maruz kalmak da dokuları yakacaktır. Fiziksel şifa yöntemlerinde çok fazla sınırlama var!

İlaçlardan daha iyi güneş ışınlarıdır. İçlerinde harika bir iyileştirici güç var. Her gün on dakika güneş banyosu yapılmalıdır. Günde on dakika, ara sıra daha uzun süre maruz kalmaktan daha iyidir. İyi sağlık alışkanlıklarıyla güçlendirilen günlük kısa bir güneşlenme, vücuda tüm zararlı mikropları yok etmek için yeterli yaşam enerjisi sağlar.*

Sağlıklı kişiler hastalığa ve özellikle enfeksiyonlara karşı doğal bir dirence sahiptir. Hastalık, kanın direnme gücü, yanlış yeme veya aşırı yeme nedeniyle azaldığında veya cinselliğe aşırı düşkünlük yaşamsal enerjiyi tükettiğinde ortaya çıkar. Fiziksel yaratıcı enerjiyi korumak, tüm hücrelere canlı yaşam enerjisi sağlamaktır; vücut daha sonra hastalığa karşı muazzam bir dirence sahiptir. Cinsel aşırı düşkünlük bedeni zayıflatır ve onu hastalıklara karşı savunmasız hale getirir.

[*NOT: Güneşlenmeyi günün erken ve geç saatleriyle sınırlamak akıllıca olacaktır. Hassas cildi aşırı maruz kalmaya karşı korumak için her zaman önlemler alınmalıdır. Bir doktor veya dermatologa danışın ve tavsiyelerine uyun.]

Gülümseme Gücü

Hayati enerjiyi koruyun, dengeli bir diyet uygulayın ve her zaman gülümseyin ve mutlu olun. Kendi içinde neşe bulan kişi, bedeninin elektrik akımıyla, yaşam enerjisiyle, yiyeceklerden değil, Tanrı'dan yüklendiğini keşfeder. Gülemeyeceğinizi düşünüyorsanız, aynanın önünde durun ve parmaklarınızla ağzınızı gülümsemek için çekin. Bu kadar önemli!

Yemekle, şifalı bitkilerle veya oruçla vücudun temizlenmesiyle ilgili kısaca değindiğim şifa yöntemlerinin etkinliği sınırlıdır; ama insan içi neşelendiğinde, Tanrı'nın tükenmez gücünün yardımına davet eder. Demek istediğim içten bir neşe, dıştan taklit ettiğiniz ama içinizde hissetmediğiniz değil. Sevinciniz samimi olduğunda, bir gülümseme-milyonersiniz. Gerçek bir gülümseme, kozmik akımı, prana'yı her vücut hücresine dağıtır. Mutlu insan hastalığa daha az maruz kalır, çünkü mutluluk aslında bedene evrensel yaşam enerjisinin daha büyük bir kaynağını çeker.

Bu şifa konusunda konuşulacak çok şey var. Ana fikir, sınırsız olan zihin gücüne daha fazla güvenmemiz gerektiğidir. Hastalıklardan korunmanın kuralları şunlar olmalıdır: kendini kontrol etmek, egzersiz yapmak, doğru beslenmek, bol meyve suyu içmek, ara sıra oruç tutmak ve her zaman içten gülümsemek. Bu gülümsemeler meditasyondan geliyor. O zaman Tanrı'nın sonsuz gücünü bulacaksınız. O'nunla vecd halindeyken, bilinçli olarak O'nun iyileştirici varlığını bedeninize getirirsiniz.

Zihin gücü, Tanrı'nın tükenmeyen enerjisini beraberinde taşır; vücudunuzda istediğiniz güç budur. Ve bu gücü getirmenin bir yolu var. Yol, meditasyon yoluyla Tanrı ile iletişim kurmaktır. O'nunla olan ilişkiniz mükemmel olduğunda, şifa kalıcıdır.

ilahi şifa

Yüce Güç, sürekli inanç ve bitmeyen dua ile çağrılabilir. Doğru beslenmeli ve vücut için ne gerekiyorsa onu yapmalısın, ama sürekli olarak O'na dua etmelisin: "Ya Rabbi, sen beni iyileştirebilirsin, çünkü vücudun canlı atomlarını ve süptil hallerini, doktorların ilaçlarla ulaşamayacağı şekilde kontrol ediyorsun." İlaçların ve orucun dış etkenleri fiziksel beden üzerinde belirli bir yararlı etkiye sahiptir, ancak hücreleri ayakta tutan içsel gücü etkilemezler. Sadece Tanrı'ya gittiğinizde ve O'nun şifa gücünü aldığınızda, yaşam enerjisi vücut hücrelerinin atomlarına yönlendirilir ve anında şifa üretir. Tanrı'ya daha çok güvenmeyi tercih etmez miydin?

Ancak kişinin bağımlılığını fiziksel yöntemlerden ruhsal yöntemlere değiştirme girişimi kademeli olmalıdır. Aşırı yemeye alışmış bir adam hastalanır ve zihinsel iyileşmeye çalışmak niyetiyle aniden oruç tutmaya başlarsa, başarı gelmezse cesareti kırılabilir. Kişinin düşünme biçimini gıdaya bağımlı olmaktan akla bağımlı hale getirmek zaman alır. Tanrı'nın iyileştirici gücüne duyarlı olmak için, zihnin ilahi yardıma inanmak üzere eğitilmesi gerekir.

Bu Büyük Güçten tüm atom enerjisi zonkluyor, fiziksel evrenin her hücresini tezahür ettiriyor ve besliyor. Hareketli görüntüler, bir sinema evinin projeksiyon kabininden gelen bir ışık huzmesi tarafından sürdürüldüğü gibi, hepimiz, Sonsuzluğun projeksiyon kabininden dökülen İlahi Işık olan Kozmik Işın tarafından destekleniriz. Baktığınız ve o Işın'ı bulduğunuzda, onun tüm vücut hücrelerindeki atomları, elektronları ve "bozuk" olabilecek canlandırıcıları yeniden inşa etmedeki sınırsız gücünü göreceksiniz. Büyük Şifacı ile iletişim kurun!

İyileşme için Olumlamalar

Tanrı'nın mükemmel sağlığı, bedensel hastalığımın karanlık köşelerine nüfuz ediyor. Tüm hücrelerimde O'nun iyileştirici ışığı parlıyor. Onlar tamamen iyiler, çünkü O'nun mükemmelliği içlerindedir.

Ruhun iyileştirici gücü vücudumun tüm hücrelerinden akıyor. Ben tek evrensel Tanrının özünden yapıldım.

Senin mükemmel ışığın tüm vücut parçalarımda her yerde mevcuttur. Bu şifa ışığının tezahür ettiği her yerde mükemmellik vardır. Ben iyiyim, çünkü mükemmellik bende.

 

Ben Değişmeyenim, Ben Sonsuz'um. Ben kırılacak kemikleri, yok olacak bir vücudu olan küçük bir ölümlü değilim. Ben ölümsüz, değişmez Sonsuz'um.

Öfkenin üstesinden gelmek

Öfkenin tamamen yokluğunda gerçek huzuru bulun

Gazabın yokluğu, iç huzuruna giden en hızlı yoldur. Öfke, kişinin arzularının engellenmesinden kaynaklanır.... Başkalarından hiçbir şey beklemeyen, ancak her şeyin gerçekleşmesini Tanrı'da arayan kişi, hemcinslerine karşı gazap ya da hayal kırıklığı hissedemez. Bilge, evreni Rab'bin yönettiği bilgisiyle yetinir... Öfkeden, düşmanlıktan ve kırgınlıktan uzaktır.

Öfke, uyandırıldığı amacı bozar. Öfke, öfkenin panzehiri değildir. Güçlü bir gazap, bir başkasının daha zayıf gazabını bastırmasına neden olabilir, ancak o daha zayıf gazabı asla öldürmez. Öfkelendiğinde hiçbir şey söyleme. Bunun bir hastalık olduğunu bilmek, soğuk algınlığı gibi, nasıl davranırlarsa davransınlar asla kızamayacağınız kişileri düşünmekten oluşan zihinsel sıcak banyolarla ayırın. Duygularınız çok şiddetliyse, soğuk bir duş alın veya omurilik ucuna(beyinle birleştiği kısım ) ve kulakların hemen üstündeki şakaklara ve alnına, özellikle kaşların arasına ve başın üstüne bir parça buz koyun.

Öfke, kıskançlık, nefret, kin, intikam, yıkıcı içgüdü, çılgın fikirler, beyin felci ve geçici delilik doğurur - bunların herhangi biri korkunç suçlara yol açabilir. Huzur ve sükûnete zehirdir. Anlamak zehirdir. Öfke bir yanlış anlama biçimidir. Başkalarını öfkeyle fethetmek aptalların yöntemidir, çünkü öfke yalnızca düşmanda daha fazla gazap uyandırır ve böylece onu daha güçlü ve daha güçlü bir rakip yapar. Kötülüğü zarar vermeden önlemek için doğru bir öfke gösterisi bazen iyiliğin üretkenidir. Kör, kontrolsüz öfke kincidir; sadece yok etmek istediğiniz kötülüğü arttırır. Sizi kızdırmaktan zevk alıyormuş gibi görünenlere kayıtsız olun.

Öfke geldiğinde, öfkeyi uzaklaştıran barış, sevgi ve bağışlamanın panzehirlerini üretmek için sakinlik makinenizi harekete geçirin. Sevgiyi düşünün ve başkalarının size kızmasını istemediğiniz gibi, çirkin öfkenizi de başkalarının hissetmesini istemediğinizi düşünün. Mesih gibi olduğunuzda ve tüm insanlığı birbirine zarar veren küçük kardeşler olarak gördüğünüzde (“çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar”), kimseye kızamazsınız. Cehalet tüm öfkelerin anasıdır.

Metafizik akıl geliştirin ve öfkeyi yok edin. Öfke uyandıran etkene Tanrı'nın çocuğu olarak bakın; Onu, belki de farkında olmadan seni bıçaklayan beş yaşındaki küçük bir erkek kardeş olarak düşün. Karşılığında bu küçük kardeşi bıçaklama arzusu duymamalısın. Öfkeyi zihinsel olarak yok edin: “Huzurumu öfkeyle zehirlemeyeceğim; Her zamanki neşe veren sakinliğimi gazapla bozmayacağım.”

Kabaca iki tür insan vardır: sürekli olarak dünyadaki yanlışlardan yakınanlar ve hayatın zorluklarını gülerek geçiren ve düşüncelerinde her zaman olumlu kalanlar. Neden her şeyi bu kadar ciddiye alıyorsun? Herkes daha olumlu, daha uyumlu olsaydı bu dünya ne kadar harika olurdu!

Medeniyet ormanında, modern yaşamın stresinde test yatıyor. Ne verirsen sana geri döner. Nefret ve karşılığında nefret alacaksınız. Kendinizi uyumsuz düşünce ve duygularla doldurduğunuzda, kendinizi yok ediyorsunuz. Neden birinden nefret ediyorsun ya da kızıyorsun? Düşmanlarını sev. Neden öfkenin sıcağında güveç? Sinirlenirsen bir an önce üstesinden gel. Yürüyüşe çıkın, ona veya on beşe kadar sayın ya da zihninizi hoş bir şeye yönlendirin. Misilleme yapma arzusunu bırakın. Öfkelendiğinizde beyniniz aşırı ısınıyor, kalbiniz kapakçık sorunu yaşıyor, tüm vücudunuz cansızlaşıyor. Barış ve iyilik yaymak; çünkü içinizdeki Tanrı imgesinin doğası budur - gerçek doğanız. O zaman kimse seni rahatsız edemez.

İyi bir alışkanlık yaratmak ya da kötü bir alışkanlığı yok etmek istediğinizde, alışkanlık mekanizmalarının deposu olan beyin hücrelerine konsantre olun. İyi bir alışkanlık yaratmak için meditasyon yapın; ve sonra, kaşlar arasındaki iradenin merkezi olan Mesih merkezinde sabitlenen konsantrasyonla, yerleştirmek istediğiniz iyi alışkanlığı derinden onaylayın. Ve kötü alışkanlıkları yok etmek istediğinizde, Mesih'in merkezine konsantre olun ve tüm kötü alışkanlıkların oluklarının silindiğini derinden onaylayın.

Size bu tekniğin etkinliğinin gerçek bir hikayesini anlatacağım. Hindistan'da huysuz bir adam bana geldi. Sinirlendiğinde patronlarını tokatlamakta uzmandı, bu yüzden birer birer işini de kaybetti. O kadar kontrolsüz bir şekilde öfkelenirdi ki, onu rahatsız edene kullanışlı olan her şeyi fırlatırdı. Benden yardım istedi. Ona, “Bir dahaki sefere sinirlendiğinde harekete geçmeden önce yüze kadar say” dedim. Denedi ama bana geri döndü ve “Bunu yapınca daha çok sinirleniyorum. Sayarken, bu kadar uzun süre beklemek zorunda kaldığım için öfkeden kör oldum.” Durumu umutsuz görünüyordu.

Sonra ona şu ek talimatla Kriya Yoga uygulamasını söyledim: “Kriya'nızı uyguladıktan sonra, ilahi Işığın beyninize girdiğini, onu yatıştırdığını, sinirlerinizi sakinleştirdiğini, duygularınızı sakinleştirdiğini, tüm öfkeyi sildiğini düşünün. Ve bir gün öfke nöbetlerin geçecek." Çok geçmeden tekrar yanıma geldi ve bu sefer “Öfke alışkanlığından kurtuldum. Çok müteşekkirim."

Onu test etmeye karar verdim. Birkaç oğlanın onunla kavga etmesini ayarladım. Onun düzenli olarak geçtiği güzergâh boyunca, gözlemleyebilmek için parkta saklandım. Çocuklar onu tekrar tekrar kavgaya sokmaya çalıştılar ama o cevap vermedi. Sakinliğini koruyordu.

Olumlama

"Ne mutlu bana ki, içimdeki öfke yaralarını özsaygının merhemiyle ve öfke başkalarını da nezaket merhemiyle iyileştirmekteyim."

Duanın Gücünü Kullanmak

Asil arzuları tezahür ettirmek için inançla dua edin.

Geçmişte dualarınızın cevaplanmadığı için hayal kırıklığına uğramış olabilirsiniz. Ama inancınızı kaybetmeyin....Tanrı dilsiz, duygusuz bir Varlık değildir. O, aşkın kendisidir. O'nunla temas kurmak için nasıl meditasyon yapacağınızı biliyorsanız, O sizin sevgi dolu taleplerinize cevap verecektir.

İhtiyaçlarımızın doğasına göre tam olarak nasıl ve ne zaman dua etmemiz gerektiğini bilmek, istenen sonuçları getiren şeydir. Doğru yöntem uygulandığında, Tanrı'nın uygun yasalarını harekete geçirir; bu yasaların işleyişi bilimsel olarak sonuç verir.

Duada ilk kural, Allah'a ancak meşru arzularla yaklaşmak. İkincisi, bir dilenci olarak değil, bir kul olarak onların yerine getirilmesi için dua etmektir: “Ben senin kulunum. Sen benim yaratanımsın. Sen ve ben Biriz.” Derinden ve sürekli dua ettiğinizde, kalbinizde büyük bir neşenin kabardığını hissedeceksiniz. O sevinç tezahür edene kadar tatmin olmayın; çünkü kalbinizde her şeyi tatmin eden sevinci hissettiğinizde, Tanrı'nın dua yayınınızı ayarladığını bileceksiniz. O zaman yaratanınıza dua edin: “Ya Rab, bu benim ihtiyacımdır. Bunun için çalışmaya hazırım; lütfen bana rehberlik et ve doğru düşüncelere sahip olmama ve başarıya ulaşmak için doğru şeyleri yapmama yardım edin. Mantığımı kullanacağım ve kararlılıkla çalışacağım, ama Sen, aklımı, irademi ve faaliyetimi yapmam gereken doğru şeye yönlendir.”

Tanrı'ya, O'nun kulu olarak, içtenlikle dua etmelisiniz. Bir yabancı ve bir dilenci olarak egonuzdan dua ettiğinizde Tanrı itiraz etmez, ancak çabalarınızın bu bilinçle sınırlı olduğunu göreceksiniz. Tanrı, kendi kulu olarak doğuştan sahip olduğunuz ilahi hakkınız olan kendi irade gücünüzden vazgeçmenizi istemez.

Dua genellikle dilenciliğin bilincini ima eder. Bizler Tanrı'nın kullarıyız, dilenciler değiliz ve bu nedenle ilahi mirasımıza hak sahibiyiz. Ruhlarımızla Tanrı arasında bir sevgi bağı kurduğumuzda, meşru dualarımızın yerine getirilmesini sevgiyle talep etme hakkımız vardır.

Zihinsel olarak sarsılmaz bir şevk ve yılmaz bir cesaret ve inançla fısıldanan bitmek bilmeyen bir istek, insanın bilinçli, bilinçaltı ve bilinçüstü güçlerinin tüm davranışlarını o kadar etkileyen dinamik bir güce dönüşür ki arzu edilen nesne elde edilir. Zihinsel fısıltıların içsel performansı sürekli olmalı, ters yönlerden yılmamalıdır. Sonra istenen gerçekleşecektir.

İçgözlem: En Yüksek Potansiyelinizi Nasıl Gerçekleştirebilirsiniz?

İç gözlem sanatıyla gerçek özgürlüğü bulun

Çok eski zamanlardan beri Hindistan'ın rishileri( Rishi başarılı ve aydınlanmış bir kişi için kullanılan terimdir. Çeşitli Hindu Vedik metinlerinde söz bulurlar. Rishilerin Vedaların ilahilerini bestelediğine inanılıyor. Hinduizm'in Vedik sonrası geleneği, rishileri,yoğun meditasyondan sonra ilahiler haline getirdikleri yüce gerçeği ve ebedi bilgiyi fark eden"büyük yogiler " veya "bilgeler"olarak görülürler veya yüksek rütbeli rahip .), insan varlığının tamamını dikkatlice analiz etmiş ve insanlara hayatın en yüksek potansiyellerini nasıl gerçekleştireceklerini tavsiye etmiştir. Psikoloji size ne olduğunuzu öğretir; etik size ne olmanız gerektiğini söyler. Bilgeler her ikisini de bedende, zihinde ve ruhta ruhsal açılım için gerçek dini eğitimin bir parçası olarak vurguladılar.

Yüzünüzü ve vücudunuzu gözlemlemek için her gün aynaya bakıyorsunuz, çünkü diğerlerinden önce en iyi şekilde görünmek istiyorsunuz. Yüzeysel görünümün ardındaki şeyin doğru görüntüsünü sağlamak için her gün iç gözlemin, kendi kendini analizin iç aynasına bakmak daha da önemli değil mi? Tüm dış çekicilik, ikamet eden ruhun kutsallığından kaynaklanır. Yüzdeki küçük bir sivilce ya da yara izi bile güzelliğini bozduğu gibi, ruhun yansımasını bozan ölümlü varoluşun belirsizliklerinden kaynaklanan öfke, korku, nefret, kıskançlık, endişe gibi psikolojik bozulmalar da vardır. Her gün kendinizi bu tahriflerden kurtarmak için çabalarsanız, içsel varlığınızın güzelliği parlayacaktır.

Analizle, insan sıkıntılarının üç yönlü olduğunu görüyoruz: fiziksel bedeni etkileyenler, zihne saldıranlar ve ruhu tıkayanlar. Hastalık, yaşlılık ve ölüm vücudun zorluklarıdır. Psikolojik hastalıklar, üzüntü, korku, öfke, yerine getirilmemiş arzular, hoşnutsuzluk, nefret, herhangi bir sinirsel uyarım ateşi veya duygusal saplantılı zihinsel kanser yoluyla istila eder. Ve bütün dertlerin en şerlisi olan cehaletin ruh hastalığı, diğer bütün dertleri mümkün kılan temel durumdur.

Tek gerçek özgürlük ruhun bilincindedir. Kendinizi analiz edin ve ruh bilincinizin cehaletin köklerine ne ölçüde bağlı olduğunu belirleyin. Gerçek özgürlük ancak bu kökler koparıldığında mümkündür.

Hayatınızı düşünün ve planlayın ve nasıl değişeceğinizi görün. Kendinizi sürekli geliştirmeye çalışın. Size Tanrı'yı ​​ve hayattaki asil şeyleri hatırlatan iyi bir arkadaş  arayın. Kötü alışkanlıklarınızı nasıl değiştireceğinizin her gün bilincinde olun; gününüzü nasıl planlayacaksınız; sakinliğini nasıl tutacaksın. Ve sık sık içsel olarak şunu sorar: “Tanrım, zamanımı boşa mı harcıyorum? Her gün sadece seninle olmak için nasıl biraz boş zaman bulabilirim?” Bunu her zaman söylüyorum. Ve O, “Benimle birliktesin, çünkü Beni düşünüyorsun” diye cevap verir.

Sabaha meditasyon ve derinden Tanrı'ya dua ederek başlayın; ve meditasyon yaptıktan sonra, Tanrı'dan hayatınıza ve tüm asil çabalarınıza rehberlik etmesini isteyin: “Ya Rab, akıl yürüteceğim, yapacağım; ama aklımı, irademi ve faaliyetimi her şeyde yapmam gereken doğru şeye yönlendir.” O gün her yönden daha iyi olmaya karar verin. Sabahtan başlayıp sakinliğinizi korumak için çalışmaya devam ederseniz veya edinmek istediğiniz iyi bir alışkanlığı hayata geçirmeye çalışırsanız, sürekli Tanrı'yı ​​düşünürseniz, gece olduğunda uyuyabilirsiniz. günü iyi değerlendirdiğini bilmek. İlerleme kaydettiğinizi bileceksiniz.

Bağışlama

İlahi aşkın dönüştürücü gücünü keşfedin

Bazı kutsal metinlerin Tanrısı, her zaman bizi cezalandırmaya hazır olan intikamcı bir tanrıdır. Ama İsa bize Tanrı'nın gerçek doğasını gösterdi...Düşmanlarını “on iki melek ordusu” ile yok etmedi, aksine kötülüğü ilahi sevginin gücüyle yendi. Yaptıkları, Allah'ın üstün sevgisini ve O'nunla bir olanların davranışlarını göstermiştir.

Mahabharata ( Eski Hindistan'ın iki büyük Sanskritçe destanından biridir , diğeri iseRāmāyaṇa . Bu iki kuzen gruplar arasındaki mücadeleyi anlatıyor Kurukshetra Savaşı ve kaderleriyle kaurava ve Pandava prensler ve halefleri.), “Kişi herhangi bir yaralanma durumunda affetmelidir” diyor. “Türlerin devamının insanın bağışlayıcı olmasından kaynaklandığı söylenmiştir. Affetmek kutsallıktır; bağışlama ile evren bir arada tutulur. Bağışlama, güçlülerin gücüdür; affetmek fedakarlıktır; affetmek aklın dinginliğidir. Bağışlama ve yumuşaklık, Nefsine Sahip Olanların nitelikleridir. Sonsuz erdemi temsil ederler.”

Bir insan yanlış yaptığında kolayca mazeret bulur; ama bir başkası yanlış yaptığında, hemen tepkisi, yanlış yapanı yargılamak ve mahkum etmektir. Bunun yerine, kendinize karşı dürüst olun; kendini o kişinin yerine koy ve kendini affetmeyi ne kadar sevdiğini gör. Neden başkalarını bu kadar kolay affedemiyorsunuz? İnsanlar, özünde kötü oldukları için değil, ayrımcılık yapmadıkları için hata yaparlar; daha çok cehaletlerinin dürtüleriyle hareket ederler…. Unutma, aşk insanları değiştirir.

“Sonra Petrus ona geldi ve dedi ki, Rab, kardeşim bana karşı ne sıklıkta günah işleyecek ve ben onu bağışlayacağım? yedi kata kadar? İsa ona dedi ki, ben sana yedi kereye kadar değil, yetmiş kere yediye kadar diyorum. Bu tavizsiz öğüdü anlamak için derinden dua ettim. "Tanrım," diye itiraz ettim, "mümkün mü?" İlahi Ses sonunda yanıt verdiğinde, alçakgönüllü bir ışık seli getirdi: “Ey İnsan, her birinizi günde kaç kez affediyorum?”

Tanrı, tüm [yanlış] düşüncelerimizi bile bile bizi sürekli bağışladığı için, O'nunla tam uyum içinde olanlar da doğal olarak aynı sevgiye sahiptir.

Başkaları tarafından ne kadar tokatlansan da iyilik yapmaya devam et. Çabalarınızı takdir edecek binlerce kişi var ve takdir etmeyecek birkaç kişi var. Seni gaddarlıkla çarmıha gerdikleri zaman, “Baba, onları bağışla, çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar” demenin vakti gelmiştir. Yanlış anlamayı çözme çabaları da dahil olmak üzere, Tanrı'yı ​​​​memnun etmek için iyilik yapmaya devam edin. Paspas olmayın veya kötülükle işbirliği yapmayın, ancak kalbinizde onları -ruhlarını- sapkın davranışlarından ayırın ve onlara içtenlikle sevgi verin. Böylece, kendi içinizde başkalarının eylemleriyle yok edilemeyecek bir huzura sahip olacaksınız.

Mesih bilincini geliştirecekseniz, anlayışlı olmayı öğrenin. Kalbinize başkaları için gerçek duygular geldiğinde, o büyük bilinci tezahür ettirmeye başlıyorsunuz... Lord Krishna şöyle dedi: “O, tüm insanlara eşit fikirli olarak bakan yüce bir yogidir....”

Gazap ve nefret hiçbir şey sağlamaz. Aşk ödülleri. Birini incitebilirsin, ama o kişi bir kez ayağa kalktı mı, seni yok etmeye çalışacak. O zaman onu nasıl fethettin? Sende yok. Fethetmenin tek yolu sevgidir. Ve fethedemeyeceğin yerde, sadece sus ya da uzaklaş ve onun için dua et. Sevmeniz gereken yol budur. Bunu hayatında uygularsan, anlayışın ötesinde bir huzura sahip olacaksın.

Olumlama

“Bugün beni gücendiren herkesi affediyorum. Beni seven de sevmeyen de susamış tüm kalplere sevgilerimi sunuyorum.”

Allah'ı bilmek

Tanrı'yı ​​sürekli genişleyen bilgelik, sevgi ve neşe olarak keşfedin

Bir ziyaretçi, “Her zaman Tanrı hakkında düşünmek pek pratik görünmüyor” dedi. Paramahansaji yanıtladı:

"Dünya seninle aynı fikirde ve dünya mutlu bir yer mi? Gerçek sevinç, Tanrı'yı ​​terk eden adamdan kaçar, çünkü O, Mutluluğun Kendisidir. O'nun adananları yeryüzünde bir iç barış cennetinde yaşarlar; ama O'nu unutanlar, günlerini kendi yarattıkları güvensizlik ve hayal kırıklığı hadeslerinde geçirirler. Rab ile 'arkadaş edinmek' gerçekten pratik olmaktır!”

Onun tanıdıklarını geliştirin. Allah'ı en yakın arkadaşınızı bildiğiniz gibi tanımak da mümkündür. Gerçek bu.

İlk önce doğru bir Tanrı kavramına sahip olmalısınız - O'nun aracılığıyla bir ilişki kurabileceğiniz kesin bir fikre - ve sonra bu zihinsel anlayış gerçek algıya dönüşene kadar meditasyon yapmalı ve dua etmelisiniz. O zaman O'nu tanıyacaksın. Eğer ısrar edersen, Rab gelecektir.

Yaratıcılarını, insanı cehalet dumanı ve azap ateşiyle buyurganca imtihan eden ve insanın fiillerini kalpsizce yargılayan biri olarak tasvir edenler vardır. Böylece, sevgi dolu, şefkatli bir Cennetteki yaratan olarak Tanrı'nın gerçek kavramını çarpıtarak, katı, acımasız ve intikamcı bir zorba olanın sahte bir görüntüsüne dönüştürürler. Ancak Allah'la iletişim kuran kullar, O'nu tüm sevgi ve iyiliğin sonsuz kabı olan Merhametli Varlık olarak düşünmekten başka türlü düşünmenin aptallık olduğunu bilirler.

Tanrı Ebedi Mutluluktur. Onun varlığı sevgi, bilgelik ve neşedir. O hem kişisel değildir hem de kişiseldir ve Kendisini istediği şekilde tezahür ettirir. O, azizlerinin önünde her birinin sevdiği biçimde görünür: bir Hıristiyan Mesih'i görür, bir Hindu Krishna'yı veya İlahi Anne'yi görür, vb. İbadetleri kişisel olmayan bir dönüş alan adananlar, Rab'bin sonsuz bir Işık veya Aum'un harika sesi, ilk Söz, Kutsal Ruh olarak bilincine varırlar. İnsanın sahip olabileceği en yüksek deneyim, İlahi Vasfın diğer tüm yönlerinin - sevgi, bilgelik, ölümsüzlük - tamamen kapsandığı Mutluluğu hissetmektir.

Ama Tanrı'nın doğasını size kelimelerle nasıl aktarabilirim? O tarif edilemez, tarif edilemez. Sadece derin meditasyonda O'nun eşsiz özünü bileceksiniz.

Olumlama

“Beni kutsa ki, Her düşüncenin ve faaliyetin tapınağında Seni bulabileyim. Seni içimde bulursam, her insanda ve her koşulda seni dışarıda bulacağım.”

Aşk: İnsan ve İlahi

Aşk, tüm yaşamı birleştiren evrensel güçtür

Yaşayabileceğiniz en büyük aşk, meditasyonda Tanrı ile birlik içinde olmaktır. Yaratan ve Ruh arasındaki aşk kusursuz aşktır, hepinizin aradığı aşktır. Meditasyon yaptığınızda, aşk büyür. Kalbinizden milyonlarca heyecan geçer... Derin meditasyon yaparsanız, hiçbir insan dilinin tarif edemeyeceği bir aşk gelir üzerinize; O'nun ilahi sevgisini bileceksiniz ve o saf sevgiyi başkalarına da verebileceksiniz.

İlahi sevginin bir zerresini bile hissedebilseydiniz, sevinciniz o kadar büyük olurdu - o kadar güçlü olurdu ki - onu kontrol edemezsiniz.

Dünya bir bütün olarak aşk kelimesinin gerçek anlamını unuttu. Aşk, insan tarafından o kadar istismar edildi ve çarmıha gerildi ki, çok az insan gerçek aşkın ne olduğunu biliyor. Zeytinin her yerinde yağ olduğu gibi, sevgi de yaratılışın her yerine nüfuz eder. Ama sevgiyi tanımlamak çok zordur, aynı nedenle kelimelerin bir portakalın tadını tam olarak tarif edememesi gibi. Lezzetini bilmek için meyvenin tadına bakmalısınız. Yani sevgiyle.

Evrensel anlamda sevgi, uyum sağlayan, birleştiren, birbirine bağlayan yaratılıştaki ilahi çekim gücüdür... Sevginin çekici gücüyle uyum içinde yaşayanlar, doğayla ve hemcinsleriyle uyum sağlarlar ve mutluluğa çekilirler. Tanrı ile yeniden birleşirler.

"Sıradan aşk bencildir, karanlıkta arzulara ve tatminlere dayanır" [Sri Yukteswar dedi]. “İlahi aşk koşulsuz, sınırsız, değişimsizdir. İnsan kalbinin akışı, saf sevginin bunaltıcı dokunuşuyla sonsuza dek yok olur.”

Birçok insan bir gün seni seviyorum der ve ertesi gün seni reddeder. Bu aşk değil. Kalbi Allah sevgisi ile dolu olan bir kimse kimseyi kasten incitemez. Tanrı'yı ​​kayıtsız şartsız sevdiğinizde, O sizin kalbinizi herkes için koşulsuz sevgisiyle doldurur. Hiçbir insan dilinin tarif edemeyeceği o sevgi... Sıradan bir insan başkalarını bu şekilde sevemez. “Ben, ben ve benim” bilincinde ben merkezli olarak, kendisinde ve diğer tüm varlıklarda bulunan her yerde hazır ve nazır Tanrı'yı ​​henüz keşfetmedi. Bana göre bir kişi ile bir başkası arasında fark yoktur; Hepsini tek Tanrı'nın ruh yansımaları olarak görüyorum. Kimseyi yabancı olarak düşünemiyorum, çünkü hepimizin Tek Ruh'un parçası olduğumuzu biliyorum. Dinin gerçek anlamını, yani Tanrı'yı ​​tanımak olduğunu deneyimlediğinizde, O'nun sizin Benliğiniz olduğunu anlayacaksınız, ve O'nun tüm varlıklarda eşit ve tarafsız olarak var olduğunu. O zaman başkalarını kendi Benliğiniz gibi sevebileceksiniz.

Tanrı'nın ilahi sevgisine dalmış birinin bilincinde, hiçbir aldatma, kast veya inanç darlığı, herhangi bir sınır yoktur. O ilahi sevgiyi deneyimlediğinizde, çiçek ile hayvan arasında, bir insan ile bir başkası arasında hiçbir fark görmeyeceksiniz. Tüm doğa ile iletişim kuracaksınız ve tüm insanlığı eşit olarak seveceksiniz.

Tüm varlıklara karşı şefkat, ilahi idrak için gereklidir, çünkü Tanrı'nın Kendisi bu nitelikle doludur. Yüreği hassas olanlar kendilerini başkalarının yerine koyabilir, onların acılarını hissedebilir ve onu hafifletmeye çalışabilirler.

Karı koca, ebeveyn ve çocuk, arkadaş ve arkadaş, benlik ve herkes arasında saf ve koşulsuz sevgi geliştirmek, dünyaya öğrenmek için geldiğimiz derstir.

Sevilen kişi için mükemmelliği dilemek ve o ruhu düşünmekten saf bir sevinç duymak ilahi aşktır; ve bu gerçek dostluk aşkıdır.

Tanrı'nın sevgisi, Ruh'un sevgisi, her şeyi tüketen bir sevgidir. Onu bir kez deneyimledikten sonra, sizi sonsuz alemlerde sürekli olarak yönlendirecektir. O sevgi asla kalbinden silinmez. Orada yanacak ve ateşinde, başkalarını kendinize çeken ve gerçekten ihtiyacınız olan veya arzu ettiğiniz her şeyi çeken Ruh'un büyük manyetizmasını bulacaksınız.

Size doğrusunu söyleyeyim, bütün sorularıma insan aracılığıyla değil, Tanrı aracılığıyla yanıt verildi. Benim aracılığımla sizinle konuşan O'nun ruhudur. Bahsettiğim O'nun sevgisidir. Heyecan üstüne heyecan! Nazik zefirler gibi Sevgisi ruhun üzerine gelir. Gece gündüz, haftadan haftaya, yıldan yıla artmaya devam ediyor - sonun nerede olduğunu bilmiyorsunuz. Ve her birinizin aradığı şey bu. İnsan sevgisi ve refahı istediğinizi sanıyorsunuz ama bunların arkasında sizi çağıran yaratanınızdır. O'nun tüm armağanlarından daha büyük olduğunu anlarsanız, O'nu bulacaksınız.

Sevdiklerimiz bizi sonsuza kadar seveceklerine söz verirler; Yine de Büyük Uykuya daldıklarında, dünyevi hatıraları terk edildiğinde, yeminlerinin ne değeri var? Kim bize söz söylemeden bizi sonsuza kadar sever? diğerleri bizi unuturken kim bizi hatırlıyor? Bu dünyanın dostlarını terk ettiğimizde hala bizimle kim olacak? Tanrı yalnız!

Rab sana sessizce fısıldar:

“...Tek kelime konuşmadan seni hep sevdim. Yalnızca ben gerçekten 'Seni seviyorum' diyebilirim; çünkü seni doğmadan önce sevdim; Aşkım sana hayat veriyor ve şu anda bile seni ayakta tutuyor; ve ölüm kapıları seni hapsettikten sonra, hiç kimsenin, hatta en büyük insan sevgilinin bile sana ulaşamayacağı bir yerde seni sadece ben sevebilirim.”

Sahip olabileceğiniz en büyük romantizm, Tanrı ile olan romantizmdir. İnsan sevgisi bir süre sonra geçer, ama Tanrı ile olan ilişkiniz sonsuzdur. O'nu görmeden bir gün geçmemelidir. İşte bu yüzden yazdım, “Sonsuz enkarnasyonlar aracılığıyla Adını haykırdım, tüm gümüşi düşlerimin derelerinde araştırdım.”* O'na her zaman, beni dışarı gönderdiği için suçlunun O olduğunu söylerim; ama sonunda, hayatın tüm yanılsamalarının, O'nu daha çok takdir etmemi sağlamak, O'nu aramam için beni heyecanlandırmak olduğunu anladım. Enkarnasyonlarda aradığım her zaman O'ydu, tüm babaların arkasındaki Baba, tüm annelerin arkasındaki Anne, tüm aşıkların arkasındaki Sevgili. O Aşıktır ve bizim ruhlarımız sevgilidir ve ruh evrenin en büyük Aşığı ile karşılaştığında sonsuz romantizm başlar. Tüm insan sevgileri aracılığıyla enkarnasyonlarını aradığınız sevgi sonunda sizindir. Asla başka bir şey istemeyeceksin.

Başkalarıyla İlişkilerimizde Uyum Yaratmak

Başkalarında görmek istediğin şey ol ve tam bir anlayışa ulaşacaksın.

İlâhi mutluluğun yanında mutlulukların en büyüğü, kişinin yılın her günü birlikte yaşaması gereken yakın ilişkileriyle barışık olmaktır. İnsanlar, herhangi bir eğitim almadan son derece karmaşık insan duygularının mekanizmasını ele almaya çalıştıklarında, bunun sonucunda ortaya çıkan sonuçlar genellikle felaket olur. Mutluluğumuzun çoğunun insan davranışı yasasını anlama sanatında yattığını çok az insan fark eder. Bu yüzden pek çok insan arkadaşlarıyla sık sık “sıcak suda” ve daha da kötüsü evde en sevdikleriyle sürekli savaş halindedir.

Doğru insan davranışının temel yasası kendini düzeltmektir... Ne zaman arkadaşlarımızla veya sevdiklerimizle bir sorun çıksa, içine düştüğümüz hoş olmayan durumun suçunu kendimize yüklemeli ve sonra bu durumdan bir an önce kurtulmaya çalışmalıyız. ve elimizden geldiğince kibarca. Suçlu olduklarını görsek bile, yüksek sesle, kaba bir şekilde, nezaketsizce başkalarını suçlayarak belayı büyütmek boşunadır. Çabuk öfkelenen sevgililere, kaba veya kendini beğenmiş sözlerle yapabileceğimizden daha iyi bir örnek oluşturarak hatalarını yüz kat daha iyi düzeltmeyi öğretebiliriz.

Çoğu zaman insanlar kendi bakış açılarından konuşur ve hareket eder. Diğer kişinin tarafını nadiren görürler, hatta görmeye çalışırlar. Anlayış eksikliğiniz varsa, biriyle kavgaya girerseniz, tartışmayı kimin başlattığına bakılmaksızın her birinizin diğeriniz kadar suçlu olduğunu unutmayın. “Aptallar tartışır; Akıllı adamlar tartışır.”

Sakin hissetmek, her zaman gülümsediğiniz ve ne derlerse desinler herkesle aynı fikirde olduğunuz anlamına gelmez - gerçeği kabul ettiğiniz ancak bununla kimseyi kızdırmak istemediğiniz anlamına gelmez. Bu aşırıya kaçıyor. İyi huylarının övülme arzusuyla bu şekilde herkesi memnun etmeye çalışanlar, duygu kontrolüne sahip değillerdir... Duygu kontrolü elinde olan, doğrunun peşinden gider, gücü yettiği yerde o gerçeği paylaşır ve can sıkıcı olmaktan kaçınır. zaten alıcı olmayacak kimse gereksiz yere. Ne zaman konuşacağını, ne zaman susacağını bilir ama kendi ideallerinden ve iç huzurundan asla ödün vermez. Böyle bir adam bu dünyada büyük iyilik için bir güçtür.

Gerçekten nazik bir dilin güzel giysisini giyerek kendimizi çekici hale getirmeliyiz. Her şeyden önce yakın akrabalarımıza karşı nazik olmalıyız. Kişi bunu yapabildiğinde, alışkanlıkla tüm insanlara karşı nazik olacaktır. Gerçek aile mutluluğu, anlayışın ve nazik sözlerin sunağına dayanır. Nezaket göstermek için her şeyde hemfikir olmak gerekli değildir. Sakin sessizlik, samimiyet ve kibar sözler, başkalarıyla aynı fikirde olsun veya olmasın, nasıl davranacağını bilen kişiyi işaretler.

Sevilmek istiyorsanız, sevginize ihtiyacı olan başkalarını sevmeye başlayın... Başkalarının size sempati duymasını istiyorsanız, çevrenizdekilere sempati göstermeye başlayın. Saygı görmek istiyorsan, genci yaşlısı herkese saygılı olmayı öğrenmelisin... Başkalarının ne olmasını istiyorsan, önce kendin ol; o zaman diğerlerinin de sana benzer şekilde yanıt verdiğini göreceksin.

Evliliğin Manevi İlkeleri

İlâhi idrak yolunda birbirlerine yardım etmek için hayatlarını birleştiren iki kişi, evliliklerini doğru bir temel üzerine kurarlar: koşulsuz dostluk.

Karı koca, ebeveyn ve çocuk, arkadaş ve arkadaş, benlik ve herkes arasında saf ve koşulsuz sevgi geliştirmek, dünyaya öğrenmek için geldiğimiz derstir.

Gerçek evlilik, bencilliğin, huysuzluğun ve kötü davranışın zehirlerinin sabrın test tüpüne döküldüğü ve sevginin katalitik gücü ve asil davranmak için sürekli çabayla etkisiz hale getirilip değiştirilebileceği bir laboratuvardır.

Eğer eşinizde hoş olmayan huylar uyandıran bir huy varsa, bu durumun amacını idrak etmelisiniz: İçinizde saklı olan o zehirleri ortaya çıkarmak, onları yok edesiniz ve böylece tabiatınızı arındırasınız.

Bir kocanın veya kadının eşi için isteyebileceği en büyük şey maneviyattır; çünkü ruh açılımı, anlayış, sabır, düşüncelilik, sevgi gibi ilahi nitelikleri ortaya çıkarır. Ancak her biri, ruhsal gelişim arzusunun diğerine zorlanamayacağını hatırlamalıdır. Kendini sev ve iyiliğin tüm sevdiklerine ilham verecek.

Koca karısına hizmet ettiğinde ve kadın da ona hizmet ettiğinde, her biri diğerini mutlu görmek arzusuyla, Mesih Bilinci - Tanrı'nın yaratılışın her atomuna nüfuz eden sevgi dolu Kozmik Zekası - kendilerini onların bilinçleri aracılığıyla ifade etmeye başlamıştır.

İki insan birbirlerine koşulsuz bir çekim duyduğunda ve birbirleri için fedakarlık yapmaya hazır olduklarında, gerçekten aşıktırlar.

Sevilen kişi için mükemmelliği dilemek ve o ruhu düşünmekten saf bir sevinç duymak ilahi aşktır; ve bu gerçek dostluk aşkıdır.

Her sabah ve özellikle geceleri birlikte meditasyon yapın.... Karı, koca ve çocukların, Tanrı'ya derin bir bağlılık sunmak için bir araya geldikleri ve ruhlarını sonsuza dek neşeli Kozmik Bilinçte birleştirdikleri küçük bir aile sunağınız olsun... Birlikte ne kadar meditasyon yaparsanız, birbirinize olan sevginiz o kadar derinleşecektir.

Olumlama

“Başkalarına sevgi ve iyi niyet yaydıkça, Tanrı'nın sevgisinin bana gelmesi için kanal açacağım. İlahi aşk, bana her şeyi çeken mıknatıstır.

Sezgi: Ruhun Sezgisi

Derin meditasyonda geliştirilmiş içsel rehberliğinizi dinleyin

Sezgi, insanda zihninin sakin olduğu anlarda doğal olarak ortaya çıkan ruh rehberliğidir... Yoga biliminin amacı zihni sakinleştirmektir, böylece bozulma olmadan İç Sesin yanılmaz tavsiyesini duyabilir.

"Tüm sorunlarınızı meditasyon yoluyla çözün" [Lahiri Mahasaya dedi]. "Kendinizi aktif içsel Rehberliğe alıştırın; İlahi Ses, hayatın her ikileminin cevabına sahiptir. İnsanın başını belaya sokma konusundaki ustalığı sonsuz gibi görünse de, Sonsuz Yardım daha az becerikli değildir."

Tanrı, yalnızca O'na güvenmemizi istemekle, kendiniz için düşünmemeniz gerektiği anlamına gelmez; İnisiyatifinizi kullanmanızı istiyor. Fikir şu ki, önce Tanrı ile bilinçli uyum aramayı başaramazsanız, Kaynağı kesersiniz ve böylece O'nun yardımını alamazsınız. Her şey için önce O'na baktığınız zaman, O size yol gösterecektir; Kendinizi değiştirebilmeniz ve hayatınızın gidişatını değiştirebilmeniz için hatalarınızın neler olduğunu size gösterecektir.

Unutmayın, zihnin bir milyondan fazla akıl yürütmesi, içinizde dinginlik hissedene kadar oturup Tanrı üzerine meditasyon yapmaktır. O zaman Rabine de ki, "Milyonlarca farklı düşünce düşünmüş olsam bile sorunumu tek başıma çözemem; ama onu senin ellerine vererek, önce Senden rehberlik isteyerek ve sonra düşünüp izleyerek çözebilirim olası bir çözüm için çeşitli açılar." Allah kendine yardım edene yardım eder. Meditasyonda Tanrı'ya dua ettikten sonra zihniniz sakin ve inançla dolduğunda, sorunlarınıza çeşitli cevaplar görebilirsiniz; ve zihniniz sakin olduğu için en iyi çözümü seçebileceksiniz. Bu çözümü takip edin ve başarı ile tanışacaksınız. Bu, din ilmini günlük hayatınıza uygulamaktır.

Sezgisel sakinliğin yetiştirilmesi, içsel yaşamın açılmasını gerektirir. Yeterince geliştirildiğinde, sezgi gerçeğin hemen kavranmasını sağlar. Bu harika idrake sahip olabilirsiniz. Meditasyon bir yoldur.

"Doğru yolu" genellikle egoist zekayı şaşırtan İlahi İrade'ye nasıl uyum sağlayacağımızı öğrenene kadar insan hayatı kederle çevrilidir" [Sri Yukteswar] "Yalnızca Tanrı yanılmaz bir öğüt verir; evrenin yükünü O'ndan başka kim taşır?"

Her sabah ve gece sessizliğe ya da derin meditasyona gidin, çünkü meditasyon gerçeği ve hatayı ayırt etmenin tek yoludur.

İçinizdeki ilahi ayırt edici güç olan vicdanınız tarafından yönlendirilmeyi öğrenin.

Tanrı vicdanınızın mabedindeki fısıltıdır ve O sezginin ışığıdır. Ne zaman yanlış yaptığını biliyorsun; tüm varlığınız size söyler ve bu duygu Tanrı'nın sesidir. Onu dinlemezsen, O susar. Ama sen vesvesinden uyandığında ve doğruyu yapmak istediğinde, O sana yol gösterecektir.

Allah'ın sesi olan vicdanın iç sesini sürekli takip ederek, gerçekten ahlaklı bir insan, son derece ruhsal bir varlık, bir barış adamı olacaksınız.

Cennetteki  yaradanı tanıdığımızda, yalnızca kendi sorunlarımıza değil, aynı zamanda dünyayı saran sorunlara da yanıtlar alacağız. Neden yaşıyoruz ve neden ölüyoruz? Neden şimdiki olaylar ve neden geçmiştekiler? Tüm insanların tüm sorularına cevap verecek bir azizin dünyaya geleceğinden şüpheliyim. Ancak meditasyon tapınağında, kalplerimizi rahatsız eden hayatın her bilmecesi çözülecektir. Allah ile temasa geçtiğimizde hayatın bilmecelerinin cevaplarını öğrenecek, tüm zorluklarımıza çözüm bulacağız.

Dualar ve Olumlamalar

Tanrım, kozmik hayat ve ben biriz. Sen okyanussun, ben dalgayım; Biz biriz.

Tüm bilgeliğin ve gücün ruhumda zaten var olduğunu sezgisel olarak fark ederek ilahi doğuştan hakkımı talep ediyorum.

Tanrı bugün ve her gün aklımın hemen arkasında ve her zaman doğru olanı yapmam için bana rehberlik ediyor.

Ey Baba, Anne, Dost, Sevgili Tanrı! Akıl yürüteceğim, yapacağım, harekete geçeceğim; ama sen benim aklımı, irademi ve faaliyetimi yapmam gereken doğru şeylere yönlendir.

Bir Gurunun Kişinin Manevi Arayışındaki Rolü

Paramahansaji'nin konuşmalarından ve yazılarından aşağıdaki alıntılar, gerçek bir gurunun yüce doğasını ve guru ile öğrencileri arasında var olan sonsuz sevgi ve sadakat ilişkisini göstermektedir.

Guru Gita (17. ayet) yerinde bir şekilde guruyu "karanlığın kovucusu" olarak tanımlar ( gu, "karanlık" ve ru, "dağıtan"). Gerçek, Tanrı tarafından aydınlanmış bir guru, kendinin üstatlığını edinirken, her yerde hazır ve nazır olan Ruh ile kimliğini idrak etmiş kişidir. Böyle bir kişi, arayan kişiyi mükemmelliğe doğru kendi içsel yolculuğunda yönlendirmek için benzersiz niteliktedir.

Paramahansaji, "Kör köre yol gösteremez" dedi. “Yalnızca bir usta, Tanrı'yı ​​bilen biri, başkalarına O'nun hakkında doğru bir şekilde öğretebilir. Kişinin kutsallığını yeniden kazanması için böyle bir ustaya veya guruya sahip olması gerekir. Gerçek bir guruyu sadakatle takip eden, onun gibi olur, çünkü guru, öğrenciyi kendi idrak seviyesine yükseltmeye yardım eder.”

Guru-çırak ilişkisi, arkadaşlığın en yüksek ifadesidir, çünkü koşulsuz ilahi sevgi ve bilgeliğe dayanır. Tüm ilişkilerin en yücesi ve en kutsalıdır. Tanrı'nın ilahi sevgisinin ortak bağı nedeniyle, efendim [Swami Sri Yukteswar] ve ben ve benimle uyum içinde olanlar gibi, Mesih ve öğrencilerinin hepsi ruhta bir idi... bilgelik ve özgürlük yolunda.

Hayatın her alanında olduğu gibi ilahi arayışta başarı için Allah'ın kanunlarına uymak gerekir. Bir okulda mevcut olan seküler bilgiyi anlamak için onu bilen bir öğretmenden öğrenmeniz gerekir. Aynı zamanda ruhsal gerçekleri anlamak için, Tanrı'yı ​​bilen bir ruhsal öğretmene veya guruya sahip olmak gerekir.

Hayat vadisinde körü körüne ilerlerken, karanlıkta sendelerken, gözleri olan birinin yardımına ihtiyacın var. Bir guruya ihtiyacınız var. Aydınlanmış birinin peşinden gitmek, dünyada yaratılan büyük karışıklıktan kurtulmanın tek yoludur. Benimle ruhsal olarak ilgilenen ve bana rehberlik edecek bilgeliğe sahip olan Gurumla tanışana kadar gerçek mutluluğu ve özgürlüğü asla bulamadım.

Kalbinizin içinde sürekli Tanrı için ağlayın. Rab'bi O'na olan arzunuza ikna ettiğinizde, size O'nu nasıl tanıyacağınızı öğretmesi için birini - gurunuzu - gönderecektir. Sadece Tanrı'yı ​​bilen, başkalarına O'nu nasıl tanıyacaklarını gösterebilir. Gurum Swami Sri Yukteswarji'yi bulduğumda, Tanrı'nın gizem yoluyla değil, aydınlanmış ruhlar aracılığıyla öğrettiğini anladım. Tanrı görünmezdir, ancak O'nunla sürekli iletişim halinde olan kişinin zekası ve ruhsal algısı aracılığıyla görünür hale gelir. Bir insanın hayatında birçok öğretmen olabilir ama sadece bir guru vardır. Guru-öğrenci ilişkisinde, İsa'nın hayatında bile, Vaftizci Yahya'yı gurusu olarak kabul ettiğinde gösterildiği gibi, ilahi bir yasa yerine getirilir.

Yalnızca Tanrı'yı ​​idrak eden ve Tanrı tarafından ruhları kurtarması emredilen kişi bir gurudur. Kişi sadece olduğunu düşünerek guru olamaz. İsa, “Beni gönderen allahtan  başkası bana gelemez” dediğinde, gerçek gurunun yalnızca Tanrı'nın emriyle hareket ettiğini gösterdi. Tüm krediyi Tanrı'nın gücüne verdi. Bir öğretmen bencillikten yoksunsa, onun vücut tapınağında yalnızca Tanrı'nın bulunduğunu bilebilirsiniz; ve onunla uyum içinde olduğunuzda, Tanrı ile uyum içinde olursunuz. İsa öğrencilerine şunu hatırlattı: “Beni kabul eden, beni değil, beni göndereni kabul eder.”

Başkalarının hayranlığını kişisel olarak kabul eden öğretmen, yalnızca kendi egosuna tapan biridir. Bir yolun doğru olup olmadığını anlamak için, arkasında ne tür bir öğretmen olduğuna, eylemlerinin onun Tanrı tarafından mı yoksa kendi egosu tarafından mı yönlendirildiğini gösterdiğine göre ayrım yapın. Farkındalığı olmayan bir lider, ne kadar taraftarı olursa olsun size Tanrı'nın krallığını gösteremez. Bütün kiliseler iyi şeyler yaptı, ancak dini dogmaya körü körüne inanmak, insanları ruhsal olarak cahil ve durgun tutuyor. Birçok kez büyük cemaatlerin Tanrı'nın adını söylediğini gördüm, ama Tanrı onların bilincinden uzak yıldızlar kadar uzaktı. Sadece kiliseye gitmekle kimse kurtulamaz. Özgürlüğe giden gerçek yol Yoga'da, bilimsel öz-analizde ve ilahiyat ormanını aşıp sizi güvenle Tanrı'ya götürebilecek birini takip etmekte yatar.

Gerçeğin Yaşayan Bir Düzenlemesi

İnsanlara derin dualarına karşılık olarak yardım etmesi için Tanrı tarafından görevlendirilmiş böyle bir guru sıradan bir öğretmen değildir; fakat Tanrı'nın kayıp ruhları ölümsüzlük yurduna çekmek ve yönlendirmek için bir kanal olarak kullandığı bedeni, konuşması, zihni ve maneviyatı olan bir insan aracıdır. Gerçeği bilme konusundaki belirsiz arzumuz aracılığıyla başlangıçta çeşitli öğretmenlerle tanışırız. Ancak bir guru, kutsal kitap gerçeğinin canlı bir somutlaşmışı ve bir adananın maddenin esaretinden kurtulmak için aralıksız yalvarışlarına yanıt olarak Tanrı tarafından atanan bir kurtuluş ajanıdır.

Aldatma, iyi bir arkadaşlık, azizler topluluğu ve Tanrı'nın elçilerine bağlılık tarafından yok edilir. Azizlerin düşüncesi bile, kuruntuyu ortadan kaldırmanıza yardımcı olacaktır. Aldatmayı yok eden şey, kişisel ilişkiden çok, Tanrı'nın elçisi ile düşünce uyumu değildir. Gerçek guru kendini başkalarının kalplerine yerleştirme arzusuna sahip değildir, bunun yerine onların bilinçlerinde Tanrı bilincini uyandırma arzusu vardır. Usta [Swami Sri Yukteswar] şöyleydi: O bizimle birdi - asla büyüklüğünü göstermedi. Ashramdaki herhangi biri tanınma veya yüksek bir otorite koltuğu isterse, Shifu ona bu pozisyonu verirdi. Ama ben Shifu'nun kalbini, içinde sahip olduğu ilahi bilinci istedim; ve sonuç olarak, o sonsuza kadar burada, kalbimde. Harika olanlarla istediğiniz uyum budur.

Üstadım bana dedi ki: “İster en düşük zihinsel seviyede, ister en yüksek bilgelik seviyesinde olun, bundan sonra ebediyen dostunuz olacağım. Hata yapsan bile senin dostun olacağım, çünkü o zaman arkadaşlığıma her zamankinden daha çok ihtiyacın olacak.”

Üstadımın koşulsuz dostluğunu kabul ettiğimde, “Bana da aynı koşulsuz sevgiyi verir misin?” dedi. Bana çocuksu bir güvenle baktı.

"Seni sonsuza kadar seveceğim, Gurudeva!"

"Sıradan aşk bencildir, karanlık bir şekilde arzulara ve tatminlere dayanır. İlahi aşk koşulsuz, sınırsız, değişimsizdir. İnsan kalbinin akışı, saf aşkın bunaltıcı dokunuşuyla sonsuza dek yok olur.” Alçakgönüllü bir şekilde ekledi, "Beni bir Tanrı idrakinden düşerken bulursanız, lütfen başımı kucağınıza koyacağınıza ve ikimizin de tapındığımız Kozmik Sevgiliye geri getirmeme yardım edeceğine söz verin."

Ancak bu ruhsal anlaşmayı yaptıktan sonra, bir gurunun bir öğrenci için önemini tam olarak anlamaya başladım. Gurumun ilahi bilincine koşulsuz sadakat ve bağlılıkla kendimi uyumlayana kadar hiçbir zaman tam tatmin, rahatlık ve Tanrı teması bulamadım.

Vericilerin En İyisi

Tanrı dünyaya yalnızca aydınlanmış adanmışları aracılığıyla konuşur. Bu nedenle, tüm eylemlerin en bilgesi, ruhunuzun arzusuna yanıt olarak Rab tarafından size gönderilen gurunun iradesine uyum sağlamaktır. Kendini böyle ilan eden bir guru değildir; o, Tanrı tarafından başkalarını Kendisine geri getirmesi istenen bir gurudur. Biraz manevi arzu olduğunda, Rab size daha fazla ilham vermek için kitaplar ve öğretmenler gönderir; ve arzunuz güçlendiğinde gerçek bir guru gönderir....

Takipçilerinin her zaman emrinde olmalarını, anında itaat etmeye hazır olmalarını bekleyen öğretmenler var; ve yapmazlarsa, öğretmen kızıyor. Ama Tanrı'yı ​​tanıyan ve gerçekten bir guru olan bir ruhsal öğretmen, kendisini asla bir öğretmen olarak düşünmez. Herkeste Tanrı'nın varlığını görür ve bazı öğrenciler onun isteklerini göz ardı ederse hiç gücenmez. Hindu kutsal metinleri, gerçek bir gurunun bilgeliğine uyum sağlayanların gurunun onlara yardım etmesini mümkün kıldığını söyler. “Bunu (bir gurudan gelen bilgeliği) anlayarak, sen, ey Arcuna! bir daha yanılgıya düşmeyecek.”

Guru ve mürit arasında var olan dostluk sonsuzdur. Bir mürit gurunun eğitimini kabul ettiğinde tam bir teslimiyet vardır, zorlama yoktur.

Bu dünyada Üstadım ile olandan daha büyük bir ilişki düşünemiyorum. Guru-öğrenci ilişkisi, en yüksek biçimiyle sevgidir. Bir keresinde Tanrı'yı ​​Himalayalar'da daha başarılı bir şekilde arayabileceğimi düşünerek aşramından ayrıldım. Yanılmışım; ve çok geçmeden yanlış yaptığımı anladım. Ama geri döndüğümde bana sanki hiç gitmemişim gibi davrandı. Selamlaması çok rahattı; beni azarlamak yerine sakince, "Bu sabah ne yiyeceğimize bir bakalım," dedi.

“Ama Usta,” dedim, “gittiğim için bana kızgın değil misin?”

“Neden olmalıyım?” o cevapladı. “Başkalarından hiçbir şey beklemiyorum, bu yüzden onların eylemleri benim isteklerime aykırı olamaz. Seni kendi amaçlarım için kullanmam; Ben sadece senin gerçek mutluluğunla mutluyum."

Bunu söyleyince ayaklarına kapandım ve “İlk defa beni gerçekten seven biri var!” diye haykırdım...

Tanrı'yı ​​aramak için aşramdan kaçsam da, onun bana olan sevgisi değişmedi. Beni azarlamadı bile....Birinin benimle bu kadar ilgilenebileceğini hiç düşünmemiştim. Beni kendim için sevdi. Benim için mükemmellik istiyordu. Son derece mutlu olmamı istiyordu. Onun mutluluğu buydu. Tanrı'yı ​​tanımamı istedi; kalbimin özlediği İlahi Anne ile birlikte olmak.

Bu ifade ettiği ilahi aşk değil miydi? bana sürekli iyilik ve sevgi yolunda rehberlik etmeyi dilemek? Guru ile öğrenci arasında bu sevgi geliştirildiğinde, mürit, mürşidi manipüle etme arzusuna sahip olmaz ve mürit, mürit üzerinde kontrol arayışına girmez. Aralarındaki ilişkiyi en yüksek akıl ve yargı yönetir; böyle bir aşk yok. Ve Üstadımdan o sevgiyi tattım.

Guru, uyanmış Tanrı'dır, müritte uyuyan Tanrı'yı ​​uyandırır. Gerçek bir guru, sempati ve derin vizyon yoluyla, Rab'bin fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak fakirlerde acı çektiğini görür ve bu yüzden onlara yardım etmeyi sevinçli görevi olarak hisseder. Fakirdeki aç Tanrıyı doyurmaya, cahildeki uyuyan Tanrıyı karıştırmaya, düşmandaki bilinçsiz Tanrıyı sevmeye, hasret içindeki kulda yarı uykulu Tanrıyı uyandırmaya çalışır. Ve nazik bir sevgi dokunuşuyla, ileri arayıcıdaki neredeyse tamamen uyanmış Tanrı'yı ​​anında uyandırır. Guru, tüm insanlar arasında, verenlerin en iyisidir. Rab'bin Kendisi gibi, cömertliği de sınır tanımıyor.

Guru'nun Vaadi

Gerçek anlamda içsel ruhsal yardım arayan Kendini Gerçekleştirme Kardeşliğine gelenler, Tanrı'dan aradıklarını alacaklardır. İster ben bedendeyken gelsinler, ister daha sonra, Tanrı'nın gücü, SRF (Self Realization Fallowship) Gurularının bağlantısı yoluyla, adanmışlara aynı şekilde akacak ve onların kurtuluşunun nedeni olacaktır....

SRF öğretilerini uygulamalarında düzenli ve sadık olan tüm adanmışlar, hayatlarının arındığını ve dönüştüğünü göreceklerdir. Bu yolun gerçek müdavimleri, azim ve kararlılıklarında kurtuluş bulacaklardır. SRF teknikleri ve öğretilerinde zımnen, SRF guruları hattının yardımı ve kutsamaları vardır. Yaşamlarını SRF ilkelerine göre sürdüren adanmışlar, SRF gurularının gizli ve açık yönlendirmesi ile kutsanacaklardır. Daima yaşayan Babaji, tüm samimi SRF adanmışlarının ilerlemesini korumaya ve yönlendirmeye söz verdi. Fiziksel formlarını bırakmış olan Lahiri Mahasaya ve Sri Yukteswarji ve ben, ben bedeni terk ettikten sonra bile - hepsi, SRF/YSS'nin samimi üyelerini her zaman koruyup yönlendireceğiz.

Seni bana Tanrı gönderdi ve seni asla hayal kırıklığına uğratmayacağım.... Ben gittiğimde bile, dünyanın her yerindeki adanmışlara, eğer uyum içinde olurlarsa, yardımım her zaman verilecektir. Sizden fiziksel olarak yokken, başka türlü sizinle birlikte olmadığımı bir an bile düşünmeyin. Artık bu bedende olmadığım zaman, şu anda olduğum gibi ruhsal refahınız için derinden endişe duyacağım. Her birinize her zaman göz kulak olacağım ve gerçek bir adanan ne zaman ruhunun sessiz derinliklerinde beni düşünse, yakın olduğumu anlayacaktır.

Sadeliği Kalbe Almak

Daha mutlu ve daha doyumlu bir yaşam sürmek için kendinizi gereksiz arzulardan kurtarın.

Daha Basit Bir Hayat Daha Mutlu Bir Hayattır

Mutluluk dış koşullara bağlı değildir; daha ziyade, hayatın daha basit sevinçlerinde ve en çok da derin meditasyonun her zaman yeni mutluluğunda bulunur... Basit, gerçek ve kalıcı ruh sevinçlerine tutunarak mutlu olun. Derin düşünme, iç gözlem, ruhsal ilham ve meditasyon yoluyla gelirler.

Modern yaşam çok yetersiz hale geliyor. Size mutluluk vermiyor. Çok fazla şey var, çok fazla arzu var. Daha güzel arabalar, elbiseler ve eğlenceler - ve daha fazla endişe! Kendinizi bu sözde “zorunluluklardan” kurtarın ve Tanrı ile daha fazla zaman geçirin. Hayatınızı basitleştirin. Kendinde ve Kendinle mutlu ol.

Modern insanın zevki gitgide daha fazlasını elde etmektir ve başkasına ne olduğu önemli değildir. Ama basit yaşamak daha iyi değil mi - çok fazla lüks olmadan ve daha az endişeyle? Sahip olduklarının tadını çıkaramayana kadar kendi kendini sürmenin bir zevki yok... İnsanlığın bu kadar çok maddi şeye ihtiyaç duyma bilincinden uzaklaşmaya başlayacağı zaman gelecek. Basit yaşamda daha fazla güvenlik ve barış bulunacaktır.

Stresi ve Mali Endişeleri Azaltmak İçin Hayatı Basitleştirin

Karmaşık bir maddi yaşam yalnızca egonun gözlerine ve statü bilincine hoş gelir, ancak çok azı “maddi maddi rahatlığın ne kadar pahalı olduğunu” anlar. Ekonomik kölelik, sinirlilik, iş kaygıları, haksız rekabet, anlaşmazlıklar, özgürlük eksikliği, hastalık, sefalet, yaşlılık ve ölüm, maddi olarak sıkıştırılmış bir varoluşun mahsulüdür. Güzelliğin, Doğanın ve Tanrı'nın hayattaki birçok ifadesinin takdirine zaman kalmadığında çok şey kaçırılır.

Yeterli ama gerçekten ihtiyacınızdan daha büyük olmayan ve mümkünse vergilerin ve diğer yaşam giderlerinin makul olduğu bir yerde bir konut seçin... Hayatı basit tutun ve sahte ve pahalı zevkler aramadan Allah'ın verdiği nimetlerin tadını çıkarın. . Tanrı'nın saklı doğasında insanın aklını büyüleyecek çok şey vardır. Boş zamanınızı değerli kitaplar okumak, meditasyon yapmak ve karmaşık olmayan bir hayatın tadını çıkarmak için kullanın. Bu, büyük bir eve, iki arabaya ve karşılayamayacağınız bir ipotek ve zaman ödemesine sahip olmaktan daha iyi değil mi - basit yaşam, daha az endişe ve Tanrı'yı ​​​​arama zamanı -?

Tanrı, sonsuz merhametiyle, hayatımızın tüm çeşitli deneyimleri aracılığıyla bize sevincini, ilhamını, gerçek yaşamını, gerçek bilgeliğini, gerçek mutluluğunu ve gerçek anlayışı verir. Ama Tanrı'nın görkemi yalnızca ruhun sessizliğinde, zihnin O'nunla iletişim kurma çabasının yoğunluğunda ortaya çıkar. Gerçeği orada buluyoruz. Dışarıda, sanrı çok güçlüdür; çok az insan dış çevrenin etkilerinden uzaklaşabilir. Dünya, sonsuz karmaşıklıkları ve çeşitli deneyimleriyle devam ediyor. Her hayat yenidir ve her hayat farklı şekilde yaşanmalıdır. Yine de tüm yaşamın altında, çiçekler aracılığıyla, kutsal yazılar aracılığıyla ve vicdanımız aracılığıyla, güzel olan ve yaşamı yaşamaya değer kılan her şey aracılığıyla bize seslenen Tanrı'nın sessiz sesi vardır.

Önemli Olan Şeylere Zaman Ayırın

Maddi parıltılı aptalın altınları için altın manevi fırsatları boşa harcamayın. “Gereksiz ihtiyaçlar” dediğim şey için vücudun isteklerini tatmin etmek için sürekli telaş içinde harcanıyorsa, Tanrı'nın zamanı nerededir? Bunun yerine, yaşamı basitleştirin ve kazanılan zamanı Tanrı-birleşmesi için meditasyonda ve yaşamın gerekli olan barış ve mutluluk gereksinimlerine ulaşmada gerçek ilerleme için kullanın.

Tanrı basittir. Diğer her şey karmaşık.

Tanrı'nın Ruhu'na, tüm yaratılışta bir okyanus gibi akan Sonsuz Varlığın farkındalığına demirlenin. Yaşamın bu kısa döneminde Tanrı idrakini kazanmak için çaba sarf etmeye değer. Sevinç sürekli akacak.

Güzellik ve Neşe, Lütuf ve Sığınma: İlahi Ana'nın Varlığında Yaşamak

Tanrı'nın kadınsı yönünü keşfedin.

Bu evreni yaratırken, Tanrı iki yönü açığa çıkardı: eril ya da baba ve dişil ya da anne... Doğada, Tanrı'nın güzellik, yumuşaklık, şefkat ve şefkatle dolu ana yönünü görürsünüz.

İlahi Anne olarak Tanrı, tüm gerçek annelerin şefkatli kalplerini gözetleyerek insan çocuklarını her zaman izler. Tanrı'nın koşulsuz merhameti annede ifade edilir. Annenin içgüdüsel sevgisi ve bağışlayıcılığı, çocuğu ne yaparsa yapsın, Allah'ın tüm insanların günahlarını eninde sonunda bağışlayacağını bize gösterir. Bu nedenle, Tanrı ile bazı peygamberlerin acımasız Tanrısı olarak değil, enkarnasyonların hatalarla dolu yollarında özgür iradeleriyle dolaştıktan sonra hepsini bağışlamayı ve onları geri almayı bekleyen İlahi Ana olarak ilişki kurmayı seviyorum.

Israrcı bir çocuk gibi, sürekli olarak İlahi Anne'yi arayın: “Tamam, ne istiyorsun?” Diyene kadar. Yaratmakla o kadar meşgul ki, hemen cevap vermiyor; ama onun için ağlayan ve ağlayan yaramaz çocuğa gelecek.

İlahi Anne en çok Senin Onunla birlikte olman için can atıyor, ama önce O'nu yalnız istediğini ona kanıtlamalısın. Acilen ve durmadan ağlamalısınız; sonra gülümser ve anında yanınızdadır. İlahi Ruh'un tarafgirliği yoktur; Anne hepsini sever. Ama O'nun kulları O'nun sevgisini takdir eder, O'nun sevgisine karşılık verir. Biraz insan sevgisi veya biraz para kazanmış insanlar üzerindeki etkisini görüyorum - ne kadar mutlular! Ama eğer İlahi Anne'de ne kadar güç, ne neşe, ne sevgi olduğunu görebilselerdi, her şeyden uzaklaşırlardı.

İlahi Anne, gülün konuşan kokusunda senin sesini duydum. Bağlılığımın peltek fısıltılarında senin sesini duydum. En gürültülü düşüncelerimin gürültüsünün altında senin sesini duydum. Dostluğun sesiyle konuşan senin aşkındı. Zambakın yumuşaklığında şefkatine dokundum.

Ey İlahi Anne, şafak sök ve nur yüzünü göster! Güneşi kır ve güç yüzünü göster! Geceyi kır ve aylanmış yüzünü göster! Düşüncelerimi kır ve bilge yüzünü göster! Duygularımı kır ve aşk yüzünü göster! Gururumu kır ve alçakgönüllü yüzünü göster! Bilgeliğimi kır ve mükemmel yüzünü göster!

Yalnızlığımın çölünde Sana seslendiğimde, beni sevincinle karşılamak için şafak söktün. Gücünü hayatımın gözeneklerine dökmek için güneşin erimiş kapısından çıktın. Sessizliğin gümüş ışıklarını açığa çıkarmak için cehaletim gecesini yırttın!

Diğerleri zamanlarını boşa harcarken meditasyon yaparlar ve meditasyonda Sessizliğin sizinle konuşacağını göreceksiniz... Her yerde İlahi Ruh'un Anne olarak tezahür ettiğini görüyorum. Yoğunlaşan su buza dönüşür ve böylece görünmez Ruh, bağlılığımın donuyla donabilir. Annemin dün gece gördüğüm o güzel gözlerini bir görebilseydin. Kalbim sonsuz sevinçle dolu. Kalbimin küçük fincanı, o gözlerde gördüğüm sevinci ve sevgiyi tutamıyor - bana bakıyor, bazen gülümsüyor. Ona dedim ki, “Ah! ve insanlar Sana gerçek dışı diyorlar!” ve Kutsal Anne gülümsedi. “Gerçek olan sensin ve diğer her şey gerçek değil,” dedim ve İlahi Anne tekrar gülümsedi. “Ey Anne, herkes için gerçek ol” diye dua ettim.

İki tür arayan vardır: yavru maymuna benzeyenler ve yavru kediye benzeyenler. Bebek maymun annesine yapışır; ama atladığında düşebilir. Küçük kedi yavrusu, nereye koyarsa koysun, anne kedi tarafından taşınır. Yavru kedinin annesine güveni tamdır. ben daha çok böyleyim; Tüm sorumluluğu İlahi Anne'ye veriyorum. Ancak bu tutumu sürdürmek büyük bir irade gerektirir. Her koşulda -sağlık ya da hastalık, zenginlik ya da yoksulluk, güneş ışığı ya da gri bulutlar- duygularınız sarsılmadan kalmalıdır. Acının kömür deposundayken bile, Annenin seni oraya neden koyduğunu merak etmiyorsun. O'nun en iyisini bildiğine inanıyorsunuz. Bazen görünen bir felaket sizin için bir nimete dönüşür....

Kasvet, İlahi Anne'nin şefkatle uzanmış elinin gölgesinden başka bir şey değildir. Bunu unutma. Bazen, Anne seni okşayacağı zaman, eli sana dokunmadan önce bir gölgeye neden olur. O halde bela geldiğinde, O'nun seni cezalandırdığını düşünme; Sizi gölgeleyen eli, sizi O'na yaklaştırmak için uzanırken bir miktar kutsama tutar.

Siz yeryüzüne Tanrı'nın kozmik gösterisini deneyimlemek ve sonra O'ndaki meskeninize dönmek için gönderildiniz.... Ben, “Rabbim, bu senin gösterin. Öyle olsun. Ama senin isteğini yerine getirmek dışında bunun bir parçası olmak umurumda değil. Elimden geldiğince çabuk, senin işini yapacağım ve senin bu oyunundan çıkacağım; ama başkalarını da bu aldatıcı komedi ve kabus dramından uzaklaştırmak istiyorum.”...

Ama sizin için var olduğu sürece, zihninizde tek bir düşünce eğilimi var - Tanrı... Gözlerinizi kapatın, Tanrı'yı ​​düşünün ve İlahi Anne'ye ruhunuzdan bir çağrı verin. Bunu her zaman, her yerde yapabilirsiniz. Başka ne yapıyor olursanız olun, Allah ile zihnen konuşabilirsiniz: “Rabbim, Ben Seni Arıyorum. Senden başka hiçbir şey istemiyorum. Her zaman seninle olmayı özlüyorum. Beni kendi suretinde yaptın; ve evim seninle. Beni Senden uzak tutmaya hakkın yok. Belki yanlış yaptım, senin kozmik oyununun hayalleri beni cezbetti; ama sen benim annem, babam, arkadaşım olduğun için biliyorum ki beni affedeceksin ve beni geri alacaksın. Eve gitmek istiyorum. Sana gelmek istiyorum.”

Gerçek Benliğinizi Uyandırmak İçin Ölümsüzlük Düşüncelerini Nasıl Kullanabilirsiniz?

Ebedi ruhunuzun kutsallığını idrak edin.

“Eğer Tanrı düşüncesine uyum sağlarsanız ve Hakikatin doğru düşüncelerinin çekici ile kuruntu çivisine vurursanız, kuruntuyu yenebilirsiniz.

"Ölümsüzlük düşüncesini ikame ederek tüm ölümlü düşünceleri yok edin."

Paramahansaji'nin konuşmalarından ve yazılarından alınan bu derlemedeki italik bölümler, kendi içinizdeki ve tüm yaratılışı kaplayan Ebedi, Mutlu Gerçekliğin daha büyük bir farkındalığı için kullanabileceğiniz olumlamalar ve ruh algılarıdır - “ölümsüzlük düşünceleri”.

Gündüz ve Gece, Gerçekte Ne Olduğunuzu Doğrulayın

Kendinize durmadan bu gerçeği tekrarlayın:

“Ben Değişmeyenim, Ben Sonsuz'um. Ben kırılacak kemikleri, yok olacak bir vücudu olan küçük bir ölümlü değilim. Ben ölümsüz, değişmez Sonsuz'um."

Sarhoş bir prens gecekondu mahallesine gider ve gerçek kimliğini tamamen unutarak, “Ne kadar fakirim” diye yakınmaya başlarsa, arkadaşları ona güler ve “Uyan ve bir prens olduğunu hatırla” derler. Siz de aynı şekilde halüsinasyon halindeydiniz, çaresiz bir ölümlü olduğunuzu, mücadele ettiğinizi ve sefil olduğunuzu düşünüyordunuz. Her gün sessizce oturmalı ve derin bir inançla şunları söylemelisiniz:

“Doğum yok, ölüm yok, kastım yok; baba, anne, bende yok. Kutsal Ruh, Ben O'yum. Ben Sonsuz Mutluluk'um."  

Bu düşünceleri gece gündüz tekrar tekrar tekrarlarsanız, sonunda gerçekte ne olduğunuzu anlayacaksınız: ölümsüz bir ruh.

Gerçek Benliğinizi Gizleyen Tüm Sınırlayıcı Düşüncelerden Kurtulun

Kim olduğunu bilmemen garip değil mi? kendi Öz'ünü bilmediğin için mi? Bedeninize ve ölümlü rollerinize uygun pek çok farklı unvanla kendinizi tanımlıyorsunuz.... Bu unvanları ruhtan söküp atmalısınız.

"Düşünüyorum, ama düşünce ben değilim. Hissediyorum ama o duygu değilim. Yapacağım, ama irade ben değilim.”

Ne kaldı? Var olduğunu bilen sen; senin var olduğunu hisseden sen - sezginin verdiği kanıtla, ruhun kendi varlığını koşulsuz bilişi

Gün boyunca sürekli olarak beden üzerinde çalışırsınız ve böylece onunla özdeşleşirsiniz. Ama Tanrı her gece o tutsak edici yanılgıyı sizden uzaklaştırır. Dün gece, derin rüyasız uykuda, kadın mıydın, erkek miydin, Amerikalı mıydın, Hindu muydun, zengin miydin, yoksul muydun? Hayır. Siz saf Ruh'tunuz... Derin uykunun yarı-süper-bilinçli özgürlüğünde, Tanrı tüm ölümlü unvanlarınızı alır ve size bedenden ve onun tüm sınırlamalarından ayrı olduğunuzu hissettirir - saf bilinç, uzayda istirahat. O enginlik sizin gerçek Benliğinizdir.

Her sabah uyandığınızda kendinize şu gerçeği hatırlatın:

“Ben sadece Benliğimin içsel algısından geliyorum. ben beden değilim. Ben görünmezim. Ben Joy'um. Ben Işık. Ben Hikmet. Ben aşkım. Bu dünya yaşamını hayal ettiğim rüya bedeninde yaşıyorum; ama ben sonsuz Ruh'um.”

Kendinizi Tanrı'dan Ayrılmaz Olarak Bilin

En yüksek bilgelik Kendini-idraktir—Benliği, ruhu, Tanrı'dan ebediyen ayrılamaz olarak bilmek... Tek Varlık, var olan her şeyin en iç çekirdeğindedir. “Ey Arjuna! Ben tüm yaratıkların kalbindeki Ben'im: Ben onların Kökeni, Varlığı ve Sonuyum." (Tanrı Arjuna ile Konuşur: Bhagavad Gita X:20.)

Tüm büyük öğretmenler, bu bedende ölümsüz ruhun, her şeyi besleyenin bir kıvılcımı olduğunu beyan ederler. Nefsini bilen şu gerçeği bilir:

“Sonlu olan her şeyin ötesindeyim...Ben yıldızlarım, ben dalgalarım, Ben herkesin Hayatıyım; Ben tüm kalplerdeki kahkahayım, çiçeklerin yüzündeki ve her ruhtaki gülümsemeyim. Ben tüm yaratılışı ayakta tutan Hikmet ve Güç benim.” 

Düşünün, Onaylayın, İlahi Doğanızı Gerçekleştirin

Çağların yanlış düşüncesini - zayıf insanlar olduğumuz düşüncesini yok edin. Her gün Tanrı'nın oğulları olduğumuzu düşünmeli, meditasyon yapmalı, onaylamalı, inanmalı ve idrak etmeliyiz.

“Bu sadece bir düşünce” diyebilirsiniz. Peki, düşünce nedir? Gördüğünüz her şey bir fikrin sonucudur... Görünmez düşünce her şeye gerçekliğini verir. Bu nedenle düşünce süreçlerinizi kontrol edebilirseniz, her şeyi görünür kılabilirsiniz; konsantrasyonunuzun gücüyle gerçekleştirebilirsiniz....

Düşüncelerinizi kontrol etmeyi ve zihninizi içselleştirmeyi öğrenerek, guru tarafından verilen bilimsel meditasyon teknikleri ile yavaş yavaş ruhsal olarak gelişeceksiniz: meditasyonlarınız derinleşecek ve görünmez benliğiniz, içinizdeki Tanrı'nın ruh görüntüsü, sizin için gerçek olacak.

Yok etmek istediğiniz düşünceleri yapıcı düşüncelerle değiştirerek ortadan kaldırın. Bu cennetin anahtarıdır; senin elinde....

Biz olduğumuzu düşündüğümüz şeyiz... Bilincinizi bir ölümlüden ilahi bir varlığa değiştirin.

"Ben sonsuzum. Ben mekansızım, ben zamansızım; Ben bedenin, düşüncenin ve ifadenin ötesindeyim; tüm madde ve zihnin ötesinde. Ben sonsuz mutluluğum.”

Zihni İlahi Gerçekle Sürekli Etkileyin

İnsan sınırlamasının zihnine herhangi bir öneriden kaçının: hastalık, yaşlılık, ölüm. Bunun yerine, zihni sürekli olarak şu gerçekle etkileyin:

“Ben beden haline gelen Sonsuz'um. Ruh'un bir tezahürü olarak beden, her zaman mükemmel, her zaman genç olan Ruh'tur. ”

Zayıflık veya yaş düşünceleriyle sınırlandırılmayı reddedin. Sana yaşlı olduğunu kim söyledi? Sen yaşlı değilsin. Sen, ruh, sonsuza kadar gençsin. Bu düşünceyi bilincinize etkileyin:

“Ben ruhum, her zaman genç olan Ruh'un bir yansımasıyım. Gençlerle, hırsla ve başarma gücüyle doluyum.”

Kendinizi Kozmik Güce göre ayarlayın ve ister bir fabrikada çalışıyor olun, ister iş dünyasındaki insanlarla bir araya geliyor olun, her zaman onaylayın:

“İçimde Sonsuz Yaratıcı Güç var. Bazı başarılar olmadan mezara gitmeyeceğim. Ben bir Tanrı insanıyım, mantıklı bir yaratığım. Ben Ruhun gücüyüm, ruhumun dinamik Kaynağıyım. İş dünyasında, düşünce dünyasında, bilgelik dünyasında ifşalar yaratacağım. Ben ve Tanrım Biriz. 

[The] SRF Dersleri size Kozmik Yaşamla nasıl iletişime geçeceğinizi öğretir...Tanrı'nın kozmik enerjisinin okyanusu. En iyi yöntem, bu enerjiyi ilaçlar, duygu vb. gibi yapay uyaranlarla değil, doğrudan iç kaynaktan almaktır. O zaman şunu söyleyebilirsiniz:

"Etin hemen altında muazzam bir akıntı var. Unuttum, ama şimdi, Kendini gerçekleştirmenin kazmasını kazarak, o yaşam gücünü yeniden keşfettim... Ben et değilim. Ben bu bedene nüfuz eden ilahi elektriğin yüküyüm.”

Ruhunuz Denemelerden Zarar Göremez

Ölümsüz olduğunuzu bilin - ölümlü dersleri tarafından ezilmek için değil, ölümsüzlüğünüzü öğrenmek ve tezahür ettirmek ve gülümsemek için. Söyle:

"Ben ölümsüzüm, ölümsüzlüğümü öğrenmek ve yeniden kazanmak için ölümlü bir okula gönderildim. Dünyanın tüm arındırıcı ateşlerinin meydan okumasına rağmen, ben ruhum ve yok edilemez. Ateş beni yakamaz; su beni ıslatamaz; esintiler beni solduramaz; atomlar beni parçalayamaz; Ben ölümsüzlük derslerini düşleyen ölümsüzüm - ezilmek için değil, eğlenmek için."

Birçok enkarnasyonda birçok rol oynadınız. Ama hepsi sizi eğlendirmek için verildi - sizi korkutmak için değil. Ölümsüz ruhuna dokunulamaz. Hayatın filminde ağlayabilirsin, gülebilirsin, birçok rol oynayabilirsin; ama içsel olarak asla “Ben Ruhum” demelisin. Büyük teselli bu bilgeliğin idrakinden gelir.

"Ben buraya doğumların ve ölümlerin dramını oynamak için gönderilen, ama her zaman ölümsüz Benliğimi hatırlayan tatlı Ölümsüzlüğün kutsanmış çocuğuyum.  

“Ruh Okyanusu, ruhumun küçük balonu oldu. Ben bu yaşam balonuyum - Kozmik Bilinç okyanusuyla bir. Ben asla ölemem. İster doğumda yüzer, ister ölümde kaybolur, ben yok edilemez bilincim, Ruh'un ölümsüzlüğünün bağrında korunuyorum."

Hiçbir Şeyden Korkma, Çünkü Sen Tanrı'nın kulusun

Meditasyonda gözlerinizi kapattığınızda, bilincinizin enginliğini görürsünüz - sonsuzluğun merkezinde olduğunuzu görürsünüz. Orada konsantre ol; sabah ve akşam biraz zaman ayırın ve sadece gözlerinizi kapatın ve şunu söyleyin:

“Ben Sonsuz'um; Ben onun çocuğuyum. Dalga, okyanusun bir çıkıntısıdır; bilincim, büyük Kozmik Bilincin bir çıkıntısıdır. Hiçbir şeyden korkmuyorum. Ben Ruhum.”

Daima Tanrı'nın altında yatan mevcudiyet bilincine tutunun. Dengeli olun ve şunu söyleyin:

"Ben korkusuzum; Ben Tanrı'nın maddesinden yapılmışım. Ben Ruh Ateşinin bir kıvılcımıyım. Ben Kozmik Alevin bir atomuyum. Ben, Baba'nın engin evrensel bedeninin bir hücresiyim. "Ben ve Babam Biriz."

Bilinçte korkusuz olun:

“Hayatta ve ölümde daima Tanrı'da yaşıyorum.”  

Gün geçtikçe bu bilinç, teknikleri uyguladığınız zaman sizi etkileyecektir. Meditasyonda derin içselleştirilmiş sakinliğe girdiğinizde, bedenin esaretinden kurtulursunuz. O zaman sana ölüm nedir? korku nerede? Hiçbir şeyin seni korkutacak gücü yoktur. Aradığınız devlet budur. Aum'a konsantre olun, derin meditasyonda Aum ile birleşin; Tanrı'nın Kozmik Titreşimdeki içkinliğinin idrakiyle, “Baba'ya geleceksiniz” - sonsuz aşkın Mutlak'ın Mutluluk Bilincine. Söyleyeceksin:

“Ben ve Mutluluk Tanrım Biriz. Bu evrende her şeye sahibim. Ölüm, hastalık, kıyamet, yangınlar, hiçbir şey o Mutluluğu alıp götüremez!”

Siz Ruhsunuz: Manevi Niteliklerinizi Onaylayın

Hayatınızın tüm güzel ve olumlu niteliklerini hatırlamaya ve bunlara konsantre olmaya çalışın ve eksikliklerinizi onaylamayın.

Kalkınan bir yogi, sinirlendiğinde her zaman “Bu ben değilim!” diye akılda tutmalıdır. Benliği şehvet veya açgözlülük tarafından alt edildiğinde, kendi kendine “Bu ben değilim!” demelidir. Nefret, çirkin bir duygu maskesiyle onun gerçek doğasını gizlemeye çalıştığında, kendini ondan zorla ayırmalıdır: "Bu ben değilim!" İçinde barınmak isteyen tüm istenmeyen ziyaretçilere karşı bilincinin kapılarını kapatmayı öğrenir. Ve ne zaman bu adanan başkaları tarafından kullanılsa veya kötüye kullanılsa ve yine de bağışlama ve sevginin kutsal ruhunun bir kıpırtısı içinde hissetse, o zaman inançla şunu söyleyebilir: “ Bu benim! Bu benim gerçek doğam.”

Yoga meditasyonu, dar egonun, kusurlu kalıtsal insan bilincinin yerini ruhun bilincine bırakan belirli ruhsal ve psikofiziksel yöntemler ve yasalar aracılığıyla kişinin gerçek doğasının farkındalığını geliştirme ve istikrara kavuşturma sürecidir.

Sevgililer, kimsenin size günahkar demesine izin vermeyin. Siz Tanrı'nın oğullarısınız, çünkü sizi Kendi suretinde yarattı.... Kendinize deyin ki:

"Günahlarım okyanus kadar derin ve yıldızlar kadar yüksek olsa da, yine de fethedilmemişim çünkü ben Ruh'un ta kendisiyim."

Sen Işıksın, Sen Neşesin

Karanlık bir mağarada binlerce yıl hüküm sürebilir ama ışığı getirir ve karanlık sanki hiç olmamış gibi kaybolur. Aynı şekilde, kusurlarınız ne olursa olsun, iyilik ışığını getirdiğinizde artık sizin değildir. Ruhun ışığı o kadar büyüktür ki, kötülüğün enkarnasyonları onu yok edemez. Ama kötülüğün kendi yarattığı geçici karanlık, ruhu perişan eder, çünkü o karanlıkta acı çekersin. Ruhsal gözünüzü derin meditasyonda açarak, bilincinizi onun her şeyi açığa vuran ilahi ışığıyla doldurarak uzaklaştırabilirsiniz.

Seni senden başka kimse kurtaramaz. Farkına varır varmaz kendi kurtarıcınızsınız:

“Ben Işığın Kendisiyim. Karanlık asla benim için değildi; ruhumun ışığını asla örtemez.”

Mevcut sınırlamaların kabusunu unutun. Gece uyumadan önce ve şafakta uyanınca şunu teyit edin:

“İsa ve Üstatlar gibi ben de Tanrı'nın kuluyum. O'ndan cehalet perdesi arkasına saklanacak değilim. Bilgelikle parlayacağım, böylece sürekli artan ruhsal şeffaflığım aracılığıyla O'nun mükemmel ışığını tamamen alabilirim. O'nun ışığını tam olarak alarak, her zaman olduğum gibi, O'nun suretinde yaratılmış olduğum Tanrı'nın bir kulu olduğumu bileceğim."

“Ben sonsuza dek Tanrı'nın kuluyum. Gücüm tüm testlerimden daha büyük. Geçmişte yaptığım yanlış şeyleri, şimdi iyi eylemler ve meditasyonla geri alabilirim. onları yok edeceğim. Ben sonsuza dek ölümsüzüm.”

Tüm dünyevi düşüncelerinizi ve arzularınızı kovana kadar her gece meditasyon yapın.... Tüm huzursuz düşünce ve hislerinizden uzak durun ve Tanrı'nın engin sevincinin bu dünyayı yaydığı ve içine aldığı ruhunuzun tapınağında oturun ve idrak edin. O'ndan başka bir şey yoktur. Sonra diyeceksin ki:

“Ben Tanrı'nın sonsuz ışığıyla, Mesih'in sonsuz sevinciyle birim. Yaratılışın tüm dalgaları içimde yuvarlanıyor. Beden dalgamı Ruh okyanusunda çözdüm. Ben Ruh okyanusuyum. Artık ben beden değilim. Ruhum taşlarda uyuyor. Çiçeklerde rüya görüyorum ve kuşlarda şarkı söylüyorum. İnsanı düşünüyorum ve süpermen olduğumu biliyorum." 

Bu durumda ateşin sizi yok edemeyeceğini anlarsınız; o toprak, çimen ve gökyüzü sizin kan bağınızdır. O zaman bir ruh gibi yeryüzünde yürürsün, yaratılışın çalkantılı dalgalarından artık korkmazsın.

Sen Aşksın

“Cennetteki rabbim sevgidir ve ben O'nun suretinde yaratıldım. Ben tüm gezegenlerin, tüm yıldızların, tüm varlıkların, tüm yaratılışın parıldadığı sevgi küresiyim. Ben tüm evreni kaplayan aşkım.”

O ilahi sevgiyi deneyimlediğinizde, çiçek ile hayvan arasında, bir insan ile bir başkası arasında hiçbir fark görmeyeceksiniz. Tüm doğa ile iletişim kuracaksınız ve tüm insanlığı eşit olarak seveceksiniz. Tek bir ırkı -Tanrı'nın kulları, O'ndaki erkek ve kız kardeşleriniz- görünce kendinize şöyle diyeceksiniz:

“Tanrı benim yaratıcımdır. Ben O'nun geniş insan ailesinin bir parçasıyım. Onları seviyorum çünkü hepsi benim. Ben de kardeşim güneşi ve kız kardeşim ay'ı ve Babamın yarattığı ve yaşamının aktığı tüm canlıları seviyorum." 

 

"Bütün ırkları -zeytin, beyaz, koyu, sarı ve kırmızı- bağrağımdaki evlerine, benim kardeşlerim olarak, ortak ebeveynlerden, Adem ve Havva'dan ve Adem ve Havva'dan ve Ruh'tan doğan kardeşlerim olarak yaşamak için kabul ediyorum.

"Toprağı, suyu, ateşi, havayı, esiri kan ilişkilerim olarak kucaklıyorum - yaşayan her biçimde damarlarımda dolaşan ortak bir yaşam. Tüm hayvanları, bitkileri, sevgili atomları ve enerjileri hayatımın tapınağına sarıyorum; çünkü ben Aşk'ım, ben hayatın ta kendisiyim."  

“Sen Öylesin”

Jnana veya gerçek bilgi, ruhun " Aham Brahmasmi'yi (Ben Brahma'yım)" veya " Tat tvam asi'yi (Sen O'sun) idrak etmesidir . Ve kişi meditasyon duruşunda dik oturduğunda ve pranik akımı Kutastha'ya (kaşların arasına) yönlendirdiğinde, bu gerçek tapasya , ruhsal sadelik veya içinizdeki ilahi güce hakim olan uygulamadır.

Beden ya da zihin olmadığınızı bilerek bu dünyanın bilincinin ötesine geçtiğinizde ve daha önce hiç olmadığı kadar var olduğunuzun farkında olduğunuzda - bu ilahi bilinç, sizsiniz. Sen, evrendeki her şeyin kökü olansın.

Korku, Kaygı ve Endişeyi Fethetmek

Bilincinizi, içinizdeki daima mevcut barışa ve güce kaydırın.

Hayatın deneyimlerini çok ciddiye almayın. Her şeyden önce, sizi incitmelerine izin vermeyin, çünkü gerçekte bunlar rüya deneyimlerinden başka bir şey değildir...Tanrı'ya güvenin ve tüm başarı çabalarını felç eden ve korktuğunuz şeyi kendinize çeken korkuyu yok edin.

Sen Tanrı'nın çocuğusun. Korkacak ne var?

Başarısızlık ya da hastalık korkusu, bilinçaltında ve sonunda süperbilinçte köklenene kadar bu tür düşüncelerin bilinçli zihinde döndürülmesiyle geliştirilir. Daha sonra bilinç üstü ve bilinçaltında kök salmış korku filizlenmeye ve bilinçli zihni, orijinal düşüncenin olacağı kadar yok edilmesi o kadar kolay olmayan korku bitkileri ile doldurmaya başlar ve bunlar sonunda zehirli, ölüm getiren meyvelerini verirler....

Cesaret üzerinde güçlü bir konsantrasyonla ve bilincinizi Tanrı'nın mutlak huzuruna kaydırarak onları içeriden sökün.

 

Her ne korkuyorsan onu aklından çıkar ve Allah'a bırak. O'na iman edin. Pek çok acı, sadece endişelenmekten kaynaklanır. Hastalık henüz gelmemişken neden şimdi acı çekelim? Hastalıklarımızın çoğu korkudan geldiği için korkudan vazgeçersen hemen özgür olursun. İyileşme anında olacak. Her gece uyumadan önce şunu teyit edin: “Cennetteki Tanrım benimle; Ben korunuyorum.” Zihinsel olarak kendinizi Ruh ile kuşatın...O'nun harika korumasını hissedeceksiniz.

Bilinç Tanrı üzerinde tutulduğunda, korkunuz olmayacak; her engel o zaman cesaret ve inançla aşılacaktır.

Korku kalpten gelir. Herhangi bir hastalık veya kaza korkusuna kapıldığınızı hissederseniz, birkaç kez derin, yavaş ve ritmik olarak nefes alıp vermeli, her nefes vermede gevşemelisiniz. Bu dolaşımın normalleşmesine yardımcı olur. Kalbin gerçekten sessizse, hiç korku hissedemezsin.

Vücudu gevşetme tekniği

İrade ile gergin: İrade emriyle, yaşam enerjisini (gerginlik süreci aracılığıyla) bedeni veya vücudun herhangi bir bölümünü doldurmaya yönlendirin. Orada titreşen, enerji veren ve canlandırıcı enerjiyi hissedin. Rahatlayın ve hissedin: Gerginliği gevşetin ve yeniden şarj edilen alanda yeni hayatın ve canlılığın rahatlatıcı sızısını hissedin. Beden olmadığınızı hissedin; sen bedeni ayakta tutan hayatsın. Bu tekniğin uygulanmasının ürettiği sakinlikle gelen huzuru, özgürlüğü ve artan farkındalığı hissedin.

Birçok insan endişeleri hakkında konuşmak için bana geliyor. Onları sessizce oturmaya, meditasyon yapmaya ve dua etmeye teşvik ediyorum; ve içinde sakinlik hissettikten sonra, sorunun çözülebileceği veya ortadan kaldırılabileceği alternatif yolları düşünmek. Akıl Allah'ta dingin olduğunda, Allah'a iman kuvvetli olduğunda, dertlerine çare bulurlar. Sadece sorunları görmezden gelmek onları çözmez, ama onlar için endişelenmek de olmaz. Sakinleşene kadar meditasyon yapın; sonra aklını problemine ver ve Tanrı'nın yardımı için derinden dua et. Soruna odaklanın ve korkunç endişe gerginliğinden geçmeden bir çözüm bulacaksınız....

Unutmayın, zihnin bir milyondan fazla akıl yürütmesi, içinizde dinginlik hissedene kadar oturup Tanrı üzerine meditasyon yapmaktır. O zaman Rab'be de ki, “Milyonlarca farklı düşünce düşünsem bile, sorunumu tek başıma çözemem; ama onu senin ellerine vererek, önce Senden rehberlik isteyerek, sonra da olası bir çözüm için çeşitli açıları düşünerek onu takip ederek çözebilirim.” Allah kendine yardım edene yardım eder. Meditasyonda Tanrı'ya dua ettikten sonra zihniniz sakin ve inançla dolduğunda, sorunlarınıza çeşitli cevaplar görebilirsiniz; ve zihniniz sakin olduğu için en iyi çözümü seçebileceksiniz. Bu çözümü takip edin ve başarı ile tanışacaksınız. Bu, din ilmini günlük hayatınıza uygulamaktır.

Ne kadar meşgul olursak olalım, zaman zaman aklımızı endişelerden ve tüm görevlerden tamamen kurtarmayı unutmamalıyız... Olumsuz düşünmeden, zihni iç huzura sabitleyerek, her seferinde bir dakika kalmaya çalışın, özellikle endişeliyse. Sonra sakin bir zihinle birkaç dakika kalmaya çalışın. Bunu takiben, mutlu bir olay düşünün; üzerinde dur ve görselleştir; Endişelerinizi tamamen unutana kadar zihinsel olarak tekrar tekrar hoş bir deneyim yaşayın.

Düşünme, konuşma, hissetme ve hareket etme gücünün tüm gücünün Tanrı'dan geldiğini ve O'nun her zaman bizimle birlikte olduğunu, bize ilham ve rehberlik ettiğini anlamak, anında gerginlikten kurtulmayı sağlar. Bu kavrayışla ilahi neşenin parıltıları gelecek; bazen derin bir aydınlanma insanın varlığını kaplayacak ve korku kavramını kovacaktır. Tanrı'nın gücü bir okyanus gibi içeri girer, temizleyen bir selde kalbe yayılır, yanıltıcı şüphe, sinirlilik ve korkunun tüm engellerini ortadan kaldırır. Maddenin yanılsaması, yalnızca ölümlü bir beden olma bilinci, Ruh'un günlük meditasyonla elde edilebilen tatlı dinginliğiyle temasa geçilerek üstesinden gelinir. O zaman bedenin O'nun kozmik denizinde küçük bir enerji baloncuğu olduğunu bilirsiniz.

Tanrı'ya ulaşmak için üstün bir çaba gösterin. Size pratik gerçeği söylüyorum, pratik anlamda; ve size tüm incinme bilincinizi ortadan kaldıracak bir felsefe vermek. Hiçbir şeyden korkmayın... Derin ve inançlı bir şekilde meditasyon yapın ve bir gün Tanrı ile vecd içinde uyanacaksınız ve insanların acı çektiklerini düşünmelerinin ne kadar aptalca olduğunu göreceksiniz. Sen ve ben ve onların hepsi saf Ruh'uz.

Olumlama

“Rahatlıyor ve tüm zihinsel yükleri bir kenara atıyorum, Tanrı'nın benim aracılığımla mükemmel sevgisini, barışını ve bilgeliğini ifade etmesine izin veriyorum.”

“Ey Her Şeye Gücü Yeten Koruyucu! Savaş bulutları gaz ve ateş yağmurları gönderdiğinde, bomba sığınağım ol.

“Hayatta ve ölümde, hastalıkta, kıtlıkta, vebada veya yoksullukta sana sarılabilir miyim? Çocukluğun, gençliğin, yaşın ve dünyadaki karışıklıkların değişimlerinden etkilenmeyen ölümsüz Ruh olduğumu anlamama yardım et.”

Belirsiz Bir Dünyada İç Güvenlik

Kendinizi Tanrı'nın her zaman mevcut ilahi korumasının bilincinde demirleyin.

Neden Bu Kadar Savaş ve Doğal Afet?

Doğada meydana gelen, yıkım ve kitlesel yaralanmalar yaratan ani afetler, “Tanrı'nın işleri” değildir. Bu tür felaketler, insanın düşünce ve eylemlerinden kaynaklanır. Dünyanın iyi ve kötünün titreşimli dengesi, insanın yanlış düşünmesinin ve yanlış yapmasının sonucu olan zararlı titreşimlerin birikmesiyle bozulduğunda, yıkım göreceksiniz....

Savaşlar, kaderin kaderi olan ilahi eylemle değil, yaygın maddi bencillikle ortaya çıkar. Bencilliği -bireysel, endüstriyel, politik, ulusal- uzaklaştırın ve artık savaşlarınız olmayacak.

Tüm dünyadaki modern kaotik koşullar, tanrısız ideallerle yaşamanın sonucudur. Göksel kardeşlik idealleri, endüstriyel işbirliği ve dünyasal mal ve deneyimlerin uluslararası değişimi ile yaşarlarsa, bireyler ve uluslar mutlak yıkımdan korunabilirler.

Daha büyük bir anlayışla artık sınırlarımız olmayacağı bir zamanın geleceğine inanıyorum. Dünyaya ülkemiz diyeceğiz; ve adalet ve uluslararası toplanma süreciyle, bencil olmayan bir şekilde dünyanın mallarını insanların ihtiyaçlarına göre dağıtacağız. Ancak eşitlik zorla kurulamaz; kalpten gelmeli.... Şimdi kendimizden başlamalıyız. Bize yolu göstermek için tekrar tekrar dünyaya gelen ilahiler gibi olmaya çalışmalıyız. Birbirimizi sevmemiz ve anlayışımızı açık tutmamızla, öğrettikleri ve örnekledikleri gibi barış gelebilir.

Dünyadaki acıları ortadan kaldırmaya yardım edecek tek şey - para, ev veya diğer herhangi bir maddi yardımdan daha fazla - meditasyon yapmak ve hissettiğimiz Tanrı'nın ilahi bilincini başkalarına iletmektir. Bin diktatör, içimde olanı asla yok edemez. Her gün O'nun bilincini başkalarına yayar. Tanrı'nın insanlık için planını anlamaya çalışın - tüm ruhları Kendisine geri çekmek - ve O'nun iradesiyle uyum içinde çalışın.

Tanrı aşktır; Yaratılış planının kökleri yalnızca aşka dayanabilir. Bilgili akıl yürütmeler yerine bu basit düşünce, insan yüreğine teselli vermiyor mu? Gerçeğin özüne nüfuz etmiş her aziz, ilahi bir evrensel planın var olduğuna ve bunun güzel ve neşe dolu olduğuna tanıklık etmiştir.

Tanrı'ya İman Yoluyla Korkusuz ve Güvende Olun

Tanrı, bu dünyanın fırtınalarından tek güvenli limandır. “Kalbinin bütün şevkiyle O'na sığın. O'nun lütfuyla en büyük barışı ve Ebedi Barınağı elde edeceksiniz." O'nda hayatımın neşesini, varlığımın tarif edilemez kutsamasını, O'nun her yerde olduğunun harika idrakini tam içimde buldum. Hepinizin buna sahip olmasını istiyorum.

Yoga, Tanrı'nın olduğu yerde korku ve keder olmadığını öğretir. Başarılı yogi, yıkılan dünyaların çöküşünün ortasında sarsılmadan durabilir; şu idrakten emindir: “Ya Rab, ben neredeysem, sen oraya gelmelisin.”

Korkusuzluk, Tanrı'ya inanç anlamına gelir: O'nun korumasına, adaletine, bilgeliğine, merhametine, sevgisine, her yerde hazır bulunuşuna inanç...

Korku, insanı ruhunun boyun eğmezliğinden çalar. İçimizdeki ilahi gücün kaynağından çıkan Doğa'nın ahenkli işleyişini bozan korku, fiziksel, zihinsel ve ruhsal rahatsızlıklara neden olur.... Kaygıya kapılmak yerine şunu söylemeli: "Senin sevgi dolu korumanın kalesinde daima güvendeyim."

İster Afrika ormanında, ister savaşta, ister hastalık ve yoksulluktan perişan olun, Rab'be söyleyin ve şuna inanın: “Senin varlığının zırhlı arabasındayım, hayatın savaş alanında ilerliyorum. Ben korunuyorum.” Güvende olmanın başka yolu yok. Sağduyunuzu kullanın ve tamamen Tanrı'ya güvenin. Eksantrik bir şey önermiyorum; Ne olursa olsun şu gerçeğe inanmaya ve tasdik etmeye çağırıyorum: “Ya Rab, bana yardım edecek olan yalnız sensin.”

Tüm sorunlarınızın çözümü için Tanrı'dan yararlanın. Ezici zorluklar aniden çığ gibi inerken cesaretinizin ve kıvrak zekanızın felce uğramasına izin vermeyin. Sezgisel sağduyunuzu ve Tanrı'ya olan inancınızı uyanık tutun ve en ince kaçış yollarını bile bulmaya çalışın, o yolu bulacaksınız. Her şey eninde sonunda ortaya çıkacaktır, çünkü Tanrı iyiliğini fani deneyimlerin paradokslarının yüzeyselliğinin arkasına gizlemiştir.

Karanlık Zamanlarda Tanrı'nın Sevgi dolu Rehberliğine sarılın

Rab'bi ruhunun Çobanı yap. Hayatta gölgeli bir yolda ilerlerken O'nu Projektörünüz yapın. O, cehalet gecesindeki Ay'ınızdır. Uyanık saatlerde sizin Güneşinizdir. Ve O, fani varoluşun karanlık denizlerinde sizin Kutup Yıldızınızdır. O'nun rehberliğini arayın. Dünya iniş ve çıkışlarında böyle devam edecek. Yön duygusunu nerede arayacağız? Alışkanlıklarımızın, ailelerimizin, ülkemizin veya dünyanın çevresel etkilerinin bizde uyandırdığı önyargılara değil; ama içindeki Gerçeğin yol gösterici sesine.

Her an sadece Tanrı'yı ​​düşünüyorum. Kalbimi Rabbin sığınağına verdim. Ruhumu O'nun emrine verdim. Aşkım, bağlılığım Sonsuzluğun ayaklarına uzandım. Allah'ın huzurunda hiçbir şeye güvenmeyin. Ve sonra, Tanrı'nın içsel yönü aracılığıyla, O'nun ışığını tezahür ettirenlere güvenin. O Işık benim rehberim. O Işık benim aşkım. O Işık benim bilgeliğimdir. Ve bana erdeminin nasıl kazandığını ve her zaman kazanacağını söylüyor.

Eskiden bu savaş için endişelenirdim. Ama dua ettiğimde büyük bir teselli buldum: “Rab, yargılayacak olan ben değilim. İnsanların ve ulusların yargıcı sensin. Hepsinin karmasını biliyorsun. Ve senin hükmün ne olacak, benim arzum budur.” Bu düşünce Hindistan için bile endişemi giderdi, çünkü Tanrı'nın onu koruyacağını biliyorum. Rab'bin yargısına daha fazla güvenmeyi öğrenmeliyiz. Ve bu ancak dünya dramasındaki her perde bittikten sonra bilinir. Savaş sırasında O'nun hükmü anlaşılmayabilir; ama zamanla bu çatışmada O'nun elinin olduğunu göreceğiz. Ani sonuç ve bundan sonra olacaklar, O'nun yargısına göre, her ulusun ve o ulustaki her bireyin kazandığı karmaya göre olacaktır. Bu savaşın ateşlerinden daha büyük bir dünya çıkacak. Şunu unutmayın: kaba kuvvet asla nihai galip değildir. Bunu bu savaşta göreceksiniz. Tanrı'nın erdemi galip gelecektir.

Mevcut Dünya Durumuna Manevi Yaklaşım Nedir?

Mevcut dünya krizi, Dwapara Yuga'nın yukarı tırmanışından kaynaklanıyor; dünyanın daha iyi olması için kötülüğün yok edilmesi gerekir. Kötülüğün güçleri kendi yıkımlarına neden olacak ve böylece doğru ulusların hayatta kalmasını sağlayacaktır. İyi ve kötü arasındaki çatışma tarihin başlangıcından beri devam etmektedir. Ancak dünya Dwapara Yuga'da, elektrik veya atom çağında yukarı doğru hareket ederken, yalnızca iyilik için değil, açgözlü ve gücü arzulayanlar tarafından teknolojinin kötüye kullanılması yoluyla yıkım için de daha büyük bir potansiyel var. Dwapara Yuga'nın etkisiyle teknoloji, genel halkı hızla daha yüksek başarı seviyelerine taşıyor. Ancak bu ilerleme aynı zamanda başarılı olanlar ve olmayanlar arasında daha büyük bir boşluk yaratır. Bu, kıskançlıkları ve sosyal, ekonomik ve politik sıkıntıları körükler.

Karşılıklı sevgi, anlayış ve işbirliğinin yarattığı insan kardeşliğine inanıyorum. Tüm değerli hedefler ve yüceltici idealler, dünyaya kaba kuvvet ve savaşla değil, manevi örnek ve iyi yöntemlerle tanıtılmalıdır. Manevi ilkeleri olmayan siyasi güç tehlikelidir. Manevi ilkelerle, belirli dinlerin öğretilerine değil - bölücü de olabilir - dharma'ya atıfta bulunuyorum.ya da tüm insanlığın esenliği için geçerli evrensel doğruluk ilkeleri. Kötülüğün yayılmasını önlemek için bazen haklı savaş bile gereklidir. Vahşi bir kaplana şiddetsizliği ve işbirliğini vaaz edemezsiniz, çünkü siz felsefenizi açıklamadan önce o sizi yok edecektir. Kötülüğün bazı insan failleri benzer şekilde akla karşı tepkisizdir. Hitler gibi herhangi bir saldırgan savaş bahsi kaybedecek. Kötülüğe karşı adil bir savaşta savaşmak zorunda kalanlar kazanacak. Bir savaşın haklı olup olmadığı Tanrı tarafından yargılanır.

Şimdi bir tahminde bulunuyorum: Dünya yıkıma gitmiyor. O yüzden korkma. Tanrıya inan. O'nun ideallerini hatırlarsanız, O'na olan inancınızı korursanız sizi koruyacaktır. Yukarı doğru hareket ediyoruz. Maddi döngünün bin iki yüz yılı geçti ve atom çağının yirmi dört yüz yıllık üç yüzü geride kaldı. Sonra zihinsel ve ruhsal çağlar olacak. aşağı inmiyoruz. Ne olursa olsun, Ruh kazanacak. Bunu tahmin ediyorum.... Saldırganlık güdüsüyle bombayı kullanan herkes bombanın yanına düşecektir; ama Amerika ve Hindistan'ın kalbinde şiddet sevgisi olmadığını biliyorum. Hitler'in tüm gücüyle düştüğü gibi, her diktatör, nerede olursa olsun, devrilecektir. Bu tahmin ediyorum.

Dünyadaki kardeşlerim: Lütfen Tanrı'nın sahibimiz olduğunu ve O'nun bir olduğunu unutmayın. Hepimiz O'nun kullarıyız ve bu nedenle, bir Dünya Birleşik Devletleri'nin fiziksel, zihinsel, finansal ve ruhsal olarak ideal vatandaşları olmalarına yardımcı olmak için yapıcı araçlar benimsemeliyiz....

Her ruh, gerçek ruhsal anlayışta küçük ayrılıkların üzerine yükseldiğinde, dünyadaki sefalet, Tanrı'nın evrenselliğinin ve insanın kardeşliğinin idrakinin ateşinde yakılacaktır.

Radyo ve televizyon ve hava yolculuğu gibi medya, hepimizi daha önce hiç olmadığı kadar bir araya getirdi. Bunun artık Asyalılar için Asya, Avrupalılar için Avrupa, Amerikalılar için Amerika vb. olamayacağını, her insanın her insanla dünyanın ideal bir vatandaşı olabileceği, Tanrı'nın altındaki bir Dünya Birleşik Devletleri olabileceğini öğrenmeliyiz. bedende, zihinde ve ruhta tamamlanma fırsatı.

Dünyanın Geçici Gölgelerinin Arkasında Tanrı'nın Ebedi Sevgisini Arayın

Hiçbir insan, hiçbir peygamber, bu dünyadaki tüm eşitsizlikleri ve bölünmeleri asla silemez. Ama kendinizi Allah'ın şuurunda bulduğunuzda bu farklılıklar ortadan kalkacak ve şöyle diyeceksiniz:

Ah, hayat tatlı ve ölüm bir rüya, Senin şarkın içimden akarken. O zaman sevinç tatlıdır, hüzün bir rüyadır, Senin şarkın içimden aktığında. O zaman sağlık tatlıdır, hastalık bir rüyadır, Şarkın içimden aktığında. O zaman övgü tatlıdır ve bir rüyayı suçlamak, Senin şarkın içimden aktığında.

Bu en yüksek felsefedir. Hiçbir şeyden korkma. Fırtınada bir dalganın üzerine atlarken bile, hala okyanusun koynundasın. Daima Tanrı'nın altında yatan mevcudiyet bilincine tutunun. Dengeli olun ve şöyle deyin: “Ben korkusuzum; Ben Tanrı'nın maddesinden yapılmışım. Ben Ruh Ateşinin bir kıvılcımıyım. Ben Kozmik Alevin bir atomuyum. Ben, Tanrının engin evrensel bedeninin bir hücresiyim. "Ben ve Tanrım Biriz."

Kendinizi Tanrı'nın ayaklarına bırakın. Kendinizi O'na teslim etmek için şimdiki gibi bir zaman yoktur....Tanrı'yı ​​bulmak için ruhunuzun tüm gücünü kullanın....Bizimle O'nun arasına yanılgı sis perdesi girdi ve O, buna üzüldüğümüz için üzgün. O'nu gözden kaybetti. Düşen bombalardan, korkunç hastalıklardan ve yanlış yaşam alışkanlıklarından ölen çocuklarının bu kadar acı çektiğini görmekten mutlu değil. Pişman oluyor, çünkü bizi seviyor ve geri istiyor. Keşke geceleri meditasyon yapmak ve O'nunla birlikte olmak için çaba gösterseydin! Seni çok düşünüyor. Sen terk edilmedin. Nefsini terk eden sensin... Allah sana asla kayıtsız kalmaz....

Yaratılışın yegane amacı, sizi onun gizemini çözmeye ve her şeyin ardındaki Allah'ı algılamaya mecbur etmektir. Her şeyi unutmanızı ve yalnız O'nu aramanızı istiyor. Bir kez Rab'be sığındığınız zaman, gerçekler olarak yaşam ve ölüm bilinci yoktur. O zaman uykudaki rüyalar gibi tüm dualiteleri, Tanrı'nın ebedi varlığında gelip gidişini göreceksiniz. Bu vaazı unutma, sana benim sesimle ifade ettiği bir vaaz. Unutma! O söylüyor:

“Ben de senin kadar çaresizim, çünkü ben, senin ruhun gibi, seninle bedene bağlıyım. Benliğini kurtarmadığın sürece, seninle kafesteyim. Artık ıstırap ve cehaletin çamurunda yaltaklanmak yok. Gel! Işığımda yıkan.”

Rab bu aldatıcı dünyadan kurtulmamızı istiyor. Bizim için ağlıyor, çünkü O'nun kurtuluşunu kazanmanın bizim için ne kadar zor olduğunu biliyor. Ama sadece O'nun kulu olduğunuzu hatırlamanız gerekiyor. Kendine acıma. Tanrı tarafından İsa ve Krishna kadar seviliyorsunuz. O'nun sevgisini aramalısınız, çünkü o sonsuz özgürlüğü, sonsuz sevinci ve ölümsüzlüğü kapsar.

Bu dünyanın korkutucu rüyasından korkmayın. Tanrı'nın ölümsüz ışığında uyanın! Hayatın benim için çaresizce korkunç bir film izlemek gibi olduğu bir zaman vardı ve orada yaşanan trajedilere çok fazla önem veriyordum. Sonra bir gün meditasyon yaparken odamda büyük bir ışık belirdi ve Tanrı'nın sesi bana şöyle dedi: “Ne hakkında rüya görüyorsun? Dünyanın birçok kabusunun gelip geçtiği sonsuz ışığıma bakın. Onlar gerçek değil." Ne büyük bir teselli oldu! Kabuslar, ne kadar korkunç olursa olsun, sadece kabuslardır. Filmler, ister eğlenceli ister rahatsız edici olsun, yalnızca filmdir. Zihnimizi bu hayatın üzücü ve korkutucu dramalarına bu kadar kaptırmamalıyız. Dikkatimizi yok edilemez ve değişmez olan bu Güce vermek daha akıllıca değil mi? Bu dünya filminin planındaki tatsız sürprizler için neden endişelenelim! Kısa bir süreliğine buradayız. Yaşam dramasının dersini öğrenin ve özgürlüğünüzü bulun.

Bu hayatın gölgelerinin hemen altında Allah'ın harikulade Işığı vardır. Evren, O'nun varlığının geniş bir tapınağıdır. Meditasyon yaptığınızda, her yerde O'na açılan kapılar bulacaksınız. O'nunla birlikte olduğunuzda, dünyanın tüm yıkımları o Sevinç ve Huzuru ortadan kaldıramaz. Olumlama: “Yaşamda ve ölümde, hastalıkta, kıtlıkta, vebada veya yoksullukta sana sarılabilir miyim? Çocukluğun, gençliğin, yaşın ve dünyadaki karışıklıkların değişimlerinden etkilenmeyen ölümsüz Ruh olduğumu anlamama yardım et.”

 

Bu Zor Zamanlar İçin Manevi Işık

Hayatın zorluklarını güç, ruhsal anlayış ve herkes için şefkatle karşılamak.

Günümüz dünyasındaki kargaşa ve belirsizlikle karşı karşıya kalan birçok insan, kendileri ve aileleri için anlayış ve yön arıyor.

Paramahansa Yogananda'nın bilgelik öğretilerinde, bizi herhangi bir krizde görmek için rehberlik ve destek buluyoruz. Bu kaynak sayfası, Paramahansaji ve öğrencilerinin sözlerinden alınmış, anında kullanım ve rahatlık elde edebileceğiniz ilham ve teşvik sunar. Burada, Tanrı'nın sonsuz sevgisine ve korumasına - ve bu dünyada O'nun ölümsüz çocuğu olarak herkes için güç, anlayış ve şefkatle yürümek için Tanrı tarafından verilen gücünüze yenilenmiş bir inanç bulacağınızı umuyoruz.

Paramahansaji'den İlham Almak İçin Uygulamaya Koymak

Irk, inanç, renk, sınıf ve siyasi önyargılarla bölünmüş gibi görünsek de, yine de tek Tanrı'nın kulları olarak ruhlarımızda kardeşliği ve dünya birliğini hissedebiliyoruz... nefretten ve bencillikten uzak olmak. Uluslar arasında uyum için dua edelim, el ele adil bir medeniyetin kapısından geçmeleri için. / Paramahansa Yogananda

Uygulamak için bir olumlama: “Tanrı'nın benim aracılığımla kusursuz sevgisini, barışını ve bilgeliğini ifade etmesine izin vererek, tüm zihinsel yükleri gevşetiyor ve bir kenara atıyorum.”

Korkuyu yenmek için basit bir uygulama: “ Korku kalpten gelir. Herhangi bir hastalık veya kaza korkusuna kapıldığınızı hissederseniz, birkaç kez derin, yavaş ve ritmik olarak nefes alıp vermelisiniz, her nefes vermede gevşemelisiniz. Bu dolaşımın normalleşmesine yardımcı olur. Kalbin gerçekten sessizse, hiç korku hissetmezsin.”

 

Bu Anlaşmazlık Zamanlarında Manevi Uyumu Teşvik Etmek

Bu Anlaşmazlık Zamanlarında Manevi Uyumu Teşvik Etmek

Kardeş Chidananda'dan Bir Mesaj

[Birader Chidananda tarafından 2018'de yayınlanan bir mektuptan uyarlanmıştır. İki yıldan daha uzun bir süre önce yazılmış olmasına rağmen, temel mesaj bugün daha da önemlidir—bölücülüğü ve kargaşayı aşmak için tanımlayabileceğimiz tutum ve yetenekleri vurgulamak.]                                                                      

sevgililer,

Günlük meditasyonlarımda Gurudeva Paramahansa Yogananda'nın dünya çapındaki güzel ruhsal ailesini düşünüyorum ve Tanrı ve Guru'nun yaşamlarınıza ve ruhsal çabalarınıza rehberlik etmesi ve Onların sevgi ve bilgeliğinde derin ve sarsılmaz bir güvenlik hissetmenize yardımcı olması için dua ediyorum. Dünyanın dört bir yanındaki pek çok adanmışın, Tanrı'nın barış, uyum ve O'nun kalıcı mutluluğun ahlaki yasalarıyla karşılıklı işbirliği içinde yaşamayı amaçladığı küresel ailenin giderek kutuplaşan grupları arasında şu anda toplumda yayılan ayrılık ve çirkinlik konusunda çok endişeli olduğunu biliyorum. Bu dualite dünyası her zaman aydınlık ve karanlık arasında bir savaş alanı olmuştur ve olacaktır; ama Tanrı'nın iyilik ve ahlaki değerlerle ilgili ebedi gerçeklerine yapılan saldırı, neredeyse sürekli olarak adharma yağmuruna maruz kaldığımız çağımızda hissedilir şekilde yükselmiş gibi görünebilir.İnternet ve diğer kitle iletişim araçları aracılığıyla iç ve dış çevremize sızan olumsuzluklar ve olumsuzluklar. 

Ancak gelecekle ilgili umutsuzluğa kapılmamalıyız. Sosyal medyanın tek bir kişinin ahenksiz sesini büyütüp, o kişinin bulunduğu yerin çok ötesindeki sayısız kişiyi etkileyebildiği gibi, gerçeğin, güzelliğin, iyiliğin, bilgeliğin, şefkatin - hepsinin etkisini artırmak için eşit veya daha büyük bir potansiyel olduğunu unutmayın. her insanda Tanrı'nın ruh suretinin göksel nitelikleri. Bu nasıl böyle? Çünkü herhangi bir dijital iletişim teknolojisinden daha geniş kapsamlı olan, Kriya aracılığıyla güçlü bir şekilde odaklanan her kalp ve zihin yayın istasyonu tarafından dünya ortamının atomlarına ve tüm canlı varlıkların bilincine veya bilinçaltına yayılan titreşim gücüdür. Yoga meditasyonu ve sonsuz iyiliğin kaynağı ile uyumlu: Tanrı.

Kendini Gerçekleştirme Kardeşliği/Yogoda Satsanga Topluluğu ve Kriya Yoga gibi bir yola çekilen ışığın ve gerçeğin ilahi savaşçısı , dünyada ruhsal uyumu ( dharma ) teşvik etmek için içsel olduğu kadar dışsal araçları da kullanabilir . Önceliği kendinizi ve kendi bilincinizde barınan tüm sevimsiz ego niteliklerinizi değiştirmeye verirken, koşullar bu görevi önünüze koyduğunda, tanrısızlıkla işbirliği yapmama nedenine dışarıdan tanıklık etmekten asla korkmayın. Bununla birlikte, düşmanlığın ve alçakgönüllülüğün yokluğunun sizi çabucak, sözde direndiğiniz tarafın tarafına çekebileceğini unutmayın; ve maneviyat ve gerçeğin siyasi bağlantı tarafından tanımlanmadığını.

Dünya olaylarının gelişen dramını etkileyen kitlesel karma -diğerlerinde olduğu gibi şimdiki çağımızda da- sınırlı insan zekası tarafından her zaman anlaşılmaz. Nihayetinde, bir ulusun sağlığı ve uyumu, o toplumda hakim olan iyi ve kötü karışımından ve onun kitlesel karmasından kaynaklanır. Zamanımızın ve diğer tüm zamanların ihtiyacı, insan yığınlarının tanrısızlığın, ahlaksızlığın ve adharmik yaşamın kötülüklerini kalplerinden uzaklaştırmasıdır. Bu karanlık zamanlara ışık katabilmenin en etkili yolu, her gün, SRF/YSS öğretilerinde damıtılan, tüm dinlerde ortak olan ilahi gerçeklerin bazı ilkelerini uygulamaktır. Bu, bilincinizi yükseltmek ve düşüncelerinizi ve eylemlerinizi Tanrı'nın iyiliğinin yenilmez gücüyle canlandırmak için atabileceğiniz aktif bir girişimdir. Her sabah, biraz kitaptan okuyun.Dersler , örneğin veya Spiritüel Günlüğünden- veya Bhagavad Gita veya İncil'den favori bir alıntı yapın - ve bunu günün temanız yapın. Haberlerde duyduğunuz bir şey iç huzurunuzu ve dengenizi bozduğunda, o gerçeğe sımsıkı sarılın ve onu olumlamaya ve tezahür ettirmeye koyduğunuz iradeyle, o olumsuzluğu etkisiz hale getirmeye yardımcı olduğunuzu bilin. Guruji'nin boyun eğmez, pozitif ruhunun örneğini takip ederken ve kutsal Kriya Yoga bilimini, özellikle içinden geçmekte olduğumuz zamanlar için dünyaya getirmek üzere görevlendirilmiş olduğu kutsal Kriya Yoga bilimini uygularken, kendinize kanıtlayacaksınız. Tanrı'nın ve bu dünyayı gözeten Büyüklerin yardımıyla, insanlığın cehalete dayalı korku ve nefret zincirlerinden Tanrı'nın uyumlu ve dengeleyici sevgi ve mutluluk bilinciyle daha uyumlu bir dünyaya çıkmasına yardımcı olabiliriz.

Karşılaştığınız tüm insanlarda - fikirleri sizinkiyle uyuşmasa bile - iyilik ve manevi bilincin ifadelerini arayın ve bunlara odaklanın ve bu şekilde dikkat etme eyleminin bu şekilde Tanrı'nın varlığının tezahürünü artırdığını göreceksiniz. dünya. Rab, Bhagavad Gita'da şöyle bildirir: "Ben tüm varlıkların kalbinde oturuyorum." Başkalarını ruhlar olarak görün ve bu saygı ve takdir tutumuyla onlardan - ve kendinizden - ruh niteliklerinin daha büyük bir ifadesini kurnazca çekeceksiniz.

Kendinizi çok sık düşünür, okur ve dünyada veya kendi yaşamınızda neyin yanlış olduğu hakkında konuşurken bulursanız, odağınızı değiştirmeye çalışın. Bu zamanı ve enerjiyi, iyi düşünceler düşünmek, dua etmek, iyi hizmet ve cömertlik eylemleri gerçekleştirmek ve nezaket, anlayış ve neşe saçan bir kişi olmaya çalışmak için kullanın. Bunu yaparak, kendi bilincinizi ve başkalarının bilincini yükselteceksiniz. Ve sadakatle meditasyon yapıp tüm düşüncelerin hareketsiz olduğu varlığınızın derinliklerindeki kutsal tapınağa girerken, Tanrı'nın her bir ruhu beslediği sevgiyi giderek daha fazla hissedecek ve bu sevgiyi başkalarına verebilecek durumda olacaksınız. Manevi çabalarınızın refahınız, çevrenizdekiler ve genel olarak insanlık üzerindeki olumlu etkisini asla küçümsemeyin. Guruji, “Her şekilde kendini yükseltmeye çalışan, bedeni ve zihni uyumlu hale getiren, 

Siz O'nun ışığını ve sevgisini yaşamınıza yaymaya çalışırken Tanrı sizi her zaman kutsasın.

Kardeş Chidananda 

 

Bu Zor Zamanlar İçin Manevi Işık

Hayatın zorluklarını güç, ruhsal anlayış ve herkes için şefkatle karşılamak.

Günümüz dünyasındaki kargaşa ve belirsizlikle karşı karşıya kalan birçok insan, kendileri ve aileleri için anlayış ve yön arıyor.

Paramahansa Yogananda'nın bilgelik öğretilerinde, bizi herhangi bir krizde görmek için rehberlik ve destek buluyoruz. Bu kaynak sayfası, Paramahansaji ve öğrencilerinin sözlerinden alınmış, anında kullanım ve rahatlık elde edebileceğiniz ilham ve teşvik sunar. Burada, Tanrı'nın sonsuz sevgisine ve korumasına - ve bu dünyada O'nun ölümsüz çocuğu olarak herkes için güç, anlayış ve şefkatle yürümek için Tanrı tarafından verilen gücünüze yenilenmiş bir inanç bulacağınızı umuyoruz.

Paramahansaji'den İlham Almak İçin Uygulamaya Koymak

Irk, inanç, renk, sınıf ve siyasi önyargılarla bölünmüş gibi görünsek de, yine de tek Tanrı'nın çocukları olarak ruhlarımızda kardeşliği ve dünya birliğini hissedebiliyoruz... nefretten ve bencillikten uzak olmak. Uluslar arasında uyum için dua edelim, el ele adil bir medeniyetin kapısından geçmeleri için./ Paramahansa Yogananda

Uygulamak için bir olumlama: “Tanrı'nın benim aracılığımla kusursuz sevgisini, barışını ve bilgeliğini ifade etmesine izin vererek, tüm zihinsel yükleri gevşetiyor ve bir kenara atıyorum.”

Korkuyu yenmek için basit bir uygulama: “ Korku kalpten gelir. Herhangi bir hastalık veya kaza korkusuna kapıldığınızı hissederseniz, birkaç kez derin, yavaş ve ritmik olarak nefes alıp vermelisiniz, her nefes vermede gevşemelisiniz. Bu dolaşımın normalleşmesine yardımcı olur. Kalbin gerçekten sessizse, hiç korku hissetmezsin.”

Ölüm ve Kaybı Anlamak

Kendinizi yok edilemez bir ruh olarak idrak edin.

Sıradan bir insan ölüme korku ve hüzünle baksa da, daha önce gitmiş olanlar onu harika bir barış ve özgürlük deneyimi olarak bilirler.

Ölümde, fiziksel bedenin tüm sınırlarını unutur ve ne kadar özgür olduğunuzu anlarsınız. İlk birkaç saniye için bir korku hissi var - bilinmeyenden, bilince aşina olmayan bir şeyden korkma. Ancak bundan sonra büyük bir farkındalık gelir: ruh, neşeli bir rahatlama ve özgürlük duygusu hisseder. Ölümlü bedenden ayrı olarak var olduğunu biliyorsun.

Her birimiz bir gün öleceğiz, bu yüzden ölümden korkmanın bir anlamı yok. Uykuda bedeninizin bilincini kaybetme ihtimaliniz karşısında kendinizi mutsuz hissetmezsiniz; uykuyu dört gözle beklemek için bir özgürlük hali olarak kabul ediyorsunuz. Ölüm de öyle; bir dinlenme halidir, bu hayattan bir emekli maaşıdır. Korkacak bir şey yok. Ölüm geldiğinde ona gülün. Ölüm, yalnızca büyük bir ders öğrenmeniz gereken bir deneyimdir: ölemezsiniz.

Gerçek benliğimiz, ruh, ölümsüzdür. Ölüm denen bu değişimde bir süre uyuyabiliriz ama asla yıkılamayız. Biz varız ve bu varoluş sonsuzdur. Dalga kıyıya gelir ve sonra denize geri döner; kayıp değildir. Okyanusla bir olur ya da başka bir dalga şeklinde geri döner. Bu beden geldi ve yok olacak; ama içindeki ruh özü asla yok olmayacak. Hiçbir şey bu sonsuz bilinci sonlandıramaz.

Bilimin kanıtladığı gibi, bir madde parçacığı veya bir enerji dalgası bile yok edilemez; insanın ruhu veya manevi özü de yok edilemez. Madde değişime uğrar; ruh değişen deneyimlerden geçer. Radikal değişikliklere ölüm denir, ancak ölüm veya formdaki bir değişiklik manevi özü değiştirmez veya yok etmez.

Beden sadece bir giysidir. Bu hayatta kaç kez kıyafet değiştirdin ama bunun için değiştin diyemezsin. Benzer şekilde, ölüm anında bu bedensel elbiseden vazgeçtiğinizde değişmezsiniz. Sen aynısın, ölümsüz bir ruhsun, Tanrı'nın çocuğusun.

"Ölüm" sözcüğü büyük bir yanlış adlandırmadır, çünkü ölüm yoktur; hayattan yorulduğunuzda, sadece etten paltoyu çıkarır ve astral dünyaya geri dönersiniz.

Bhagavad Gita, ruhun ölümsüzlüğünden güzelce ve teselli edici bir şekilde söz eder:

Ruh asla doğmadı; ruh asla olmayacak;

Asla zaman değildi, değildi; Bitiş ve Başlangıç ​​hayaldir!

Doğumsuz, ölümsüz ve değişmez ruh sonsuza dek kalır;

Ölüm, evi ölü gibi görünse de ona hiç dokunmadı.

Ölüm bir son değildir: o, adalet yasası olan karma, mevcut bedeninizin ve çevrenizin amacına hizmet ettiğini belirlediğinde veya acıdan fiziksel yükü taşıyamayacak kadar yorgun veya bitkin olduğunuzda size verilen geçici özgürleşmedir. varlığı artık. Acı çekenler için ölüm, etin acı veren işkencelerinden uyanmış barış ve sükûnete yeniden dirilmektir. Yaşlılar için bu, yıllarca yaşam mücadelesi vererek kazanılan bir emekli maaşıdır. Herkes için hoş bir dinlenme.

Bu dünyanın ölümle dolu olduğunu ve bedeninizin de terk edilmesi gerektiğini düşündüğünüzde, Tanrı'nın planı çok acımasız görünüyor. O'nun merhametli olduğunu hayal edemezsiniz.

Ama ölüm sürecine bilgelik gözüyle baktığınızda, sonuçta Tanrı'nın bir değişim kabusundan O'nda yeniden mutlu özgürlüğe geçişinin bir düşüncesi olduğunu görürsünüz. Hem aziz hem de günahkar ölüm anında, liyakate göre az ya da çok özgürlük verilir. Rab'bin rüyası astral dünyasında - ruhların öldükleri yerde - dünyevi yaşamları boyunca hiç bilmedikleri bir özgürlüğün tadını çıkarırlar.

Bu yüzden ölüm vesvesesinden geçen kişiye acımayın, çünkü kısa bir süre sonra özgür olacaktır. Bu yanılgıdan kurtulunca ölümün o kadar da kötü olmadığını görür. Ölümlülüğünün yalnızca bir rüya olduğunu anlar ve artık hiçbir ateşin onu yakamayacağına, hiçbir suyun onu boğamayacağına sevinir; o özgür ve güvende.

Ölmekte olan adamın bilinci, vücudunun ağırlığından, nefes alma zorunluluğundan ve herhangi bir fiziksel acıdan aniden kurtulur. Ruh tarafından çok huzurlu, puslu, loş bir ışık tünelinde süzülme hissi yaşanır. Sonra ruh, fiziksel bedende yaşanan en derin uykudan milyonlarca kat daha derin ve daha zevkli olan kayıtsız bir uyku durumuna sürüklenir.

Ölüm sonrası durum, farklı insanlar tarafından dünyadaki yaşam tarzlarına göre çeşitli şekillerde deneyimlenir. Nasıl farklı insanlar uykularının süresi ve derinliğinde farklılık gösteriyorsa, ölümden sonraki deneyimleri de aynı şekilde değişir. Hayatın fabrikasında çok çalışan iyi adam, kısa bir süreliğine derin, bilinçsiz, dinlendirici bir uykuya dalar. Daha sonra astral dünyadaki yaşamın bir bölgesinde uyanır: “Babamın evinde birçok konak vardır.”

Astral bölgedeki ruhlar incecik ışıkla giyinmiştir. Kendilerini etten örtülü kemik demetlerine sarmazlar. Diğer ham katılarla çarpışan ve kırılan kırılgan, ağır çerçeveler taşımazlar. Bu nedenle, insan bedeni ile katılar, okyanuslar, şimşek ve hastalık arasında astral topraklarda savaş yoktur. Kazalar da yoktur, çünkü her şey antagonizma yerine karşılıklı yardımlaşma içinde bir arada bulunur. Tüm titreşim formları birbiriyle uyum içinde çalışır. Tüm güçler barış ve bilinçli yardımseverlik içinde yaşar. Ruhlar, bastıkları ışınlar, içtikleri ve yedikleri turuncu ışınlar, hepsi canlı ışıktan yapılmıştır. Ruhlar, oksijen değil, Ruh'un sevincini soluyarak karşılıklı bilgi ve işbirliği içinde yaşarlar.

"Başka yaşamların arkadaşları astral dünyada birbirlerini kolayca tanırlar" [Sri Yukteswar dedi]. "Dostluğun ölümsüzlüğüne sevinerek, dünyevi yaşamın hüzünlü, aldatıcı ayrılıkları sırasında genellikle şüphe duyulan aşkın yok edilemezliğini fark ederler."

Ölümden sonraki hayat ne kadar şanlı! Artık tüm dertleriyle birlikte bu eski kemik yüküyle uğraşmak zorunda kalmayacaksın. Fiziksel sınırlamalar tarafından engellenmeden astral cennette özgür olacaksınız.

Sevdiğiniz biri öldüğünde, sebepsiz yere yas tutmak yerine, Tanrı'nın isteğiyle daha yüksek bir düzeye çıktığını ve Tanrı'nın kendisi için en iyisini bildiğini anlayın. Özgür olduğuna sevinin. Sevginizin ve iyi niyetinizin, ileriye giden yolunda ona cesaret verici haberciler olması için dua edin. Bu tutum çok daha faydalıdır. Sevdiklerimizi özlemeseydik elbette insan olmazdık; ama onlar için yalnız hissetmekte, onları dünyaya bağlı tutmanın nedeninin bencil bağlılık olmasını istemiyoruz. Aşırı üzüntü, ayrılan bir ruhun daha büyük barış ve özgürlüğe doğru ilerlemesini engeller.

Düşüncelerinizi vefat etmiş sevdiklerinize göndermek için, odanızda sessizce oturun ve Tanrı üzerine meditasyon yapın. O'nun huzurunu içinizde hissettiğinizde, Mesih'in merkezine, iki kaş arasındaki noktadaki iradenin merkezine derinden konsantre olun ve sevginizi gidenlere iletin.

İletişim kurmak istediğiniz kişiyi gözünüzde canlandırın. O ruha sevgi, güç ve cesaret titreşimlerinizi gönderin.

Bunu sürekli yaparsanız ve o sevdiğiniz kişiye olan ilginizin yoğunluğunu kaybetmezseniz, o ruh kesinlikle titreşimlerinizi alacaktır. Bu tür düşünceler sevdiklerinize bir esenlik duygusu, bir sevilme duygusu verir. Sizin onları unuttuğunuz kadar onlar da sizi unutmadılar.

 

Sevgi ve iyi niyet düşüncelerinizi sevdiklerinize istediğiniz sıklıkta gönderin, ancak yılda en az bir kez - belki de bazı özel yıldönümlerinde. Onlara zihinsel olarak, “Bir ara tekrar buluşacağız ve birbirimizle ilahi sevgimizi ve dostluğumuzu geliştirmeye devam edeceğiz” deyin. Onlara şimdi sürekli sevgi dolu düşüncelerinizi gönderirseniz, bir gün kesinlikle onlarla tekrar karşılaşacaksınız. Bu hayatın bir son olmadığını, sevdiklerinizle olan ilişkinizin sonsuz zincirinde sadece bir halka olduğunu bileceksiniz.

Olumlama

Ruh okyanusu ruhumun küçük balonu oldu. İster doğumda süzülsün ister ölümde kaybolsun, kozmik farkındalık okyanusunda hayatımın balonu ölemez. Ben, Ruh'un ölümsüzlüğünün bağrında korunan yok edilemez bilincim.

 

Paramhansa Yogananda'dan  Meditasyon İpuçları

“Eğer her gün biraz meditasyona bile zaman ayırırsanız, ruhsal yol ne kadar kolay. Sabah ve akşam yoğun bir şekilde meditasyon yapın. On beş dakikalık meditasyon bile hiç vakit geçirmemekten iyidir.”Yogananda ile Sohbetlerden Paramhansa Yogananda

1.“Meditasyonda düşüncenin ötesine geçmelisiniz. Düşünmekle meşgul olduğun sürece, rasyonel zihninde, bilinçli düzlemdesin. Uyuduğunuzda ve rüya gördüğünüzde, bilinçaltı düzlemdesiniz. Ve zihniniz süperbilinçte tamamen geri çekildiğinde, omurganızın mutluluğunda merkezlenir. Bu, ruhun varoluş düzeyidir.”

2.“Meditasyon deneyimleriniz yoksa endişelenmeyin. Tanrı'ya giden yol bir sirk değildir! İçsel neşe ve huzur gibi meditasyon meyveleri için endişelenmeyin bile. Her şey zamanla gelecek. Bu arada meditasyonu da karma yoganın bir biçimi olarak düşünün : eylemin meyvelerini istemeden eylem. Her şeyden önce egonuzu değil, yüksek benliğinizi memnun etmek için meditasyon yapın.”

“3.Her samimi çaba İlahi bilinçte kayıtlıdır. Göreviniz… size ne gönderirse onu kabul etmektir - ve bu nedenle, O göndermez. Geçmiş karmanın sizi O'nu şu anda algılamaktan alıkoyduğunu yalnızca Tanrı bilir . Size sonsuz mutluluk vermeden önce, bu yaşamdaki karmanızı tamamlamanızı isteyebilir.”

4.Meditasyonda edindiğiniz Tanrı'nın varlığının algısını gereksiz sohbetlerle heba etmeyin. Boş sözler mermi gibidir: Barışın süt kovasını delerler. Gereksiz yere sohbete ve coşkulu kahkahalara zaman ayırdığınızda, içinde hiçbir şey kalmadığını göreceksiniz. Bilincinizin kovasını meditatif huzurun sütüyle doldurun, sonra onu dolu tutun. Şaka yapmak sahte mutluluktur. Çok fazla kahkaha aklın kafasını karıştırır ve kovadaki huzurun akıp gitmesine izin verir, onu boşa harcar."

5.“Düzenli olarak meditasyon yapın ve içinizde gerçek olan bir neşe bulacaksınız. O zaman duyu zevkleriyle karşılaştırabileceğiniz bir şeye sahip olacaksınız. Bu karşılaştırma, sizi otomatik olarak keder üreten kötü alışkanlıklarınızdan vazgeçmek isteyecektir. Ayartmanın üstesinden gelmenin en iyi yolu, onunla karşılaştırmak için daha tatmin edici bir şeye sahip olmaktır. ”

6.“Asla hatalarını sayma. Sadece Tanrı'yı ​​yeterince sevip sevmediğinizi düşünün. [İlahi] hatalarınızı umursamıyor, sadece kayıtsızlığınız.”

7."Pek çok insan, bir huzur dokunuşu hissedene kadar meditasyon yapar, ancak o zaman sıçrar ve meditasyonunu aktiviteleri için bırakır. Sorun değil, sizi bekleyen önemli bir işiniz varsa, çünkü herhangi bir aktiviteden önce meditasyon yapmak her zaman daha iyidir, böylece çalışırken en azından biraz huzur hissedebilirsiniz. Bununla birlikte, mümkün olduğunda, teknikleri uygulamanızdan sonra uzun bir süre oturun. İşte o zaman en derin zevk gelir. Sezgi, bu zevki sürekli derinleştirerek ve daha sonra onun sakin etkisine devam ederek geliştirilir.”

8.“[İlahi Ruh] tüm duaları yanıtlar. Ancak, huzursuz dualar, O sadece biraz cevap verir. Size ait olmayan bir şeyi başkalarına teklif ederseniz, bu sadece boş bir jest olmaz mı? Benzer şekilde dua ederseniz, ancak kendi düşüncelerinizi kontrol edemiyorsanız, bu dua güçsüz olacaktır. Dua ederken hem düşüncelere hem de duygulara odaklanılmalıdır. Yoksa Allah senin küçük damlanı karşılığında başka bir damla ile karşılar! Cevaplar size bir çay kaşığı içinde dağıtılacaktır. Çoğu zaman dua, bir dostun kendinden emin, sevgi dolu taleplerinden çok, bir dilencinin gönülsüzce mırıldanmasına benzer.”

9.“[İlahi Ruhu] sürekli bahaneler üreterek bulamazsınız: örneğin, 'Sessiz bir yer bulunca meditasyon yapacağım' diyerek. Oraya gitmenin yolu bu değil! Ancak kendinize “Şu anda derin meditasyona dalacağım!” derseniz. bir anda orada olabilirsin. Gerçekten uykunuz geldiğinde, nerede olursanız olun uyumakta zorluk çekmezsiniz. İnsan aşık olduğunda, sevdiğini düşünmekte zorluk çekmez; daha ziyade, onu düşünmemek, işi görmezden gelme noktasına kadar bile zordur. Allah'a aşık olun! [İlahi olana] olan sevginiz yeterince derin olduğunda derin meditasyon yapmak kolaydır.”