28 Kasım 2017 Salı

SOLFEJ SKALASI (DERLEME ) - https://hayatinisaretdili.com/solfeggio-skalasi/





 
Solfeggio Frekanslarının Su Kristalleri Üzerindeki Etkisi




Altı Solfeggio Frekansı:



Ut (C/Do) – 396 Hz – Suçluluk Duygusu ve Korkudan Özgürleşmek
Re (D) – 417 Hz – Durumu Çözmek, Değişimi Kolaylaştırmak
Mi (E) – 528 Hz – Dönüşüm ve Mucizeler (DNA’yı şifalandırmak)
Fa (F) – 639 Hz – Yeniden Bağlantıya Geçmek/İlişkiler
Sol (G) – 741 Hz – İfadeler/Çözümler
La (A) – 852 Hz – Uyanışın Sezgisinde Olmak

Kadim Solfeggio Skalasındaki Frekanslar:

Ut (C/Do) – 396 Hz
Niyet: Kederden Neşeye Geçiş, Suçluluk Duygusu ve Korkudan Özgürleşmek
Bu frekans enerjiyi serbest bırakmamıza yardımcı olur ve suçluluk duygusu üzerinde faydalı etkileri vardır. Suçluluk duygusunu temizler, çoğunlukla idrak etme yolundaki engelleri temsil eder, hedeflere hayırlı yoldan ulaşmamıza yardımcı olur. Ut tonu bizi, suçlu hisseden halimizden ve savunma mekanizmamızı düşüren korkularımızdan özgürleştirir. 396 Hz. Frekansı, bizi tatmin olmadığımız mevcut halimize getiren gizlediğimiz blokajları, bilinçaltı olumsuz inançlarımızı, karar ve düşüncelerimizi arar.
Re (D) – 417 Hz
Niyet: Durumu Çözmek, Değişimi Kolaylaştırmak
İkinci ana Solfeggio tonu değişiklik hakkında enerji çıkartır. Bu frekans hayatımızda travma etkisindeki tecrübelerimizi temizler ve geçmiş olayların yıkıcı etkilerinden arındırır. Hücresel düzeyde işlemden bahsettiğimizde Re notası hücreyi ve onun fonksiyonlarını optimal bir şekilde cesaretlendirir. 417 Hz. Frekansı kalıcı bir enerjiyle temas edip hayatımızda değişiklik yapmamıza yardımcı olur.
Mi (E) – 528 Hz
Niyet: Dönüşüm ve Mucizeler (DNA’yı şifalandırmak)
Mi notası insan DNA’sını orijinal, tam ve bütün haline getirmek için kullanılır. Bu frekans hayatımıza dönüşüm ve mucizeler getirir. DNA onarım işlemini faydalı etkiler takip eder- yaşam enerjisinin artması, zihinde açıklık, farkındalık, aydınlanmış veya harekete geçirilmiş yaratıcılık, derin içsel huzur vecd olma hali gibi, dans ve kutlama. Mi tonu hayal gücümüzü aktive eder, en yüksek hayrımıza ve amacımıza niyet etmemize ve içgüdümüzün faaliyete geçmesine yardımcı olur.
Fa (F) – 639 Hz
Niyet: Yeniden Bağlantıya Geçmek ve Dengelemek/İlişkiler
Solfeggio skalasından bir ton daha. Kişiler-arası ve topluluk içinde ahenkli ilişkiler yaratımına olanak sağlar. Fa notası-aile içindeki, eşlerimizle, arkadaşlarımızla ve sosyal ilişkilerimizdeki problemlerle başa çıkmak için kullanılır. Hücresel işlemlerden bahsederken, 639 Hz. Frekansı, çevresiyle iletişim kurması için hücreyi cesaretlendirir. Bu kadim Solfeggio frekansı iletişim, anlayış, tolerans ve sevgiyi geliştirmeye yardımcı olur.
Sol (G) – 741 Hz
Niyet: Problem Çözmek, İfadeler/Çözümler
Hücreyi toksinlerden arındırır (“Solve polluti). 741 Hz. Frekansının sıklıkla kullanımı daha sağlıklı, kolay bir hayata yönlendirir; aynı zamanda bizi çeşitli toksinlerle kirlenmemiş gıdalı bir diyete de yönlendirir. Sol notası hücreyi farklı çeşitlerdeki elektro manyetik ışınımlardan temizler. Herhangi bir nitelikteki problemleri çözmek, bu ses frekansının bir başka uygulamasıdır. Solfeggio skalasının bu beşinci frekansı, saf ve dengeli bir yaşam sürdürebileceğimiz- kendimizi ifade etmenin tesirinde olmamıza yardımcı olur.
La (A) – 852 Hz
Niyet: Uyanışın Sezgisinde Olmak, Ruhsal Düzene Geri Dönüş
La notası, hayatımızdaki-karşımızdaki insanlar, bulunduğumuz mekanlar ve yaşadığımız olaylar dahilindeki gizli ajandalar ve saklı niyetler gibi, illüzyonların içinden geçip görmemizle ilintilidir. Bu frekans, bir insanın her şeyi saran ruh ile iletişimi için açılması niyetiyle kullanılabilir. Farkındalığı arttırırken, bizim ruhsal düzenimizi geri kazanmamıza yardımcı olur. Hücresel işlemler konusunda 852 Hz. Frekansı, hücrenin kendini daha üst bir sistemin içine dönüştürmesine olanak sağlar.
Dr. Leonard Horowitz tarafından yönetilen ek araştırmalara göre, üç adet Solfeggio frekansının daha var olduğu önerilmektedir.


Si (B/Ti) – 963 Hz
Bu ton, herhangi bir sistemi orijinal, tam ve bütün haline doğru uyandırır. Işık ve her şeyi saran ruh ile bağlıdır ve Bir’liğe dönüşe, doğrudan tecrübe etmeye olanak sağlar. Bu frekans bizi yeniden Ruh ile veya ruhsal alemin titreşimsel olmayan enerjileriyle, bağlantıya geçirir. Bir’lik halini, yani bizim gerçek doğamızı, tecrübe etmemize yardımcı olur.
174 Hz
Tonların en düşüğü olarak doğal bir anestezi olarak karşımıza çıkar. Fiziksel ve enerjetik olarak acımızı azaltmaya yardımcı olur. 174 Hz. Frekansı organlarımıza güvence, güvende olma ve sevgi verirken, içlerindeki en iyinin ortaya çıkmasına cesaret verir.
285 Hz
Bu frekans dokunun orijinal şekline gelmesine yardımcı olur. 285 Hz. Frekansı enerji alanlarına etki ederek, zarar görmüş organlarımızı yeniden inşa etmek üzere mesaj gönderir. Ayrıca bedenimizi canlı ve enerjik hale sokar.
Solfeggio skalası ve üç ek ton

Bildiğimiz üzere, orijinal Solfeggio skalasında 6 ton bulunmaktadır. Bunlar: 396, 417, 528, 639, 741 ve 852 Hz.dir.
Bu orijinal frekanslardan ortaya çıkan örüntüyü sürdürürsek, ek frekanslar hesaplanabilir. Şablonu alt modellere bölmeden önce 396 Hz.den küçük olan üç frekans hesaplanabilirken (63, 174 , 285), 852 Hz.den büyük sonsuz frekans türetilebilmektir.
63
174 – acıyı azaltmak
285 – enerji alanlarıyla etkileşim
396 – kederi neşeye çevirmek
417 – değişime olanak sağlamak
528 – dönüşüm ve mucizeler
639 – yeniden bağlanmak, birleşme, ilişkiler
741 – ifadeler/çözümler
852 – ruhsal düzene geri dönüş
963 – tam ve bütün halde uyanış
1074
1185
1296
1317
Vb.
Tüm bu ek frekanslar 3, 6 veya 9’a indirgenebilir, ama bu onları da, ana Solfeggio skalasındaki frekanslar gibi kullanılması anlamına mı gelir? 9 Solfeggio tonlamasına konsantre olmamızın yeterli olduğu belirtiliyor.
Bu 9 ton, yeterince araştırılmış olup, bir çok insan tarafından faydaları deneyimlenmektedir. Daha fazlası veya azı için, burada sezgilerimize güvenebiliriz. İç sesimiz, ihtiyacımız olana ve bizim için hayırlısına doğru, bizi yönlendirecektir.


ÇAKRA NEDİR ? (DERLEME ) (https://onedio.com/haber/13-adimda-cakra-nedir-nasil-dengelenir--516468 )






Doğu tıbbında yaygın kabul gören bir teoriye göre, etten kemikten olan maddi bedenimizden başka bir de enerji bedenimiz var. Kanın bedenimizde dolaştığı gibi, enerji de bu enerji bedenimizde dolaşıyor. Enerji düzgün akmadığında fiziksel ve ruhsal hastalıklar ortaya çıkabiliyor ve tedavi de akışın tekrar sağlanması ile gerçekleşiyor.   
Enerji beden kuramına göre bedenin dışında aura, magen gibi koruyucu katmanlar var. Teşhis, tedavi ve koruma çalışmaları buradan yapılabiliyor. Asıl enerji istasyonları ise çakralar. Bedenin orta hattında bulunan çakralar, güçlü enerji merkezleri. Çakra, Sankskritçe çark demek. Enerjinin bu merkezlerde çark gibi döndüğüne inanılıyor. Çakralarımız uyumlu dönmediğinde de enerji akışı sekteye uğruyor. Buna neden olan sebepleri bulup, yok etmek gerekiyor. 
Şimdi kısaca vücudumuzdaki 7 temel büyük çakrayı ve enerji akışını dengelemek için yapabileceklerimizi aktaracağız.

1. Kök çakra: Maddiyat ile ilişkimiz
Kuyruk sokumunun tam ucundaki bu çakra dünyevi işler müdürüdür. Yeryüzüne doğru kırmızı bir ışık sütunu olarak imajine edilir. İyi çalışan bir kök çakrayla dünyaya sağlam bir şekilde kök salarız. Fırtınalarda uçup gitmemek, hızlı değişimlere uyum sağlamak, hayattaki haklarımızı sahiplenmek ve maddi kazanımlar bu çakradaki enerjinin dengeli olması ile mümkündür. Fazla çalışan kök çakra maddiyata aşırı düşkünlük,  zayıf kök çarka ise maddi zafiyet ve bu dünyaya ait hissedememe ile ilişkilidir.

2. Mide çakrası: Libido kuramları
Göbek deliğimizin iki parmak altında bulunan bu çakramızın diğer adı sakral çakradır. Rengi turuncu olan bu çakradaki enerji ile cinselliğimiz, iştahımız, yaratıcılığımız gerçeklenir.  Yaşamdan haz alabilmek bu çakranın düzenli çalışması ile mümkündür. Yemek, cinsellik, sosyal ve zihinsel eylemlerden neşe ve mutluluk duymak için bu çakramız dengeli olmalıdır.  Fazla çalıştığında hazlara aşırı düşkünlük, az çalıştığında ise zihinsel ve cinsel zafiyet ortaya çıkar.

3. Güneş sinirağı çakrası (solar pleksus) : Güç benimle
Göbek deliğimizin üç parmak yukarısında bulunan bu çakranın rengi sarıdır ve  güç ile ilişkilidir. İrade gerektiren konular, cesaret, kendinden eminlik  bu çakrayla ilgilidir. Ayrıca etraftaki diğer enerjilerin alımlandığı bir kapı vazifesi görür. Empati burayla ilgilidir. Dengeli olması, güçlü, farkında ve saygılı olmayı beraberinde getirir. Az çalışması depresyon,  çok çalışması kontrölcülük, empati yoksunluğu ve şişmiş ego ile ilişkilenmektedir.

4. Kalp çakrası: Sevginin adresi
Göğüs kafesimizin ortasında kalbimizin yanında yer alır. Rengi yeşildir. (Pembe de bu çakranın renk frekansıdır.)  Evrenin en önemli prensibi sevginin ikamet ettiği yerdir. Birlik bilinci bu çakrayla ilişkilenir.  Dengeli çalışan bir kalp çakrası, kendini sevme, huzur, insanları olduğu gibi kabul etme ve onları sevebilme yetisi ile ilişkilidir. Az çalışan bir kalp çakrası sevme ve sevilme yoksunluğuna işaret eder. Çok aşırı çalışan bir kalp çakrası ise aşırı hassasiyet ve başkaları için kendini feda eden bir karakter geliştirmeye yol açar.

5. Boğaz çakrası: İfade alanı
Boğazımızın vücudumuzla birleştiği yerdedir. Mavi renklidir.  İfade ve iletişim merkezidir.  Boğaz çakramız kendimizi ifade etme alanımızdır. İfade tarzı olarak konuşmak, yazmak, dans etmek, resim yapmak hatta tweet atmak da boğaz çakrasıyla ilişkilidir.  Çok çalışması gereksiz boş konuşmalarla, dedikodu yaparak enerji tüketmekle, az çalışması ise ifade sorunları ile ilişkilidir.
6. 3. Göz çakrası: Sezgiler
İki kaşın ortasından bir iki parmak yukarıdadır. İndigo mavi-mor renktedir. Sezgiler, öz farkındalık,  düşünce sağlığı ile ilişkilidir. Dengeli olduğunda beynin iki lobunun da dengeli, iyi ve berrak çalışmasını sağlar. Gerçeği burada duyumsar, işleme geçirdikten sonra gerçekliğimizi oluştururuz. Az çalışan bir üçüncü göz manevi eksikliği, hayal gücü yoksunluğunu ve basiretsizliği getirir. Çok çalıştığında ise fazla hayalci, aşırı maneviyat peşinde ve orada olmayan şeyleri de görebilen biri olma tehlikesini doğurur.

7. Taç çakrası: Ruhaniyat
Bebekken bıngıldağımızın olduğu yerde, kafamızın tepe noktasında, gökyüzüne doğru uzanan bir enerji sütunudur. Rengi menekşe rengi veya  beyaz -altın sarısı olarak imajine ediliir.  Bu çakra edebi gerçek, ruhsal olgunluk, yüksek benlikle ilişkilidir. Taç çakranın dengeli çalışması hayat amacını bulmak ve ona uygun yaşamakla ilişkilidir. Fazla çalışan bir taç çakranın dünyadan el etek çekmeye götürdüğü söylenir. Az çalışması ise yaşamın anlamsızlıklar silsilesi olarak görülmesi, ruhaniyatın ve maneviyatın reddi, maddiyata aşırı düşkünlük olarak tezahür eder.




 

Çakra Nedir, Çakralar Nasıl Açılır? 
(http://www.aysetolgaiyiyasam.com/cakra-nedir-cakralar-nasil-acilir)





Çakra, Sanskritçe’de tekerlek manasına gelmektedir. Genellikle ateş çarkı olarak ifade edilmektedir. İnsan bedeninde, çakra olarak bilinen; yedi temel enerji merkezi bulunmaktadır. Bu enerji merkezleri; hormonal salgı bezleri ve büyük sinir ağlarının üzerinde bulunmaktadır.
Çakraların aktive edilmesi yoga ile daha kolay ve daha sağlıklı olmaktadır. Yoga asanalar ve nefes teknikleri ile çakralar aktive edilir. Çakralar ne kadar açıksa, enerji akımı da o kadar fazladır ve kişi o kadar sağlıklıdır.
Her bir çakra, büyüme ve sağlık ile ilgili hormonal bir sistem tarafından kontrol edilmektedir. Bu salgı bezlerindeki ağırlaşma ya da bozulma durumunda; ruhsal açıdan hemen etkilenme söz konusu olmaktadır. Salgı bezlerinin yani çakraların durumuna göre öfkeli, korkulu ya da karamsar olunabilmektedir. Zihin, beden ve ruhun iyileşmesi için en etkin ve en önemli faktördür.
1. ÇAKRA
Kök çakra olarak 1. Çakra, Kırmızı renkli olup yeteneği kabullenmedir. Çakra algılaması; dokunma, hareket ve varlıktır. Kişi bu çakrasını; denge, titreşim, tüylerin diken diken olması, enerji akışı ya da fiziksel olarak zevk alma anında hissedebilir. Çakranın güçlendirilmesi; yürüme, meditasyon, dokunma ve derin gevşeme ile gerçekleşmektedir. Elementi topraktır. Kızma, gücenme ve sertlik bu çakranın olumsuz etkilenmesine yol açar.
Çakra nerede bulunur?
Boşaltım organlarının yer aldığı kasıklar, omurganın en altında, bağırsakların ve anüsün birleştiği alanda bulunmaktadır. Alışkanlıkların ve otomatik davranışlarının temelini oluşturur. Bilinçaltını ifade ettiği için oldukça önemlidir.
Çakranın dengesi olduğu nasıl anlaşılır?
Şayet 1. Çakra dengesizse kişi bu aşamada; kapalı ve bloke edilmiş hissedebilir. Hayat enerjisi yavaş yavaş solmaya başlar. Fiziksel aktivitelerden kaçar ve kendini sürekli hasta hisseder.
Sürekli olarak kızgınlık yaşanır. 1. Çakranın tam tersi yani gölge duygusu olduğu için de çakranın asıl yeteneğinin üstü örtülmüş olur.  Birinci çakra uyandırıldığında ise, kişi kendini yenilenmiş hisseder.

2. ÇAKRA
İkinci Çakra,  cinsel çakra olarak tanımlanır. Kişinin ikamet ettiği yeri ifade eder. Dalak, pankreas ile yakından ilişkilidir. Bulunduğu bölge ise cinsel organlardır. Bedendeki kontrol edilemeyen eylemler, cinsel dürtüler ile ilgilidir. Yeteneği ise yaratıcılıktır. Rengi portakal rengidir. Ters yani gölge duyguları ise; aşırı uçlar ve suçluluk hissidir. Elementi sudur. Duygusal olarak fark edilir. Meditasyon yöntemi ise esenliğin rahatlatıcı duyusu üzerine yapılmaktadır.
Cinsel doyum sırasında insan tıpkı yağmur bulutları gibi yüklenir ve ardından boşalır. Bu sırada vücut, enerji ile doludur. Tıkanık enerjiler açılır. Bu sebeple de cinsel doyum fiziksek sağlık için oldukça önemlidir. Egoyu terk etme manası da taşımaktadır. Teklikten çıkmak ve bütün olmayı temsil eder.
Çakranın dengesiz olduğu nasıl anlaşılır?
Bu çakranın kapalı olması durumunda; kasık merkezinde bulunan blokajlar kapanır. Eşinden cinsel açıdan beslenme alamayan kadınlar, fiziksel doyum yaşayamadığı için cinsel organı ile bağlantı kuramaz. Bu sebeple de cinsel ilişkiden zevk alamaz. İlişkisinde üstte olmayı sever ve kontrolcüdür. Sağlıklı ilişkilerde ise bu durum değişmektedir. Kadın kabullenici ve sakin olabilir. Kasık çakrası, gerçek sevgi ve ilgi ile yavaşça açılmaktadır.
Erkeğin bu çakrası kapalı olduğunda ise erken boşalma ya da ereksiyon problemleri meydana gelebilir. Enerji sürekli olarak tutulduğu için tıkanıklık ve geriye doğru akış söz konusu olur. Bu sebeple de enerji penis yerine sırtta bulunan 2. Çakraya ulaşır ve bu durumda erkek cinsel ilişkiden soğuyabilir.
Gerçek anlayış, sevgi, eşit paylaşım ve saygı ile çakraların temizlenmesi mümkündür. Gerçek bir iletişim sonucunda cinsellik de güç kazanacaktır.
Çakradaki sorunların belirtileri ise:
Adet döneminin sancılı geçmesi,
Kısırlık,
Böbrek ve mesane problemleri,
Yumurtalık kanseri,
Hormonal dengesizlikler olarak sayılabilir.
3. ÇAKRA
Üçüncü çakra ise solar plexus çakrası olarak adlandırılır. Akli ve zihinsel süreçleri düzenlemektedir. Kalp ile yakından ilişkili olan bu çakra, hayal gücümüzü tamamlar ve bir şeye inanıp başarmayı simgeler. Rengi sarıdır ve yeteneği kararlılık, iradedir. Ters yani gölge duyguları ise; öfke, açgözlülük ve hırstır. Sezgilerle algılanan bu çakra, meditasyon yaparken zihnin tek noktalı olmasına odaklanma ile keşfedilebilir.
Nerede bulunur?
Göbek deliğinin tam üzerinde bulunmaktadır. Böbreküstü bezleri, karaciğer ve bedendeki tüm sindirim sistemlerini kapsarken, adrenalin bezleri ile ilişkilidir.
Çakra ne işe yarar?
Örnek olarak kişi rejim yapmak ya da sigarayı bırakmak istiyorsa, 3. Çakra enerjisine çalışmalıdır. Bu enerjinin hayata girmesi ile, denetim konusunda güç kazanılacaktır.  Göbek çakrasının ilginç işlevi de aslında kalp çakrasının görevi olan solunumdaki rolüdür. Akciğerler kalp merkezinde olsalar da diyafram, akciğerlerin altında olan kaslar göbek bölgesinde bulunur.
Çakrayı açmak için:
Ayaktra dik bir pozisyonda durun. Ardından sert ve kalın bir kitabı karnınıza ve göbek deliğinize bastırır gibi açık olarak tutun. Nefes alırken kitabı karnınıza doğru itin. Nefes verirken, karnınız boşalacak ve bu aşamada kitabı sırta doğru çekin.  Kişi sinirlendiğinde; midenin bulandığı ya da yandığı bilinir. Bu çakra, tamamen bu duygularla ilgilidir.

Üçüncü çakra için yoga!
Yoga ve nefes teknikleri, 3. Çakranın temizlenmesine ve açılmasına yardımcı olacaktır. Kronik sırt, boyun ve bel ağrılarından yoga sayesinde kurtulmak mümkündür. Kararlılığı korumak adına yoga esneme duruşları oldukça önemlidir. Öfke, ilk olarak kendini karaciğerde gösterir.  Karaciğer endokrin bezidir ve kanımızdaki zehirleri atmak için iyi bir filtredir. Örnek olarak yoğun stres altında çalışıyorsanız bu durumda karaciğer kötü çalışacak ve siroz, hepatit gibi hastalıklar meydana gelebilecektir. Karaciğerin temizlenmesi için pancar, pancar yaprağı ya da pancar suyu içilebilir.  Bunun dışında; Japon turpu yemek, yogi çayı içmek önerilmektedir.
4. ÇAKRA
Dördüncü çakra, kalp çakrası olarak ifade edilmektedir. Yeteneği; şefkat, sevgi ve muhabettir. Rengi yeşil ve pembedir. Gölge duyguları ise korku, bağımlılık olarak ifade edilir. Elementi havadır. Çakra yalnızca sevme duygusu ile algılanmaktadır.
Bedenin en güçlü çakrasıdır. Kanın, bedendeki her organı beslenmesi ile tüm vücuda yayılır. Farkındalık sayesinde tek yerine bütünlük anlayışını fark etmeyi sağlar.
Korku 4. Çakrayı kapatır!
Korku, dördüncü çakranın gölge duygusudur. Korku arttıkça çakra kapanır. Kalp rahatsızlıklarının, akciğer hastalıklarının ve göğüs kanserinin bu bölgede olduğunu bilirseniz korku ve bağımlılığın insan öldürme sebepleri de anlaşılabilir.
5. ÇAKRA
Beşinci çakra, boğaz çakrasıdır. Sesimizin bulunduğu ve dürüstlük yeteneğine sahip bir çakradır. İletişim ve ifade gücünü temsiz eder. Tiroit bezlerine yakın konumda bulunur.  Rengi mavidir. Ters yani gölge duyguları ise; inkar, yalanlama ve sertliktir.  Meditasyon yaparken ses inleme yöntemi ile uyarılır.
Kendiniz olmak için 5. Çakranızı açın!
İnsanın kim olduğunu anlaması ve gerçek sesini kendisinin duyması için 5. Çakranının uyarılması gerekmektedir.  Sözlerin gücü, her şeyi değiştirebilir. Örnek olarak oldukça gergin bir ortamda, yapılan espri ya da içtenlik, tüm gergin havayı değiştirebilir. Kişinin bunu kendi hayatında yapması ise oldukça önemlidir.
Çakranızı açmak için:
Boğaz çakrasını açmak için doğruyu söyleme ve dürüst olma yeteneklerin geliştirilmesi gerekmektedir. Tedavi için ve çakranın uyarılması için kulağa hoş gelen ve rahatlatıcı etki olan müzikler ve yoga çalışmaları yapılabilir.
6. ÇAKRA
Altıncı çakra, üçüncü göz çakrasıdır. Kendin olma, kendinin farkına varma, huzur ve zihin gücü ile yakından ilişkilidir. Seratonin yani mutluluk hormonu salgılayan hipofiz bezinin bulunduğu alanda yer almaktadır. Rengi çivit mavisidir. Yeteneği sezgi gücüdür. Yogiler, üçüncü göz noktası adı verilen kaşların arasındaki noktalarda bulunmaktadır. Bunalım ve zihinsel karmaşa gölge duygularıdır.
Altıncı çakranın bozulması:
Altıncı çakra ters yöne hareket ediyorsa, kişi zihinsel kavramlar hakkında kendini kafası karışmış bulabilir. Gerçeklik hakkında düşünceleri değişmiştir. Olumsuzluk ve yapaylık hakimdir. Tıkanık ve zayıfsa çakraya enerji akışı az olduğu için kişinin yaratıcı fikirleri engellenmiş demektir. Eğer çarka güçlü bir şekilde saat yönüne tersse kişi olumsuz fikirler yaratma da yeteneklidir
Yoga ise, sezgi gücünün gelişmesini sağlamaktadır. Yapılan her yoga, bir adım daha ileri gitmemizi sağlamaktadır.
7. ÇAKRA
Tepe çakrası olarak adlandırılmaktadır. Bu çakra, beynin işleyişinin yanında sinir sistemi, iskelet sistemi ve dolaşım sistemi de dahil olmak tüm bedeni etkiler.  Rengi mordur. Yeteneği sınırlandırılmamaktır. Acı, ıstırap ve keder gölge duygularıdır.
Çakra kapalı ise:
Çakranın kapalı olması durumunda kişi ruhsal olarak dengede değildir ve kozmik histen uzaktır. 7. Çakra ne kadar açıksa, kişi kendini ruhunu ve evreni o kadar tanıyordur.
Yogi dilinde elektromanyetik alan denilen alanı içerir. Bu bizim fiziksel bedenimizi çevreleyen auramızdır.İnsanın aydınlanma yeteneği de bu çakradan gelmektedir.


SES FREKANSLARI VE DUYGULAR ( DERLEME - http://horozz.net/ses-frekanslari-ve-duygular.html)




Müziğin insan üzerindeki etkisi dinlediğim müziklerden belli oluyor.. Aşıksan duygusal şarkılar, çılgınsan hızlı müzikler, kültür seviyen yükseldikçe daha evrensel müzikler dinliyorsun.. Peki bu müzikleri oluşturan frekansların insan üzerindeki etkileri nedir? Hangi Frekans hangi etkiye sahip?
Duygularımıza tercüman olan, ona eşlik eden hatta duygularımızı değiştiren yegane şeydir müzik. İlkel kabilelerde yaşayanlardan, uzay istasyonlarındaki insanlara kadar herkes her koşulda müzik dinleyebilir, dinlemek ister.
‘Müzik ruhun gıdasıdır’ tabiri de kulağımıza aşina olduğu kadar yavan değildir aslında. Müzikteki farklı frekanslar insanı mutlu edebilir, rahatlatabilir, sinirlendirebilir ve strese sokabilir. Ses dalgalarının yarattığı titreşimlerin su moleküllerini değiştirebildiğini biliyoruz. Vücudumuzun %80’ni suyla kaplı olduğundan, müzikten fiziksel olarak etkilenmemek de çok zor bir durum.
Peki şuan TV’de, radyoda, dinlediğimiz her müziğin altında bir komplonun yattığından bahsetsek? Ersin İpek, hazırladığı yazıda, bu komplonun nasıl çıktığını ve bu zamana kadar nasıl ilerlediğini anlatıyor. Biz de sizin için, bu yazıdan hareketle zehirli müziğin detaylarını listeleyelim istedik.
 İşte bizi müzikle zehirleyen frekans: A=440 Hz 
Sevgiyi temsil eden 528 Hz varken neden 440 Hz?
528 Hz içimize huzur verip, bizi iyileştirme gücüne, diğer frekanslar da kendi çaplarında pek çok etkiye sahipken, neden şu anda dinlediğimiz tüm müzikler 440 Hz frekansına ayarlı?
Buna kim ne zaman karar vermiş ve müzik nasıl olmuş da tekelleşmiş? Dinlediğimiz müziklerin altında hiçbir zaman komplo teorisi arama ihtiyacı duymayan bizler, “müzik ruhun gıdasıdır” diyerek ne kadar zamandır zehirleniyoruz dersiniz?
Günümüz psikopatolojisi, siyasi yozlaşma, genetik bozulma ve kültürel yozlaşmayla geleneksel değerlerin kayboluşunun ve hastalıkların artmasının altında yatan müzikal gerçeği öğrenmeye hazır olun o halde.

Her şey “Standard Tuning” dediğimiz müziğin A=440 Hz’e sabitlenmesi ile başladı. Bunu yapan ise müziği askeri anlamda ticarileştiren Rockefeller Grubu. Müzik endüstrisinin bu standart frekans ile tekelleşmesi, kitleleri sürü psikolojisi altında tutmanın, insanları asabiyete, kedere sürüklemenin, psikososyal kışkırtmalara açık hale getirmenin zeminini hazırlamış ve bunlar sonucunda artan hastalık oranları ve mali krizler sayesinde de Gruba üye ticari şirketlerin kâr elde etmesinin etkili yollarından biri olmuştur.
Bu sabitlemeyi ise müziği askeri anlamda ticarileştiren Rockefeller Grubu yaptı. Müzik endüstrisinin bu standart frekans ile tekelleşmesi, kitleleri sürü psikolojisi altında tutmanın, insanları asabiyete, kedere sürüklemenin, psikososyal kışkırtmalara açık hale getirmenin zeminini hazırlamış ve bunlar sonucunda artan hastalık oranları ve mali krizler sayesinde de Gruba üye ticari şirketlerin kâr elde etmesinin etkili yollarından biri olmuştur.

Bastırılan bu frekans, yani “iyi titreşimler” ise her türlü hastalığı ve stresi iyileştirebilecek güçtedir. Ama ne yazık ki önce sansürlenmiş, daha sonra ise standartlar değiştirilerek unutturulmaya çalışılmıştır.
Titreşimler tüm hayatımızı etkiler. Özellikle de hücrelerimiz iyileşmek ve yenilenmek için düzenli titreşim halinde olmak durumundadır.
Titreşimlerin gücüyle “karanlık” ya da “aydınlık” tarafa geçmek mümkündür. Suya güzel şeyler söyleyince moleküllerinin güzelleştiğini hepimiz biliyoruz. Bedenlerimizin %80’ine yakını sudan ibarettir ve su, süper-iletken sıvı kristal bir yapıya sahiptir.
Günümüzde modern müziği kafa şişirici ve saldırgan bulan pek çok kişi var. Pek çoğumuz duygusal olarak bu tarz müziklerden olumsuz etkileniyoruz. Standart Anglo-Amerikan müzik aletleri ve sesleri ise kitlesel histeri yaratmak üzerine akortlanmaya devam ediyor.
Tarih boyunca savaş çıkaran, inanılmaz kârlar elde eden ve nüfusu kontrol altında tutmaya çalışan güçler mevcut oldu. 1770’de Rothschild, İlluminati planlarını başlattı. Amacı bankalar aracılığıyla yaratılan bir network ağı ile kendisi ve yandaşları tarafından yönetilecek küresel bir dünya sistemi kurmaktı. Öyle bir güç ki tüm uluslararası kurumsal şirketleri ve hatta hükümetleri yönetecekti. Bu sayede Amerikan hazinesi başta olmak üzere dünyanın sayılı ülkelerini avuçlarının içine aldılar.
Müzik aletleri ve sesleri kitlesel histeri yaratmak üzerine akortlanıyor..
1770’de dünyanın en soylu ailelerinden Rothschild ailesi, İlluminati planlarını başlattı. Amacı bankalar aracılığıyla yaratılan bir network ağı ile kendisi ve yandaşları tarafından yönetilecek küresel bir dünya sistemi kurmaktı.
Öyle bir güç ki tüm uluslararası kurumsal şirketleri ve hatta hükümetleri yönetecekti. Bu sayede Amerikan hazinesi başta olmak üzere dünyanın sayılı ülkelerini avuçlarının içine aldılar.
1.Dünya savaşı sırasında Rockefeller tarafından yönetilen askeri radyolar devreye girdi ve bütün ekipmanlar seferber edilerek radyo tekeli kuruldu. Radyodan savaş esnasında gönderilen komutlar hiç son bulmadı.  Amerikan Donanması, General Electric işbirliği ile 1919’da kendi ulusal radyosunu kurarak bu tekele alternatif oluşturdu ve bugünkü Amerikan Radyosunu (RCA) doğurdu.
Askeri tabanlı kartelde RCA, AT&T, General Electric, Westinghouse gibi şirketler yer aldı. Bu oluşum enerji endüstrisi, biyoenerji ve elektro-genetik ve soyaçekim üzerinde faşist bir baskı kurdu. Daha sonra Ulusal Yayıncılık (NBC) ve AT&T ile radyo, televizyon ve telefon zinciri tekelleşti.
2. Dünya Savaşı sırasında ise Savunma Bakanlığı işbirliği ile havadan yapılan operasyonlarda bu ses frekansları etkili şekilde kullanılmaya başlandı. Buna radyolar da dâhil oldu.
Daha sonra ise haritanın batısında standart müzik ayarı A=440Hz’e sabitlendi.
İlk çalışmalar Elvis ve İngiliz grup British Invaders ile başladı. Bunu Beatles takip etti. Beatles’in bir konseri İsrail’de iptal edildi, sebebi ise “kitlesel histeri yaratması, cinsel istekleri tetiklemesi ve saldırganlığı tırmandırması” olarak belirtildi. Bunda Mossad’ın İngiliz Kraliyet ailesini yakın takibe alması önemli rol oynadı.
1938’de Rockefeller Grubu İngiliz-Amerikan radyosu ve televizyon kartelleri kurarak Nazi hareketiyle Yahudi düşmanlığı başlattılar. 1957’de Kanada’da ergen yaştakileri saldırganlaştıran müzik yayınları yapılmaya başlandı ve çok etkili oldu. Elvis’in menejeri Amerikan Ordusuna hizmet eden bir Albaydı ve Avrupa göçmeniydi.

1938’de dinleyicilerin duygularını kontrol altına almaya yönelik araştırmalar başladı
1938’de frekanslar standarda sabitlenmeden önce, mekanik olarak dinleyicilerin duygularını kontrol altına almaya yönelik araştırmalar başladı.
Bu sayede kitlelere ticari ilgi alanları önceden dayatılabilecekti. Bu araştırmalar derhal kitlelerin ikna edilmesi için kullanılmaya başlandı.
Bu sayede kitlelere ticari ilgi alanları önceden dayatılabilecekti. Bu araştırmalar derhal kitlelerin ikna edilmesi için kullanılmaya başlandı.
Aynı sistem eğitim için de kullanılmaya başlandı: “Programlanabilir Zihin Setleri”. NBC ve CBS arasındaki ticari çekişme halkın üzerinde türlü deneysel çalışmalar yapılmasına neden oldu. Kendi taraflarına daha fazla takipçi çekebilmek uğruna halk üzerinde çeşitli ses efektleri kullanılarak psiko-galvanometre denemeleri yapıldı.  Bu ölçümlere göre de halkın nasıl yönlendirileceği tayin edildi.
Hitler’in Almanyası Polonya’yı işgal ederek savaşı başlattı. Tüm dünyadaki müzisyenlerin istememesine rağmen bu standart Nazi propagandalarıyla Hitler karşıtı tüm ülkelerde kafadan kabul edildi.

Bu titreşimler, beyne özgü duygusal ve sevgisel zihni baskılıyor ve yaratıcılığı köreltiyor..
Yapılan tüm araştırmalar A=440Hz’in insanların kalp ve kuyruk sokumu arasındaki enerji merkezleriyle (çakralar) uyumsuz olduğunu gösterdi. Tersine kalp üzerindeki çakraların ise uyarıldığı gözlendi.
Teorik olarak, titreşimler egoları ve sol beyni tetikliyordu. Ancak sağ beyne özgü duygusal ve sevgisel zihni baskılıyor ve yaratıcılığı köreltiyordu. 3.Göz denen çakranın kapanmasıyla da insanoğlu farkındalığını hiçbir alanda kullanamaz hale gelecekti.
Sahnedeki, televizyondaki ve radyodaki elektronik ses yeterince akıcı değildi. 1910’da A=440Hz standardı Amerika’da sınırlı başarıya imza attı. Avrupa’da ise sıfıra yakın… Müzik endüstrisi de işin içine dahil edilmeliydi. Bu yüzden çalışmalar başlatıldı. İlk olarak İngiliz Standartları Enstitüsü A=440Hz’i kabul etti. Bunda Rockefeller-Nazi konsorsiyumu etkili oldu. O sıralarda İngiltere-Almanya savaşı çıkmak üzereydi.
A=440Hz, petrokimya ve ilaç devleri tarafından finanse edilerek  2. Dünya Savaşında kullanıldı. Hitler’in Almanyası Polonya’yı işgal ederek savaşı başlattı. Tüm dünyadaki müzisyenlerin başkaldırmasına karşın bu standart Nazi propagandalarıyla Hitler karşıtı tüm ülkelerde kafadan kabul edildi.
Yapılan tüm araştırmalar A=440Hz’in insanların kalp ve kuyruk sokumu arasındaki enerji merkezleriyle (çakralar) uyumsuz olduğunu gösterdi. Tersine kalp üzerindeki çakraların ise uyarıldığı gözlendi.
Teorik olarak, titreşimler egoları ve sol beyni tetikliyordu. Ancak sağ beyne özgü duygusal ve sevgisel zihni baskılıyor ve yaratıcılığı köreltiyordu. 3.Göz denen çakranın kapanmasıyla da insanoğlu farkındalığını hiçbir alanda kullanamaz hale gelecekti.
Metafiziksel olarak, A=440 Hz ile A=444 Hz arasındaki interval, müzik âleminde “Şeytanın İntervali” olarak kabul edildi. Bunun nedeni ise ahenkten uzak, iğrenç denilebilecek bir tınının bu iki notanın aynı anda çalınması ile ortaya çıkması idi.
Bundan önceki müzik çalışmalarında yer alan A=444 Hz’in ise doğayla ve insanla daha uyum içinde olduğu gözlemlendi. Eğer insanoğlu spiritüel olarak bastırılırsa, A=444 Hz’in (C=528 Hz) müziksel tınısı dini olarak kabul edilmezdi, öyle de oldu. Bu kiliselerin de işine gelmiş oldu.
Günümüzde ise pek çok aklı başında ve duyarlı müzisyen akortlarını ve dijital ayarlarını 444 Hz’e göre yapmaya başladı. Ancak bunların sayısı az miktarda iken, başta Madonna olmak üzere pek çok ünlü, standart tınılarla, nakaratlarla ve özel olarak imal edilmiş parça sözleriyle gençliği programlanabilir insanlar haline getirmektedir.
Müzik biyoenerjetik olarak titreşimlerinizi ele geçirerek, bilinçaltınızda hâkimiyet kurarak, vücut kimyasını, psikonörolojiyi ve insan sağlığını denetim altına alabilir.
Son zamanlarda tekrar 444 Hz’e dönüş ile daha mükemmel dinletisi olan tınılar elde edilmeye başlandı ve bu tınıların sevgiyi artırdığı, en saf haliyle sevgiyi oluşturduğu, iyileştirme özelliği olduğu ve genetik açıdan onarıcı olduğu tespit edildi. Ancak çalışmaların pek çoğu halen güven uyandırıcı değil. Pek çok tını da melodik olmaktan uzak olup gürültülü bir yapıda.
Her organa ait özel ses tonlamaları, o organa ait hücrelerin titreşimini artırarak iyileşmesini sağlamaktadır.
Bu uygulama ise uzak doğuda A= 444Hz yani C=528Hz frekansında, en saf ve katıksız titreşimlerle yapılır. Kişi tüm stresinden arınır, hücreleri şifa ve sevgiyle dolarak hastalıklara veda eder.
Haritanın sağ tarafında uygulanan şifa tonlamaları (Çigong, şamanik vb çalışmalar) A= 444Hz yani C=528Hz frekansında, en saf ve katıksız titreşimleri yarattığı için, kişi tüm stresinden arınmakta, hücreleri şifa ve sevgiyle dolarak hastalıklara veda etmektedir.
Tüm enerji çalışmalarında titreşimler esas kabul edilerek hücrelerin mükemmel titreşimlere kavuşması ve blokajların kalkması hedeflenir. Yüksek titreşimlere çıkabilen kişilerin bazı olağanüstü yetenekleri de ortaya çıkabilir, yaratıcılığı artar, astral seyahat yapabilir, telepatik güçleri ortaya çıkar, dünya ötesi varlıklarla iletişime dahi geçebilir.
Ses dalgaları ve Etkileri
·         Ut (C/Do) – 396 Hz – Suçluluk Duygusu ve Korkudan Özgürleşmek: 
Niyet: Kederden Neşeye Geçiş, Suçluluk Duygusu ve Korkudan Özgürleşmek
Bu frekans enerjiyi serbest bırakmamıza yardımcı olur ve suçluluk duygusu üzerinde faydalı etkileri vardır. Suçluluk duygusunu temizler, çoğunlukla idrak etme yolundaki engelleri temsil eder, hedeflere hayırlı yoldan ulaşmamıza yardımcı olur. Ut tonu bizi, suçlu hisseden halimizden ve savunma mekanizmamızı düşüren korkularımızdan özgürleştirir. 396 Hz. Frekansı, bizi tatmin olmadığımız mevcut halimize getiren gizlediğimiz blokajları, bilinçaltı olumsuz inançlarımızı, karar ve düşüncelerimizi arar.
·         Re (D) – 417 Hz – Durumu Çözmek, Değişimi Kolaylaştırmak:
Niyet: Durumu Çözmek, Değişimi Kolaylaştırmak
İkinci ana Solfeggio tonu değişiklik hakkında enerji çıkartır. Bu frekans hayatımızda travma etkisindeki tecrübelerimizi temizler ve geçmiş olayların yıkıcı etkilerinden arındırır. Hücresel düzeyde işlemden bahsettiğimizde Re notası hücreyi ve onun fonksiyonlarını optimal bir şekilde cesaretlendirir. 417 Hz. Frekansı kalıcı bir enerjiyle temas edip hayatımızda değişiklik yapmamıza yardımcı olur.
·         Mi (E) – 528 Hz – Dönüşüm ve Mucizeler (DNA’yı şifalandırmak)
Niyet: Dönüşüm ve Mucizeler (DNA’yı şifalandırmak)
Mi notası insan DNA’sını orijinal, tam ve bütün haline getirmek için kullanılır. Bu frekans hayatımıza dönüşüm ve mucizeler getirir. DNA onarım işlemini faydalı etkiler takip eder- yaşam enerjisinin artması, zihinde açıklık, farkındalık, aydınlanmış veya harekete geçirilmiş yaratıcılık, derin içsel huzur vecd olma hali gibi, dans ve kutlama. Mi tonu hayal gücümüzü aktive eder, en yüksek hayrımıza ve amacımıza niyet etmemize ve içgüdümüzün faaliyete geçmesine yardımcı olur.
·         Fa (F) – 639 Hz – Yeniden Bağlantıya Geçmek/İlişkiler
Niyet: Yeniden Bağlantıya Geçmek ve Dengelemek/İlişkiler
Solfeggio skalasından bir ton daha. Kişiler-arası ve topluluk içinde ahenkli ilişkiler yaratımına olanak sağlar. Fa notası-aile içindeki, eşlerimizle, arkadaşlarımızla ve sosyal ilişkilerimizdeki problemlerle başa çıkmak için kullanılır. Hücresel işlemlerden bahsederken, 639 Hz. Frekansı, çevresiyle iletişim kurması için hücreyi cesaretlendirir. Bu kadim Solfeggio frekansı iletişim, anlayış, tolerans ve sevgiyi geliştirmeye yardımcı olur.
·         Sol (G) – 741 Hz – İfadeler/Çözümler
Niyet: Problem Çözmek, İfadeler/Çözümler
Hücreyi toksinlerden arındırır (“Solve polluti). 741 Hz. Frekansının sıklıkla kullanımı daha sağlıklı, kolay bir hayata yönlendirir; aynı zamanda bizi çeşitli toksinlerle kirlenmemiş gıdalı bir diyete de yönlendirir. Sol notası hücreyi farklı çeşitlerdeki elektro manyetik ışınımlardan temizler. Herhangi bir nitelikteki problemleri çözmek, bu ses frekansının bir başka uygulamasıdır. Solfeggio skalasının bu beşinci frekansı, saf ve dengeli bir yaşam sürdürebileceğimiz- kendimizi ifade etmenin tesirinde olmamıza yardımcı olur.
·         La (A) – 852 Hz – Uyanışın Sezgisinde Olmak
Niyet: Uyanışın Sezgisinde Olmak, Ruhsal Düzene Geri Dönüş
La notası, hayatımızdaki-karşımızdaki insanlar, bulunduğumuz mekanlar ve yaşadığımız olaylar dahilindeki gizli ajandalar ve saklı niyetler gibi, illüzyonların içinden geçip görmemizle ilintilidir. Bu frekans, bir insanın her şeyi saran ruh ile iletişimi için açılması niyetiyle kullanılabilir. Farkındalığı arttırırken, bizim ruhsal düzenimizi geri kazanmamıza yardımcı olur. Hücresel işlemler konusunda 852 Hz. Frekansı, hücrenin kendini daha üst bir sistemin içine dönüştürmesine olanak sağlar.
Dr. Leonard Horowitz tarafından yönetilen ek araştırmalara göre, üç adet Solfeggio frekansının daha var olduğu önerilmektedir.
·         Si (B/Ti) – 963 Hz
Bu ton, herhangi bir sistemi orijinal, tam ve bütün haline doğru uyandırır. Işık ve her şeyi saran ruh ile bağlıdır ve Bir’liğe dönüşe, doğrudan tecrübe etmeye olanak sağlar. Bu frekans bizi yeniden Ruh ile veya ruhsal alemin titreşimsel olmayan enerjileriyle, bağlantıya geçirir. Bir’lik halini, yani bizim gerçek doğamızı, tecrübe etmemize yardımcı olur.
·         174 Hz
Tonların en düşüğü olarak doğal bir anestezi olarak karşımıza çıkar. Fiziksel ve enerjetik olarak acımızı azaltmaya yardımcı olur. 174 Hz. Frekansı organlarımıza güvence, güvende olma ve sevgi verirken, içlerindeki en iyinin ortaya çıkmasına cesaret verir.
·         285 Hz
Bu frekans dokunun orijinal şekline gelmesine yardımcı olur. 285 Hz. Frekansı enerji alanlarına etki ederek, zarar görmüş organlarımızı yeniden inşa etmek üzere mesaj gönderir. Ayrıca bedenimizi canlı ve enerjik hale sokar.
Solfeggio skalası ve üç ek ton
Bildiğimiz üzere, orijinal Solfeggio skalasında 6 ton bulunmaktadır. Bunlar: 396, 417, 528, 639, 741 ve 852 Hz.dir.







Bu orijinal frekanslardan ortaya çıkan örüntüyü sürdürürsek, ek frekanslar hesaplanabilir. Şablonu alt modellere bölmeden önce 396 Hz.den küçük olan üç frekans hesaplanabilirken (63, 174 , 285), 852 Hz.den büyük sonsuz frekans türetilebilmektir.
·         63
·         174 – acıyı azaltmak







·         285 – enerji alanlarıyla etkileşim
·         396 – kederi neşeye çevirmek
·         417 – değişime olanak sağlamak
·         528 – dönüşüm ve mucizeler
·         639 – yeniden bağlanmak, birleşme, ilişkiler
·         741 – ifadeler/çözümler
·         852 – ruhsal düzene geri dönüş
·         963 – tam ve bütün halde uyanış
·         1074
·         1185
·         1296
·         1317

Vb.

Aşağıda fiziksel anlamda frekans etkisini gösteren bir gösteri izleyeceksiniz.