Daha
öncede söylemiş ve yazmıştım, yaşadıklarımız bir an gibi, yaşanmışlıklarla
yaşanmamışlıklar/ yaşanamamışlıklar arasında, hayat bir illizyonlar serisi. Her
an bunun idrakinde olan birisi olarak, her yıl hatırlanıp bunun hatırlatılmasını
istemediğimden bu sene sosyal terapi alanlarından biri olan facebooktan doğum
günümü silmiştim ancak babasını sevdiği
için duygularını aşağıdaki satırlara döken oğluma sadece kuru bir teşekkür ederim
demek bana yeterli gelmedi ve kendimce bazı algı ve açıklamaları yazmak
istedim.
Sahip
olduğunuzu sandığınız her şeyi yitirebilirsiniz ama duygularınız hariç, o duygular
ki niyetlerimizin temelidir. Ancak şunuda sarfı nazar etmemek lazım herkes
duygularını çok açık bir şekilde ifade edemez, bunun en bariz sebebi yaşanan
ortamların paranoid ve ziyadesi ile güvensizliğidir, geneli incelerseniz içinde yaşadığımız toplum
duygularını kinaye ile ifade etmeyi daha çok benimser vaziyettedir. Mış gibi
yaşayan bir toplum haline geldik bu durum duygu ve düşüncelerimize de sirayet
etmiş vazyette. Bu olumsuzluklara rağmen duygu ve düşüncelerini net ifade
edebilen insan olmak ve bu paraleldeki evlatlara sahip olduğum için mutluyum,
sağolun varolun evlatlarınızda inşaallah sizler gibi olur.
Bu
arada doğum günümü kutlayan arkadaş,
akraba ve kuzenlerime de ayrıca teşekkür ederim, iyiki varsınız Allah eksikliğinizi
vermesin. Evlatlarınız niyetinizin samimiyetine inanan insanlar olsunlar.
“ Bir çocuk düşün. Aklı ermeye başlamış
boyu bacağına geliyor. Sana hayran. Sana hayran hayran bakıyor. Sen farkında
değilsin.
Hayat denen masa kurulmuş bir sürü insan
var. Çocuk uzakta, sana bakıyor. Her hareketine öyle hayran bakıyor ki… Sen
farkında değilsin.
Sen hala farkında değilsin ama sana olan
hayranlığından hiçbir şey yitirmedi bu çocuk.
Şimdilerde babam, her aynaya baktığımda
seni görüyorum. Bu yaşlardaki seni düşünüyorum. Yaşadığım her şeyde seni
düşünüyorum. Senin zorluklarını, kavgalarını, mücadelelerini, kahkahalarını,
isteklerini, meraklarını, hayatın senden aldıklarını, hayatın sana
vermediklerini, dualarını, yalnızlıklarını…
Senin gittiğin yolun yarısındayım. Bu yaşadığın acı ve tatlı şeylerin yarısı
etmez biliyorum. Çünkü öyle eşit bir fonksiyonu yok hayatlarımızın, herkes
kabına göre acı çekiyor. Ama işte şimdilerde senin parçan olduğumu daha çok
hissediyorum.
Sen yanımda yoksun ama aynaya bakıp seni
hayran hayran izliyorum şimdilerde. Eksikleri oluyor senin hikayenin. Bazen
seninle ilgili kurduğum hikayelerde nerede ne yaptığını bilmiyorum. İşte o
vakit kendime bakıyorum ve eksikleri dolduruyorum. Ne de güzel parçanım senin
diye içim sevinçle doluyor.
Sen babam, farkında değilsin sana nasıl
hayran olarak yaşadığımın/yaşayacağımın. Bazen de kendimi ‘şimdi burada olup bu
durumu görseydi ‘ böyle tepki verirdi diyorum ve kahkaha atarken yakalıyorum
kendimi. Bazen bir insan görüyorum, bir insanla konuşuyorum, sadece senin ve
benim gördüğümüzde kahkahalara boğulacağımız cinsten bir insan. O zaman acıyor
kalbimin bir köşesi ama eminim senin de başına geliyordur ve eminim sen de
benim gibi ikimizin yerine gülüyorsundur.
Ben senin parçan olduğumu şimdilerde daha
iyi anlıyorum. Bana söylediklerini, öğüt ettiklerini. Daha iyi anlıyorum. Daha
iyi hissediyorum senin hislerini, acılarını. O zaman daha da hayran oluyorum.
Senin gibi bir baban yokken yaptıklarını görüyorum. Senin gibi bir babam varken
bile yapamadıklarımı ve yapamayacaklarımı J
Kalbimden senin ile ilgili dilediğim şeyleri ama böyle ‘can-ı gönülden’
dilediğim şeyleri yazsam buraya sığmazlar. Ama iki en iyi dostun, en iyi yanı
da budur ki, birbirilerine anlatmadan, içinden geçenleri anlarlar.
Sen, benim en iyi dostum, babam, oğlum,
arkadaşım, dert ortağım, dayanağım, güvencem. İyi ki doğmuşsun. İyi ki pes
etmeden yaşamışsın, iyi ki senin parçan olmuşum. Sen, bana kattıklarını belki
bazen, şöyle arkana dönüp baktığında göremiyorsundur. Ama bilesin ki hepsi
benim gözümün önündedir. Sana ömrümce hayran olacağım, seninle ömrümce gurur
duyacağım.
Allah gönlünün istediklerini nasip etsin.
Dilerim ailemize katılacak yeni küçük parçaların olurlar ve sana
yetişemediğimiz kısımları yakalayarak senden nasiplenirler.
Ellerinden, yanaklarından, gözlerinden, alnından hasretle ve
sevgiyle öpüyorum. Seni çok ama çok seviyorum benim canım babam.”