20 Haziran 2017 Salı

HİKAYELER

TAVUK BİLE ALLAHINA ŞÜKREDİYOR

İlk okula başladığım dönemde, yaşadığımız ev toplamı yüzeli metrekareyi geçmeyen bir bahçe parçasına kondurulmuş bitişik  iki oda ve ayrı ayrı düzenlenmiş bir mutfak - banyo yapısı ile birde arazinin en uç yerine kondurulmuş tuvaletten müteşekkildi.

Bahçemizdeki  büyük beyaz dut tüm avluyu gölgesinin altına alırdı, hiç sevmezdim meyvesini ama diğer ufak olan siyah meyhoş duta bayılırdım. Ayva ve şeftalinin görüntüsü çok hoştu ancak meyvelerini yemek nasip olmadı, ayva hep kurtlu şeftalide bir türlü gelişme gösteremez, ham meyvesi kekremsi tadı pek çekici gelmezdi bana. Muzuda görmek ve yemek nasip olmadı tek hoşuma giden muzun yapraklarını kağıt gibi yırtmak olurdu

Her çocuk kadar benimde yaramazlıklarım olurdu. Nenem bu yaramazlıklarımda “ bak evladım tavuk bile suyunu içip allahına şükrediyor, sende sahip olduklarına bak ve şükret, yaramazlık yapma “ derdi. Hakikaten tavuk suyu gagasıyla alır ve kafasını yukarı kaldırırdı, sanki yaradan yukarıdaydı ve tavuk şükrünü eda ediyordu.

O dönemlerde babaannem ve ailesinin sahip oldukları hatrı sayılır büyüklükteki bahçeye giderdik, orada da hemen hemen her çeşit hayvan bulunurdu, atlar, inekler, koyun ve keçiler, kurbağa ve kaplumbağalar. Onların içinden inek ve öküzler ilginç gelirdi bana,  zira çift sürmekten dönüşte bakıcıları olan ağabeylerimiz su içirmek için ark kenarına getirdiklerinde ineklere değişik tonda ıslık çalarlardı. Bunun nedenini sorduğumda da ıslık çalarsan  daha rahat ve daha çok su içtiklerini söylerlerdi.  Bu bana garip gelirdi, tavuk suyunu içip yaradana bakıyor, inek suyunu içiyor oralı olmuyordu.

İlk okul son sınıfta okul müdürümüzün din derslerine girip yaradanı tarif ederken “ mekandan münezzeh, nerde anarsanız orada” tarifi cuk diye yerine oturmuştu.


Orta okulda da tabiat bilgisi dersinde tavuk, horoz vb.anatomik yapılarını öğrenirken, çift mideli olmaları, gagalarının içinde hareket serbestisi olan bir dilleri olmadığı için suyu önce gagalarıyla tutup, daha sonra kafalarını kaldırarak mideye gönderdiklerini öğrendiğimde ne kadar sevindiğimi anlatamam. Hemen neneme gidip çattım “ nene sen bana yalan söylüyorsun “ dedim ve yanlış öğrettiklerinin doğrularını kendisine izah ettim. Ne derece anladı yada kabul etti bilmiyorum ama ben doğrusunu öğrendiğim için mutluydum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder