TAVUK BİLE ALLAHINA ŞÜKREDİYOR
İlk okula başladığım
dönemde, yaşadığımız ev toplamı yüzeli metrekareyi geçmeyen bir bahçe parçasına
kondurulmuş bitişik iki oda ve ayrı ayrı
düzenlenmiş bir mutfak - banyo yapısı ile birde arazinin en uç yerine
kondurulmuş tuvaletten müteşekkildi.
Bahçemizdeki büyük beyaz dut tüm avluyu gölgesinin altına
alırdı, hiç sevmezdim meyvesini ama diğer ufak olan siyah meyhoş duta
bayılırdım. Ayva ve şeftalinin görüntüsü çok hoştu ancak meyvelerini yemek
nasip olmadı, ayva hep kurtlu şeftalide bir türlü gelişme gösteremez, ham
meyvesi kekremsi tadı pek çekici gelmezdi bana. Muzuda görmek ve yemek nasip
olmadı tek hoşuma giden muzun yapraklarını kağıt gibi yırtmak olurdu
Her çocuk kadar benimde
yaramazlıklarım olurdu. Nenem bu yaramazlıklarımda “ bak evladım tavuk bile
suyunu içip allahına şükrediyor, sende sahip olduklarına bak ve şükret,
yaramazlık yapma “ derdi. Hakikaten tavuk suyu gagasıyla alır ve kafasını
yukarı kaldırırdı, sanki yaradan yukarıdaydı ve tavuk şükrünü eda ediyordu.
O dönemlerde babaannem
ve ailesinin sahip oldukları hatrı sayılır büyüklükteki bahçeye giderdik, orada
da hemen hemen her çeşit hayvan bulunurdu, atlar, inekler, koyun ve keçiler,
kurbağa ve kaplumbağalar. Onların içinden inek ve öküzler ilginç gelirdi
bana, zira çift sürmekten dönüşte
bakıcıları olan ağabeylerimiz su içirmek için ark kenarına getirdiklerinde
ineklere değişik tonda ıslık çalarlardı. Bunun nedenini sorduğumda da ıslık
çalarsan daha rahat ve daha çok su
içtiklerini söylerlerdi. Bu bana garip
gelirdi, tavuk suyunu içip yaradana bakıyor, inek suyunu içiyor oralı olmuyordu.
İlk okul son sınıfta
okul müdürümüzün din derslerine girip yaradanı tarif ederken “ mekandan münezzeh,
nerde anarsanız orada” tarifi cuk diye yerine oturmuştu.
Orta okulda da tabiat
bilgisi dersinde tavuk, horoz vb.anatomik yapılarını öğrenirken, çift mideli
olmaları, gagalarının içinde hareket serbestisi olan bir dilleri olmadığı için
suyu önce gagalarıyla tutup, daha sonra kafalarını kaldırarak mideye
gönderdiklerini öğrendiğimde ne kadar sevindiğimi anlatamam. Hemen neneme gidip
çattım “ nene sen bana yalan söylüyorsun “ dedim ve yanlış öğrettiklerinin
doğrularını kendisine izah ettim. Ne derece anladı yada kabul etti bilmiyorum
ama ben doğrusunu öğrendiğim için mutluydum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder