14 Haziran 2019 Cuma

YETİŞİN ÇOCUKLAR




Eğer,  mizaç (doğuştan getirdiğimiz karekterimiz ) hariç, bizi eğiten şeyler dediğim vakit aklımıza neler gelir ? diye sorarsam. Öncelikli olarak ailemiz (anne, baba, bizden büyük abla ve abimiz ), akrabalarımız( yakınlık durumuna göre teyze, dayı, hala, amca ve kuzenler ), sonra gittiğimiz okuldaki öğretmenlerimiz, aldığımız eğitim ve bu eğitimin yönlendirmesiyle okuduklarımız ve seyrettiklerimiz cevabı yeterli olur. Daha büyük ölçekte bir toplumu ne eğitir / bir topluma ne yön verir dersek hemen aklımıza sinema ve televizyon gelir.

Bizim toplumun bu konuda çok şanslı olduğunu sanmıyorum zira yıllarca (yaklaşık 1915-1980 arası) yapılmış Yeşilçam filimlerine bakarsanız toplumu doğru yönde eğitmekten ve topluma yön vermekten uzak filimler yapıldığını görürsünüz. Sanatçı Cem Yılmaz bu konuyu yaptığı bir stand up proğramında çok güzel işlemiştir. Bizdeki filimlerde gözüken kanun dışı insanlara baktığınız vakit o kadar nazik ve kibarlık görürsünüz ki kanun dışı insan olasınız gelir, yani gerçeklerden uzaklık söz konusudur.

Yabancı filimlere baktığınız vakit bizimkilere nazaran daha gerçekçi ve daha doğru yön verici olduğunu görürsünüz. Bizde, silme, kız kaçırma, başlık parası, milli kahramanlık ve kan davası konuları işlenirken, yabancılarda ağırlıklı western adı verilen kovboy çatışmaları, yanlışa karşı birleşmek gerekliliği, sonunda doğru ve adaletin kazandığı temalar işlenir. Çekimler daha gerçekçidir, adam rakibine ana avrat küfür eder, vuruşurlar, insanlar kanunu ve kanun temsilcilerini olduğunca eleştirir. Bizde tam tersi söz konusudur küfür etmen gereken yerde küfür edemezsin, hiçbir şekilde kanunları ve temsilcilerini eleştiremezsin. Bir anlamda bizim hazırladıklarımızda gerçekliği anlatan kısımlar varsada anlatmak isteyip anlatamadıklarımız da çoğunluktadır.

Burada özetle anlatmak istediğim ülkemizin özeti, yani yaklaşık ikiyüz sene Selçuklu, yediyüz sene de Osmanlı devleti bayrakları altında yaşayan tabiri caizse yetmişikibuçuk  milleti sevk ve idare etmişler ancak yıkılma ve parçalanmanın önüne geçememişler, diğer yandan toplasan ikiyüzelli seneyi ancak bulan Amerika devleti  bayrağı altında yaşayan yetmişikibuçuk milleti çok rahat el altında tutabilmekte ve görünüşte her yıl dünyanın her yanından göçmen almaya devam etmektedir. Bugün fırsat verilse bir çok toplumdan bir çok yetişmiş insan koşa koşa Amerika ya vatandaş olmak için gidecektir. Amerika gibi, Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya vb. birkaç devlet daha habire ihtiyacına göre göçmen almaktadır.
Buralara bir şekilde gelip çalışan, dönen yada vatandaşlıklarını alan insanları incelediğiniz vakit içlerinde her ne kadar vatan arzusu ve bağlılığı olmasına rağmen buralarda kalmayı evlatlarını böyle gelişmiş bir toplumda yetiştirmek istedikleri ortak duygu ve düşünceleridir. Burada etken olan sadece bu devletlerin vatandaşına sahip çıkması, uygun refah seviyesinde yaşıyor olmaları değil, en büyük sebep kaliteli eğitim yapmaları, kaliteli insan yetiştirmeye çalışmaları bu konularda araştırma ve geliştirmeden geri kalmamalarıdır.

Bizde durum içler acısıdır bugün kü tarihi baz kabul ederseniz, eğitim dünyasında  son onbeş sene içinde belki 50-100 sene geriye düştük, uluslar arası eğitim araştırma, kontrol ve karşılaştırma çalışmalarında habire puanımız düşmektedir. Dünya artan bir ivme ile gelişmektedir bu gelişmeyi yakalayamayan devletler acınak duruma düşmekten kurtulamazlar. Bir zamanlar devletlerin gücü bilek gücüyle ölçülüyordu, o dönemlerde her devlet bilek gücü oranında yer ve yurt sahibi olabildi, şimdilerde devletin gücü bilekle değil ürettiği beyin gücü ve ürettiği teknoloji ile ölçülmektedir. Olay eğitimden başka bir şey değildir.

İnsan eğitimi aslında okul bitirmekle tamamlanmıyor, ölümüne kadar devam ediyor, en önemlisi mizaç+ okul öncesi aileden aldığı eğitim ve daha sonra içinde yaşadığı devletin sağladığı / sağlayacağı  eğitimi kendi mizacına en uygun şekilde almasıdır.

Bundan 50-60 yıl önce çok rahat erişebileceğiniz, eğitim konusunun uzmanlarının yazdığı yada önerdiği  çocuk yetiştirme kitapları yoktu, varsa bile okur yazar oranı çok düşük olan (1927 de % 11, 1960 ta % 40, 2008 de % 85 ) toplumda herkes buna kolaylıkla erişemiyordu. Günümüzde internet ve sosyal medya  yaygınlığı bu tür eğitici dökümanları araştırmak ve bulmak için ideal bir ortam sağlamaktadır.

Torun sahibi olmasaydım, onu nasıl daha yetiştirebiliriz diye düşünmeseydik, belki bu yazıyı yazmayacaktım, çok sevdiğim bir insan ( yurt dışından ) çocuk yetiştirmek ve eğitmek için yazılmış güzel bir kitap önerdi. Bu kitabın adı YETİŞİN ÇOCUKLAR / Yazarı :    Prof. Dr. Selçuk R. Şirin, sosyal soromluluk gereği bende bunu tüm tanışlarıma iletmek adına bu yazıyı yazdım.

Bu arada kitabın tanıtımından ufak bir paragrafı yazmakta fayda görüyorum, sevgi ve sağlıkla…


KİTABIN TANITIMINDAN

Çocuklarımız için her şeyi “doğru” yapmanın reçetesini ararken çoğunlukla kendimizi strese boğuyoruz. Bu gerçeklikten yola çıkan Prof. Dr. Selçuk Şirin, 20 yıl süren akademik çalışmaların bir ürünü olan Yetişin Çocuklar’da ebeveyn ve eğitimcilere sesleniyor. Şirin, bu kitapla özellikle “mükemmel ebeveynlik” baskısını hissedenlere bilimsel ve yalın bir yaklaşımla iç ferahlatıcı bir başucu kitabı sunuyor. Bu kitap çocuk yetiştirirken somut, uygulanabilir çözümler arayan herkese çok iyi gelecek! 
Bebeklerle ilk diyaloğu nasıl kurmalıyız?
Erken yaşta zihinsel gelişimi desteklemek için ne yapmalıyız?
Disiplin ama nereye kadar?
Çocuklara ikinci dil öğretmenin ideal yaşı nedir?
Tatilde öğrenme kaybı nasıl önlenir?
Çocukları ekran bağımlılığından nasıl koruyabiliriz?
Ergenlerle sağlıklı diyaloğun formülü nedir?
Okul tercihinde nelere dikkat etmeli?
Gençleri hangi adımlar zirveye taşır?
Okulöncesinden ergenliğe, Türkiye ve dünyada pek çok bilimsel çalışmaya imza atan, ABD Bilimler Akademisi’nin çocuk yetiştirme komisyonunda görev alan Selçuk Şirin, bu kitabın hikâyesini şöyle anlatıyor: “20 yıl önce yazmayı tasarladığım bu kitabı ve notlarımı kendi çocuklarımı yetiştirmeye başlayınca rafa kaldırdım. Çünkü ebeveyn olmak, çocuk gelişimi üzerine bildiğim her şeyi temize çekmemi sağladı. Şimdi pratikle terbiye edilmiş kuramsal bilgileri paylaşma zamanı. Bu kitapta, içime sinmeyen hiçbir şeyi okura önermiyorum.“
Umut, çocukların kuracağı dünyada! Yetişin çocuklar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder