Çakra sisteminin orijini Hindistan olmakla beraber (Vedalar ve
Upanishadlarda = hinduizmin eski kutsal
metinleri / M.Ö.: 1500-2000 ), Hindistan dışında, öncelikli olarak çin ve Japonya
da kabul görmüş ve uygulanmaktadır. Çakralar Çinlilerin meşhur akapunktur
tıbbıyla da çakışmaktadır, özünde enerji merkezleri ve bu merkezler arasındaki
yolların işlerliği olan bu sistemde Hintliler yoga sporu ve nefes teknikleri
ile bu işi yaparken Çinliler bu enerji merkezleri ve ara yollarına farklı
elementlerden yapılma iğneleri belli derinliğe kadar batırarak vucut enerji
sisteminin çalışmasını sağlamaktadırlar.
Çakraların ifade
ettiği endokrin sistemi ile batı tıbbının ifade ettiği endokrin sisteminin
benzerlikler göstermesi çakraların batıda da ilgi görmesine neden olmuştur, bu
ilginin başlangıcı 1927 yılına rastlar. Çakralar insan vücudunun metafizik ve
/ veya biyofiziksel enerji noktaları olarak kabul edilir, bu enerji akışı
için bir bağ sağlar. Çakralar aynı zamanda ruh hallerini
yansıtan bilinç dereceleri olarak ta düşünülür . Bir mistik, çakrayı
"enerji merkezleri" olarak ele alabilir; burada, ince elektromanyetik
kuvvetler bir kişinin fiziksel, duygusal, zihinsel ve manevi yönlerine
bağlanır.
Aşağıda
okuyacaklarınız çakralar ve çakraların fiziki yöntemlerle ( nefes tekniği ve
yoga sporu / felsefesi ) temizliği konusunda sizlere yeterli fikir verecektir,
benim bu konuya eklemek istediğim şey çakraların temizlenmesi yada işlerliğinin
artırılması konusunda günümüzde uygulanan titreşim yada frekanstan istifade
ederek bunun yapılmasıdır.
Nikola Tesla ‘ nın dediği gibi “Evrenin gizemini anlamak
istiyorsanız enerji, frekans ve titreşim yasalarıyla düşünün.” yaklaşımıyla çakralarla
frekans, enerji ve titreşim bağlantısını anlamaya /anlatmaya çalışıyorum.
Günümüzde akıllı
telefonlara yüklenen bazı uygulama proğramları ile bir çok işin yapıldığı bilinmektedir.
Özellikle frekanslar konusunda hatrı sayılır uygulamaları buradan bedelsiz
edinmeniz mümkün, şöyleki ; mesela, herhangi bir sesin frekans değerini ölçmek
istiyorsunuz bunu satın alacağınız bedeli 50-500 $ arası değişen bir ölçü
aletiyle yapabileceğiniz gibi, telefona
yükleyeceğiniz bedelsiz yada çok komik bedelde bir proğramı akıllı telefonunuza
yükleyerekte yapabilirsiniz ve aslında bu tip ölçme işi yapan proğramlardan en
az iki adet yükleyerek, proğramın doğru çalışıp çalışmadığını kontrol
edebilirsiniz.
Çakralar
Çakra,
Sanskritçe’de tekerlek anlamına gelir, ateş çarkı da denir. Bedenimizin içerisinde çakralar olarak bilinen yedi temel enerji merkezi
hormonal salgı bezlerinin ve büyük sinir ağlarının üzerinde ya da çok yakınında
olup belirli noktalarda omurgayla kesişirler.
Kadim
metinlerde “Yedi Mühür” ya da “Yedi Kutsal Salgı Bezi” olarak
bilinir. Yoga asanalar ve nefes teknikleri ile çakraları harekete geçirir.
Çakraları açmak ve enerji akışını artırmak demek o kadar sağlıklı olmak
demektir. Sistemdeki bir hastalık, enerjideki dengesizlik ya da enerji akışının
engellenmesinden kaynaklanır. Ancak çaba göstermeksizin ve olgunlaşmadan açık
kalmaya psikolojik olarak hazır değiliz. Onun için öncelikle kendimizle
uğraşalım diyoruz.
Her çakra,
varlığımızın-büyüme ve sağlığı da kapsayan-çeşitli fonksiyonlarını kontrol eden
hormonal sistemdeki bir salgı bezi ile bağlantılıdır. Bu salgı bezlerinin fonksiyonlarındaki ağırlaşma; hayata bakışımız,
ruh halleri, davranışlar ve mücadele yeteneğimiz üzerinde etkiler meydana
getirecektir. Salgı bezlerinin durumuna bağlı olarak;sıkıntılı. öfkeli,
korkulu, kötümser ya da mutlu, huzurlu, güvenli ve iyimser hale gelebiliriz.
Salgı bezleri beyine ve buradan da varlığımızın duygusal, zihinsel ve spiritüel
yönlerine bağlıdır. Bu çakraların fiziksel bedenimizde bulundukları yerlerdeki
kısımları, kendileri ile ilişkili olan (duygusal-zihinsel) hallere bağlayan
iletkenler gibidir.
Hasta olmak suç değildir, hastalanmak, hayat deneyiminin bir parçasıdır ve
herkes bu deneyimden farkında olarak ya da olmayarak geçer.
Zihninizi,
bedeninizi ve ruhunuzu iyileştirmede etkin ve olumlu bir rol oynayabilirsiniz.
Çakraların içerdikleri yetenekleri hayatımızda kullanmak için amaç;her
çakradan yayılan enerjinin farkına varmak ve gerektiğinde o çakra üzerinde
çalışmaktır.
Bedenlerimiz, iç içe geçmiş karmaşık dünyalar gibidir. Nerede başladığını
ve nerede bittiğini biliriz, fakat çok büyük ve hiçbir zaman anlayamadığımız
gizemlerle doludurlar. İnsanın tasarlamış olduğu hiçbir makine insan bedeni
kadar karmaşık ve ustalıklı değildir.
Bedenimiz büyük oranda sudan oluşur ve tıpkı bedenimizde sürekli bir akışın
olması gibi çakralar ve onlara yüklediğimiz yetenekler arasında da bir akışın
olduğunu bilmeliyiz.
Çakraların psikodinamik işlevi, auranın 3 bedeni ile ilgilidir, yani
bedenin dünya planında fiziksel, duygusal ve mental etkileşimleri ile ilgili
katmanlarla. Birinin kalp çakrası olması gerektiği gibi işliyorsa, o kişi sevme
işinde başarılıdır.
Auranın her katmanı bir çakra ile ilişkilidir. Auranın incelenmesi, tıp ile
bizim psikolojik kaygılarımız arasında bir köprü görevi görebilir. Fizik beden
üzerindeki 7 ana çakranın yerleri vücudun o bölgesindeki ana sinir ağları ile
uyum gösterir. Bunun yanında enerji çizgilerinin kesiştiği 21 çakra bu 14
noktaya denk düşer. Bu girdap noktaları Çin tıbbının uyguladığı akupunktur
noktalarına denk gelmektedir.
Aurik beden çakralarının 3 ana işlevi vardır:
·
Her aurik katmanı, dolayısıyla fiziksel
bedeni canlandırmak,
·
Ben şuurunun farklı unsurlarının
gelişmesini sağlamak(her çakra belirli bir psikolojik işlev ile ilişkilidir),
·
Enerjiyi aurik düzeyler arasında
iletmek. Her katman fiziksel bedenin aynı bölgesinde yerleşmiş 7 ana çakranın
özelliklerine sahiptir.
1. ÇAKRA
(Kök çakra)
(Kök çakra)
RENK: Kırmızı
YETENEK: Kabullenme
ÇAKRA
ALGILAMASI: Dokunma, hareket ve varlık,
kinestetik,
BİLGİNİN
YAPISI: Bedeninizdeki kinestetik his:
denge, titreşim, tüylerin diken diken olması, enerji akışı, fiziksel acı ya da
zevk alma hisleri.
MEDİTASYON
PRATİĞİ: Yürüme, meditasyon, dokunma, derin
gevşeme
GÖLGE
DUYGU(LAR): Kızma, gücenme, sertlik
ELEMENT: Yer ( toprak )
ASTROLOJİK
BURÇLAR VE GEZEGENLER:
Koç/Mars: İlk yaşam enerjisi, başarma gücü, saldırganlık
Boğa: Dünyaya yakınlık, kararlılık, sahip olma, maddi zevk.
Oğlak/Satürn: Bünye ve kararlılık.
Aurik
düzeylerde şuurun ifade edilişi: Esiri
düzey
Şuur ifadesi: Fiziksel duyumsamalar
Affirmasyon: Fiziksel olarak hissediyorum.
YERİ: Boşaltım organlarının bulunduğu apış arasında, omurganın en altında,
bağırsakların ve anüsün birleştiği güç merkezinde bulunur. Alışkanlıkların,
yaşamımızı sürdürmek için otomatik davranış ve derin içgüdüsel, kalıplaşmış
hareketlerimizin vatanıdır. Burası zekamızı, konumumuzu ya da yaşımızı hiç
önemsemeden hepimizde derinlemesine yer etmiş olan bilinçsiz merkezimizdir.
Önce
alışkanlıklar edinirsiniz, sonra da bu alışkanlıklar sizi oluşturur.
Yaşam iradesi ile bütünleşen bu fiziksel yeterlilik hali, kişiye güç ve
canlılık “mevcudiyeti” sağlar. Bu kapalı veya bloke edildiğinde fiziksel
canlılığı sağlayan şeyler de engellenmiş olur ve kişi fiziksel dünyada var olma
isteğini yitirir. Fiziksek aktiviteden kaçar, enerjisi düşüktür ve kendini
“hasta” hisseder.
Gerçekten kabul etmek için, kendi insan doğamızla barış yapmamız gerekir.
Eğer kendimizi kendi bedenimizde desteklenmiş, kök salmış ve rahat
hissetmezsek, bu çakranın gölge duygusu olan kızgınlıkla dolarız.
Acı ve öfke ile dolu olan insanlar acınacak haldedirler, fakat yine de
kendi zavallılıklarına sıkı sıkıya bağlı kalırlar, çünkü en azından bu duygu
onlar için tanıdıktır.
Birinci çakranın enerjisi uyarılıp bedene dağıtıldığında kendimizi
yenilenmiş hissedersiniz. Sonra yer elementi, yani bedeninizin boğa gibi güçlü,
cesur yanı canlanır. Buna ihtiyaç duyduğunuzda tek yapmanız gereken zihinsel
olarak bu bölgeyi sıkmaktır. Sonra kendi zirvenize çıkarsınız. Çakranız size bu
konuda yardımcı olur.
Yere kök saldığımızda, önemli bir duygusal iş olan kabullenme kapasitemiz
daha fazla olur. Kabulleniş, yargılamanın tersidir. Kabullenme zarafet dolu ve
saf bir lütuf gösterme hareketidir.
Kabullenici olmak için önce taklit edin ve sonra gerçekten yapmaya
başlarsınız. Harekete geçin, duygu ve iyileşme bunu izleyecektir. Eğer birisini
kabul etmek için mükemmel zamanı beklersek bu zaman hiç gelmez. Eğer birinin
davranışlarının bizi artık sıkmayacağı anı beklersek hiçbir kabulleniş olmaz.
Korku ve güvensizlik duymadığımız zaman kabullenme kapasitemiz artar.
Kabullenme ya
da kabulleniş, dünyadaki hemen her dinin temel öğretisidir.
Pek çok insan, kabullenmenin bize büyük yararlar sağladığında fikir birliği
etse de, sürekli olarak gücenme ve yargılama içinde yaşamayı seçtiğimizde
ödenmesi gereken bedensel bir bedel olduğunu anlamamaktadırlar. Yargılamak ve
aklımızı bu yargıya takmak bedenimizde oluşan hastalıklar şeklinde kendini
gösterir.
Eğer kendinizi kabul eder ve kendinizi eleştirmemeyi öğrenirseniz bedensel,
zihinsel ve ruhsal anlamda gerçek sağlığa ulaşırsınız.
Sindirim ve boşaltımla ilgili sorunlar, pek çok insanın kendini tam
anlamıyla sağlıklı hissetmesine engel olan çeşitli endişelerden kaynaklanan
nedenlerdir. Düzenli bedensel çalışma, yoga ve meditasyon yaparak olumlu bir
zihinsel tutum geliştirerek, bol meyve ve sebze yiyerek kişi sağlığına
kavuşabilir. Yedikleriniz 18 saat içinde boşaltılmazlarsa bedeniniz zehirlenir.
Öfke duyduğumuz kişi ile aramızda ortak herhangi bir nokta olduğunu iddia
ettiğimiz sürece onu kabullenmemiz olanaksız olacaktır. Eğer bunun yerine,
diğer kişinin ne hissettiğini hayal etmeyi denersek, öfke ve kızgınlığın demir
zincirlerinin gevşemeye başladığını hissederiz.
Empati duymak sempati anlamına gelmez. Sempati “senin gibi
hissediyorum”derken empati “nasıl hissettiğini biliyorum” der. Empatinin en iyi
yanı sağlıklı bir ayrılığa olanak tanımasıdır. “Senin acını hissetmeye
ihtiyacım yok, sadece benim de senin gibi acı çektiğimi hatırlatmaya ihtiyacım
var” der. Empati hepimizin ayrı fakat aynı zamanda birbiriyle bağlantılı olduğumuzu
anlamamızla ilgilidir.
Eğer kendinizi bir başkasının davranışına tepki verirken buluyorsanız
yapacağınız ilk şey bu kişinin 7 yaşında olduğunu hayal etmek olsun. Trafikte
size yumruğunu sallayan adam, gerçekte onunla ilgilenmek için zamanı olmayan
bir babaya sahip küçük bir çocuktan daha fazlası değildir. Resmi bir binada
çalışan kaba memura, gerçekte kendisine pek çok kereler çirkin ve aptal olduğu
söylenmiş, utangaç küçük bir kızdan başkası değildir. Eğer, incinme ve acıyı
görmek için kendinize zaman ayırırsanız sevecenlik hissetmek ve gününüze devam
etmek sizin için kolaylaşır.
Sevecenlik duymadan yaşamak kişinin için için yanmayı kabullenmesi
demektir. Zehir, bedeninizin her hücresine sızar ve genellikle kanser gibi feci
bir sonuca neden olur.
Kendinizi sevin, hayatınızı sevin ve geçmişi bırakın. Geçmişin acıları size
sadece acı verir. Kendinize zarar vermek zorunda değilsiniz.
Kabullenme,
hayatınızı değiştirmek için uygulayacağınız reçetenin bir unsurudur.
Eğer gününüze kabullenme ve minnetle başlarsanız Buda, Muhammet, İsa, Dalay
Lama, Rahibe Teresa gibi her olağanüstü insan gibi, her şeyi kabullenme
yeteneğine sahip olanlarla aynı yolu izlersiniz.
Hiç bir şey sadece iyi ya da kötü değildir: düşünce onu iyi ya da kötü
yapar.
Derin düşünün, iyi düşünün. Büyük düşündüğünüzde büyük olursunuz.
2. ÇAKRA
(Sakral – Cinsel Çakra)
(Sakral – Cinsel Çakra)
Kişinin ikamet ettiği yer anlamına gelir. Dalak, pankreas ile
bağlantılıdır. Bedende bulunduğu bölge cinsel organlardır. Bedendeki şuursuz
faaliyetler, cinsel dürtüler ve düşük seviyeli ilişkiler ile ilgilidir.
YETENEK: Yaratıcılık
RENK: Portakal rengi
GÖLGE
DUYGULAR: Aşırı uca gitme, suçluluk
ELEMENT: Su
ÇAKRA
ALGILAMASI: Duygusal
BİLGİNİN
YAPISI: Duygusal his;neşe, korku, öfke
MEDİTASYON
PRATİĞİ: Esenliğin rahatlatıcı duyusu üzerine
meditasyon
Aurik
düzeylerde şuurun ifade edilişi: Duygusal
düzey
Şuur
ifadesi: Kişisel duygular
Affirmasyon: Duygusal olarak hissediyorum
ASTROLOJİK
BURÇLAR VE GEZEGENLER:
Yengeç/Ay: Duygu zenginliği, alıcılık, verimlilik.
Terazi/Venüs: Kişinin kendine ilgi göstermesi, eş olma temelinde ilişkiler,
bedensellik, yaratıcılık.
Akrep/Pluton: Bedensel arzu, cinsel birleşme sırasında kişinin, egosunu terk ederek
kişiliğini dönüştürmesi.
İnsanlığın büyük bir çoğunluğu için cinsel enerji doyum sırasında yüklenir
ve boşalır. Bu hareket bedeni enerji ile doldurur ve bir enerji banyosuyla
yıkar, beden sistemini tıkanmış enerjiden, atık ürünlerden ve derin gerilimden
kurtarır. Cinsel doyum kişinin fiziksel esenliği için önemlidir. Cinsel
birleşme yolu ile sağlanan derin birleşmedeki ortaklaşa terk ego
“ayrılığını”terk etmek ve birliği deneyimlemek için insanlığın sahip olduğu ana
yollardan biridir. Sevgiyle ve eşinizin kendisine, özgürlüğüne saygı duyularak
yapıldığında fiziksel düzeyde içsel evrimleşmeye ait eşleşme dürtülerini ve
ilahi olanla birleşmeyle ilgili derin ruhsal özlemlerin birleşiminden oluşan
kutsal bir deneyimdir. İki insan varlığının hem ruhsal hem de fiziksel
unsurlarının birleşimidir. Kasık merkezindeki blokajlar, kendini açık tutamayan
ve eşinden cinsel beslenme alamayan bir kadının fiziksel doyum yaşamasını
önler, cinsel organıyla bağlantı kuramaz ve cinsel ilişkiden zevk alamaz,
ayrıca saldırgan olabilir. İlişkide üstte olmayı ve hareketlere hakim olmayı
isteyebilir. Her zaman kontrolü elinde tutmak istemektedir. Sağlıklı ilişkide
ise bu değişir, kadın bazen aktif bazen kabul edici olmak isteyebilir. Eşinin
nazik ilgisi ve kabulüyle, kadının kasık çakrası zamanla ve yavaşça
açılabilir(Burada cinsel ilişkide sadece vermek ve almak arasındaki dengesizlikten
bahsediliyor).
Erkeğin kasık çakrasında blokaj varsa erken doyum ya da ereksiyon olmama
durumu görülür. Tüm cinsel vermekten korkmaktadır ve bunu tutar, enerji akışı
sekteye uğrar, tıkanık ya da geriye doğru, kuyruk sokumu çakrasına doğru yönelir.
Doyumda, enerjiyi penis yerine, sırttaki 2. çakradan bırakır, bu da bazen acı
verici olur ve kişiyi ilişkiden soğutur. Çoğu kez “sahte” çözüm, bir diğerini
suçlamak veya bir başka eş aramak şeklinde olur. Sorunun kökünden kaynaklanan
ve imgeleri kazıp çıkartma yoluna kadar sürüp gider.
İki insan birbirini suçlamak yerine zorluğu kabul eder ve sevgi vermek
üzerinde yoğunlaşır, eşine anlayış ve destek gösterirse sorun kolayca
halledilir. Bu zaman ve sabır ister, karşılık beklemeden gerçek vericiliği
gerektirir. Derken, suçlamaları bırakıp sevgi vermekten karşılıklı güven ve
saygı doğar, cinsellik de güç kazanır ve olumlu bir deneyim haline gelir.
1. çakra, arzu, ihtiras, ikicilik,
kutupsallık, hareket, değişim ve yaratıcılık ile ilgilidir. İçimizdeki pek çok
çekişmeyle ilgilidir. Bu merkezdeki titreşimler olumlu olduğunda yaşam renkli,
canlı ve derin bir anlama sahip olur. Tıkalı olduğunda yaşamı da neşesiz,
boştur ve dünya ona yorucu ve sıkıcı gelir. Ürememiz hakkında karar verme
yeteneğine sahip olmamıza rağmen bilinçli olarak çocuk sahibi olma düşüncesini
kabul ya da reddeden tek türüz.
İnsanoğlu,
cinsel anlamda bilince sahip tek yaratıktır ve bunun sonucu olarak ta dünya
üzerindeki cinsel anlamda belki de güvensiz yaratıklarız.
Dünyada geçirdiğimiz bu sınırlı zamanda ne yapacağımız hakkındaki
kararımız, yaratıcılık konusundaki yapabileceğimiz en büyük çalışmadır. Bu
kararı her gün, hayatımızın her anında tekrar gözden geçirmemiz gerekir. Genelde insanlar yaratıcılığı sanatçılarla bağdaştırırlar;gerçekte ise,
yaratıcılık herkesin doğuştan gelen hakkıdır.
Şimdi ve burada yaşamak, sizi neyin mutlu ettiğini bulma ve sonra da yaşam
yolunu izleme eylemidir.
Yaratıcı bir hayat yaşamak için yanlış yapma korkumuzu yenmemiz gerekir. Yaratıcılıkla ilgili olan 2. çakramızı geliştirmenin iyi bir yolu bedensel
çalışmalardır. Beden uyumlu çalıştığında huzur vardır. Fakat bedenin herhangi
bir parçası bedenin ritmini bozacak biçimde uyumsuz çalışıyorsa o zaman
rahatsızlık görülür. Rahatsızlık, bedenin uyumsuz bir biçimde çalışmasından,
ritmi kaybetmesinden başka bir şey değildir.
1. çakradaki rahatsızlıklar: regl döneminin
sorunlu geçmesi, kısırlık, böbrek ve mesane ile ilgili sorunlar, prostat
kanseri, yumurtalık kanseri, hormonal dengesizlikler.
Suçluluk, “ben şundan daha değersizim” düşüncesi ile özetlenebilir. İnanç,
birisinin size söylediği, suçluluk ise sizin kendi kendinize söylediğiniz bir
şeydir.
İlişkilerde en sık rastlanan sorun para ve cinselliktir. Para ve
cinselliğin yuvası olan 2. çakrada gereğinden fazla suçluluk duygusu vardır.
Paranın hayatımızda doğal bir şekilde akmasına olanak tanımamızın ne kadar
önemli olduğunu kendinize hatırlatmanın pratik bir yolu bolca su içmeyi
hatırlamaktır. Eğer kendinizi para ile ilgili olarak korku ve suçluluk
hissederken bulursanız, yeterince su içtiğinizden emin olmalısınız. Her şey
yaratıcı tarafından yaratılmıştır: paramız, ailemiz, her şey. . .
Eğer zenginliği her şeyin bol olduğunu düşünmek olarak görüyorsanız,
hayatınızın her gününde zengin olursunuz.
Yaratıcılığımızı kullanarak çevremizde bizi saran imajları seçmek
farkındalığımızı geliştirir. Çevrenizin farkında olun. Cinselliğiniz konusunda
farkındalık eylem size kalmış bir şeydir, suçluluğunuzu arkanızda bırakın,
bunun yerine kendinizi inceleyin.
Suçluluğun bir amacı vardır, tıpkı öfke, korku ve acının kendine özgü
yeleri olması gibi suçluluk duygusunun da bir yeri vardır. Suçluluğun size bize
uyarı olmasına izin verin, eğer uyarı olarak kullanmazsak içimizde
iltihaplanmaya başlar ve bizi yaratıcılığımızdan yoksun bırakır.
Eğer bir
konuyu öğrenmek istiyorsanız onu okuyun.
Eğer bir
konuyu anlamak istiyorsanız onu inceleyin ve o konuda ustalaşmak istiyorsanız
onu öğretin.
Yoğun suçluluk ve keder duygusu, kendinden nefret etmenin uç aşamasıdır.
Bu, asla yeteri kadar çekici, yeteri kadar akıllı, yeteri kadar iyi
olmadığımızı söyleyen bir sestir.
Hayatınız boyunca yaratıcılığınızı kullanma şansı bulabileceğiniz pekçok
şeyle karşılaşacaksınız, hiç bir zaman başlamak için geç değildir, seçim size
kalmıştır.
Sonuç olarak üreme organlarımızın bulunduğu bölgede yer alan 2. çakra
içimizdeki yaratıcılık yeteneğini bulduğumuz yerdir.
3. ÇAKRA
(Solar Plexus Çakrası)
(Solar Plexus Çakrası)
“Mücevherler şehri” anlamına gelen Manipura da denilir. Hükmetme, ben
merkezci duygular ve kendi kendine eş koşmayla ilgilidir. Akli ve zihinsel
süreçler duygusal hayatın düzenleyicileridir.
Solar pleksusu adı da verilen bu çakra kalp ile cinsellik arasında bir blok
görevi görür. Yaşamımızdaki kavramsallaşmayı, hayal gücümüzü sağlayan ve
tamamlayan bir itici güçtür. Bir şeylere inanıp onu yapma kararlılığını
gösterme gücünü burada buluruz.
RENK: Sarı
YETENEK: Kararlılık
GÖLGE
DUYGULAR: Öfke, açgözlülük, hırs
ELEMENT: Ateş
Aurik
düzeylerde şuurun ifade edilişi: Zihinsel
düzey
Şuur ifadesi: Düşünme
Affirmasyon:
Düşünüyorum
ÇAKRA
ALGILAMASI: Sezgi
BİLGİNİN
YAPISI: Spesifik olmayan bir şeyi bilmenin
belirsiz duyusu;mutlak bir ölçü, şekil
duyusu ve
duyusal olmayı isteme
MEDİTASYON
PRATİĞİ: Zihnin tek noktalılığı
YERİ: 8. Toraksta, göbek deliğinin üstünde
ASTROLOJİK
BURÇLAR VE GEZEGENLER:
Aslan/Güneş: Sıcaklık, güç, bolluk, takdir toplamak, güç ve toplumsal mevki için
uğraşmak.
Yay/Jüpiter: Yaşam deneyimini kabullenme, gelişim ve genişleme, sentez, bilgelik,
bütünlük.
Başak/Merkür: Sınıflandırma, analiz, itaat, nefsini yenerek hizmet etme, kendini
adama.
Mars: Enerji, faaliyet, eylem iradesi, öne çıkarma.
Psikolojik
işlevi: Büyük zevk ve coşku, ruhsal bilgelik, yaşamın evrenselliğinin şuuruna
varma, evrende olduğunu bilme. .
Güneş sinir ağı ve böbreküstü bezleri, karaciğer, bedendeki tüm sindirim
sistemini kapsar. Adrenalin bezleriyle ilişkilidir.
HEDEF MERKEZ GÖBEKTİR.
Meditasyon pratiğinde zihnin tek noktalılığı sağlanmalıdır. Ana rahminde
göbek kordonu yoluyla besleniriz, doğduktan sonra da güçlü bir enerji merkezi
olmaya devam eder. Etkin duruma gelince kendimizi daha canlı ve güçlü
hissetmemizi sağlar.
1. Çakra ateş elementi tarafından yönetildiği için mum alevinin ucunun rengi
olan sarı(1 ve 2. çakranın devamında kırmızı-turuncu=sarı) varoluşumuzun içinde
yanan bir alevi oluşturmaktadır.
2. Çakra üzerinde çalışmalar size anı ve sonsuzluğu deneyimleme becerisi
kazandırır.
Sigarayı bırakmak veya rejim yapmak isteyen bir kişinin 3. çakra enerjisini
uyarması ve bu enerjiyi hayatına daha fazla sokması yararlıdır. Çünkü bu
çakranın, insanın eylemleri üzerinde denetimi vardır ve göbek deliğindeki
ateşin, tüm alışkanlıkları, davranış tarzlarını yakıp kül etmek ve bunlardan
arınma için kullanılabilmektedir.
İlk 3 çakra
tıpkı bir ağacın kökleri ya da bir binanın temeli gibidir, enerji bedenimizin olduğu
kadar fiziksel bedenimizin de temelini oluştururlar.
Göbek çakrasının ilginç işlevi de aslında kalp çakrasının görevi olan
solunumdaki rolüdür. Akciğerler kalp merkezinde olsalar da diyafram,
akciğerlerin altında olan kaslar göbek bölgesinde yer almaktadır.
Akciğerlerinizden nefes almayı bırakıp karnınızdan nefes almaya başlayın.
Çünkü nefes alış-verişinizin uzunluğu ve derinliği sizin ruhunuzun karşınızdaki
insan üzerindeki etkisini belirleyecektir.
Başlangıç
için aşağıdaki egzersizi kendinizi zorlamadan yapın.
·
Ayakta dik durun, kalın, sert kapaklı
bir kitabı karnınıza, göbek deliğinize bastırırcasına açık olarak tutun.
·
Nefes alırken karnınız kitabı ileri
doğru itsin.
·
Nefesinizi verirken karnınız boşalacak
ve sırtınıza doğru kitabı içeri itin.
Bu egzersizi günde 3 dakika yapabilirsiniz, daha sonra da farklı
tekniklerle birleştirebilirsiniz.
Nefesle
kararlılık yeteneğinin ilgisi: nefes alış-verişinizde kararlı olursanız her
konuda kararlı olursunuz. Önemli bir iş için hareket etmeden önce ne yaparız?. .
. Önce derin bir nefes alıp sonra harekete geçeriz.
YEDİKLERİNİZİ,
GİYDİKLERİNİZİ YA DA EN ÇOK YAPTIĞINIZ BİRŞEYİ DEĞİŞTİRDİĞİNİZDE TÜM HAYATINIZ
DEĞİŞEBİLİR.
1. Çakranın diğer duygusu da öfkedir. Çok
öfkeli birisi için “çok aksi” veya “safra ile dolu” gibi tabirler kullanırız.
Safra, öd . çakradaki karaciğerin ürettiği bir maddedir. Kızdığımızda sinirden
karnımıza ağrı girer veya midemiz bulanır.
Annemizin kalıplaşmış pekçok bedensel ve duygusal alışkanlığı ana
rahmindeyken bize geçer. Bu arada onun nefes alış-verişini de doğduktan sonra
taklit ederiz. Bu yüzden yoga ve nefes teknikleri üzerinde bilinçli olarak
kendimizi eğitip, karından nefes alıp vermeyi yaşadığımız her ana geçirmeliyiz.
Teknik
bilmiyorsanız;dakikada 50 kez nefes alıp verirsiniz. Eğer 10 kez ise
canlanırsınız, 5 kez ise akıllı olursunuz. Dakikada 1 kez nefes alıp
verirseniz yenilmez olursunuz.
Nefesinizin gücü
sizin denetiminizde olmalıdır.
Sadece nefes ve yoga çalışarak kronik sırt, boyun, beden ağrılarından
kurtulanların sayısı az değildir.
Kararlılık yeteneğinizi geliştirmek için yoga da esneme duruşu vardır. Bunu
günde 1 dakika ile başlayıp 3 – 4 dakikaya çıkarabilirsiniz. Burada hareketin
yanında burnunuzdan ateş solunumu (burun deliklerinden çok hızlı nefes alıp
vermek) yapmaya başlamaktır. Bu solunum sinir sisteminizi güçlendirir, kanı
temizler, enerji verir ve kendinizi canlı ve parlak hissedersiniz.
Öfkenin bedende kendini ilk gösterdiği yer karaciğerdir. Karaciğer endokrin
bezidir ve kanımızdaki zehirleri atmak için iyi bir filtredir. Siroz, alkol
veya uyuşturucudan olduğu gibi hissettiğiniz abartılı acı ve öfkeden de oluşur.
İş stresi nedeniyle karaciğerin kötü çalışması sonucu hepatit oluşabileceği
gibi.
Karaciğer için pancar ve pancar yaprağı ya da pancar suyu (günde 50-6- cl),
her tür turptan, özellikle Japon turpu yemek, yogi çayı içmek önerilmektedir.
BASTIRILMIŞ
ÖFKE KENDİNİ HASTALIK OLARAK DIŞA VURUR.
1. Çakrada
bulunan adrenalin bezleri “öfke-stres döngüsü” dediğimiz süreçte büyük rol
oynar. Bedende “savaş ya da kaç” karşısında tepki vermek için adrenalin ve
kortizon salgılayan bu bezlerdir.
İnsandaki her yeteneğin diğerleri üzerinde tıpkı bir domino taşı gibi
etkisi vardır. Eğer azminizden küçük düzeyde bile onurlandırmaya başlarsanız,
hayatınızda gelişme ve iyileşme olduğunu göreceksiniz.
KARARLILIK,
KURTULUŞUNUZ OLABİLİR.
4. ÇAKRA
(Kalp çakrası)
(Kalp çakrası)
Şifa
sürecinde kalp dünya planına ait enerjileri ruhsal plana ait
enerjilere, ruhsal plan enerjilerini de dünya planı enerjilerine dönüştürür.
Fiziksel dünyadaki davranışlarımızın merkezi burasıdır. Ego iradesi ya da irade
ile ilgilidir.
YETENEK: Sevecenlik, şefkat, sevgi, muhabbet.
RENK: Yeşil, pembe
GÖLGE
DUYGULAR: Korku, bağımlılık
ELEMENT: Hava
Aurik
düzeylerde şuurun ifade edilişi: Astsal düzey
Şuur ifadesi: Ben-Sen duyguları
Affirmasyon: İnsani seviyorum
ÇAKRA
ALGILAMASI: Sevme
BİLGİNİN
YAPISI: Bir başkasını sevme duyusu
MEDİTASYON
PRATİĞİ: Sevginin gül pembe ışığı, bir çiçeği sev
Psikolojik
işlevi: Diğer insanlara karşı sevgi duyma,
yaşama açık olma
ASTROLOJİK
BURÇLAR VE GEZEGENLER:
Aslan/Güneş: Duygusal sıcaklık, içtenlik, cömertlik.
Terazi/Venüs: İlişki, sevgi, uyum arayışı, benliğin büyümesi.
Satürn: Bireysel egodan kurtulma ve böylece gerçek sevgiyi mümkün kılma.
YERİ: Bedende 1. toraksta timüs bezinin yakınında yer alır.
Bedenin en güçlü çakrasıdır. Kanınız, bedeninizdeki her organı beslemek
için bu merkezden pompalanır. Olaya ruhsal bakarsak, gökyüzü ya da cennet ve
yer bu merkezde birleşir. Kalpten duanın gücü bundandır.
KALP,
ALLAH’IN VAR OLDUĞU MERKEZDİR.
Bu farkındalık
merkezi sayesinde, “BEN” kavramının “BİZ” e dönüşümü mümkün olmaktadır. Kalp,
sevginin çeşitli ifadeleri olan pekçok duyguyu yayar; sıcaklık, sevecenlik,
ihtiras, iyilik, nefret. Dünyadaki her duygu kalp merkezinden yayılır. Hayata,
zenginlik, derinlik ve anlam veren bu merkezdir. İhtirası denetler.
Kişinin sezgileri ile denetlenmediği zamansa, yıkım getirir. Kalp çakrasının
titreşimi ve ritmi o kadar güçlüdür ki saklamak ya da belli etmemek gibi bir
şey mümkün değildir. Nasıl konuşacağınızı, ne tür titreşim yayacağınızı
bilirseniz, “ben” ve “sen” değil, “ biz” diyen titreşimler
yayarsınız.
KALBİNİZ,
BAŞKALARINA AÇIK DEĞİLSE, SİZE DE AÇIK OLAMAZ.
Korku duygusu, kalp çakrasında başa çıkılması gereken karanlık yandır. Bu
korku, sevgi duyduğumuz şeyi kaybetmekten korkmaya, bir başkasını fazlaca
korumaya ve onun ihtiyaçlarının sizinkilerin üzerine çıkmasına izin vermeye
kadar varır.
Sevgi,
korkunun tersidir. Minnettarlık, korkudan kurtulmanın ilk adımıdır.
Karşınızdaki kişinin siz olduğunuzun farkına varmak işinizi kolaylaştırır. Minnettarlık duymayı günlük hayatımıza geçirmek zorundayız. Günün her
saatinde, evde, işte, çarşıda kısaca nerde olursak olalım, düşmanca
duygularımız uyandığında nefes egzersizi (burundan al-ağızdan ver, burundan
al-burundan ver) yapalım. Eğer kötü bir insan veya olayla karşılaşırsanız,
Allah’a öyle olmadığınız için şükredin, iyi bir insan veya olayla
karşılaşırsanız, iyi bir şey gördüğünüz için ve o kişi siz de olabileceğiniz
için Allah’a şükredin,
Kalp rahatsızlıklarının, akciğer hastalıklarının ve göğüs kanserinin bu
bölgede olduğunu bilirseniz korku ve bağımlılığın neden olup insanı nasıl
öldürdüğünü anlarsınız.
Hayatta işe yarayan iki güç vardır: Sevgi ve Korku, bir madalyonun iki yüzü
gibidir. Korku duyduğunuzda bununla baş etmeniz gerekmektedir. Korkudan
minnettarlığa geçiş için ruhsal ve bedensel çalışmalar yapmak, hayatınızı ve
sağlığınızı daha iyiye gidecek şekilde değiştirecektir.
İnsanlığın en büyük korkusu ölüm ve ölme korkusudur. Herkesin yüzleşeceği
bu deneyimden korkmak aslında aptalcadır. Ölümün getireceği acı ve
belirsizliktir bizi korkutan.
ÖLMEK BİR
SANATTIR. YÜCE KİŞİLER, YÜZLERİNDE BİR GÜLÜMSEMEYLE ÖLMEYİ ÖĞRENEN KİŞİLERDİR.
Bedeninizin sahibi değilsiniz;onun kiracısısınız ve bu süre bitince onu
teslim edeceksiniz. Bedeniniz, Allah’ı sevmeyi öğreneceğiniz evinizdir. Bu
bedenle hayata geliyoruz. Çünkü Allah sevgisini burada tam olarak
yaşayabiliriz. İnsanlar üzerinde denetimi olmayan bir şey olduğunda sanki
kendilerine karşı yapıldığını düşünerek “endişeleniyorum” derler. Fakat bu
doğru değildir. ENDİŞELENİYORUM, çünkü bunu seçiyorum demek daha doğrudur.
Size güç
veren nedir? DÜŞÜNCELERİNİZ
Sizi
uyandıran nedir? DÜŞÜNCELERİNİZ
Sizi mahveden
nedir? DÜŞÜNCELERİNİZ,
DÜŞÜNCELER
sizi geliştirmek içindir.
Her göz kırpışınızda zihninizden binlerce düşünce geçer. Peki siz hangisini
düşünmeyi seçiyorsunuz?. . . . . Genellikle olumsuz olanları, çünkü onlar
olumludan daha güçlüdür.
Zihin
eğitilebilir ve en iyi şekilde de sevgi, övgü ve sevecenlik kullanılarak
eğitilir. Burada tutum çok önemlidir. “Minnettar olma tutumu”bedenimizdeki
belirli alışkanlığı nasıl değiştireceğimizle ilgilenir, sonra zihinsel,
duygusal ve ruhsal tepkimizi değiştirmemize yardım etmek için bedensel
düzeltmeyi kullanır.
Endişelendiğinizde, bedende gerginleşen ilk kasınız dilinizdir. Gerildiği
an nefesinizi ve kalp merkezini karıştırır. Nerede olursanız olun hemen
dilinizi dışarı sarkıtıp, çenenizi gevşetip, burundan nefes alıp ağızdan verin.
Minnettar olmayı düşünün, omuzlar gevşemiş, kalp merkezinin arkası açılır,
akciğerlerin genişlemesi için yer açılır, kalp atışları yavaşlar, tansiyon
düşer.
Bu endişe sırasında bu bana ne kazandırır?ne kadar önemlidir? sorularını
sorun.
5. ÇAKRA
(Boğaz çakrası)
(Boğaz çakrası)
Gırtlak bölgesindeki 5. çakra, bedenimizde sesimizi bulduğumuz, kişideki
dürüstlük yeteneğini barındıran ve iletişim, ifade, yüksek düşünsel süreç ile
ilişkilidir.
Bedende gırtlak bölgesinde, 3. omur hizasında, troid bezinin yakınındadır.
YETENEK: Doğruluk
RENK: Mavi
GÖLGE
DUYGULAR: İnkar, yalanlama, sertlik
Aurik
düzeylerde şuurun ifade edilişi: Esiri
kalıp düzeyi
Şuur ifadesi: Yüksek irade
Affirmasyon: Yapacağım
ÇAKRA
ALGILAMASI: İşitme, konuşma
BİLGİNİN
YAPISI: Sesler, sözler ve müzik duyma,
aynı zamanda tatmak ve koklamak
MEDİTASYON
PRATİĞİ: Ses dinleme
ELEMENT: Eter(dünya atmosferinin ötesinde bulunan ince, göksel bir enerjidir).
Algılaması: İşitme ve konuşma
Duyuları: Sesler, sözler ve müzik duyma, aynı zamanda tatmak ve koklamak
Astrolojik
burçlar ve gezegenler:
İkizler/Merkür: İletişim, bilgi ve deneyim alış verişi.
Mars: Kendini ifadede aktif oluş
Boğa/Venüs: Şekil ve oylum(hacim) duyguları
Kova/Uranüs: İlahi esin, bilginin ve bilgeliğin iletimi, bağımsızlık.
Çakralar, yüksek zihinsel ve ruhsal diyarlara doğru yükseldikçe,
ilerledikçe bu çakralarla ilgili elementler dünyasal olmaktan çıkar.
Gerçek sesimizin nasıl olduğunu, yaşadığımız sürece insanlara
söylediklerimizin “gerçekte” ne anlama geldiğinin farkına bu çakra ile varırız.
5. çakra boyun, omuzlar, ağız, burun ve kulakları, baş ve kalp arasındaki geçidi
içerir.
KENDİN
OL! Bu çakra ile mümkündür.
Özde kim olduğunuz gerçeğine ulaşmanın en harika yollarından biri, kendi
sesiniz üzerinde çalışmak ve onu sevmekle başlar. Bu dünya sözle yönetilir ve
sözü yüzeysel olan kişi de yüzeysel demektir. Sözler önemsiz değildir. Sözler
gerçek güçtür. Tüm evren manyetik bir alandır. Eğer pozitif sözcükler üretirsek
sevgiyi, negatif üretirsek nefreti hissederiz. Sözlerimizle olayları gerçek
yaparız. Sözlerimizin gücünün ve nasıl konuştuğumuzun bedenimizi, zihnimizi ve ruhumuzu
etkilediğinin gerçekten bilincine vararak, yaşantımızı sözlerin gücüyle
değiştirebiliriz. Ruhun sesi, bir çan kadar berrak çınlar.
Olumsuz bir
düşünceye kapıldığınızda, bunu olumlu bir düşünce ile yenin, olumsuzluğun
tersini zikir gibi tekrar edin, en İYİ sonucu alacaksınız. Bir arkadaşıma ne
zaman “hayat nasıl gidiyor” diye sorsam hep “gerçekten zor
gidiyor” derdi: ona bu cümleyi 40 gün boyunca sözlüğünden silmesini
sadece hayatında neler olup bittiğini görmesi için bunu denemesini istedim. Bu
çok zor bir şeydi. Buna inanmıyordu, ama sonuç muhteşemdi.
NE SÖYLÜYORSANIZ
O SUNUZ
Söylediğimiz
sözler önemlidir ve bedenimizde güçlü bir şekilde etkileri görülür, hele kötü
ya da sert iseler dokularımızda hücre tahribatına neden olur. Kendinizi
kabullenme sevgiyle güçlendirmek isterseniz şu pratiği yapın: “istiyorum” ve “ben
varım”.
Boğaz çakramızı açmak ve doğruyu söyleme yeteneğimizi geliştirmek için bu
şekilde belirli sözcükleri tekrarlamak beynimize olumlu duyguları güçlendiren
ve hücresel kodlanmamız içindeki eski yaralarımızı iyileştiren mesajlar
göndermemizi sağlar.
Belirli bir sesi tekrarlamaya dünyanın her yanındaki kültürlerde rastlanır
(bizde zikir).
Şifa veren sesler: bir doktorun sesi insan sesi veya müziğin tedavi edici
gücü ve bedenin %70 i sudan oluştuğu ve ses suda kolayca iletildiği için su
sesinin hücresel düzeyde iyileşme sağladığı iddia edilmektedir. Düzenli sesler
meditasyon, yoga, nefes çalışmaları. Tüm bu yöntemler gerilimi azaltmada bedeni
güçlendirmede ve kişiye huzur vermede işe yaramakta ve hayatları
değiştirmektedir.
Size acısız
bir değişim sözü veren birinin bir yalan satmaya çalıştığına inanın!
Bazen
değişimle birlikte kayıpların da geldiği yadsınamaz; sizin için sağlıklı
olmayan bir şeye yapışmak asla mutluluk getirmez.
Eğer değişim
çok hızlı ya da yoğun olursa zamanla bilinç altımız direnmeye başlar. Bazen
insanlar bilinçsiz olarak kendi karakterlerinde gerçek değişiklikler yapmak
yerine bir başkasını suçlamanın daha kolay ve daha rahat olduğuna karar
verirler. Bu “bende yanlış giden bir şeyin aslında nedeni sensin”
sendromudur. Eğer hayatınızın herhangi bir bölümünde mutsuzsanız onu
değiştirebilecek kişi de sizsiniz.
Size ne zaman susmanız söylense, boğaz çakranızın bir bölümü kapanır,
burnunuzdan aldığınız her temizleyici nefesle boğaz çakranızda açılmaya ve
iyileşmeye başlar.
Sağlıklı bir
diyet işe zevki karıştırmaz;önemli olan dengedir. İyileşme ve gelişmenin zorlayıcı yanlarından biri olan denge
yeteneği bedenimizde boynumuzdur. Başımız ve kalbimiz arasındaki dengeyi
sağlamak hayat kalitemizin en önemli etkenlerinden biridir ve bu denge sevecenlik,
iyilik olarak adlandırılır.
Dürüstlük bir şeydeki küçük gerçeklerden daha önemlidir. Bu, eyleme
dönüşmüş dürüstlüktür.
Eğer 5. çakra
hastalıkları ya da bağımlılıklarınız varsa ve bunlar hayatınızı etkiliyorsa,
bedeniniz sizi uyarmak için bilgiyi tek dil olan acı ve rahatsızlığı kullanarak
size bir dengesizliğin süre gittiğini söylemektedir. Bunlar kalıtsal
hastalıklar değildir. Ruhunuzun kendi gerçeğini bağırarak söyleme gereksinim
ile doğrudan ilişkilidir.
1. Köpek gibi solumak=köpek solunumu
-Ağzınızı açarak oturun, dilinizi olabildiğince dışarı çıkarın ve tıpkı bir
köpek gibi hızla nefes alıp verin. Diyafram ve göbek deliğinin gücünü de bu
nefese ekleyin. Nefes aldığınızda göbek deliği dışarı doğru çıksın, nefes
verirken göbek deliği içe doğru gelsin.
-Karnınızı bir pompa gibi kullanın, 1, 5 dakika sonra soluk alış veriş
sesinizin gırtlağınıza doğru inmesine izin verin.
-Bunu 3 dakika kadar yapın.
Bu sayede bedeninizde ve gırtlak çakranızdaki toksinler temizlenir,
kendinizi yorgun hissediyorsanız canlanırsınız, virüsten kaynaklanan
hastalıklardan kurtulmayı ve sezgi gücünüzü artırmayı başarabilirsiniz. En
önemlisi de eski yalan ve korkularınızı temizlemenize yardım eder, sizi doğruyu
söylemeye yönlendirir.
1. Şarkı söylemek
2. “İstiyorum ve ben varım” egzersizi
3. Boyun hareketleri
4.çakra boğazın önünde yer alır, kişisel
ihtiyaçlar ile ilgili sorumluluk alabilme ile ilgilidir. Nasıl ki yeni doğmuş
bebek annesinin göğsüne bastırıldığında beslenmek için emmek zorundadır. Bütün
hayat boyunca geçerlidir. Kişi olgunlaştıkça ihtiyaçlarını gerçekleştirmek işi
kendi omuzlarına binmektedir. Kişinin hayattaki eksiklikleri yüzünden
başkalarını suçlamayı bırakıp, ihtiyaçlarını ve isteklerini yaratmak için harekete
geçtiğinde iyi işliyor demektir. Bu merkez, kişinin kendisine doğru gelen şeyi
almak açısından hangi konumda olduğunu gösteren yerdir. Bu da kişinin
imgelemesi ile ilişkilidir. Kişi dünyayı olumsuz görüyorsa, verilen şeylere
şüphe ve olumsuz bakış getirecek, düşmanlık bekleyecek, sevgi yerine vahşet ve
aşağılanma bekleyecektir. Olumsuz beklentiler, evrendeki “benzer benzeri çeker”
yasası ile ona bu olumsuz girdileri çekecektir.
Bu
açma-kapama süreci, alma-verme ile ilgili yanlış anlamaların hepsi, iyicil ve
besleyici bir evrene güvenmeye dönüşünceye kadar sürer.
Bazen 5.
çakranın arkasında meydana gelen özümseme unsuru, kişinin toplum, mesleği ve
yaşıtları içindeki benlik hissi ile ilgilidir. Eğer kişi yaşamın bu parçasında
rahat hissetmiyorsa, kendine güven eksikliğini telafi etmek için bu rahatsızlık
aşırı gurur ile örtülebilir.
Boynun arkasındaki merkez, kişi başarılı, işinde güvenli ve yaşam mesleği
olarak seçtiği işten tatmin duyuyorsa genellikle açıktır. Eğer kişi zorlu bir
meslek seçmiş ve bunda da üstüne düşeni yapabiliyorsa merkez oldukça
sağlıklıdır. Kişi profesyonel anlamda başarılıdır ve evrensel alan bu anlamda
kişiyi besler.
Eğer durum bu
değilse kişi elinden gelenin en iyisini yapmamaktadır. Başarısızdır ve bu
eksikliği gururu ile örtmeye çalışmaktadır. Daha iyisini yapsa
ya da daha çok mücadele gerektiren bir işe girse daha iyi olacağını gizli gizli
bilmektedir. Ancak bu kişi ikisini de yapamaz ve altta yatan gerçek
umutsuzluktan kaçınmak için gurur ile savunmaya geçer. Aslında hayatta başarılı
olmadığını bilir. Muhtemelen kurban rolünü oynayacaktır. Hayat ona büyük
becerisini geliştirmek için fırsatları vermemiştir. Bu gururun salınması
gerekmektedir, acı ve ümitsizlik de açığa çıkartılmalıdır.
Bu merkezde, kişinin çok istediği bir şeyi yapmak için harekete geçmesine
engel olan BAŞARISIZ OLMA KORKUSU da yer alır. Ayrıca kişisel arkadaşlıklar ve
genel sosyal yaşam ile de alakalıdır. İlişkiden kaçınarak kişi kendini ortaya
koymaktan kaçar ve bir yandan beğenilmeme korkusu, bir yandan da rekabet ve
“senden daha iyiyim, benim kadar iyi değilsin” türü bir gururu barındırır.
Reddedilme hislerimiz içerden kaynaklandığından ve sonra biz onları diğerlerine
yansıttığımızdan reddedilmekten kaçmak için diğer insanlardan kaçınırız.
Arzuladığımız mesleğe girme şansını kullanmak, özlediğimiz temasları kurmak ve
bu duyguları serbest bırakmak bu çakrayı açma yollarıdır.
6. ÇAKRA
(Üçüncü Göz Çakrası)
(Üçüncü Göz Çakrası)
Alın çakrası da denilen “ajna” kendi kendinin farkında olma, içsel vizyon,
mutluluk, neşe ve zihin gücü ile ilgilidir.
Kendini iyi hissetmemizi sağlayan serotonin salgılayan hipofiz bezinin (1.
omur ) bulunduğu yerdir. Üçüncü göz noktasına yoğunlaşmak, kendimizi
yatıştırmanın, dikkati toplamanın en kolay ve etkili yollarından biridir.
RENK: Çivit mavisi
YETENEK: Sezgi gücü(fiziksel ve duyu dışı görme yeteneği)
YERİ: Yogilerin üçüncü göz noktası dedikleri kaşların arasındaki noktada
bulunur.
GÖLGE
DUYGULAR: Zihinsel karmaşa, bunalım
Algılaması: görme imgeleme şeklinde bilgi sembolik ya da düz anlamlı resimler görmek şeklinde
olabilir.
Aurik
düzeylerde şuurun ifade edilişi: Göksel
düzey
Şuur ifadesi: Yüksek duygular
Affirmasyon: Evrensel seviyorum
ÇAKRA
ALGILAMASI: Görme, imgeleme
BİLGİNİN
YAPISI: Sembolik ya da düz anlamlı net
resimler görmek
MEDİTASYON
PRATİĞİ: Birlik şuuru
ELEMENT: Yok .
İLGİLİ SALGI
BEZİ: Hipofiz
ASTROLOJİK
BURÇLAR VE GEZEGENLER:
Merkür: Entelektüel düşünce, akılcı düşünce
Yay/Jüpiter: Holistik düşünce, iç ilişkilerin farkına varma
Kova/Uranüs: İlahi olarak esinlenmiş düşünce, yüksek bilgi, sezgi kıvılcımları
Balık/Neptün: Hayal gücü, sezgi, kendini adayarak iç doğruya ulaşmak
İlk temel
titreşim açısından bakıldığında farkındalığın gelişimi yolundaki her adım yeni
ve farklı bir titreşim kalıbı yaratır.Böylece saf
eterik oluştan maddenin en yoğun haline kadar yaratılışın düzeyleri insan
yaşamında belirir ve çeşitli titreşim düzeyleriyle birlikte çakralarla temsil
edilirler. Bu gelişim, içimizde ve üzerimizde meydana gelir. Üçüncü göz,
bilince ulaşmanın mekanı olduğundan, burada maddeyi belirleyip, ayrıştırabilirsiniz.
. Fiziksel düzeyde yeni gerçeklikler yaratabilir, eskileri çözebilirsiniz.
Kural olarak:
Bu süreç bizim yönümüzden otomatikman ve bilinçsizce gelişir. Yaşamımızdaki
kararlı düşüncelerin çoğu çözümlenmemiş duygusal kalıplarla kontrol edilir ve
kendimizin ve diğerlerinin fikirlerine ve ön yargılarına göre programlanır. O
halde, zihnimiz çoğu kez, duygu yüklü düşüncelerimizin efendisi değil uşağıdır. Bu
düşünceler yaşamımızda da ortaya çıkar çünkü dışarıdan algıladığımız ve
yaşadıklarımız aslında öznel gerçekliğimizin belirtileridir.
Bilincimizi geliştirerek ve üçüncü gözü açarak, bu süreci daha iyi
denetleyebiliriz ve hayal gücümüz de isteklere ulaşmak için gerekli enerjiyi
yaratabilir. Aynı zamanda fiziksel gerçekliğin ötesindeki tüm yaratılış
düzeylerine ulaşabiliriz. Bunun bilgisi bize, sezgi altıncı his ya da aşırı
duyarlı işitme, hissetme şeklinde ulaşır. Önceden belirsizce şüphe ettiğimiz
şeyler şimdi daha açık bir şekilde algılanır.
Altıncı
çakra resimler ortaya çıkarır. Bunlar sembolik olabileceği
gibi, hasta için çok kişisel bir anlama sahip ya da düz anlamlı da olabilir.
Var olan şeylerin (çoktan mevcut olan bir şeyi almaktır)yansımasıdır. Burada
resimleri almaktan söz ediyoruz, ALGILAMA=ALMA anlamına gelir.
İmgeleme ise farklı bir şeydir. İmgeleme süreci, aktif olarak yaratmayla
ilgilidir. İmgeleme sırasında zihninizde bir imge yaratır ve enerji verirsiniz.
Eğer bu imgeyi zihninizde net bir şekilde tutar ve enerji vermeye devam
ederseniz, en sonunda yaşamınızda gerçekleştirebilirsiniz. Böylece o imgeye form ve madde vermiş olursunuz. İmge ne kadar net ve
sizin ona yansıttığınız duygusal enerji çok olursa, onu yaşama o kadar iyi
geçirebilirsiniz.
Kişinin
evren ve gerçeklilik yani dünyayı nasıl gördüğü ve bunun ona ne ifade ettiği
ile ilgilidir. 6. çakra sağlıklı olarak saat yönünde döner. Pandül ile
bu uygulamalar yapılabilmektedir.
Ayrıca çakranın olumlu ve olumsuz çalışması ile de açıklamalar
yapılabilmektedir.
Eğer 6. çakra saat yönünde ters hareket ediyorsa;kişinin zihinsel kavramlar
hakkında kafası karışmış ve gerçeklik hakkında yanlış ve olumsuz demektir. Kişi
bunları yansıtarak kendi dünyasını oluşturur. Eğer tıkanık ve zayıfsa çakraya
enerji akışı az olduğu için kişinin yaratıcı fikirleri engellenmiş demektir.
Eğer çarka güçlü bir şekilde saat yönüne tersse kişi olumsuz fikirler yaratma
da yeteneklidir. Eğer bu durum başın arkasındaki yönetici merkezin güçlü
işleviyle birleşmişse, bu durum kişinin yaşamında bir yıkım yaratabilir.
6. çakra önde
iki kaşın arasında, başın arkasında arkaya açılım gösterir. Ön merkezin açık, arkanın ise kapalı olması özellikle hayal kırıklığı
yaratan bir durumdur. Kişi yaratıcı fikirler ortaya atar ama bunları uygulamaya
koyamaz. Bu duruma, genelde suçu dış dünyaya yükleme bahanesi eşlik eder.
Kişinin fikirlerini hayata geçirmek için adım adım yardımcı temel eğitim
alması gerekmektedir.
Hayatımıza sezgi gücümüz olmadan devam etmek sanki yan ve dikiz aynaları
olmayan bir otomobili sürmeye benzer. Tüm görebildiğiniz sadece önünüzdür.
Yoga, sezgi gücünü geliştirmek için çok değerli bir araçtır, çünkü her
çalışma ya da meditasyon bize bedenimiz, zihnimiz ve ruhumuzla yaptığımız küçük
bir araştırma olanağı tanımaktadır.
Kundalini
yoga bilimi, bedenimizin her hücresinde bilgi ve farkındalık olduğunu
söyler. Dünyadaki sözlerin hepsi birleşse, içimizdeki sezgi
gücünü hücresel düzeyde uyandıramaz. Varlığınızın tamamı bedeninizin
her bir hücresinde vardır. Bu kadim yoga bilimi de sizi hücresel düzeyde
uyandırmak için özel olarak tasarlanmıştır.
Bedeniniz sizinle, simgesel anlamda ve çeşitli hastalıklar yoluyla, bu dili
kullanarak konuşur.
Sezgi gücü
gerçek güçtür. Hepiniz buna sahipsiniz.
Yoga ve meditasyonun, kandaki serotonin ve beta endorfin salgısını
artırdığı bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Sezgi bize
pek çok yolla fısıldar;bizimle konuştuğu en önemli yollardan biri de, rüyalar
ve simgelerdir. Kendinizi çok basit yollarla sezgilerinize açarsanız, gerçekten
büyük mesajlar da bulursunuz.
7. ÇAKRA
(Tepe çakrası)
(Tepe çakrası)
Taç çakrası da denilen bu çarka beynin işleyişinin yanında sinir sistemi,
iskelet sistemi ve dolaşım sistemi de dahil olmak üzere bedenin tüm sistemini
yönettiği söylenir.
RENK: Mor (soyluluk rengi), eflatun, menekşe
YETENEK: Sınırlandırılmamış olmak
ELEMENT: Yok
GÖLGE
DUYULAR: Acı, ıstırap, keder
Aurik düzeylerde
şuurun ifade edilişi: Ketherik düzey
Şuur ifadesi: Yüksek kavramlar
Affirmasyon: Biliyorum, benim.
ÇAKRA
ALGILAMASI: Bütün kavramı bilmek
BİLGİNİN
YAPISI: Tüm duyuların ötesine geçen bütün
kavramı almak
MEDİTASYON
PRATİĞİ: Sakinim ve Tanrı nın benimle olduğunu
biliyorum.
YERİ: Başın tepe noktası, bebeklerde bıngıldak dediğimiz nokta
EPİFİZ
BEZİ ile bağlantılıdır
ASTROLOJİK
BURÇLAR VE GEZEGENLER:
Yengeç/Satürn: İç görüş, öz üzerinde yoğunlaşabilme, maddenin ilahi ışıkla girişimi
Balık/Neptün: Sınırların yıkılması, kendini adama, her yerde olanla birlik.
Bilim bu
bezin, sağlıklı bir uyku uyumak için anahtar unsur olan melatonini
salgıladığını keşfetti. . Melatoninin son derece
güçlü bir antioksidan olduğunu ve beynimizin yaşlanmasının başta gelen nedeni
yağ asitlerinin yarattığı tahribatın önlenmesinde yardımcı olduğunu
belirtmektedir.
Tüm çakra
enerjilerinin kaynağı ve başlama noktasıdır. Kişisel enerji alanımız
evrenle bir olur.
Çakralar pek çok
insanda kapalı kalmakta ya da minimal düzeyde işlev görmektedir. Şuurlu olarak
geliştirilirlerse açılmaya başlarlar ve böylece daha yüksek şuurluluk
seviyelerine ulaşmamızı sağlarlar. reikienerjivekuantummerkezi.wordpress.com
1. çakra “sahasrara” diye de adlandırılır. İnsandaki sınırlandırılmamış olma
yeteneğini denetler. Fiziksel bedenimizin ruhsal merkezidir. Bütünsel bir
kavram biçiminde bilgi almamızı sağlar. Bu bilgi insanın sınırlı
duyularının ve iletişim sisteminin ötesinde bir şeydir.
2. çakra kapalı ise, ruhsallığı ile deneyimsel bir ilişki kuramaz. Kişi o “kozmik
his” ten uzaktır ve insanlar ruhsal deneyimlerinden bahsederken ne
anlattıklarını anlayamazlar. 7. çakra açıksa, kişi bireysel ve kişisel formda
ruhsallığını tanıyor demektir, kelimelerle basitçe açıklanamaz. Kısaca var olma
hali, dünyasal gerçeklikten sonsuzluğa doğru bir aşkınlık halidir,
denilebilir. (fiziksel dünyanın ötesindedir)
3. çakra açıldığında diğer altı çakra da kalan tüm tıkanıklıklar çözülür ve
enerjileri mümkün olan en yüksek frekanslarda titreşmeye başlar. Her çakra,
kendi düzeyinde, ilahi oluşun bir aynasıdır ve kendini mümkün olan en yüksek
potansiyelle ifade eder.
Yogi dilinde
elektromanyetik alan denilen alanı içerir. Bu bizim fiziksel bedenimizi çevreleyen auramızdır. Batı bilimi
bu alanın varlığını fiziksel gerçek olarak kanıtlamıştır İnsanın aydınlanma ve ışıma yeteneği bu çakradadır.
Her tür
egzersiz, beyne giden kan akışını artırır fakat, Kundalini Yoga da inanılmaz
derecede harika olan, bu egzersizlerin özellikle endokrin sistemindeki tüm
salgı bezlerini uyarmak için tasarlanmış olmasıdır. Yoga biliminde, salgı bezleri hep “sağlığın koruyucuları” olarak
adlandırılırlar. Verdiğimiz mücadeleler, gelişme
fırsatlarımızdır.
Aldığımız her soluğun değerini bilmek için, bir gün kesinlikle son
nefesimizi alacağımı gerçeğini bilmeliyiz. Sonsuz Zekanın frekansını
yakaladığımız daha yüce güce ulaşmak için teslim olmak gerekir. Bu çağrıyı
ancak bu şekilde duyarız.
Bedenimiz
sınırlıdır, ruhumuz ise sınırsızdır.
Çakra sistemini, hiçbir katın diğerlerinden daha önemli olmadığı bir
binanın katları arasında hareket eden bir asansör olarak düşünebilirsiniz.
SINIRLANDIRILMAMIŞLIK
İÇİNDE MEDİTASYON
Asıl önemli olan daha büyük resim ile bağlantıda olmamızın basit bir yolu
da bize beden ile ruh arasındaki bu ilişkiyi hatırlatan hareketleri
kullanmaktır.
·
Ellerinizi başınızın üzerine kaldırın ve
avuç içlerinizi birbirine yapıştırın. Daha fazla destek almak için baş
parmaklarınızı çaprazlayın.
·
Gözlerinizi kapayarak, burnunuzdan derin
ve uzun nefesler alıp verin.
·
Gözlerinizi yukarıya doğru çevirin,
üçüncü gözünüze değil, daha da yukarıya, sanki başınızın tam tepe noktasına
bakıyormuş gibi yukarıya doğru çevirin.
·
Üç- yedi dakika kadar buna devam edin.
Sonuç
olarak: İnsanların zihinsel hastalıklar,
bağımlılıklar, kanser, kısırlık ve AIDS karşısında zafer kazandıkları, ayrıca
insanların dramatik şekillerde iyileştikleri çakra sistemi üzerinde yaptıklar
çalışmalarla sağlanabilmiştir.
HERKES BİR KANDİLDİR. FAKAT HERKES
AYDINLATMAZ
Sonuç olarak
çakraları özetlersek:
Birinci çakra, kuyruk sokumu bölgesindedir. Kişinin içgüdüsel ve en ilkel güvenlik ve
yaşamını sürdürme ihtiyacını karşılama güdüsü ile ilişkilidir.
İkinci çakra, insanın üreme ve yaratıcılık üzerinde yoğunlaştığı cinsel organların
olduğu bölgededir.
Üçüncü çakra, göbek deliği ile solar pleksus arasındaki bölgeye karşılık gelir.
Enerjinin esas olarak depolandığı bölgedir, bu da niçin gücün, sağlığın ve
canlılığın merkezi olduğunu açıklamaktadır. Açgözlülük ve kişisel güç kazanma
hırsı bu merkezde tıkanıklığa yol açıp kişisel gelişimi durdurabilir.
İlk üç çakra, alt üçgen olarak bilinir. Yogilere göre, dünyadaki insanların
büyük bölümünün hayatını yönlendirdiği aşamayı temsil ederler. Burası duygu ve
düşüncelerin yurdudur;kişinin hissettiği doğru olarak kabul edilir. Kararlar, o
anın gerçekliği ve kişinin temel gereksinimlerine dayanarak alınır, daha yüksek
idealleri ya da değerleri dikkate alınarak değil. Bu nedenle bir Kundalini Yoga
öğrencisinin ilk hedefi;enerjisini, bilinç ile ilişkili olan dördüncü çakraya
yükseltmektir.
Dördüncü
çakra, ya da kalp merkezi, göğüs kemiğinin
bulunduğu bölgede yer alır ve kişinin sevgi ve sevecenliği deneyimleme ve ifade
etme kapasitesi ile ilişkilidir. Bu merkezde, kişinin bilinci, çelişkili ve
güvensiz duygular yaşamaktan bütün, sağlam ve istikrarlı duygular yaşamaya doğru
bir değişim gösterir.
Beşinci çakra, boğaz bölgesindedir ve kişinin doğrudan iletişim kurma becerisi ile
ilgilidir. Burası gerçeği yansıtmanın merkezidir.
Altıncı çakra, Ajna çakra ya da üçüncü göz noktası olarak ta bilinir ve iki kaşın
arasında yer alır. Hipofiz bezine karşılık gelir ve bilgi, bilgelik ve kişinin
sezgi gücünün gelişimi ile ilgilidir. takyonturkiye.com
Yedinci çakra, Shashara ya da onuncu kapı olarak da bilinir ve başın tepe noktasında,
yeni doğmuş bir bebeğin başında yumuşak olan bölge diye bilinen noktada yer
alır. Bedendeki yönetici bez olan epifiz bezine karşılık gelir ve kişinin
kendini tanıması, birliği ve tüm evreni deneyimleme ile ilişkili bulunur.
Burası kişinin zaman, mekan ve nedeninin ötesine geçebildiği
sınırlandırılmışlığın ülkesidir.,
Çakraları
temizleme ve canlandırmanın yolları
Çakraları açmak, benliğe, yaşama ve Tanrı ya doğru bir yolculuğa çıkmaktır.
Bir insan olarak sahip olduğumuz tüm potansiyeli açığa çıkarmanın holistik bir
yoludur.
Doğayı
yaşamak: Doğa, çakraların temizlenmesi, uyumlu
hale getirilmesi ve canlandırılması için sayısız imkan sunar. Güzel manzaralar,
sular, hayvanlar, bitkiler ve çiçekler, üç alt çakranın titreşimlerine karşılık
gelir, onları güçlendirir, destekler. Gezegenimizin güzelliği, bu çakraların,şimdi ve burada ifade
edilmesine ve kararlı hale getirilmesine yardım eder. Işık ve renkle sürekli
değişen gökyüzünün üç alt çakra üzerinde genişletici ve yükseltici bir etkisi
vardır ve üç üst çakranın işlevlerini geliştirir. Gökyüzünün ve yeryüzünün güzelliği,
özel titreşimleriyle, kalp çakrasındaki sevgiyle birleşir.
Doğayı yaşadığımızda bunu iç huzuru, açıklık ve cömertlikle yapın. Bu sizi,
iyileştirici, genişletici ve destekleyici tüm etkilere açacaktır.
Özel bir doğa deneyiminin çakranızdaki etkisinin farkına vardığınızda,
dikkatinizi ona yöneltin ve içinizde uyanan duygulara teslim olun. Çünkü,
doğanın söz konusu çakra üzerindeki saflaştırıcı ve canlandırıcı etkisi bu
şekilde ortaya çıkar.
Ses terapisi: Ses, işitilebilir, titreşimlerden oluşur. Eğer işitme duyumuz tüm
frekansları algılama yeteneğine sahip olsaydı, çiçeklerin, çimenlerin, dağların
ve vadilerin müziğini, gökyüzünün ve yıldızların şarkısını ve bedenimizin
senfonisini duyabilirdik.
Modern bilim, mistiklerin ve eski kültürlerin bilge insanlarının
bildiklerini ve insan bilincini genişletmek için kullandıkları yöntemleri
doğruluyor;yaşam temel olarak sesten oluşuyor. İnsanı ve yaşamı dünyaya o
getirdi ve varoluşun devamını sağlıyor.
Bilimsel bulguların da ispat ettiği gibi evrendeki tüm parçacıklar, tüm
ışıma şekilleri, tüm doğal kuvvetler ve tüm bilgi, müziksel yapılarla,
frekanslarla ve kalıplarla belirleniyor.
Örneğin, oksijen atomunun protonları ve nötronları minör gamda titreşirler.
Işıktan ve maddeden klorofil oluştuğundan, her çiçek ve her çimen tanesi
melodilerini söylerler ve şarkıları uyumlu bir bütün oluşturur. Bu olmasaydı
birlikte büyüyemezlerdi.
Eğer sizi rahatlatan ve sakinleştiren bir müzik parçası varsa bilincinizi
genişletirken, herhangi bir terapi şeklinde bu müziği fon müziği olarak
kullanın. Ayrıca dans etmenizi de öneririz. Bir kez çakralar boyunca müziksel
yolculuğunuzu ayarladıktan sonra, istediğiniz zaman onun müziğiyle dans
edebilirsiniz. Bu dans tüm düzeylerdeki yaradılış dansıyla bütünleşmenizi
sağlar.
Ses terapisinde kullanılan mantralar:
LAM: 1. Çakra için
VAM: 2. Çakra için
RAM: 3. Çakra için
YAM: 4. Çakra için
HAM: 5. Çakra için
KSAM: 6. Çakra için
OM: 7. Çakra için
Renk terapisi: Renkler görünen seslerdir. Fakat frekanslarını kulaklarımızla
algılayamayız. Onları algılamamız için doğa başka bir araç yarattı: Gözleri.
Farkında olsak ta olmasak ta renklerin özel titreşimlerinin üzerimizde güçlü
bir etkisi vardır. Denizin, gökyüzünün mavisi, ormanın yeşili, çölün sarısı,
doğan ve batan güneşin değişen renkleri hep titreşimleriyle bizi etkiliyor.
Giysilerimizin,
hatta iç çamaşırlarımızın renklerinin bile önemli etkileri vardır. Eğer
özellikle 1. çakrayı aktive etmek istiyorsak kırmızı külot,
çorap, eşofman giymeliyiz. Eğer sürekli bir güçsüzlük ve enerji eksikliği
hissediyorsanız kırmızı duvar kağıtları, perdeler ve kırmızı çiçekler işe
yarayacaktır. Kanımızın rengi ile bir volkandan fışkıran ateşin renginin aynı
olması rastlantı değil.
1. Çakranın rengi olan portakal rengi sevgi belirtilerine yol
açar ve bizi mutlu eden, daha zarif bir şehvet duygusunu uyandırır. Kalp
çakrasını faaliyete geçirmek istiyorsak mümkün olduğu kadar çok yumuşak pembe kullanmalıyız.
Evimizi, işyerimizi pembe çiçeklerle donatabilir, pembe giysiler giyebilir,
pembe ampuller kullanabiliriz.
Kısaca, çakraların ilgili renklerini kullanarak vücudumuzun ilgili
bölgelerini faaliyete geçirebiliriz. Gökkuşağını kullanarak mutlu olabiliriz,
verdiğimiz örnekleri sizler de yaratıcılığınızla çoğaltabilirsiniz
Değerli taş
terapisi: . Bildiğiniz tüm gelişmiş uygarlıklar,
değerli taşları sadece güzellikleri için değil aynı zamanda da şifa vermek ve
ahenk yaratmak amacıyla da kullanmışlardır. Değerli taşlar milyonlarca yıl
süren etkilerle toprakta oluştular, insan onları, en mükemmel şekilleriyle
keşfedip gün ışığına çıkarmadan önce, bir arınma, temizlenme ve saflaştırma
sürecinden geçirirler.
Yakınınızda bir değerli taş bulundurduğunuzda, içinizde bir titreşim doğar.
İçinizde tıkanmış ya da bozulmuş durumda bulunan tüm güçler ve nitelikler,
değerli taşların titreşimlerine cevap verirler. Ve böylece uyanarak asıl
şekillerine kavuşurlar.
Çakra terapisi için her zaman en iyi kalitede değerli taşları
kullanmalısınız. Taş ne kadar temizse ve yapısı ne kadar safsa yaydığı enerji
de o kadar saf olacaktır. Değerli taşları kullanmadan önce temizlemelisiniz:
Taşları birkaç saat akar suda temizlemek, su ve deniz tuzu kullanmak gerekir.
Ayrıca bu
temizlikten sonra güneş ışığı almalarını sağlamakla da enerji yüklenmiş
olurlar. reiki enerji ve kuantum merkezi
Her çakranın rengine uygun taşları kullanabildiğiniz gibi tüm çakralar için
yalnızca kaya kristallerini de kullanabilirsiniz. Çünkü kaya kristallerini saf,
beyaz ışığı 7 çakraya karşılık gelen 7 rengin enerji potansiyelini taşıyor. Bu
yüzden bir kaya kristali tüm çakraları uyarır ve tüm enerji sistemini uyumlu
hale getirir.
Aroma
terapi: Hoş bir şeyi kokladığınızda doğal olarak
üzerimizde canlandırıcı bir etkiye sahip olan bu aromatik, yaşam verici kokuyu
ciğerlerimize doldururuz. Kötü bir kokuyla karşılaştığımız zaman da içgüdüsel
olarak, bu sağlıksız ve yanlış şeyin içimize girmesini engellemek için
nefesimizi tutarız.
Eskiden kralların, rahiplerin ve kutsal varlıkların huzurunda tütsü yakma
adeti vardı. Belki de en eski aroma terapisi olan tütsü yakma, çeşitli
hastalıklardan kurtulmak için de kullanılırdı. Özellikle bazı belirgin kokular
kötü ruhları uzaklaştırmak, tanrıların sevgisini kazanmak için kullanılıyordu.
Aromatik nesnelerin bir odanın atmosferini nasıl değiştirdiğini, bizi
dinlendiren ve adeta yükümüzü hafifleten bir iklim yarattığını daha önceden
yaşamış olabilirsiniz. Böyle hallerde olayları daha açık bir şekilde görürüz,
ruhumuz şeffaflaşır. Çevremizi daha yüksek bir düzeyde algılar, baskı ve
telaştan uzaklaşırız.
Örneğin, tatlı kokan tüm çiçek yağları her çakra için tavsiye edilir, fakat
sakral çakra üzerinde özellikle uyum sağlayıcı bir etkisi vardır. İç göz
çakrasını dinlendirmek için lavanta uygundur. Biberiyenin, kök çakra üzerinde
uyarıcı etkisi vardır. Tavsiyeleri uygularken esansların sizde ve sezginizde
uyandırdığı duyguları izlemeniz en iyisidir.
Nefes
teknikleri: Sanskrit metinlerinde geçen pranayayı
hepimiz biliyoruz. Prana, nefes ya da evrensel kozmik enerji şeklinde
çevrilebilir. Nefes yoluyla, onsuz hiçbir yaratılışın var olmayacağı hayat
enerjisi bağlantı kuruyoruz. Burada nefes alıp vermenin, yani çoğu zaman,
önemsenmeyen fakat evrensel bir anlamı olan bu sürecin boyutlarını bilincine
varıyoruz. Doğu geleneklerinde nefes basit bir hava giriş çıkışı işleminden
farklı görülür. Dünyadaki tüm insanlar aynı gaz karışımını içlerine çekiyor
olsalar bile nefes alıp vermenin yolları da önemli bir etmendir. Çakralar
üzerinde de yaratılabilecek olan bu etkinin uzun bir geçmişi var. Şimdi size
çok etkili olan ve herkes tarafından uygulanılabilen basit bir çakra terapisi
anlatmak istiyoruz.
Yere uzanıyoruz veya sırtımız dik bir şekilde oturuyoruz. Birkaç dakikalık
sükunetten sonra sakin ve düzenli bir şekilde nefes almaya başlıyoruz, tercihen
burundan. Sonra nefes alıp verirken havayı içimize çekip çakralara yaydığımızı
hayal ediyoruz. Dikkatimizi kök çakrasına veriyoruz ve onunla nefes aldığımızı
hayal ediyoruz. Yaşam verici prananın huzurla içeri akmasına ve yine acele
etmeden dışarı çıkmasına izin veriyoruz. Buna 3-5 dakika kadar devam ediyoruz
ve sonra sıradaki enerji merkezine, 2. çakraya geçerek, yine aynı şekilde
onunla nefes alıp veriyoruz. Bu şekilde her birine 3-5 dakika ayırarak taç
çakrasına ulaşıyoruz. Dikkat edilmesi gereken nokta, bilincin her zaman çakra
ile birlikte olması ve onunla nefes alıp vermeniz.
Bu basit egzersizi yapan herkes, kendisini uyumlu ve dengeli, sonrasında da
enerji dolu hissediyor.
Dinamik çakra nefes tekniği egzersizini de deneyebilirsiniz. Burada yavaş
yavaş değil hayal gücünüzü de kullanarak güçlü ve hızlı bir şekilde,
çakralardan nefes alıp veriyorsunuz. Söylenmesi gereken şudur ki bu özel
enerjetik soluma biçimini uygulayan insanın içinde, büyük bir ateşi
kıvılcımlandırması için çaba ve çalışma gerekir.
Nefes teknikleri, çakraların enerji potansiyelini uyarır ve uyumlu bir hale
getirirler. Fakat mümkünse yetkin bir öğretmenin rehberliğinde uygulanmalıdır.
Hangi yöntemi
uygularsanız uygulayın, her defasında gösterilen çabaya değecektir.
Çakralar Kavramı veya İnsan Vücudunun Enerji Merkezleri
Sanskritçe kelime çakra veya cakra'nın
birden çok anlamı vardır. En yaygın olarak, bir arabanın, çömlekçinin,
Vishnu (chakradhara) gibi keskin, disk şeklindeki bir silahın, bir daire veya
bir halkanın, güneşin ve aya ait şeklin, alemin şekli gibi bir tekerleği
belirtmek için kullanılır. (chakravarti), bir eyalet veya bölge, askeri oluşum
(Chakravyuha), bir girdap veya kasırga (chakravaatam) ve bir kuşun adı
(chakravakam). Bu, chuck + rah olarak telaffuz edilir (cha olarak kilisede
ve kra kabuk olarak).
Hinduizmin ritüel ve manevi geleneklerinde
çakra, döngüsel ya da dairesel bir hareket ya da yönü olan herhangi bir olguyu
belirtmek için kullanılır. Örneğin, Zamanın tekerleği (kala çakra),
Dharma'nın tekerleği (dharma çakra), yaşam tekerleği (jivana çakra) ve yaratma
tekerleği (srishti çakra) tanımlamak için kullanılır. Bunların hepsi
döngüsel niteliktedir.
Svetasvatara Upanishad'da, Brahman'ın
kendisinin anlattığı en yüksek Tanrı, bir düzen (sıra) ve düzenlilik kaynağı ya
da ritim (rta) kaynağı olduğu için bir tekerlek (Brahma chakram) olarak tanımlanır. Krama
düzeni demek. Chakram, bir şeyin veya olgunun düzenli ilerlemesini
gösterir. Dolayısıyla, Rta fikrini ya da toplu olarak Dharma olarak
bilinen ilahi ve manevi görevler dizisi tarafından uygulanan yaratılış düzeni
ve düzeni simgelemektedir.
Kundalini Çakrasının
önemi
Çakra aynı zamanda vücudun omurga
bölgesindeki enerji merkezlerini ve ritüel ibadetlerde kullanılan mistik
diyagramları (yantraları) ifade etmek için kullanılır. Bazı geleneksel
kaynaklar bu tür çakraları beş ya da yedi, diğerleri sekizi
anlatmaktadır. Kundalini çakraları, omurganın tabanından başlığın tepesine
kadar yükselen bir sütunda hizalı olarak tanımlanmaktadır. Yeni yaş
uygulamalarında, her çakra belli bir renkle ilişkilendirilir. Çeşitli
geleneklerde çakralar çoklu fizyolojik işlevlerle, bilinç yönü klasik bir
öğeyle ve diğer ayırt edici özelliklerle ilişkilendirilir. Her çakrada
farklı sayıda yaprakları olan lotuslar olarak görselleştirilirler.
Çakraların fiziksel bedeni canlandırdığı ve
zihin ve bedenin fiziksel, duygusal ve zihinsel hareketlerini etkilediğine
inanılıyor. Bunlar, hayatın enerjisi (prana, shakti veya chi olarak
bilinir) olarak düşünülür ve bunlar da nadis adı verilen yol boyunca
akar. Çakraların başlıca işlevi prana içinde kendi eksenleri etrafında dönerek
onları çizmek ve zihin ve bedenin manevi, zihinsel, duygusal ve fiziksel
refahını korumak ve dengelemek için kendi ekseninde tutmaktır. Vücuttaki
enerji merkezleri fikri diğer kültüre paraleldir. Örneğin, geleneksel Çin
tıbbı, insan vücuduna benzer bir modelle, chi adı verilen yaşam gücünü içeren
bir enerji sistemi kullanıyor.
Bilgi kaynakları
Yeni Çağ hareketi Batıya çakralar ile
ilgili artan bir ilgi yarattı. Bu harekette yer alan pek çok kişi,
çakraların endokrin sistemdeki salgı bezleri ile olan konumu ve rolü arasında
bir yazışmaya işaret ediyor. Yeni Çağ'daki bazı insanlar, yukarıdakilerin
yanı sıra - örneğin, kulak çakraları - da var olan diğer çakraların var
olduğunu iddia ederler ve geleneksel metinlerde değinilenlere oranla çok daha fazla
çakrayı tanımlarlar. Sık sık New Age "kutsal cinsellik" veya
neotantra hareketi çakralarına referanslar yapılır.
Çakralar, tantrik metinlerde,
Sat-Cakra-Nirupana ve Padaka-Pancaka'da tanımlanır; bunlar, Brahman'dan bilinç
yayılımı olarak nitelendirilir, bu da, kademeli olarak somutlaşan manevreden
çıkan, bu farklı çakralar seviyelerini yaratan bir enerji ve sonunda Muladhara
çakrasında dinlenme buluyor. Bu nedenle, batıdaki kabala, Sufizm ya da
neo-platonizm gibi lataif-e-sitta yayılım teorisinin bir parçasıdırlar. Yaratılışta
bırakılan, Kundalini olarak adlandırılan enerji, sarılı ve omurganın tabanında
yatıyor yatıyor. Yantanın tantrik veya kundalini biçimlerinin amacı, bu
enerjiyi uyandırmak ve başın taçındaki Sahasrara çakrasında Tanrı ile birlik
elde edilinceye kadar gitgide daha inceltici çakralar yoluyla tekrar yükselmeye
neden olmaktır.
Hindistan'daki bu ana metnin yanı sıra,
Batılı yazarlar, Çakraları, özellikle Theosophists'i tanımlamaya
çalışıyorlar. Danimarkalı yazar ve müzisyen Peter Kjaerulff'un The
Ringbearer's Diary adlı kitabında ya da Anodea Judith adlı kitabı olan Wheels
of Life adlı kitabında birçok New Age yazarı, çakralar hakkındaki görüşlerini,
görünümlerinin nedenleri ve fonksiyonlar.
Yedi çakraya, insanlığın birleşik
bilinçliliğinin (ölümsüz insan veya ruhun) dünyevi hayatın farklı yönlerini
(vücut / içgüdü / yaşamsal enerji / daha derin duygular / iletişim / genel
bakışa sahip olmak) nasıl bölündüğünü yansıtması için bazıları tarafından
söylenir hayat / Tanrı ile irtibat kurmak). Çakralar, en üstteki Sahasrara
saf bilince, diğerinde ise Muladhara alttaki Muladhara, basitçe kaba bilinç
olarak görülen, madde ile ilgilenir, farklı seviyelerde ruhsal inceliklere
yerleştirilir.
Çakralar kavramının
kökenleri ve gelişimi
Bilinen en erken çakralar, Brahma
Upanishad ve Yogatattva Upanishad da dahil olmak üzere daha sonraki
Upanishads'de bulunur. Bu Vedik modeller Tibet Budizminde Vajrayana
teorisi ve çakraların Tantrik Shakta teorisi olarak uyarlandı. [Kaynak
belirtilmeli]
Batı'daki çoğu insanın bilerek ya da
bilmeyerek bağlı olduğu 7 temel çakranın shakta teorisi, iki Hint metininin
Sat-Cakra-Nirupana ve Padaka-Pancaka'nın Sir John Woodroffe tarafından yapılan
çevirisinden dolayı , takma ad Arthur Avalon, The Serpent Power adlı bir
kitapta.
Bu kitap son derece detaylı ve
karmaşıktır ve daha sonra fikirler Theosophists tarafından Çakralar'ın baskın
batı görünümüne ve çoğunlukla (teosofik çevrelerde) CW Leadbeater adlı kitabı
The Chakras kitabında geliştirilmiştir ve çoğunlukla onun kendi meditasyonlarını
ve konuyla ilgili görüşleri.
Bununla birlikte, felsefe sistemlerinde
çakraları birleştiren birçok günümüz Hint gurusu, en azından kilit noktalarda,
batıdaki çakralar manzarasına katılmıyor gibi görünüyor ve bu doğu ve batı
görüşleri Shakta Tantra'dan gelişti. okulu.
Diğer geleneklerde, özellikle Çin
tıbbında ve ayrıca Tibet Budizminde çakraların çeşitli diğer modelleri
vardır. Yahudi kabalesinde bile, farklı Sephiroth bazen beden kısımlarıyla
ilişkilidir. İslam Tasavvufunda, Lataif-e-Sitta (Altı Müdafa) psiko-manevi
"organlar" ya da duyu ve aşırı duygusal algılama fakülteleri olarak
kabul edilir ve aktivasyonu bir insanı tamamlar. Sistemleri birbirleri ile
denemek ve bunları denemek girişimleri yapılır ve özellikle Şakta Tantra, Sufizm
ve Kabalizm gibi çelişkili gelenekler arasında çakra, lataif ve Sephiroth'un
aynı arketipik manevi kavramları görünüşte temsil edebileceği bazı başarılar
vardır. Surat Şabda Yoga'da, bir Dışarısı Yaşayan Satguru tarafından
başlatma (Sat - gerçek,
Yedi temel çakralar
Sir Arthur Avalon'ın Serpent Power adlı
kitabında tanımladığı geleneksel model, anüsten kafa bölgesine omurga boyunca
yedi bir çakra sistemi sunmaktadır. Aşağıda, her çakranın, psiko-manevi
önemi ve başkanlık tanrılarının bir açıklaması bulunmaktadır.
Sahrasara, Taç Çakra
Sahrasara ya da taç çakra, en yüksek
zekanın (prajnanam) kaynağıdır. Başın ucunda ya da taçında bulunan saf
bilincin çakrası, tüm diğerlerini kontrol eden usta çakra ve yükselmekte olan
Kundalini'nin hedefi, Samadhi veya birleşik bilince Konu ve nesnenin
ayrımı. Rolü, endokrin sistemin geri kalanını kontrol etmek için hormon
salgılayan ve hipotalamus yoluyla merkezi sinir sistemine bağlanan hipofiz
bezinin rolüne çok benzer. Talamusun bilincin fiziksel temelinde önemli
bir rolü olduğu düşünülmektedir. Bir lotus ile bin tane yaprakları
simgeliyor.
Ajna, Üçüncü Göz
Çakrası
Ajna veya üçüncü göz, sezgisel veya
psişik bilginin kaynağıdır ve bronz beziyle bağlantılıdır. Shiva ve Shakti
olarak heceli AUM ve ikili Shiva'yı temsil eder. Dolayısıyla
Ardhanarisvara'nın başkanlık ettiği söyleniyor. Ajna, zamanın ve
farkındalığın ve ışığın çakrasıdır. Pineal bez, uykuya dalmak ve uyanmak
içgüdülerini düzenler, melatonin hormonu üreten ışık hassas bir
bezdir. Ayrıca psychedelic kimyasal dimetiltriptamin eser miktarda
ürettiği tahmin edilmiştir. İki yaprakları olan lotus ile sembolize
edilmiştir. (Bazıları, Arthur Avalon'un kundalini adlı kitabında Serpent
Power veya deneysel araştırma olarak tanımlanan açıklamaya dayanarak pineal ve
pitüiter bezlerin Taç ve Kaş çakralarıyla ilişkisinde değiştirilmesi
gerektiğini savunuyor.)
Vishuddha, Boğaz Çakra
Vishuddha ya da boğaz çakrası kutsal
konuşmanın kaynağıdır ve iletişim ve büyüme ile ilişkili olup, büyüme bir ifade
biçimi olmaktır. Beş katlı Shiva (Panchavaktra Shiva) başkanlığında,
yaratılışın beş katlı işlevini yerine getiren ve hece HAM tarafından temsil
edilen. Shakini onun ilişkili Shakti'dir. Bu çakra, aynı zamanda
boğazda olan ve büyüme ve olgunlaşmadan sorumlu tiroit hormonu üreten tiroid bezine
paraleldir. İçinde gümüş ay ile bir üçgeni saran on altı turkuaz beziyle
lotus ile simgelenmiştir.
Anahata, Kalp Çakra
Anahata veya kalp / duygu çakrası sevgi,
denge ve refah ile ilgilidir ve duygusal zekanın kaynağı olarak hareket
eder. Göğüste bulunan timus ile ilgilidir. Bu organ, bağışıklık
sisteminin ve endokrin sistemin bir parçasıdır. Hastalıktan savaşmaktan
sorumlu T hücreleri üretir ve stresden olumsuz etkilenir. Kalp-zihin adı
verilen on iki yeşil yaprakları olan bir lotus ile simgelenen, iki kesişen üçgenden
oluşan bir yantrayı kuşatan, bir hekzagram oluşturarak, erkek ve dişi birliğini
sembolize eder. Bu, hece YAM tarafından temsil edilir ve duyguların ve
tutkuların olduğu koltuk olarak söylenir.
Manipura, Karnaval
Çakra
Manipura veya solar pleksus çakrası
metabolizma, enerji, asimilasyon ve sindirim ile ilgilidir ve pankreasta ve
adrenal korteks dış adrenal bezlerinin oynadığı rollere karşılık
gelir. Bunlar, yiyecek maddesinin vücut için enerjiye dönüştürülmesinde,
sindirimde değerli bir rol oynamaktadır. Merkezde aşağı doğru üçgen olan
on yaprakları olan bir lotus ile sembolize edilmiştir. Bradda Rudra
başkanlığında, Lakini onun Shakti'si ve tohum heceli RAM ile temsil
edildi. Fiziksel ve zihinsel güç kaynağıdır, irade eder ve çözer.
Swadhisthana, Sakral
Çakra
Swadhisthana veya sakral çakra kasıkta
bulunur ve duygu, cinsellik ve yaratıcılıkla ilgilidir. Bu çakranın
dramatik ruh hali dalgalanmalarına neden olabilecek üreme döngüsünde yer alan
çeşitli cinsel hormonları üreten testislere veya yumurtalıklara karşılık
geldiği söylenir. İçinde altı adet yaprakları ve ayları olan beyaz lotus
ile sembolize edilmiştir. Başkanlık tanrısı Brahma ve onun Shakti'si olan
Rakini ile hece VAM ile temsil edilir. Üreme organlarını güçlendiren
charka olarak yaratıcı ve üreme gücünün kaynağıdır.
Muladhara, Temel Çakra
Muladhara, taban veya kök çakra,
güvenlik, hayatta kalma ve temel insan potansiyeliyle ilgilidir. Bu
merkez, cinsel organlar ve anüs arasındaki bölgede bulunur. Burada hiçbir
endokrin organ yerleştirilmemesine rağmen, iç adrenal bezlerle, yani hayatta
kalma tehlikeye girdiğinde kavga ve uçuş tepkimesinden sorumlu olan adrenal
medüller ile ilişkili olduğu söylenir. Bu bölgede cinsel eylemde boşalmayı
kontrol eden bir kas bulunur. Genetik kodun sarılı olduğu sperm hücresi ve
yumurta ile kundalini arasında bir paralel çizilir. İçinde ters üçgen
bulunan, dörtgen yapılı bir dikdörtgeni çevreleyen bir lotus ile sembolize
edilmiştir. Dakai'nin Shakti'siyle Ganesha başkanlık tanrısıdır. LAM
hede heceli.
Sekiz Tantrik Çakralar
Tantrik ve Shakti gelenekleri yedi
yerine sekiz temel çakrayı tanımlarlar. Yedi çakralar yukarıda
bahsedilenlerle aynıdır. Buna ek olarak, Bindu çakrasını Muladhara'nın
aşağısındaki en düşük seviyedeki olarak tanımlıyorlar. Sekiz çakralar aşağıda
listelenmiştir.
1. Sahasrara
2. Ajna
3. Vişuddha
4. Anahata
5. Manipura
6. Swadhisthana
7. Muladhara
8. Ve oluşacak
Çakraların görevi vücudu canlı kılmak olduğu için vücuttaki bir rahatsızlık
ile de doğrudan ilişkilidir. Her Çakra vücutta bir hormona denk gelir.
Deneyimlenen şey durdurulduğunda çakra da engellenmiş olur. Durgun enerji
akmaz, tıkanır, tersi yönde akmaya başlar. Blokaj yani bizleri durduran aşağı
çeken depresif hissettiren duygu durumu ortaya çıkar.
Çakra saat yönünde döndüğünde enerjimizi dış dünyaya akıtmış oluyoruz.
Blokaj oluşturduğumuzda zaten içerde olan enerji içeri akmaya devam ediyor. Su
bile aynı yere akmaya devam etse kokuşur, acılaşır. Aynı nokta aynı kaynak
dünyamıza yansıttığımız psikolojik gerçeklik çocukluğumuzda çocukluk
deneyimlerimiz ve o sıralar oluşmuş çocuğun zihninin çıkarımıyla belirlenen
dünya imajına uygundur.
Her çakra bir psikolojik işlevle de alakalıdır. Çakranın durumu belirli
tekniklerle ölçülür. Hastanın psikolojik ihtiyaçlarını teşhis edebiliyoruz,
psikolojik akım için çakraya doğrudan müdahale edebiliyoruz. Bir çocuk
başkasına sevgi vermeyi denerken defalarca reddedildiyse sevgi vermeyi
kesecektir. Bunu yapmak için tepki ile cevap verdiği içsel sevgi hislerini
durdurmaya çalışacaktır. Bunun için kalp çakrası enerji akışını kesmesi
gerekir. Bu durumla beraber fiziksel bir durum ve psikolojik his anlayış
alanlarında da sorunlar çıkmaya başlayacaktır.
Bu enerji, çakraların döndüğü yönü etkiler. Her çarka bir üzerindeki ya da altındaki çakranın döndüğü yönün tersine döner adeta dişli çarkların birbirini döndürmesi gibi.
Aurayı hissedebildiğiniz zaman bu çakralardan yayılan çok güçlü enerji
akımını hissedebilirsiniz her çarka vücudun değişik bölgesine enerji taşır ve o
bölgeden sorumludur ancak vücut bir bütün olduğundan tüm vücut birbirine bağlı
olarak çalışır bu enerji kapılarından birinde problem olduğunda bloke olmak
yada yetersiz çalışmak gibi bedene enerji akışı tam olmaz ve hastalıklar baş
gösterir
Çakralar insanları besleyen, derinlerdeki köklerdir. Onlar olmadığı zaman
yaşam olmaz. Kökler ne kadar sağlıklı ve iyi durumda ise insanın fiziksel ve
ruhsal bedeni de o kadar sağlıklı ve iyi durumdadır.
Her çakranın bir adı ve merkezinden dışarıya doğru genişleyerek sarmalanan bir rengi vardır.
Çakralar insanları besleyen, derinlerdeki köklerdir. Onlar olmadığı zaman yaşam olmaz. Kökler ne kadar sağlıklı ve iyi durumda ise insanın fiziksel ve ruhsal bedeni de o kadar sağlıklı ve iyi durumdadır.
Her çakranın bir adı ve merkezinden dışarıya doğru genişleyerek sarmalanan bir rengi vardır.
1.Kök Çakra;
Bu çakra kuyruk sokumu kemiğinin sonunda yer alır, bacakların arasında yere bakan kısımdır. Yaşam isteğimizi destekler ve bedenimize canlılık sağlar. Kök çakra fiziksel bedenin enerji kaynağıdır ve dünyayla olan bağlantımızı simgeler. Dünyaya kök salmamız ve kendimizi emniyette hissetmemiz iyi çalışan bir kök çakra ile mümkün olabilir. Temel yaşam fonksiyonlarını sürdürme açısından bu çakra çok önemlidir. Sağlam bir kökü olmayan bir ağaç nasıl ilk fırtınada devrilirse kök çakrası iyi çalışmayan bir insanda zorluklarla mücadele edemez. Kök çakra bedende bacaklar, ayaklar, kemikler, kalın bağırsaklar, omurga ve sinir sistemini kontrol eder. Aynı zamanda cinsellikle de ilgisi vardır. Kök çakra kırmızı renk yayar. Kök çakranın elementi topraktır.
Kök çakranın fiziksel olarak kendini güvende hissetme duygusuyla direk ilgisi vardır. Ayrıca seçilen mesleği ve bu meslekteki başarı seviyesini de etkiler. Sağlıksız çalışan bir kök çakra bağırsak, bacak, omurga ve sinir sisteminde çeşitli sorunlara yol açar. Aynı zamanda kişinin zorluklarla mücadele edememesini, kendini güvende hissetmemesini ve dünyayla arasında uyumsuzluklar oluşmasına yol açacaktır.
Bu çakra kuyruk sokumu kemiğinin sonunda yer alır, bacakların arasında yere bakan kısımdır. Yaşam isteğimizi destekler ve bedenimize canlılık sağlar. Kök çakra fiziksel bedenin enerji kaynağıdır ve dünyayla olan bağlantımızı simgeler. Dünyaya kök salmamız ve kendimizi emniyette hissetmemiz iyi çalışan bir kök çakra ile mümkün olabilir. Temel yaşam fonksiyonlarını sürdürme açısından bu çakra çok önemlidir. Sağlam bir kökü olmayan bir ağaç nasıl ilk fırtınada devrilirse kök çakrası iyi çalışmayan bir insanda zorluklarla mücadele edemez. Kök çakra bedende bacaklar, ayaklar, kemikler, kalın bağırsaklar, omurga ve sinir sistemini kontrol eder. Aynı zamanda cinsellikle de ilgisi vardır. Kök çakra kırmızı renk yayar. Kök çakranın elementi topraktır.
Kök çakranın fiziksel olarak kendini güvende hissetme duygusuyla direk ilgisi vardır. Ayrıca seçilen mesleği ve bu meslekteki başarı seviyesini de etkiler. Sağlıksız çalışan bir kök çakra bağırsak, bacak, omurga ve sinir sisteminde çeşitli sorunlara yol açar. Aynı zamanda kişinin zorluklarla mücadele edememesini, kendini güvende hissetmemesini ve dünyayla arasında uyumsuzluklar oluşmasına yol açacaktır.
Fiziksel enerji miktarı için fiziksel gerçeklikte yaşamak için gerekli irade ile ilgili enerji akışı omurgalardan yukarı doğru yönelmesine destek olur yaşam iradesi ile bütünleşen bu fiziksel yeterlilik kişiye güç ve canlılık mevcudiyet sağlar adeta şimdi burdayım demektedir ve fiziksel gerçekliğe sıkıca bağlıdır güç ve canlılık mevcudiyeti yaşam enerjisi halinde yayılmaktadır kök çakra vücutta kişinin karşı cinse duyduğu sevginin niteliği ile ilişkilidir açık olduğu zaman cinsel ve fiziksel zevk alıp vermeyi sağlar tüm bedensel doyum için tüm merkezlerin açık olması gerekmektedir kuyruk sokumu merkezi 2b cinsel enerji miktarı ile ilişkilidir eğer kişi bu merkezi kapalıysa doyum olmayacak uzak duracak burdan beslenmeyecek her kişinin cinselliği yaşam gücüne bağlıdır kasıklar yaşam gücü kaynağı olduğu için bu alanda kapanan herhangi bir merkez ciddi sorunlara neden olacaktır bu alanda bulunan kadınlık ve erkeklik hormonlarına denk gelmektedir
FİZİKSEL ENERJİ MİKTARI PÖÇ MERKEZİ ÜREME SİSTEMİ ADRENALİN KIRMIZI
2.Sakral Çakra:
Erkeklerde penis ve kadınlarda klitorisin iki parmak üzerinde bulunur.
Cinsel enerjiyi ve zihinsel üretkenliği simgeler. Heyecan duyma, isteme,
imajinasyon yeteneği, aile kurma ve maddiyat bu çakra ile bağlantılıdır. Sakral
çakranın elementi su rengi ise turuncudur. Bedende böbrekler, idrar torbası,
dolaşım sistemi, lenfatik sistem, üreme organları, anne sütü 2.çakranın etkisi
altındadır. Cinsel sorunların çoğunun nedeni de 2.çakradaki enerji
dengesizlikleridir. Yaşamın doğal akışında ilerlemesi düzgün çalışan bir
2.çakra ile mümkün olabilecektir. Ayrıca sanatsal yetenekler ve zihinsel
üretkenlik düzgün çalışan sakral çakra ile söz konusu olabilecektir.
Cinsel enerji miktarı ile doğrudan alakalıdır hormon olarakta böbrek
üstü bezlere denk gelir
CİNSEL ENERJİ MİKTARI KUYRUK SOKUMU MERKEZİ YUMURTALIK TURUNCU BOŞALTIM
SİSTEMİ
3.Solar Pleksus Çakra:
Midenin üstünde yer alan bu çakraya güneş sinir ağı çakrası da denir. 3.çakra diğer insanlarla ilişkilerimizi, beğenilerimizi, toplumsal kimliğimizi, irademizi ve amaçlarımıza ulaşmaktaki kararlılığımızı simgeler. Kendini kontrol etme ve başarı isteği de 3.çakrayla ilgilidir. Bedende ise karaciğeri, sindirim sistemini, pankreası, onikiparmak bağırsağını ve dalağı etkiler. Göz ve görme ile ilgili fonksiyonlarda bu çakranın etkisindedir. 3.çakranın rengi sarı ve elementi ateştir. Düzensiz çalışan bir 3.çakra sadece karaciğer,mide, bağırsak sorunlarına yol açmakla kalmaz aynı zamanda amaçlarımıza ulaşmamızda çok büyük engeller çıkartır. Yetersiz çalışan çakra yaşamsal istekleri dışlamak, otoriteye boyun eğmek, mücadelelerden kaçmak, bireyselleşmeyi reddetmek, sosyal yaşamdan kaçmak ve depresyon gibi sorunları da beraberinde getirecektir. Düzgün çalışan 3.çakra ise uyumluluk, hedefleri iyi belirleme ve bunları takip etme, davranışları kontrol altında tutma, bağımsız hareket edebilme ve başarıya ulaşmayı sağlayacaktır. kişinin evrendeki eşsiz biricik ve bağlantılı olduğu yeri bilmesinden kaynaklanan hoşnutluğun merkezi aramızda ilişki olan kişilerle burdan bağlıyız birbirimize eterik kordonlarla ve ilişki ne kadar güçlü ise bağ o kadar sağlam ve çoktur ilişki bittiğinde bağlar gücünü kaybeder insan ilişkilerini incelemek için çok önemlidir fiziksel sağlık için hissedilen niyet ile ilintilidir solar peleksusun arkası diyafram merkezi ve hormon olarakta pankreasa denk gelir
ŞİFANIN KİŞİNİN SAĞLIĞI İÇİN NİYETLİ OLUŞU DİYAFRAM MERKEZİ ZEVK COŞKU SEVGİ RUHSAL BİLGELİK EVRENSELLİK ŞUURUNA VARMAK PANKREAS SİNDİRİM SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ SARI
Midenin üstünde yer alan bu çakraya güneş sinir ağı çakrası da denir. 3.çakra diğer insanlarla ilişkilerimizi, beğenilerimizi, toplumsal kimliğimizi, irademizi ve amaçlarımıza ulaşmaktaki kararlılığımızı simgeler. Kendini kontrol etme ve başarı isteği de 3.çakrayla ilgilidir. Bedende ise karaciğeri, sindirim sistemini, pankreası, onikiparmak bağırsağını ve dalağı etkiler. Göz ve görme ile ilgili fonksiyonlarda bu çakranın etkisindedir. 3.çakranın rengi sarı ve elementi ateştir. Düzensiz çalışan bir 3.çakra sadece karaciğer,mide, bağırsak sorunlarına yol açmakla kalmaz aynı zamanda amaçlarımıza ulaşmamızda çok büyük engeller çıkartır. Yetersiz çalışan çakra yaşamsal istekleri dışlamak, otoriteye boyun eğmek, mücadelelerden kaçmak, bireyselleşmeyi reddetmek, sosyal yaşamdan kaçmak ve depresyon gibi sorunları da beraberinde getirecektir. Düzgün çalışan 3.çakra ise uyumluluk, hedefleri iyi belirleme ve bunları takip etme, davranışları kontrol altında tutma, bağımsız hareket edebilme ve başarıya ulaşmayı sağlayacaktır. kişinin evrendeki eşsiz biricik ve bağlantılı olduğu yeri bilmesinden kaynaklanan hoşnutluğun merkezi aramızda ilişki olan kişilerle burdan bağlıyız birbirimize eterik kordonlarla ve ilişki ne kadar güçlü ise bağ o kadar sağlam ve çoktur ilişki bittiğinde bağlar gücünü kaybeder insan ilişkilerini incelemek için çok önemlidir fiziksel sağlık için hissedilen niyet ile ilintilidir solar peleksusun arkası diyafram merkezi ve hormon olarakta pankreasa denk gelir
ŞİFANIN KİŞİNİN SAĞLIĞI İÇİN NİYETLİ OLUŞU DİYAFRAM MERKEZİ ZEVK COŞKU SEVGİ RUHSAL BİLGELİK EVRENSELLİK ŞUURUNA VARMAK PANKREAS SİNDİRİM SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ SARI
4.Kalp Çakrası:
Vücutta göğsün tam ortasında kalbin hizasında yer alır. Sevgi, şefkat, fedakarlık, duygusal bütünlük, kendini adayabilme, derin mutluluk gibi özellikleri simgeler. Bu çakra direk duygularla ilgilidir. Timüs bezi bu çakranın etkisindedir ve ürettiği hormon mutluluk hormonudur. Timüs, uyarıldığında salgıladığı hormonlar kişide haz ve mutluluk duygusu yaratır. Timüs bezi büyümeyi düzenler, bağışıklı sistemi hücreleri olan T hücreleri burada üretilir ve lenf sistemini kontrol eder. Vücutta kalp, sırtın üst kısmı, ciğerlerin alt kısmı, kan ve dolaşım sistemi fonksiyonları bu çakranın etkisindedir. Eğer vücudunuzda bu bölgelerde herhangi bir sağlık sorununuz varsa 4.çakranızda bir enerji blokesi, düzensizliği yada bu çakranın aşırı çalışması söz konusudur. 4.çakranın rengi yeşil ve pembe elementi ise havadır. Ayrıca dokunma duyumuzda bu çakranın etkisindedir. Bir çok kültürde dokunmanın sevgi ifadesi olarak yer alması bu duyunun kalp çakrası tarafından etkilenmesindendir. İnsanlar ellerinde olmadan sevdikleri insana dokunmak isterler. Kalp çakrası tüm çakraların merkezinde yer almaktadır ve diğer çakraları da önemli ölçüde etkilemektedir. Düzensiz çalışan 4.çakra duygusal sorunlar, bencillik, yalnızlık eğilimi yada sevgiye bağımlılık, soğukluk hatta kalpsizlik dediğimiz merhametsiz ve sevgisiz davranışlar oluşturacaktır. Bir çok hastalık sevgisizlik ile başlamakta ve sevgi ile bitmektedir. Bağımlılıkları olan insanların kalp çakralarında sorunlar bulunmaktadır. Sevgi merkezidir bu merkezde tüm hayatla bağlılık enerjisi akar bu merkez açıldıkça yaşamı gittikçe genişleyen bir çember halinde sevme kapasitesi de genişler kürek kemiklerinin tam ortasında 4b bulunmaktadır ego iradesi yada dış irade ile ilgilidir
EGO İRADESİ YADA DIŞ DÜNYAYA AÇILAN İRADE KÜREK KEMİKLERİ ARASI TİMUS BEZİ-İNSANLARA KARŞI DUYULAN SEVGİ YAŞAMA AÇIK OLMAKYEŞİL KALP KAN DOLAŞIM SİSTEMİ
Vücutta göğsün tam ortasında kalbin hizasında yer alır. Sevgi, şefkat, fedakarlık, duygusal bütünlük, kendini adayabilme, derin mutluluk gibi özellikleri simgeler. Bu çakra direk duygularla ilgilidir. Timüs bezi bu çakranın etkisindedir ve ürettiği hormon mutluluk hormonudur. Timüs, uyarıldığında salgıladığı hormonlar kişide haz ve mutluluk duygusu yaratır. Timüs bezi büyümeyi düzenler, bağışıklı sistemi hücreleri olan T hücreleri burada üretilir ve lenf sistemini kontrol eder. Vücutta kalp, sırtın üst kısmı, ciğerlerin alt kısmı, kan ve dolaşım sistemi fonksiyonları bu çakranın etkisindedir. Eğer vücudunuzda bu bölgelerde herhangi bir sağlık sorununuz varsa 4.çakranızda bir enerji blokesi, düzensizliği yada bu çakranın aşırı çalışması söz konusudur. 4.çakranın rengi yeşil ve pembe elementi ise havadır. Ayrıca dokunma duyumuzda bu çakranın etkisindedir. Bir çok kültürde dokunmanın sevgi ifadesi olarak yer alması bu duyunun kalp çakrası tarafından etkilenmesindendir. İnsanlar ellerinde olmadan sevdikleri insana dokunmak isterler. Kalp çakrası tüm çakraların merkezinde yer almaktadır ve diğer çakraları da önemli ölçüde etkilemektedir. Düzensiz çalışan 4.çakra duygusal sorunlar, bencillik, yalnızlık eğilimi yada sevgiye bağımlılık, soğukluk hatta kalpsizlik dediğimiz merhametsiz ve sevgisiz davranışlar oluşturacaktır. Bir çok hastalık sevgisizlik ile başlamakta ve sevgi ile bitmektedir. Bağımlılıkları olan insanların kalp çakralarında sorunlar bulunmaktadır. Sevgi merkezidir bu merkezde tüm hayatla bağlılık enerjisi akar bu merkez açıldıkça yaşamı gittikçe genişleyen bir çember halinde sevme kapasitesi de genişler kürek kemiklerinin tam ortasında 4b bulunmaktadır ego iradesi yada dış irade ile ilgilidir
EGO İRADESİ YADA DIŞ DÜNYAYA AÇILAN İRADE KÜREK KEMİKLERİ ARASI TİMUS BEZİ-İNSANLARA KARŞI DUYULAN SEVGİ YAŞAMA AÇIK OLMAKYEŞİL KALP KAN DOLAŞIM SİSTEMİ
5.Boğaz Çakrası :
Vücuttaki yeri boyun ve boğaz arasındaki çukurdadır. Konuşma yeteneğimizi, ses tellerimizi, dürüstlüğü, düşüncelerimizi ve duygularımızı doğru ve açık olarak anlatma yeteneğimizi bu çakra simgeler. İnsan vücudunda boyun, boğaz, çene, ses telleri, bronşlar, ciğerlerin üst kısmı ve kollar bu çakranın etkisindedir. Tiroit bezi de bu çakra ile ilgilidir. Tiroit bezinin vücudun gelişiminde oynadığı önemli rol ve yiyeceklerin enerjiye dönüşüm hızını düzenlemekteki işlevi göz önüne alınırsa 5. Çakrada ki bir enerji dengesizliğinin ne gibi sonuçlar oluşturacağı daha iyi anlaşılabilir. Eğer bu bölgelerde yada konularda bir sağlık sorunu yaşıyorsanız 5. çakranızda bir enerji blokajı, dengesizliği yada aşırı çalışması gibi bir sorun var demektir. Beşinci çakranın yaydığı renk açık mavidir. Aynı zamanda işitme duyusu da bu çakra ile ilgilidir. Duygularımız ,düşüncelerimizi, isteklerimizi kısacası kendimizi doğru ve cesur bir şekilde ifade etmemiz düzgün çalışan bir 5. çakra ile mümkün olacaktır. Eğer 5. çakrada herhangi bir enerji dengesizliği varsa kişinin ifade etme yeteneği gelişmemiştir, kekeleme olabilir, yalan söyleme alışkanlığı gelişebilir, konuşma esnasında ses zorlukla çıkabilir veya utangaçlık gelişebilir. Kişisel ihtiyaçlar ile ilgili sorumluluk alabilme ile ilgilidir kişini hayatında eksiklikleri yüzünden başkalarını suçlamayı bırakıp ihtiyaçları ve istekleri yaratmak için harakete geçtiğinde iyi işliyor
TOPLUM VE MESLEK KİŞİLİK HİSSİ İFADE MERKEZİ ENSE BÖLGESİ TİROİD BEZİ-ALMAK VE ÖZÜMSEMEKMİNE MAVİSİ BRONŞ AKCİĞERLER SİNDİRİM SİSTEMİ
Vücuttaki yeri boyun ve boğaz arasındaki çukurdadır. Konuşma yeteneğimizi, ses tellerimizi, dürüstlüğü, düşüncelerimizi ve duygularımızı doğru ve açık olarak anlatma yeteneğimizi bu çakra simgeler. İnsan vücudunda boyun, boğaz, çene, ses telleri, bronşlar, ciğerlerin üst kısmı ve kollar bu çakranın etkisindedir. Tiroit bezi de bu çakra ile ilgilidir. Tiroit bezinin vücudun gelişiminde oynadığı önemli rol ve yiyeceklerin enerjiye dönüşüm hızını düzenlemekteki işlevi göz önüne alınırsa 5. Çakrada ki bir enerji dengesizliğinin ne gibi sonuçlar oluşturacağı daha iyi anlaşılabilir. Eğer bu bölgelerde yada konularda bir sağlık sorunu yaşıyorsanız 5. çakranızda bir enerji blokajı, dengesizliği yada aşırı çalışması gibi bir sorun var demektir. Beşinci çakranın yaydığı renk açık mavidir. Aynı zamanda işitme duyusu da bu çakra ile ilgilidir. Duygularımız ,düşüncelerimizi, isteklerimizi kısacası kendimizi doğru ve cesur bir şekilde ifade etmemiz düzgün çalışan bir 5. çakra ile mümkün olacaktır. Eğer 5. çakrada herhangi bir enerji dengesizliği varsa kişinin ifade etme yeteneği gelişmemiştir, kekeleme olabilir, yalan söyleme alışkanlığı gelişebilir, konuşma esnasında ses zorlukla çıkabilir veya utangaçlık gelişebilir. Kişisel ihtiyaçlar ile ilgili sorumluluk alabilme ile ilgilidir kişini hayatında eksiklikleri yüzünden başkalarını suçlamayı bırakıp ihtiyaçları ve istekleri yaratmak için harakete geçtiğinde iyi işliyor
TOPLUM VE MESLEK KİŞİLİK HİSSİ İFADE MERKEZİ ENSE BÖLGESİ TİROİD BEZİ-ALMAK VE ÖZÜMSEMEKMİNE MAVİSİ BRONŞ AKCİĞERLER SİNDİRİM SİSTEMİ
6. Alın Çakrası:
Vücutta alnın ortasında iki kaşın arasında yer alır. Bu çakraya üçüncü göz çakrası da denir. Sezgi gücü, altıncı his gibi duyu dışı algılamalarımızı etkileyen bu çakradır. Vücutta ise duyu organlarını kontrol eder ve beyinle direk bağlantılıdır. Bu çakranın kontrol ettiği içsalgı bezi hipofizdir. Hipofiz temel salgı bezidir çünkü endokrin sistemindeki diğer salgı bezlerinin çalışmalarını kontrol eder. Diğer bezlerin uyumlu çalışması için hipofizde bir sorun olmaması gerekir. yorgunluk, sinirsel hastalıklar, migren ve sinirsel iltihaplar 6. çakrada oluşmuş enerji düzensizliklerinden kaynaklanır. Bu çakranın enerjisinin bloke olması, düzensiz çalışması yada aşırı olması kişide sadece akıl ve mantıkla yaşama durumunu meydana getirir. Sezgiler ve iç görüler kaybolur. Yaşam sadece maddi istekler çerçevesinde döner, ruhsal gelişme reddedilir. Zihinsel olarak da belli bir konuya yada düşünceye saplanıp kalma ve esnek olamama gibi durumlar ortaya çıkar. Düzenli çalışan 6. çakra sezgi gücünü arttırır, içten gelen sesler mesajlar haline gelir ve düşünceler gerçekleşmeye başlar. 6. çakranın rengi mordur.
ZİHİNSEL KAVRAMLARI ANLAMA VE CANLANDIRMA KAPASİTESİ ALIN MERKEZİ ZİHİNSEL YÖNETİCİ FİKİRLERİ PRATİK ŞEKİLDE YÜRÜTME HİPOFİZ BEZİ ÇİVİT MAVİSİ SOL GÖZ KULAKLAR BURUN SİNİR SİSTEMİ
Vücutta alnın ortasında iki kaşın arasında yer alır. Bu çakraya üçüncü göz çakrası da denir. Sezgi gücü, altıncı his gibi duyu dışı algılamalarımızı etkileyen bu çakradır. Vücutta ise duyu organlarını kontrol eder ve beyinle direk bağlantılıdır. Bu çakranın kontrol ettiği içsalgı bezi hipofizdir. Hipofiz temel salgı bezidir çünkü endokrin sistemindeki diğer salgı bezlerinin çalışmalarını kontrol eder. Diğer bezlerin uyumlu çalışması için hipofizde bir sorun olmaması gerekir. yorgunluk, sinirsel hastalıklar, migren ve sinirsel iltihaplar 6. çakrada oluşmuş enerji düzensizliklerinden kaynaklanır. Bu çakranın enerjisinin bloke olması, düzensiz çalışması yada aşırı olması kişide sadece akıl ve mantıkla yaşama durumunu meydana getirir. Sezgiler ve iç görüler kaybolur. Yaşam sadece maddi istekler çerçevesinde döner, ruhsal gelişme reddedilir. Zihinsel olarak da belli bir konuya yada düşünceye saplanıp kalma ve esnek olamama gibi durumlar ortaya çıkar. Düzenli çalışan 6. çakra sezgi gücünü arttırır, içten gelen sesler mesajlar haline gelir ve düşünceler gerçekleşmeye başlar. 6. çakranın rengi mordur.
ZİHİNSEL KAVRAMLARI ANLAMA VE CANLANDIRMA KAPASİTESİ ALIN MERKEZİ ZİHİNSEL YÖNETİCİ FİKİRLERİ PRATİK ŞEKİLDE YÜRÜTME HİPOFİZ BEZİ ÇİVİT MAVİSİ SOL GÖZ KULAKLAR BURUN SİNİR SİSTEMİ
7. Tepe Çakrası:
Tepe çakrasına taç çakrada denir. Vücutta kafanın üstünde en yüksek noktada bulunur. Bu nokta bebeklerde bulunan ve sonradan kapanan bıngıldak dediğimiz bölümdedir. Tepe çakrası yüksek bilincimizle bağlantılıdır. Evrensel enerjiyi aldığımız yer taç çakradır ve bu çakra tamamen açıldığında diğer çakradaki tüm tıkanıklılar da çözülür. Sahip olduğumuz dinsel inançların gücü ve Yaradan'a teslimiyet bu çakra ile ilgilidir. Tepe çakra vücutta epifiz bezini etkiler. Epifiz bezinin tam olarak işlevleri bilim adamlarınca kesin olarak açıklanamamıştır ancak vücudun doğal dengesinin korunması konusunda çok önemli olduğu bilinmektedir. Düzgün çalışmayan 7. çakra korkular , kaygılar ve bütünlükten kopma duygusu verecektir. Yaşamda amaçsız olma ve kendini gerçekleştirememe de tepe karasıyla ilintilidir. Uyumlu çalışan tepe çakrası ise evrenle olan uyum sağlanır, kişi kendi içinde bütünlüğe ulaşır, ruhsal aydınlanma yaşanır. Tepe çakrasının rengi beyazdır.
YAŞAMSAL VE İNSANLIĞIN RUHSAL UNSURLARI İLE TÜM KİŞİLİĞİN BÜTÜNLÜK SAĞLAMASI EPİFİZ BEZİ KOZALAKSI BEZ SAĞ GÖZ ÜST BEYİN MOR / BEYAZ
VÜCUTTA ÇAKRALAR VE MERKEZLER KISACA ŞÖYLEDİR:
*ZİHİNSEL MERKEZLER: -TAÇ ÇAKRA VE ALTIN ÜÇGEN ÇAKRASI
*İRADE MERKEZLERİ : -BOĞAZ KALP SOLAR SAKRAL VE KÖK
*DUYGU MERKEZLERİ : -BOĞAZ KALP SOLAR KÖK
Tepe çakrasına taç çakrada denir. Vücutta kafanın üstünde en yüksek noktada bulunur. Bu nokta bebeklerde bulunan ve sonradan kapanan bıngıldak dediğimiz bölümdedir. Tepe çakrası yüksek bilincimizle bağlantılıdır. Evrensel enerjiyi aldığımız yer taç çakradır ve bu çakra tamamen açıldığında diğer çakradaki tüm tıkanıklılar da çözülür. Sahip olduğumuz dinsel inançların gücü ve Yaradan'a teslimiyet bu çakra ile ilgilidir. Tepe çakra vücutta epifiz bezini etkiler. Epifiz bezinin tam olarak işlevleri bilim adamlarınca kesin olarak açıklanamamıştır ancak vücudun doğal dengesinin korunması konusunda çok önemli olduğu bilinmektedir. Düzgün çalışmayan 7. çakra korkular , kaygılar ve bütünlükten kopma duygusu verecektir. Yaşamda amaçsız olma ve kendini gerçekleştirememe de tepe karasıyla ilintilidir. Uyumlu çalışan tepe çakrası ise evrenle olan uyum sağlanır, kişi kendi içinde bütünlüğe ulaşır, ruhsal aydınlanma yaşanır. Tepe çakrasının rengi beyazdır.
YAŞAMSAL VE İNSANLIĞIN RUHSAL UNSURLARI İLE TÜM KİŞİLİĞİN BÜTÜNLÜK SAĞLAMASI EPİFİZ BEZİ KOZALAKSI BEZ SAĞ GÖZ ÜST BEYİN MOR / BEYAZ
VÜCUTTA ÇAKRALAR VE MERKEZLER KISACA ŞÖYLEDİR:
*ZİHİNSEL MERKEZLER: -TAÇ ÇAKRA VE ALTIN ÜÇGEN ÇAKRASI
*İRADE MERKEZLERİ : -BOĞAZ KALP SOLAR SAKRAL VE KÖK
*DUYGU MERKEZLERİ : -BOĞAZ KALP SOLAR KÖK
Kaynak
:
https://reikienerjivekuantummerkezi.wordpress.com/temel-aura-ve-cakra-bilgileri/cakralar/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder