30 Aralık 2017 Cumartesi

KURAN-I KERİM , SES, TİTREŞİM VE FREKANSLAR ÜZERİNE

Yaşanan depremlerden dolayı hemen hemen herkes fikir sahibidir, yapıların deprem etkisi altında analizi ve depreme dayanıklı yapı tasarımı, inşaat mühendisliğinin en önemli konularından biridir, bu hesaplar yapılırken (konunun uzmanları bilirler), yapıların doğal titreşim peryodu ve frekansı hesaplanır, günümüzde bilgisayar teknolojisinin gelişmesi bu hesapların daha kısa sürede doğruya yakın yapılmasına olanak vermiştir.

Peyder pey yaptığınız, farklı malzemelerden oluşturulmuş bir yapının doğal titreşim frekansını hesapladığınız vakit, elde ettiğiniz veri ve hazırlayacağınız düzenekle isterseniz bu yapıyı yerle bir edebilirsiniz. Bu konu ile ilgili Nikola Tesla’ nın yapıp çalıştırdığı deprem makinasını kullandıktan sonra “ 10 dakika daha çalıştırsaydım binayı yerle bir ederdim “ dediği tarihte kayıtlıdır.



Konu başlığı İslamın kitabı Kuran-ı Kerim, ses , titreşim ve frekanslar idi, ne alakası var diye düşünenler olabilir, ancak aşağıdaki ayetleri ve meallerini incelerseniz şunu göreceksiniz ki ;

·        *   Yaradan Allah , bir çok ayette, doğruluktan saptıkları için kendilerini yok ettiğini söz konusu yaptığı bir kısım halkları / kavimleri ( ad, semud, medyen, eykeliler vb. )  bu yöntemle yok ettiğini beyan etmiştir, yani rezone ederek. (KAMER  31, ARAF 78-91, YASİN 29, HUD  67, HUD  94, HİCR 73, HİCR 83)
·         

    * Gerek Hz. Musa(a.s.), gerekse Hz. Muhammed (a.s.) dönemlerindeki inançsız yada zayıf inançlı toplulukları en kolay şekilde yola getirmenin yolunun bu yöntem olduğunu beyan etmektedir (SAD  15, YASİN 53, SAFFAT 19, NAZİAT 13,


·         *  Bazen de denemek amaçlı  (ARAF 155, ANKEBUT 40, )


Kuran-ı kerimdeki tespit ettiğimiz etkili ses, titreşim vb. konuları içeren ayetler iniş sırasında ve rahmetli Yaşar Nuri Öztürk Hocanın Türkçe mealleriyle aşağıda dır.
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                24. ABESE 33. : Şiddetle çarpanın çıkardığı korkunç ses geldiğinde,
فَإِذَا جَاءتِ الصَّاخَّةُ ﴿٣٣﴾
Fe izâ câetis sâhhatu.

30. KARİA 1. : O Kaaria, o şiddetli ses çıkararak çarpan.
الْقَارِعَةُ ﴿١﴾
El kâriatu.

34. KAF 41-42 : Haykıranın çok yakın bir yerden sesleneceği günü dinle!
O gün o müthiş sesi hak olarak dinleyecekler. Ortaya çıkış/diriliş günüdür bu.
يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّ ذَلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ ﴿٤٢﴾ وَاسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِن مَّكَانٍ قَرِيبٍ ﴿٤١﴾
Vestemi’ yevme yunâdil munâdi min mekânin karîb(karîbin).Yevme yesmeûnes sayhate bil hakk(hakkı), zâlike yevmul hurûci.

37. KAMER  31 : Biz, onlar üzerine bir tek ses gönderdik de ağılcının serptiği kuru ot gibi kırılıp ufalandılar.
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ ﴿٣١﴾
İnnâ erselnâ aleyhim sayhaten vâhıdeten fe kânû ke heşîmil muhtezir(muhteziri).


38. SAD  15 : Bunların beklediği de sadece, en küçük bir gecikmesi olmayan o müthiş titreşimli tek sestir.
وَمَا يَنظُرُ هَؤُلَاء إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَّا لَهَا مِن فَوَاقٍ ﴿١٥﴾
Ve mâ yanzuru hâulâi illâ sayhaten vâhıdeten mâ lehâ min fevâk(fevâkın).

39. ARAF 78 : Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler.
فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُواْ فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ ﴿٧٨﴾
Fe ehazethumur recfetu fe asbahû fî dârihim câsimîn(câsimîne).

39. ARAF 91 : Bunun üzerine o korkunç titreşim/o büyük zelzele onları yakalayıverdi de öz yurtlarında yere çökmüş hale geldiler.

فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُواْ فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ ﴿٩١﴾

Fe ehazethumur recfetu fe asbehû fî dârihim câsimîn(câsimîne).

39. ARAF 155 : Musa, bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. Şiddetli sarsıntı onları yakalayınca Musa şöyle dedi: "Rabbim, dileseydin, onları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helak mı edeceksin? Bu iş senin imtihanından başka birşey değildir. Onunla dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim Veli'mizsin. O halde affet bizi, acı bize. Sen affedenlerin en hayırlısısın."

وَاخْتَارَ مُوسَى قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلاً لِّمِيقَاتِنَا فَلَمَّا أَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُم مِّن قَبْلُ وَإِيَّايَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاء مِنَّا إِنْ هِيَ إِلاَّ فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَاء وَتَهْدِي مَن تَشَاء أَنتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ ﴿١٥٥﴾

Vahtâra mûsâ kavmehu seb’îne raculen li mîkâtinâ, fe lemmâ ehazet humur recfetu kâle rabbi lev şi’te ehlektehum min kablu ve iyyâye, e tuhlikunâ bi mâ feales sufehâu minnâ, in hiye illâ fitnetuke, tudıllu bihâ men teşâu ve tehdî men teşâu ente veliyyunâ fagfir lenâ verhamnâ ve ente hayrul gâfirîn(gâfirîne).


41. YASİN 29 : Olan, sadece korkunç titreşimli bir sesti. Ve bir anda sönüverdiler.
إِن كَانَتْ إِلاَّ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ خَامِدُونَ ﴿٢٩﴾
İn kânet illâ sayhaten vâhıdeten fe izâ hum hâmidûn(hâmidûne).


41. YASİN 49 :Sadece korkunç titreşimli bir sesi bekliyorlar. Onlar çekişip dururlarken, o ses kendilerini enseleyecektir.
مَا يَنظُرُونَ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ ﴿٤٩﴾
Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhıdeten te’huzuhum ve hum yahıssımûn(yahıssımûne).


41. YASİN 53 :Topu topu korkunç titreşimli bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.
إِن كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ جَمِيعٌ لَّدَيْنَا مُحْضَرُونَ ﴿٥٣﴾
İn kânet illâ sayhaten vâhıdeten fe izâ hum cemîun ledeynâ muhdarûn(muhdarûne).


50. İSRA 64:  "Onlardan güç yetirdiğini sesinle yerinden oynat. Atlıların ve yayalarınla yaygara çıkarıp üzerlerine çullan. Mallarda, evlatlarda onlara ortak ol, onlara ha bire vaatte bulun." Şeytan onlara bir aldanıştan başka ne vaat eder ki?!
وَاسْتَفْزِزْ مَنِ اسْتَطَعْتَ مِنْهُمْ بِصَوْتِكَ وَأَجْلِبْ عَلَيْهِم بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ وَشَارِكْهُمْ فِي الأَمْوَالِ وَالأَوْلادِ وَعِدْهُمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُورًا ﴿٦٤﴾
Vestefziz menisteta’te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şârikhum fîl emvâli vel evlâdi vaıdhum, ve mâ yaiduhumuş şeytânu illâ gurûrâ(gurûran).


52. HUD – 67 : Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale getirdiler.
وَأَخَذَ الَّذِينَ ظَلَمُواْ الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُواْ فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ ﴿٦٧﴾
Ve ehazellezîne zalemûs sayhatu fe asbahû fî diyârihim câsimîn(câsimîne).


52. HUD  94 : Emrimiz gelince Şuayb'ı ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri o yüksek titreşimli sayha yakaladı da öz yurtlarında yere çömelmiş hale geldiler.
وَلَمَّا جَاء أَمْرُنَا نَجَّيْنَا شُعَيْبًا وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مَّنَّا وَأَخَذَتِ الَّذِينَ ظَلَمُواْ الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُواْ فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ ﴿٩٤﴾
Ve lemmâ câe emrunâ necceynâ şuayben vellezîne âmenû meahu bi rahmetin minnâ ve ehazetillezîne zalemûs sayhatu fe asbahû fî diyârihim câsimîn(câsimîne).


54. HİCR  73 : Nihayet o korkunç titreşimli ses, onları güneş doğarken yakaladı.
أَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ ﴿٧٣﴾
Fe ehazethumus sayhatu muşrikîn(muşrikîne).
54. HİCR  83 : Korkunç titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı.
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ ﴿٨٣﴾
Fe ehazethumus sayhatu musbıhîn(musbıhîne).


56. SAFFAT 19 : Müthiş bir komut sesidir O. Onlar öylece bakakalacaklar.
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنظُرُونَ ﴿١٩﴾
Fe innemâ hiye zecratun vâhıdetun fe izâ hum yenzurûn(yenzurûne).


61. FUSSİLET 44 : Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur'an yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi: "Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil miydi?/Arap'a yabancı dil mi?/ister yabancı dilde, ister Arapça!" De ki: "O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür. Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir."
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى أُوْلَئِكَ يُنَادَوْنَ مِن مَّكَانٍ بَعِيدٍ ﴿٤٤﴾
Ve lev cealnâhu kur’ânen a’cemiyyen le kâlû lev lâ fussilet âyâtuhu, e a’cemiyyun ve arabîyyun, kul huve lillezîne âmenû huden ve şifâun, vellezîne lâ yu’minûne fî âzânihim vakrun ve huve aleyhim amâ(amen), ulâike yunâdevne min mekânin baîd(baîdin).


74. MÜMİNUN 41 :  Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنَاهُمْ غُثَاء فَبُعْدًا لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ ﴿٤١﴾
Fe ehazethumus sayhatu bil hakkı fe cealnâhum gusâen, fe bu’den lil kavmiz zâlimîn(zâlimîne).

78. HAKKA 6 : Âd ise gürleyen sesle gelen rüzgârlı bir fırtınayla mahvedildi.
وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ ﴿٦﴾
Ve emmâ âdun fe uhlikû bi rîhın sarsarin âtîyetin.

81. NAZİAT 13 :  Oysa ki o, sert bir komut sesinden ibarettir.
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ ﴿١٣﴾
Fe innemâ hiye zecratun vâhıdetun.

85. ANKEBUT 40 : Herbirini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.
فَكُلًّا أَخَذْنَا بِذَنبِهِ فَمِنْهُم مَّنْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِ حَاصِبًا وَمِنْهُم مَّنْ أَخَذَتْهُ الصَّيْحَةُ وَمِنْهُم مَّنْ خَسَفْنَا بِهِ الْأَرْضَ وَمِنْهُم مَّنْ أَغْرَقْنَا وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَكِن كَانُوا أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ ﴿٤٠﴾
Fe kullen ehaznâ bi zenbihi, fe minhum men erselnâ aleyhi hâsıbâ(hâsıben), ve minhum men ehazethus sayhatu, ve minhum men hasefnâ bihil arda, ve minhum men agraknâ, ve mâ kânallâhu li yazlimehum ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne).



Netice de belki son 100 yıldır incelenen ve son 30 yılda keşfinde artan bir ivme oluşan ses, frekans, titreşim ve rezonans olayında yaratıcımız yukarıdaki ayetleriyle dikkatimizi özellikle bu konulara çekmek istemiştir.  





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder