Konunun bu yönü başka kitaplarda oldukça ayrıntılı olarak ele alınmış olduğu için, ben bunları tekrar etmek istemiyorum. Ama bu konuya hiç değinmeden de geçemezdim... Bu nedenle bu bölümü çok kısa tutmaya çalışacağım.
1900'lü yıllarda birçok kişinin, Büyük Piramit'in kimler tarafından ve ne zaman inşa edildiği konularını irdelediği sırada, Andre Bovis isimli bir Fransız araştırmacı çok ilginç bir şey keşfetti. Piramit'in içindeki odalardan birinde bulunan ölü hayvan ve artıklarının normalden çok farklı bir görüntüye sahip olduklarını farketti... Piramit'in içindeki bir şey sanki bu hayvanların çürümesini geciktirmiş gibi görünüyordu.
Fransa'ya döner dönmez Büyük Piramit'in boyutları ile orantılı küçük bir kopyasını inşa ettirdi ve ne olacağını görmek için içine bir et parçası koydu. Aradan günler geçmesine rağmen piramidin dışında tuttuğu et çürüyüp kokuşmasına karşın piramidin içindeki etin suyunun çekildiğini ve sanki mumyalanmışcasına çürüme eğilimi göstermediğini ve hiç bir kokuş¬manın ette olmadığını gördü.
Böylelikle Piramidal yapının içinde bir enerjinin or¬taya çıktığını ilk keşfeden kişi olarak Andre Bovis tarihe geçmiş oldu. 1930 lu yıllarda bu keşfini açıkladığında kendi¬sinin metafizik araştırmalara ilgisinden dolayı zamanın bilimsel çevreleri bunu pek ciddiye almamışlardı.
1940'lı yılllarda Çekoslovakya'da Kari Drbal isimli bir başka araştırmacı piramidin traş bıçağını bileylediğini keşfet¬ti. Ancak bunu bilimsel çevrelere onaylatması tam on yılını al¬dı.
Ne var ki, piramitlerin bu özelliği ile Batı dünyası pek fazla ilgilenmedi. Batı dünyasının ve özellikle de ABD'nin bu konuya olan ilgisi, SSCB'de yapılan Parapsikolojik araştırmalarla ilgili geniş bilgilere yer veren Shelia Ostrander ve Lynn Schroeder'in yayınladığı "Sovyet Rusya'da Fantastik Parapsişik Araştırmalar" isimli kitaptan sonra başlamıştır.
Batı dünyası Doğu Bloğu'nun Parapsikoloji ile bu denli yakından ve yoğun olarak ilgilendiğini ilk kez öğrenmiş oluyordu. Shelia Ostrander ve Lynn Schroeder'in yayınladığı kitapta Çekoslovakya'da Piramitler'in enerji odaklama özellikleriyle ilgili yapılan çok sayıda pratik çalışma da tüm ayrıntılarıyla dile getirilmişti.
Bu yazarlar ABD'de piramitlerle ilgili yoğun bir merak uyandırdılar. O günden bu güne kadar ABD'de pekçok araştırmalar yapıldı. Ancak bunların çok az kısmı yayınlandı. Bu konuyla ilgili yapılan yayınların tamamına yakını Avrupa ülkelerine aittir.
Piramitlerin odakladığı enerjilerle ilgili günümüze kadar yapılan araştırmalarda elde edilen sonuçları maddeler halinde sıralayacak olursak şunları söyleyebiliriz:
-Bıçak ve Jiletleri biler.
-Etin çürümesini engeller.
-Musluk suyuna kaynak suyu tadı verir.
-Tütün,çay ve kahveyi tatlılaştırır.
-Bitkilerin büyümesini ve tohumların filizlenmesini hız¬landırır.
-Besinleri korur , bakterilerin üremesini engeller.
-Su yosunlarının büyümesini geciktirir.
-Pilleri şarj eder.
-TV ve radyo yayınlarının daha iyi alınmasını sağlar.
-Şuuru dinçleştirir ve meditasyon çalışmalarında gevşeme haline geçişi kolaylaştırır.
-İyilisme sürecini kısaltır. Acıyı hafifletir.
-Cinsel gücü arttırır . (lsteği değil.)
-Yorgunluk ve bitkinlik hissini çok kısa bir sürede ortadan kaldırır, canlılık verir.
-Uyku üzerinde de çok pozitif etkileri vardır. Daha az bir süre uyuyarak daha fazla enerji elde etmemizi sağlar.
-Parapsişik yetemîklerin gelişmesine ve su üstüne; çıkmasına yardımcı olur.
Söz konusu etkilerin en yoğun hissedildiği bölge, pirami¬din üst tepe noktasından tabanma doğru uzatılan doğrunun 1/3'lük birimindedir. Bu da yaklaşık olarak Kral Odası'nın bulunduğu yere denk gelmektedir.
Evinde piramitlerin bu etkileriyle ilgili deney yapmak isteyen okurlarımıza son bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Kendiniz tahtadan, taştan hatta kartondan bile piramit yapabilirsiniz. Oransal boyutlarının Büyük Piramit'le tıpa tıp aynı olmasına gerek yoktur. Dikkat etmeniz gereken tek şey: Piramidinizin dış yüzeylerinden birinin mutlaka Manyetik Kuzey yönüne çevrilmiş olmasıdır. Manyetik Kuzey'le Coğrafik Kuzey'in kısmen farklılık gösterdiğini unutmayınız. Manyetik Kuzeyi bir pusula yardımıyla belirleyebilirsiniz.
Piramit kelimesi Grekçe ateş anlamına gelen “piro” ile merkezde anlamına gelen “amid” kelimelerinden oluşuyor. Ateş kadim öğretilerden hayatın tümünü işba eden evrensel hayat gücü olarak tanımlanırdı. Dolayısıyla piramit yani merkezdeki ateş, biyokozmik enerjinin ta kendisidir.
Bill Schul (Araştırmacı Yazar)
Dr. Peter Flanagan ( Piramit Enerji Üretecisi )
Piramitle ilgili enerji olgusunu tezahür ve fenomenlerini tümüyle belirlemek için kullanılan piramit etkisi veya piramit gücü ifadelerine her yerde rastlarsak Dr.G. Patrick Flanagan’ın adını da aynı kaynakta göreceğimize emin olabiliriz. Çünkü piramit gücü araştırmacıları arasında en ön sırayı yaptığı olağanüstü pratik çalışmalar ve ortaya koyduğu çarpıcı teorik sonuçlarla bu daha genç tutmaktadır.
Aynı zamanda bir mucit olan ve bilimin her dalıyla ilgilenen Flanagan2ın piramit etkisiyle ilgili çalışmaları ile düşüncelerinin bir özeti aşağıda yer almaktadır:
“1971 yılında şimdi bir piramit enerji üreteci olarak bilinen düzeneğin ilk modelini yapmıştım. Bu ilk model 3*3 lük bir ızgara halinde düzenlenmiş ve tabanı 15cm. olan alüminyum piramitlerden oluşuyordu. Bu piramitlerin ahenkli deseni bana görmüş olduğum ve hepsi de belirli dalga boyu aralıklarında yerleştirilmiş olan mikrodalga anten desenlerini hatırlattı. Ahenkli ızgara düzeni piramit tepe noktalarını muntazam birçoklu dalga boylarının aralıklarına eşit mesafelerde yerleştirilmiş oluyordu. Daha önceden dünyanın yüksek voltajlı iyonosfer alanının büyük piramidin enerjisi üzerindeki etkisini fark etmiş olduğumdan piramitlerin altına ve tepe noktalarının 10-15cm kadar yukarısına birer metal levha yerleştirmek suretiyle bir alan yaratım. Sonra levhaları yüksek voltajlı bir doğru akım güç kaynağıyla irtibatlandırdım. Metre başına 100.000 voltu aşkın bir potansiyel eğimi yatarmış. Bu dünyanınkinden 1000misli olan bir alandı. Söz konusu piramit üretecini bir vakum içerisine koyarak Kirlian fotoğrafını çekmek mümkün oldu. Vakumun dışından yüksek voltaj verdiğimizde enerji alanları aydınlandı. Bu orijinal piramit enerji üretecinin çizimi 1971 yılında verdiğim doktora tezimde yayımlanmıştır.”
Flanagan’ın piramit üretecinin tepe noktalarından neşrolan enerjinin kirlian tekniğini kullanarak tespit ettiği görüntüsünden de anlaşılacağı üzere piramidin dışında gözlemlenen enerji etkisi içteki etki kadar belirgindir. Flanagan evindeki küçük bir masayı enerji üreteçleriyle kaplamıştır. Üreteçlerin üzerine içi meyve dolu bir tabak yerleştirdiğinde mevalar çok uzun bir süre tazeliklerini korumaktadırlar. Flanagan’a göre taze meyve ve sebze kutularını piramit üreteçlerinden oluşan tabakalar arasına kat kat yerleştirmek suretiyle masraflı olan frigofrik taşımacılığına ihtiyaç duyulmaksızın uzak mesafelere nakletmek mümkün olabilir. Acaba piramit etkisine yol açan nedir? Flanagan piramit enerjisinin maddenin “di-elektrik” özelliklerini değişime uğrattığından emindir. Kendisi di-elektrik enerjisinin bir cismin yüzeyindeki elektrik yükünün bir yansıması olduğunu ileri sürmektedir.
Falanagan Michaell Faraday’ın tecrit edilmiş bir cisim üzerindeki elektrik yükü dağılımını göstermek için koni biçimindeki bir ipek torbayla yaptığı klasik deneye dikkatimizi çeker: “Faraday ipek torbaya statik elektrikle yüklenmiş ve tüm yükü koninin dış çevresinde topladığını iç kısmında hiçbir yükün olmadığını görmüştü. Torbayı ters yüz ettiğinde elektrik yükü bu kez de dışarıya aktarılmış ve bu kez de içerde hiçbir yük kalmamıştı. Bundan varılacak olan sonuç şudur ki tüm statik tük bir cismin yüzeyinde bulunur.” Buradan yola çıkan Flanagan bir piramidin yüzeyinde yüzey yüklerinin dağılımının tepe noktasında bir güç yoğunlaşmasına yol açtığını tespit etmiştir.
Elektronik Diferensiyal Termometresi adlı bir cihaz geliştiren Flanagan bununla iki sonda derecesi arasındaki ufacık ısı farklarını tayin edebilmektedir. Bu ve geliştirdiği daha başka ölçüm cihazlarını kullanan Flanagan alışılmışın ötesindeki piramit enerjisinin kesin mahiyetini yaklaşık olarak tespit edebildiğini ileri sürmektedir: “bir piramidin ihtiva ettiği enerji mevsime, hava şartlarına, ayın içinde bulunduğu safhaya, günün hangi saatinde bulunulduğu hususuna ve çevredeki iyonların polaritesi ile niceliğine göre değişiklik gösterir. Piramit modelleriyle yapılan deneylerin başarılı olup olmaması çevre şartlarının karmaşık düzenine balı olmasından başka bir dereceye kadar zihin tarafından etkilenir. Piramit etkileri açısından en önemli iki faktör piramidin manyetik kuzeye bakacak şekilde hizalanması ve atmosferik elektrikiyetin serbest iyonlar bakımından polaritesi ve niceliğidir.”
Tehlikeli olan türden ozon neşretmeyen negatif bir iyon üreteci geliştiren Flanagan atmosferdeki negatif iyon yüklü partiküllerin beşerler için yararlı olan bir fizik etkisi olduğunu belirtmektedir. Araştırmaları sırasında atmosferdeki negatif iyon miktarının artışına paralel olarak piramit formunun içinde ve yukarısında bir enerji artışına rastlayan Flanagan bu ısı değişimiyle iyon neşriyatıyla birlikte olan bir elektrik alanını kullanmak suretiyle akkor halindeki çeliği binlerce derece birden düşürerek aniden soğutan teknolojik uygulama arasında bir ilişki görmektedir. Flanagan’a göre bir piramit formunu çevreleyen doğal iyon plazması piramit enerjisinin en önemli unsurunu oluşturur. Piramidin manyetik alanının odaklanma etkisi ona göre sadece tali önemi haizdir.
Flanagan elektrik yükünün pozitif ve negatif nötr ve sıfır olabileceğin hatırlatmakta ve şöyle demektedir: “dünyanın kendisi 400.000 voltluk iyonosfere göre negatif yüklü olan devasa bir küredir. Dünyanın yüzeyi negatif merkezi de sıfır yükü haizdir. İç kızmı ise binlerce derecelik muazzam bir sıcaklığa sahiptir. Peki bu ısı nereden gelmektedir ki? Nitekim bir piramidin de içi dışından daha sıcaktır. Ve buda yük ile sıfır yük arasındaki farklılıktan ötürüdür. Bu enerji akımının gravitasyonla ve mahiyeti açıklanmamış olan diğer bazı fenomenlerle ilişkilendirebiliriz.” Flanagan’a göe bir piramit formu, iç kısmında bir elektrik vakumu yaratır; ancak bunun bir enerji alanı vakumu olması gerekmez.
Hayat enerjisi alanlarını araştırmış olan Dr. Otto Brunler hayat enerjisine “di- elektrik biyokozmik enerji” demişti. Di-elektrik enerjisi piramitteki Faraday etkisinin bir sonucudur. Bu insan bedeninin ısı etkilerini bir dereceye kadar açıklayabilir. Flanagan bu konuda şunları söylemektedir: “bedeninin yüzeyindeki voltajların tespiti Yale Üniversitesinden Dr. Harold Burr’ün 30 yıl süreyle üzerinde çalıştığı bir konuydu. “the Fields Of Life” adlı kitabı bulgularından bir kısmını ihtiva eder. Örneğin derinin yüzeyindeki voltaj alanlarını ölçmek suretiyle çeşitli hastalıkları meydana gelemezden önce tespit edebiliyordu. Bedenin yüzeyindeki akupunktur noktalarıyla aynı yerlere düşen voltajların ölçümü bedenin iç kısmındaki dielektirk enerji fonksiyonlarının direkt bir yansımasıdır. Bu olgu ilk kez iyonların manyetik alanların ışığın engin ve diğer enerjilerin insan bedeni üzerindeki etkilerine ilişkin olarak yapılan keşiflerden bazılarını açıklamaktadır.”
Flanagan ayrıca beyindeki ve bedenin iç kısmındaki boşlukların di-elektrik enerjisi toplayıcıları olduklarından emindir: “beden yüzeyinin üstendeki ve yukarısındaki elektrik karşıtlar iç kısmındaki dielektrik alanlarının yansımalarıdırlar. Bu içi boş olan ve çevresinde yüklü atmosfer bulunan herhangi bir objenin iç kısmı için de geçerlidir. Araştırmalarıma göre di-elektrik alanının biçimi onun fonksiyonlarından bazılarını belirler. Bu hususu piramidin diğer formlarına göre etkilerini açıklamaktadır. Elektrostatik yüklerin ve iyonların haricinde pek az enerjiyle ısının değişmesi fenomeni modern teknoloji tarafından ciddi bir şekilde incelenmeyi beklemektedir. Di-elektrik enerji denilebilir ki, en az yüklü olan alanlara akmakta ve anlaşıldığı kadarıyla da negatif entropiye yol açmaktadır. En az yüklü olan alanlara akma özelliği di-elektriğin tahta plastik ve ipek gibi organik tecrit maddelerinde neden biriktiğini açıklamaktadır. İşte bu sebepten dolayı da geliştirdiğim piramit üreteçlerinin su üzerinde ölçülebilecek kadar büyük bir etkisi vardır.”
Aşağıda yazar araştırmacı Brad Steiger’in Dr. G. Patrick Flanaganla yaptığı ilginç bir röportaj yer almaktadır:
Piramit gücü alanında en önde gelen araştırmacılardan olan Dr. Patrick Flanagan piramit enerjisini uygulamak suretiyle hemen hemen tüm hastalıkları ortadan kaldırabileceğimize, kirlenmiş olan havayı ve suyu temizleyebileceğimize ve beşer hayatını yüzlerce yıl daha uzatabileceğimize inanmaktadır. Flanagan on bir yaşından beri bilimin gizemlerini keşfe çalışmaktadır. Henüz on yedi yaşındayken kulağı hesaba katmadan sesleri doğrudan beyne nakletmek suretiyle sağırların işitmesini saplayan Neurophone adındaki bir elektronik işitme cihazını icat ederek ülke çağında bir üne kavuşmuştur.
Falanagan’la 1971 li yılların başında Honolulu’da tanıştım. O zamanlar portatif bir meditasyon cihazı olarak inşa ettiği büyük bir plastik piramit içinde meditasyon yapmamı önermişti. O günden bu yana piramit enerjileriyle ilgili araştırma programını oldukça genişletmiş konu hakkında kitaplar yazmış, Plasmonic Sensor gibi cihazlar pazarlamış ve çeşitli bedeni enerji alanlarını daha yüksek şuur alanlarına dönüştürme çalışmaları yapan atölyeler kurmuştur. Sonunda piramitler ufolar ve beşerin bilgisi hakkındaki fikirlerine ilişkin olarak kendisiyle bir röportaj yapmaya karar verdim.
Falanagan söze şöyle başladı: “piramit gücünün ötesi” adlı yeni kitabımda Nasanın patent almak için yaptığı müracaatla ilgili bir belgeyi yayımladım. Bu müracaat belgesinde piramidin veya koninin bilinen en yeterli rastgele polarize olmuş mikrodalga rezonatörü olduğu belirtiliyordu. Bu patent belgesi ile uzaydaki kara deliklerce ve değişik yıldız sistemlerince üretilen mikrodalgalar şeklinde dünyaya yaklaşan kozmik enerjiden söz edilmektedir. Bir piramidi kozmik enerjileri geçiren bir sera olarak mütalaa edebiliriz; hâlbuki alelade bir sera Kızıl ötesi ışınları geçirir. Keşfettiğim şeylerden biri de fiili elektik alanı diye adlandırdığım bir olgudur. Bu elektiriki olarak tespit edilebilen bir elektrik alanıdır. Elektronik ışınının nüfuz edemedi bir Faraday kafesine nüfuz edebilir.
Modern bilimin ünlü öncülerinden biri olan Wiillard Gibbs bu enerjiyi matematiksel olarak ortaya koymuş ve sonra da “eğer bir gün olur da bu enerji keşfedilirse onu denklemlerine dâhil etmeyen matematikçileri utandıracaktır.” Demiştir. Piramit enerjisini ilk kez incelediğimde bunun maji olduğunu düşünmüştüm. Majiyi anlamadığımız olgular olarak tanımlayabiliriz. Anladığımızda bilim haline gelir. Bilimin tümünün komple tarihi majinin bilime dönüştürülmesinden bahseder.
Dolayısıyla yıllardır üzerinde deneyler yürüttüğüm enerji fiili elektronik alan dediğim olgu olmaktadır. Hem bu enerji Yale Üniversitesinden Harold Saxton Buur’n “elektrik benzeri alan” ve ya “canlı organizmaların yüzeyindeki elektrik alanı” dediği enerjinin aynısıdır. Dünyanın her yanından yoğun bir destek gelmektedir. Bir Sovyet bilim adamı piramit gücünün kendisinin “zaman alnı” dediği bir tür elektrik alanı olduğunu söylemektedir. Bu çalışmalar sırasında şunu tespit ettik: bir şahıs manyetik alanla doğru bir şekilde hizalanmış olan bir piramit modelinin içinde oturduğunda bedenindeki akupunktur enerjilerini çoğaltır ve dengeler. Bunu el ayak ve parmaklarındaki akupunktur noktalarını ölçmek suretiyle anlayabiliriz. Bu çok önemli bir husustur. Çünkü birçok kişi bize piramit deneyimlerinin enerjilerini rüyalarının niteliği ile niceliğini vb gibi hususları nasıl arttırdığını anlatan mektuplar yazmaktadırlar. Bütün bunla da akupunktur noktalarını dengesi hakkındaki çin teorisiyle açıklanabilir.
Kaynak :
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder